Geri Dön

Opioid reseptör gen polimorfizminin (a118g) pfannenstiel kesisi yapılanjinekolojik prosedürlerde intravenöz tramadol tüketimine etkisi

The effect of opioid receptor gene polymorphism (a118g) onpostoperative tramadol consumption after gynecological surgeryperformed with a pfannenstiel incision

PDF İndir

  1. Tez No: 710599
  2. Yazar: BÜLENT BARIŞ GÜVEN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. HÜSEYİN ŞEN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Anestezi ve Reanimasyon, Anesthesiology and Reanimation
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: GATA
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Anesteziyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 102

Özet

Bu çalışmada, mü opioid reseptörün geninde saptanan A118G polimorfizminin, postoperatif tramadol tüketimine ve ağrının şiddetine olan etkisini saptamayı ve opioid kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan bulantı, kusma, kaşıntı ve sedasyon gibi yan etkiler ile olan ilişkisini karşılaştırmayı amaçladık. Etik kurul onayı alındıktan sonra elektif koşullarda genel anestezi altında pfannenstiel kesisi uygulanarak jinekolojik operasyon planlanan ASA 1-11 grubuna dahil 80 hasta çalışmaya alındı. Hastalara, operasyondan bir gün önce yapılan preoperatif vizitte çalışma ile ilgili bilgi verildi ve yazılı onamları alındı. Operasyon öncesi hastalara premedikasyon uygulanmadı ve operasyon salonunda monitorizasyon sonrası intravenöz kanül ile damar yolu açılırken aynı damar yolundan EDTA'lı tüpe 2 mi kan alındı. Genel anestezi altında gerçekleştirilen operasyonun sonunda hastalara cilt altı sütürü atılırken tramadol 0.5 mg/kg iv. yoldan uygulandı. Operasyon sonrası derlenme odasına alınan hastalara 24 saat boyunca HKA tekniği ile iv. tramadol uygulandı. Olgular postoperatif 1, 4, 6, 12, 18 ve 24. saatlerde noninvazif hemodinamik parametreler, NRS (istirahat ve öksürük ile birlikte ağrı skoru), sedasyon skoru, ek analjezik gereksinimi, talep edilen tramadol ile total tüketilen tramadol miktarı ve yan etkiler açısından takip edilerek kaydedildi. Aynı zamanda postoperatif 24. saatte hasta memnuniyeti sorgulandı.. Hastalardan toplanan kanlardan Roche High Pure PCR Template Preparation kit ile Genomik ONA izole edildi. A118G tek nokta polimorfizminin (SNP) genotipini saptamak için PCR ve RFLP yöntemleri kullanıldı. RFLP yöntemi ile kesilen PCR ürünleri %2 agarose jel içinde 5 µ IV etidiyum bromid eklenerek elektrofezde yürütüldü. ONA fragmanlarına ait bantlar Kodak Gel Logic 200 cihazı yardımıyla görüntülendi. Çalışmaya katılan 80 gönüllü hastadan 60'ında homozigot AA genotipi, 20 hastada ise heterozigot AG genotipi tespit edildi. Homozigot GG genotipi ise tespit edilemedi. Hastalara ait postoperatif değerler iki grup (homozigot AA ve heterozigot AG grubu) arasında istatistiksel olarak kıyaslandı. Heterozigot AG grubunda NRSi değeri, HKA cihazından alınan tramadol miktarı ve saatlik tramadol tüketimi homozigot AA grubuna göre postoperatif 1. saatte daha yüksekti ve bu istatistiksel olarak anlamlıydı. Yine heterozigot AG grubunda postoperatif 1., 4. ve 24. saatlerdeki total tramadol tüketimleri diğer gruba göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Aynı zamanda hasta memnuniyet skorları homozigot AA grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Hastaların postoperatif dönemdeki HKA cihazından talep edilen tramadol miktarları, NRSö, bulantı, kusma ve sedasyon skorları kıyaslandığında, her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Sonuç olarak, A118G polimorfizmi olan hastalarda tramadol gibi opioid türevi ilaçlara karşı cevabın azaldığını ve yan etki profili bakımından olumsuz bir etkinin görülmediğini düşünmekteyiz. İleriki dönemlerde kişiye özgü daha etkili ağrı kontrolü sağlayabilmek adına bu alandaki farmakogenetik araştırmaların sayısının artırılması gerektiği kanaatindeyiz

Özet (Çeviri)

In our study, we aimed to investigate the relation and effects of opioid receptor gene polymorphism (A118G) on tramadol consumption, analgesic quality and side effect incidence like nausea, vomiting, pruritis and sedation after gynecologic surgery performed with pfannenstiel incision. After obtaining approval of the lnstitutional Ethics Committee and written informed consent, we evaluated 80 patients scheduled far elective cesarean section under general anesthesia with 1-11 ASA status. No premedication was used far the patients before the surgery. AII patients were monitored with ECG, noninvasive blood pressure measurement and pulse oximetry. After the insertion of a peripheral venous cannula 2 mi of venous blood samples was collected into EDTA tubes from the same line. Surgery was performed under general anesthesia and at the end of the operation while the surgeon was putting subcutaneous sutures, 0,5 mg / kg tramadol was administered via intrvavenous line. The patients were taken to postoperative care unit and all of them received iv. PCA tramadol far the following 24 hours.Hemodynamic parameters, NRS (at rest and with cough), sedation score, rescue analgesic requirements, tramadol demand and delivery, total tramadol consumption and advers effects were recorded at 1, 4, 6, 12, 18 and 24 hours in the postoperative period. Postoperatively patient satisfaction was guestioned at the end of 24 hour after surgery. Genomic DNA was extracted from the blood samples using Roche High Pure PCR Template Preparation kit. Genotyping of the A118G single point polymorphism was conducted by polymerase chain reaction (PCR) and restriction fragment length polymorphism (RFLP) techniques. The digested PCR products by RFLP technique were analysed by electrophoresis on 2% agarose gel in the presence of 5 µI ethidium bromide. The visualizations of ONA fragment bands were achieved with the help of Kodak Gel Logic 200 device. Homozygous AA genotype was detected in 60 patients and heterozygous AG genotype was detected in 20 patients among the 80 volunteers participated in the study. GG homozygous genotype was not detected. Postoperative values of the patients were compared statistically between two groups (homozygous AA and heterozygous AG group). in heterozygous AG group, NRSr score, tramadol consumpiton by PCA device and tramadol consumpiton hourly was higher with statistical significance in the postoperative 1th hour compared to homozygous AA group. in addition, postoperative 1, 4 and 24 hours total tramadol consumption were significantly higher in heterozygous AG group with statistical significance than the other group. At the same time, patient satisfaction scores were higher with statistical significance in homozygous AA group. in postoperative period, when amounts of the tramadol PCA demand, NRSc, nausea, vomiting and sedation score was compared with two groups, no difference with Istatistical significance was found aut between them. In conclusion, A118G polymorphism of the µ opioid receptor gene might be associated with decrease in the response to opioid drugs like tramadol and no negative side effect profile. in order to provide more effective person-specific pain control in subsequent periods, it is necessary to increase the number of the pharmacogenetic researches in this area.

Benzer Tezler

  1. Tez No

    311564

    Opioid reseptör gen polimorfizminin (A118G) sezaryen sonrası intravenöz tramadol tüketimine etkisi

    Effect of opioid receptor gene polymorphism (A118G) on tramadol consumption after cesarean section

    MEHMET MUTLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Anestezi ve ReanimasyonGATA

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNER DAĞLI

  2. Tez No

    281379

    Alkol bağımlılığında norepinefrin taşıyıcısı ve ?-opiyat reseptörü gen polimorfizmleri

    Norepinephrine transporter and ?-opioid receptor gene polymorphisms in alcohol addiction

    ŞEREF CAN GÜREL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    GenetikHacettepe Üniversitesi

    Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BAŞARAN DEMİR

  3. Tez No

    732948

    Eroin bağımlılarında dopamin 2 reseptör (DRD2) TaqIA gen polimorfizmi ile bağımlılık ilişkisi

    Relation of addiction with dopamine 2 receptor (DRD2) TaqIA polymorphism in heroin addicts

    BARIŞ YILBAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    PsikiyatriSağlık Bakanlığı

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HİLMİYE NESRİN DİLBAZ

  4. Tez No

    568806

    Assessment of the antioxidative and antiapoptotic effects of delta-opioid peptide D-ALA2-leu5-enkephalin on survival on hematopoietic stem cells

    Delta-opioid peptide D-ALA-LEU5-enkephalin'in hematopoetik kök hücrelerin sağ kalımındaki rolü ve antioksidatif ve antiapoptotik etkilerinin araştırılması

    AYNURA MAMMADOVA

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    HematolojiHacettepe Üniversitesi

    Kök Hücre Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİMA SUSANNA FAUSTİNA AERTS KAYA

  5. Tez No

    557513

    Assessment of the role and antioxidative and antiapoptotic effects of delta-opioid peptide d-ala2-leu5-enkephalin on the viability of hematopoietic stem cells

    Delta-opioid peptide D-Ala2-Leu5-Enkephalı̇n'ı̇n hematopoetı̇k kök hücrelerı̇n sağ kalımındakı̇ rolü ve antı̇oksı̇datı̇f ve antı̇apoptotı̇k etkı̇lerı̇nı̇n araştırılması

    AYNURA MAMMADOVA

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    HematolojiHacettepe Üniversitesi

    Kök Hücre Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİMA SUSANNA FAUSTİNA AERTS KAYA

Geri Dön