Türkiye'de postfeminist kültürün izini sürmek: 'Çıtır' kadın filmlerinin genç kadınlar tarafından alımlanması
Tracing postfeminist culture in Turkey: Young women's reception of chick flicks
- Tez No: 728929
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ÇAĞLA KARABAĞ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sahne ve Görüntü Sanatları, Sosyoloji, İletişim Bilimleri, Performing and Visual Arts, Sociology, Communication Sciences
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kültürel Çalışmalar ve Medya Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 151
Özet
Bu çalışmada 2000'lerin başında öne çıkan“çıtır”kadın filmlerinden (chick flicks) Bu Nasıl Sarışın! (Legally Blonde, 2001, Robert Luketic) ve Şeytan Marka Giyer'in (The Devil Wears Prada, 2006, David Frankel) genç kadınlar tarafından nasıl alımlandığı incelenmektedir. Sırasıyla 21 ve 16 yıl önce vizyona girmelerine rağmen söz konusu filmler günümüzde hala toplumsal cinsiyet çerçevesinde tartışılmaktadır. Bu filmlerin de dahil olduğu birçok“çıtır”kadın filmi, literatürde postfeminist etiketiyle eleştirilmektedir. Türkiye postfeminist kültür ile uzun zamandır sarmalanmasına karşın Hollywood yapımı ve postfeminist olarak tarif edilen filmlerin Türkiye'deki izleyiciler tarafından nasıl okunup yorumlandığıyla ve bunun feminizme ilişkin dolaşımdaki söylemlerle ilişkisi daha önce incelenmemiştir. Bu alımlama çalışmasında etnografik yöntem ve tekniklerden yararlanılmış ve postfeminizmin ideal öznesi olarak nitelendirilen genç kadınlar örneklem alınmıştır. Yaşları 20-29 arasında değişen, kendini feminist olarak tanımlayan 7 görüşmeci ve kendini feminist olarak tanımlamayan 7 görüşmeci olmak üzere 14 görüşmeciyle yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerle filmlerin nasıl alımlandığı feminizmle ilgili bağlamsal söylemler ile ilişkilendirilerek incelenmektedir. Görüşmeler sonucunda hem kendini feminist olarak tanımlayan hem de tanımlamayan kadınların feminizme dair dolaşımdaki bütün bağlamsal söylemlerle ilişkilendiği görülmüştür. Tahmin edilebileceği gibi feminizm hakkında konuşurken daha çok kendini feminist olarak tanımlayan görüşmeciler feminist söylemin, kendini feminist olarak tanımlamayan görüşmeciler ise antifeminist ve postfeminist söylemlerin içerisinden konuşmaktadırlar. Buna karşın filmler okunup yorumlanırken bunun kırıldığı anlar da söz konusu olmuştur. Filmlerin yorumlanması her iki gruptaki kadınlarda da toplumsal cinsiyet tartışmalarının açılmasına neden olmuştur. Kadınların toplumdaki yeri, rolü, iş hayatı, ilişkileri ve normatif güzellik anlayışı sorgulanmıştır. Görüşmeciler kimi zaman verili toplumsal cinsiyet rollerine karşı çıkarken kimi zaman ise bu geleneksel ayrımları yeniden üretmiştir.
Özet (Çeviri)
This study analyzes young women's reception of 2000s prominent chick flicks, Legally Blonde (2001, Robert Luketic) and The Devil Wears Prada (2006, David Frankel) in Turkey. Although these films came out 21 and 16 years ago, respectively, they are still being discussed within the framework of gender today. Chick flicks have often been labeled as“postfeminist”and criticized. Even though postfeminist culture has been prevalent in Turkey for a long time, the reception of Hollywood films labeled as postfeminist and its relation to the contextual discourses on feminism in Turkey has not been examined. This reception study utilizes ethnographic methods and technics and has young women as its research subjects by reason of the fact that young women are frequently labeled as the ideal subjects of postfeminist sensibility. Semi-structured, in-depth interviews have been conducted with 14 participants, 7 of whom define themselves as feminists and 7 of whom do not define themselves as feminists. The reception of films is examined with a focus on contextual discourses on feminism. The interviews indicate that both the women who define themselves as feminists and the women who do not define themselves as feminists refer to the circulating contextual discourses on feminism. As can be expected, the participants who define themselves as feminists have mostly resonated with feminist discourse, while the participants who do not define themselves as feminists have mostly resonated with antifeminist and postfeminist discourses when they talk about feminism. However, there have been moments when this has changed during the interpretation of the films, which has led to discussions on gender issues. The participants have questioned women's place and role in society, career, relationships, and normative beauty standards. While the participants sometimes challenged the traditional gender roles, other times they reproduced them.
Benzer Tezler
- Sanatta postfeminist yaklaşımlarla akıl, duygu ve beden bütünlüğü
Unity of mind, emotion and body in art with post feminist approaches
HATİCE ÇÖKLÜ
- Müziğin görsel gösterimi: Video klipler, 'kadın sanatçı ve yönetmenler' (1994-2004)
Visual presentation of music: Music videos, ?women artists and directors? (1994-2004)
CANAN AYKENT
Doktora
Türkçe
2011
Sahne ve Görüntü SanatlarıHacettepe ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ZEYNEP YASA YAMAN
- Türkiye'de kadın dergilerinde kadın kimliğinin inşası
The construction of feminine identity in women?s magazines in Turkey
DERYA SÜMER
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
GazetecilikGazi ÜniversitesiGazetecilik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLGÜN GÜRKAN PAZARCI
- Mine Söğüt'ün romanlarında postmodern unsurlar
The postmodern elements in Mine Söğüt's novels
BİLAL KAS
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Türk Dili ve EdebiyatıAhi Evran ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ KADİR CAN DİLBER
- Music beyond sound: Critical perspectives in contemporary art music through gender
Sesin ötesinde müzik: Çağdaş müzikte cinsiyet odaklı eleştirel perspektifler
ASLI KOBANER
Doktora
İngilizce
2024
Müzikİstanbul Teknik ÜniversitesiMüzik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EMİNE ŞİRİN ÖZGÜN TANIR