Geri Dön

Judith Butler'ın şiddet eleştirisi üzerine bir inceleme

A review on Judith Butler's critique of violence

  1. Tez No: 736654
  2. Yazar: SELİN BİÇER
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. BORA ERDAĞI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Felsefe, Philosophy
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Felsefe Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 137

Özet

Şiddetin ne zaman, nasıl ve hangi koşullarda başladığı bilinmez fakat şiddet yaşamın her anında her zaman var olmuştur. Şiddet karşısında insan yaralanır ve kırılganlaşır. Nitekim bu yaralanabilirlik ve kırılganlık toplumsal ve siyasal koşullar ile üretilir ve şiddetlenir. Bu çalışmanın içeriğini şiddet teması oluşturur. Genel olarak fiziksel şiddetin beden üzerinde yarattığı tahribatın kişileri daha kırılgan ve yaralanabilir yaptığı düşüncesine karşın farklı şiddet pratiklerinin de en az fiziksel şiddet kadar sarsıcı olduğu ve iktidar aygıtları ile desteklenen tanınma normlarının dışında kalan yaşamların nasıl yadsındığını göstermek amaçlanmıştır. Bu şiddet teması ilk bölümde toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı normatif alandaki hiyerarşinin kadınlar ve cinsel azınlıklar üzerinde gerçekleşen şiddetin tarihsel süreçteki konumlanışını ele almaktadır. Şiddetin antropolojik boyutunda, modern devletin şiddet tekelini ele geçirerek sürekli üretmesi ve uluslararası ilişkilerin çözümünde devletlerin hala savaşı tercih ettikleri gösterilmiştir. Son bölümde ise Antigone'den bugüne kadar iktidar için bütün yaşamların eşit değerde ve korunmaya layık olmadığı ele alınmıştır. Şiddetin özel biçimleri çağdaş bir filozof olan Judith Butler'ın felsefesi ve siyasal kavrayışının zeminine yerleştirilerek tartışılır. Bu tartışmalar sonucunda Butler'ın felsefi kavrayışının insanların ortak yaralanabilirlik, kırılganlık ve yas kavramları üzerinden temellendiği sonucu elde edilmiştir. İnsanı ve insan yaşamını merkeze alan felsefesinin amacı her yaşamın eşit değerde yasının tutulabilmesidir. Bireyciliğe karşı toplumsal bağların korunması gerektiğini savunan Butler, kayıpların ve acıların insan üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu savunur. Toplumsal bağın sağlanması için ötekinin acısını ve kaybını hissedebilmek gerekir. Butler, şiddetin karşısında durabilmek ve kederin bir savaş çığlığı olmaktan kurtulabilmesi için şiddetsizlik çağrısı yapar.

Özet (Çeviri)

It is unknown when, how and under what circumstances violence emerged, however, violence has always existed in every moment of life. Human being gets vulnerable and fragile in the face of violence. Thus the vulnerability and fragility are produced and get aggravated by means of social and political conditions. The content of this work is the theme of violence. In contrast with the notion that the destruction which physical violence creates upon the body makes people more fragile and vulnerable in general, it is aimed to show that different violence practices are just as traumatic as physical violence and how the lives outside the norms supported by the state apparatus are abnegated. This theme of violence discusses in the first chapter the hierarchy in the normative space created by gender roles and the historical positioning of the violence upon women and sexual minorities. On the anthropological level of violence, it is demonstrated that modern state, by seizing the monopoly of violence, constantly produces it and states still favor war on resolutions of international disputes. On the last chapter it is discussed that for state, since Antigone to today, not all lives are equal and worth protection. Special forms of violence are discussed on the basis of Judith Butler's, a modern thinker, philosophy and political conception. As a result of of these discussions it is concluded that the philosophical conception of Butler is grounded on the notions of people's mutual vulnerability, fragility and mourning. The purpose of her philosophy which places human and human life at its center is that each life can be equally mourned. Butler who upholds the protection of the social cohesion contrary to individualism, defends the idea that losses and grief have a transformative effect on people. It is necessary to feel the grief and loss of the other in order to ensure the social cohesion. Butler makes a call to stand against violence and for grief to be freed from being a battle cry.

Benzer Tezler

  1. Siyasi söylemin araçsallaştırdığı toplumsal cinsiyet ve şiddet

    Gender which being instrumentalization by political discourse and violence

    GİZEM ORÇİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Siyasal Bilimlerİstanbul Üniversitesi

    Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEDA İREM ÇAKIRCA

  2. Subjectification of the liminal other in contemporary British drama: Sarah Kane's Cleansed, Anthony Neilson's The Wonderful World of Dissocia and Marina Carr's Portia Coughlan

    Çağdaş İngiliz Tiyatrosu'nda eşiksel ötekinin özneleştirilmesi: Sarah Kane'in Cleansed, Anthony Neilson'ın The Wonderful World of Dissocia ve Marina Carr'ın Portia Coughlan başlıklı oyunları

    ONUR KARAKÖSE

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    Batı Dilleri ve EdebiyatıAnkara Üniversitesi

    Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ NİSA HARİKA GÜZEL KÖŞKER

  3. Yüz'ün temsilinde kayıp ve yas

    The representation of loss and mourning on the face

    DENİZ ZEYBEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    SosyolojiMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ N. GAMZE TOKSOY

  4. Türkiye'de toplumsal cinsiyet kavramının sanatsal etkileri

    The artistic of the gender concept in Turkey abstract

    NURTEN NURLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Güzel SanatlarMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

    Heykel Ana Sanat Dalı

    PROF. ESRA SAĞLIK

  5. Queering contemporary British theatre: Coming out in Zodwa Nyoni's Nine Lives and Rob Madge's My Son's a Queer (But What Can You Do?)

    Çağdaş İngiliz tiyatrosunda bir kuir okuma: Zodwa Nyoni'nin Nine Lives ve Rob Madge'in My Son's a Queer (But What Can You Do?) oyunlarında açılma

    YUNUS EMRE ÖZMEN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    İngiliz Dili ve EdebiyatıAtatürk Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ TUĞBA AYGAN