Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları (primer horlama-ağır obstruktif apne sendromu) ile epilepsinin ve tedavilerinin birbirlerine olan etkisinin değerlendirilmesi
Evaluation of sleep-related respiratory disorders (primary snoring-severe obstructive apnea syndrome) and epilepsy and their treatment on each other
- Tez No: 739674
- Danışmanlar: PROF. DR. HİKMET YILMAZ, DOÇ. DR. AYŞIN KISABAY AK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroloji, Neurology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Manisa Celal Bayar Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Nöroloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Nöroloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 129
Özet
GİRİŞ: Nörolojide en çok karşımıza çıkan klinikler arasında epilepsi ve uyku ile ilişkili solunum bozuklukları yer almaktadır. Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları denilince primer horlamadan ağır obstrüktif uyku apne sendromuna (OUAS) kadar geniş yelpaze içermektedir. Bu hastalıklar izole olabileceği gibi birliktelikleri de söz konusu olabilmektedir. Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları ile (primer horlama-ağır OUAS) ve epilepsi birlikteliğinde gruplar arası genel parametrelerin karşılaştırmaların yanısıra, uygulanan tedavilerin, her iki kliniğin birbirlerine olan etkisinin değerlendirilmesi planlandı. MATERYAL VE METOD: Ocak 2006-Haziran 2022 tarihleri arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı-uyku polikliniği-uyku laboratuvarı ve epilepsi polikliniği izlenen hastalar etik kurul onayı sonrası retrospektif olarak incelendi. Hem primer horlama-epilepsi birlikteliği olanlar hem de ağır Obstruktif Uyku Apne Sendromu (OUAS)-epilepsi birlikteliği olan hastalar seçildi. Grup içi (primer horlama-epilepsi ve ağır OUAS- epilepsi) ve gruplararası (primer horlama-epilepsi/ ağır OUAS epilepsi iki grup arasında) karşılaştırma yapılan parametreler arasında; demografik veriler (başvuru yaşı, epilepsi hastalığının başlangıç yaşı, epilepsi hastalığının süresi, cinsiyet, vücut kitle indeksi), özgeçmiş (doğum şekli, epilepsi hastalığının süresi, horlamanın süresi, nöbetlerin uyku ile ilişkisi, eşlik eden diğer hastalıklar (aterosklerotik risk faktörleri- hipertansiyon, diabetes mellitus, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, iskemik inme) ,epilepsiye ait özellikler (nöbet tipi, nöbet sıklığı, elektroensefalografi (EEG) özellikleri, kullanılan ilaçlar) yer almaktaydı. Ve de en önemlisi; hem gruplararası hem de grup içi horlamaya ve solunum bozukluklarına yönelik yapılan tedavinin öncesi ve sonrasında epileptik nöbetlere, EEG'ye ve antiepileptik ilaç tedavisine olan etkilerinin değerlendirilmesi planlandı. Aynı zamanda horlama tedavisi sonrasında da kullanılan, dozunda ve ilaç sayısında azalma gösteren antiepileptik ilaçların uyku yapısı ve solunum bozukluklarına olan etkisine de bakıldı. SONUÇLAR: Polisomnografi incelemeleri sonrası hastada primer horlama-epilepsi birlikteliği olan 28 hasta ve ağır OUAS- epilepsi birlikteliği olan 28 hasta çalışmaya alındı. Hastanın yaşı, epilepsi başlangıç yaşı, epilepsi süresi ağır OUAS grubunda belirgin olarak yüksekti. Doğum şekilleri arasında farklılık görülmeyen her iki grubun hastaları vücut kitle indeksi açısından değerlendirildiğinde ağır OUAS grubunda belirgin yükseklik olduğu görüldü. Ek hastalıklara bakıldığında ağır OUAS grubunda belirgin olmak üzere her iki grupta da mevcuttu. Uyku ile ilişkili solunum hastalıklarının yanısıra hipersomni de sık görülen yakınmalardandır. Epworth Uykululuk skorlarına bakıldığında ise ağır OUAS grubunda ve hipersomni yakınması olan hastalarda diğer hastalara ve gruba oranla belirgin yüksekti. OUAS ve uyku ile ilişkili solunum hastalıklarına sekonder olarak hastalardaki görülen epileptik nöbetlerin bir kısmı uyku evresinde gerçekleşme eğilimindeydi. Epileptik nöbetler jeneralize tonik klonik, myoklonik, absans ve kompleks parsiyel nönet olarak gruplandırılmış olup ağır OUAS grubunda jeneralize tonik klonik nöbetlerin, primer horlama grubunda ise göreceli az olmakla birlikte jeneralize tonik klonik nöbetlerin ve kompleks parsiyel nöbetlerin sık olduğu görüldü. EEG incelemesi açısından değerlendirildiğinde bulgular normal, paroksismal aktivite bozukluğu, epileptiform potansiyelite gösteren paroksismal aktivite bozukluğu, jeneralize epileptiform deşarjlar ve lokalize epileptik aktivite olarak gruplandırıldı. Primer horlama grubu daha çok normal ve paroksismal aktivite bozukluğu gösterirken, ağır OUAS grubunda sadece üç olguda normal olduğu patolojik olma eğiliminin belirgin fazla olduğu dikkati çekmekteydi. Nöbet şiddetinin yanısıra nöbet sıklığı da ağır OUAS grubunda primer horlama grubuna göre belirgin yüksekti. Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları ve horlama tedavisi sonrası ağır OUAS grubunda istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde her iki grupta da nöbet şiddet ve sıklığının azaldığı, EEG patolojilerinin kaybolduğu ve hipersomni yakınmasının azaldığı bunlara sekonder olarak da antiepileptik ilaç sayı ve dozlarında belirgin azalma olduğu saptandı. Antiepileptik ilaç dozlarının ve sayısının azalması da sekonder olarak uyku yapısının düzelmesine, antiepileptik ilaçlardan kaynaklanan kilonun verilmesi sonucu horlama yakınmasında azalma olduğu görülmüştür. Buradaki tüm tedaviler sonucunda epilepsi ve solunum bozuklukları kliniklerinde karşılıklı düzelmeye neden oldu TARTIŞMA: Uyku ile ilişkili solunum bozukluklarının tedavisi ile epilepsiye yönelik olarak antiepileptik tedavide kullanılan ilaçların sayısı ve dozu azaltılmaktadır ki bu azaltılan ilaçlara karşılıklı olarak etkileşime geçerek uyku yapısını ve horlamanın azaltılmasına neden olmaktadır. Epilepsi hastalarında mutlaka uyku düzeni ve uykudaki solunum bozukluklarına ait yakınmalar sorgulanmalıdır. Epilepsi ile uyku bozuklukları arasındaki ilişkinin kavranması, eşlik eden uyku ile ilgili sorunların ortaya konularak tedavi edilmesi; gündüz uyku halinde azalma, yaşam kalitesinde artışa ve epileptik nöbetlerin kontrolüne katkı sağlayacaktır. Epileptik nöbetlerin kontrolu ve ilaçların düzenlenmesi; uyku kalitesinin artmasına, horlama, apne, gündüz aşırı uykululuk gibi yakınmalarda da belirgin azalmaya yol açmaktadır.
Özet (Çeviri)
INTRODUCTION: The most commonly encountered clinical presentations in neurology practice include epilepsy and sleep-related respiratory disorders. Sleep-related respiratory disorders present a clinical spectrum ranging from primary snoring to severe obstructive sleep-apnea syndrome (OSAS). These disorders may occur as an isolated condition as well as they may be seen in association with each other. It was planned to compare general parameters between groups for association of sleep-related respiratory disorders (primary snoring-severe OSAS) and epilepsy as well as to evaluate effects of both clinical conditions on each other. MATERIALS and METHODS: The patients followed in outpatient sleep clinic-sleep laboratory and outpatient clinic of epilepsy of Neurology Department of Celal Bayar University between January 2006 and June 2022 were retrospectively reviewed following approval of the Ethics Committee. Patients with association of primary snoring and epilepsy as well as those with association of severe obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) and epilepsy were included. The parameters for which in-group (primary snoring-epilepsy and severe OSAS-epilepsy) and between-groups (between two groups for primary snoring-epilepsy/severe OSAS-epilepsy) comparisons were made included demographics (age at the time of presentation, age at which epilepsy started, duration of epilepsy, gender, body mass index), medical history (type of birth, duration of epilepsy, duration of snoring), relationship of the seizures with sleep, other co-morbidities (atherosclerotic risk factors – hypertension, diabetes mellitus, heart failure, coronary arterial disease, ischemic stroke), features of epilepsy (type of the seizures, findings on electroencephalography (EEG), and medications used for epilepsy). Most importantly, it was planned to effects of the treatment for both between-groups and in-group snoring and respiratory disorders on the epileptic seizures, EEG, and anti-epileptic medication before and after the treatment was given. Additionally, effects of the anti-epileptic medications which were also used after treatment of snoring and exerted decrease in dosage and number of the drugs on the sleep structure and respiratory disorders were also investigated. RESULTS: A total of 28 patients with association of primary snoring and epilepsy and 28 patients with association of severe OSAS and epilepsy based on the polysomnography examination were included in the study. Age of the patients, age at the onset of epilepsy were higher and duration of epilepsy was significantly longer in the severe OSAS group. When the patients in both groups without difference in terms of type of birth were evaluated for body-mass index (BMI), it was seen that BMI was remarkably higher in the group with severe OSAS. In regard to the co-morbidities, they existed in both groups but were more common in the group with severe OSAS. In addition to the sleep-related respiratory disorders, hypersomnia is also one of the commonly reported symptoms. Epworth's sleepiness scores were higher in the group of severe OSAS and in the patients with symptom of hypersomnia compared to other groups and patients. Some of the epileptic seizures occurring in the patients secondary to OSAS and sleep-related respiratory disorders tended to occur during the sleep. The epileptic seizures were grouped as generalized tonic-clonic, myoclonic, absence and complex-partial seizures with tonic-clonic seizures observed to be more common in the group of OSAS and generalized tonic-clonic and complex-partial seizures observed to occur more commonly in the group with primary snoring although they were relatively rare. In regard to EEG examination, the findings were grouped as normal, paroxysmal activity disorder, paroxysmal activity disorder with epileptiform potential, generalized epileptiform discharges, and localized epileptic activity. The group with primary snoring showed normal and paroxysmal activity disorder more commonly whereas it was remarkable that only three subjects were normal and tendency to be pathologic on EEG was significantly higher in the group with severe OSAS. In addition to severity of the seizures, their frequency was also higher in the group with severe OSAS. It was found that severity and frequency of the seizures decreased significantly in the both groups following treatment for sleep-related respiratory disorders and snoring, pathological findings disappeared on EEG, and symptom of hypersomnia decreased in the group with severe OSAS, and number and dosage of the antiepileptic medications significantly decreased secondary to these changes. It was also observed that decreased dosage and number of the antiepileptic medications led to improved structure of the sleep and symptoms of snoring decreased due to weight-loss as a consequence of antiepileptic medications. As a consequence of all treatments, reciprocal improvement occurred in clinical presentation of the epilepsy and respiratory disorders. DISCUSSION: Number and dosage of the medications for epilepsy is decreased by treatment of the sleep-related respiratory disorders, leading to improved structure of sleep and decreased symptoms of snoring by reciprocal interaction. Sleep pattern and symptoms of respiratory disorders during sleep should be absolutely queried in the patients with epilepsy. Understanding the relationship between epilepsy and sleep disorders, determining and treating the co-morbid conditions related to sleep will contribute to decrease in day-time sleepiness, to increase in quality of life, and to control epileptic seizures. Controlling the epileptic seizures and regulating the medications lead to increase in quality of sleep and remarkable decrease in such symptoms as snoring, apnea, and excessive day-time sleepiness.
Benzer Tezler
- 55 yaş altı iskemik stroke ve uyku bozuklukları (solunum ile ilişkili uyku bozuklukları ve diğer bozuklukların) birlikteliğinin kognisyon üzerine etkisinin değerlendirilmesi
Assessment of association of ischemic stroke and sleep disorders ( respiratory- related sleep disorders and others) on cognition in the patients under 55 years old
AYŞEGÜL ŞEYMA SARITAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
NörolojiManisa Celal Bayar ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HİKMET YILMAZ
- Kronik hastalığı olmayan çocuklarda uyku bozukluğu görülme sıklığının incelenmesi
Investigation of the frequency of sleep disorders in children without chronic disease
MESUT SAVAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞİRİN GÜVEN
- Bir ailenin primer enürezis noktürnalı bireylerindeki genetik değişimlerin araştırılması
Investigation of genetic changes in a family's individuals with primary enuresis nocturna
AYDENİZ AYDIN GÜMÜŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
GenetikManisa Celal Bayar ÜniversitesiTıbbi Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FETHİ SIRRI ÇAM
- Erişkin hastalarda preoperatif uyku kalitesinin postoperatif deliryum durumuna etkisi
The effect of preoperative sleep quality on postoperative delirium in adult patients
DİLEK ATEŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Anestezi ve ReanimasyonSağlık Bilimleri ÜniversitesiAnesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YASİN TİRE
- Gündüz hiperkapnisinin uyku ve solunum bozuklukları ile ilişkisi
Cornelation between daytime hypercapnia and sleep and respinatory disorder
İMREN MUTLU