Episteme ve adalet ilişkisine dair bir inceleme
A review of the relationship episteme and justice
- Tez No: 748340
- Danışmanlar: PROF. DR. KASIM KÜÇÜKALP
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Bursa Uludağ Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Felsefe Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 272
Özet
Episteme ve adalet ilişkisine yönelik olarak gerçekleştireceğimiz bu çalışmada, adalet gibi yargılarımızı ve eylemlerimizi meşrulaştıran bir kavramın epistemik kesinlik ideali ile olan ilişkisi ve gerilimi ele alınacaktır. Söz konusu çalışma adalet ve episteme arasındaki gerilimin farklı formlar altında açık veya örtük bir biçimde dile getirildiği klasik ve çağdaş düşünceye ve düşünürlere referansla gerçekleştirecektir. Bu bağlamda çalışmamız adalet kavrayışının epistemolojik açıdan nasıl bir anlama ve değerlendirmeye konu olduğunu, böylesi bir adalet idealinin hangi kaygılarla ele alındığını ve ne tür imkanlar barındırdığını ele alacaktır. Adalet gibi yaygın bir şekilde çalışmalara ve değerlendirmelere konu olan bir kavramın/kavrayışın ele alındığı bu çalışma, politik ve hukuki öneminin yanı sıra meseleyi epistemik düzlemden hareketle ele alması bakımından farklılaşmaktadır. Bu kapsamda modern düşüncenin epistemik kesinlik fikriyle birlikte düşünce tarihinde önemli bir dönüm noktası yaşandığı söylenebilir. Zira klasik düşünce açısından her ne kadar rasyonel varlık ve hakikat fikri mümkün olsa da varlığın ve bilginin ötesinde kalan bir iyi ve adalet ideası, kesinlik fikrini gölgelemektedir. Kendisini modern düşünceyle karşıt bir şekilde konumlandıran çağdaş felsefe ise mutlak bilgi ve hakikat iddialarına karşı şüpheyle yaklaşmaktadır. Zira böylesi bir kesinlik fikrinin farklılıklar üzerinde epistemik, etik ve politik bir şiddeti de meşrulaştırdığı aşikardır. Bu bağlamda Levinas, Derrida ve Lyotard gibi çağdaş düşünürler, kesinlik fikrine karşı olarak adalet kavrayışlarını ötekiyle etik ilişki, dekonstrüksiyoncu okuma biçimi ve metaanlatılara karşı bir şüphe hali ile dile getirirler. Çalışmamız bu temelden hareketle episteme ile adalet arasındaki gerilimi ele almaya yönelecek ve adaleti episteme sınırlarının ötesinde düşünmenin gerek epistemolojik gerekse de etik-politik ve hukuki kavrayış açısından ne tür imkanlar barındırdığına odaklanacaktır.
Özet (Çeviri)
In this study, which will be analyzed the relationship between episteme and justice, we will discuss on the tension of justice with the idea of epistemic certainty as a concept that justifies our judgements and actions. We will focus on classical and contemporary ideas and thinkers in which the tension between justice and episteme is articulated explicitly or implicitly under different forms. In this context, our study will try to comprehend on how the idea of justice is evaluated in terms of epistemology, the concerns of such an idea of justice, and what kind of opportunities it holds. It differs from the political and legal importance of the concept of justice in terms of addressing the issue from the epistemic perspective. With the idea of epistemic certainty of modern thought, an important turning point has been experienced in the history of thought. For, although the idea of rational being and truth is possible in terms of classical thought, an idea of good and justice beyond existence and knowledge overshadows the idea of certainty. Contemporary philosophy, which positions itself in opposition to modern thought, is skeptical of the claims of absolute knowledge and truth. It is obvious that such an idea of certainty also legitimizes an epistemic, ethical and political violence over differences. In this context, contemporary thinkers such as Levinas, Derrida, and Lyotard express their conceptions of justice with an ethical relationship with the other, a deconstructivist way of reading, and a state of suspicion against meta-narratives, against the idea of certainty. Based on this, our study will try to deal with the tension between episteme and justice and will try to show what kind of opportunities such an ideal of justice has in terms of epistemological, ethical-political and legal understanding of thinking justice beyond the boundaries of episteme.
Benzer Tezler
- A comparative analysis of Foucault's Episteme and Kuhn's Paradigm in the formation of knowledge
Bilginin oluşumunda Foucault'nun Episteme ve Kuhn'un Paradigma kavramlarının karşılaştırmalı bir analizi
AHMET HAYDAR AK
Yüksek Lisans
İngilizce
2017
Felsefeİstanbul Bilgi ÜniversitesiFelsefe ve Toplumsal Düşünce Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FERDA KEMAL KESKİN
- «Question technique» à l'âge d'information: Nouvelles technologies de l'information et de la communication sont elles une liberation ou déshumanisation?
Enformasyon çağında 'teknik sorun' : yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri bir özgürleşme mi yoksa gayrı-insaniyetleşme mi?
LÜTFİYE ZEYNEP CEM
Yüksek Lisans
Fransızca
2008
Bilim ve TeknolojiGalatasaray Üniversitesiİletişim Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YASEMİN İNCEOĞLU
- Platon ve Freud düşüncesinde psukhe-logia
Psukhe-logia in Plato's and Freud's thought
MUHAMMED MASUM GÖKYÜZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Felsefeİstanbul 29 Mayıs ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EMRE ŞAN
DOÇ. DR. OĞUZ HAŞLAKOĞLU
- Foucault'da epistemolojik özne olarak 'İnsan'
'Man' as epistemological subject in Foucault
İSMAİL YILMAZ
- Heidegger ve Foucault'nun dil felsefesi
The philosophy of language of heidegger and foucault
DİLEK DALMIŞ