Geri Dön

Gestasyonel 8-12. hafta arasındaki missed abortus vakalarında maternal serum caveolin-1 seviyesinin aynı hafta aralığındaki sağlıklı gebeliklerle karşılaştırılması

Comparison of maternal serum caveolin-1 level in missed abortion cases between 8-12 weeks of gestation with healthy pregnancies in the same week

  1. Tez No: 754192
  2. Yazar: İBRAHİM SOLMAZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. CEMAL REŞAT ATALAY
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Caveolin-1, missed abortus, Caveolin-1, missed abortion
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 68

Özet

Amaç: Bizim bu çalışmadaki amacımız gebeliklerde Caveolin-1 düzeyinin erken dönem plasental gelişim ve gebeliğin devamı üzerine olan etkisini araştırmaktır. Missed abortus tanısı almış gebeliklerde maternal serumda Caveolin-1 düzeyinin sağlıklı gebeliklere oranla karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Litaratürde henüz insanlar üzerinde caveolin-1 seviyesinin missed abortus vakalarıyla olan ilişkisini gösteren bir çalışma yoktur. Bu çalışmanın sonuçları; Caveolin-1 seviyelerinin plasental gelişimin ve gebeliklerin erken döneminin üzerine etkisinin gösterilmesine, missed abortus vakalarını öngörmede ve tanısında yardımcı olacak ve epidemiyolojik litaratüre katkısı olacaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, prospektif kesitsel vaka kontrol çalışmasıdır. Ankara Şehir Hastasine başvuran missed abortus tanısı almış 8-12 haftalık gebeliği olan 18-35 yaş aralığındaki 44 tane kadın hasta çalışmaya dahil edildi. Tanı anında hastadan kan alınarak caveolin-1 düzeyine bakıldı. 18-35 yaş arası 8-12. gestasyonel haftasındaki sağlıklı bir gebeliği olan 44 tane kadında da Caveolin-1 düzeyi bakılacak ve sonuçlar karşılaştırılacaktır. Veri kaybı ve laboratuar sonuçlarından kaynaklanabilecek hatalar nedeniyle hasta ve kontrol gruplarından 44'er kişilik gruplarla çalışma yapıldı. Katılımcıların ek patoloji (ek hastalık, geçirilmiş cerrahi, endokrin bozukluklar, anomaliler vb.) oranları düşük tutularak Caveolin-1 ile ilgili daha spesifik bir sonuç alınması sağlanmaya çalışıldı. Çalışmayla ilgili bilgilendirilen araştırmaya katılmaya gönüllü olan, onamları alınan her iki gruptaki kadınların demografik, klinik ve laboratuar bulguları kaydedildi. Caveolin-1 için toplanan serum örneklerinde serum Caveolin-1 düzeyi ticari kit ile saptandı. Verilerin değerlendirilmesinde SPPS 25 (IBM Corp. Released 2017. IBM SPSS Statistics for Windows, Version 25.0. Armonk, NY: IBM Corp.) istatistik paket programı kullanılmıştır. Çalışmada kategorik ve sürekli değişkenler için tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma, minimum değer, maksimum değer, sayı ve yüzdelik dilim) verilmiştir. Ayrıca parametrik testlerin ön şartlarından varyansların homojenliği“Levene”testi ile kontrol edilmiştir. Normallik varsayımına ise“Shapiro-Wilk”testi ile bakılmıştır. Yapılan analizler sonucunda verilerin çalışma gruplarında parametrik test ön şartlarını sağlamadığı tespit edilmiştir. Parametrik test ön şartlarını sağlanmadığında iki bağımsız grubun karşılaştırılması için Man Whitney U testi, iki bağımlı grubun karşılaştırılması için ise Willcoxon testi kullanılmıştır. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkiler Ki Kare testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Demografik özellikler çalışma gruplarında homojen dağılıma sahip tespit edildi (p>0,05). Dolayısıyla yaş, vücut ağırlığı, boy, vücut kitle indeksi (BMI), gebelik haftası, ek hastalık ve operasyon geçmişi bulunup bulunmama durumunun çalışma grupları üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktaydı. Annelerin BMI kategorileri %92 normal kilolu iken %8 obezdi. Annelerin %84'ünde ek hastalık, %95'inde ilaç kullanımı ve %81'de ameliyat geçmişi bulunmamaktaydı. Ultrasonografik incelemede uterus tiplerinin %94'ünün normal, %3'ünün arkuat uterus ve %2'sinin subseröz myomlu olarak bulunmaktadır. Bu gebelikler sonucunda annelerin %42'si nullipar olarak sınıflandırılmıştır. Hasta ve kontrol grubu arasında gravida farkı anlamlı olarak saptanmamıştır. Annelerin hiçbirinde birinci trimester taraması görülmedi. Abortus öyküsü kontrol grubunda daha az görülürken hasta grubunda daha fazla görülmekteydi (p28,79). Caveolin-1>28,79 olduğunda %79,55 sensitivite oranı ve %70,45 spesifite oranı elde edilmiştir. Eğrinin altındaki alan (AUC) 0,766 olarak yeterli bulundu. Sonuçlar: Sonuç olarak Caveolin-1 düzeyinin missed abortus vakalarında istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde düşük olarak saptanması abortus vakalarını öngörmede ve abortus tanısında kullanılabilecek değerli bir biyobelirteç olabileceğini düşündürmektedir. Fakat literatürde bu konuda daha önce yapılan bir çalışma olmaması nedeniyle, daha geniş hasta popülasyonlarıyla yapılacak kapsamlı çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.

Özet (Çeviri)

Aim: Our aim in this study is to investigate the effect of Caveolin-1 level on early placental development and continuation of pregnancy. It is aimed to compare the level of Caveolin-1 in maternal serum in pregnancies diagnosed with missed abortion compared to healthy pregnancies. In the literature, there is no study showing the relationship of caveolin-1 level with missed abortion cases on humans yet. The results of this study; It will help to show the effect of caveolin-1 levels on placental development and early pregnancy, to predict and diagnose missed abortion cases, and will contribute to the epidemiological literature. Materials and Methods: Our study is a prospective cross-sectional case-control study. Forty-four female patients between the ages of 18-35, who were diagnosed with missed abortion and were pregnant at 8-12 weeks, who applied to Ankara City Hospital, were included in the study. At the time of diagnosis, blood was drawn from the patient and the level of caveolin-1 was measured. Caveolin-1 level will be measured in 44 women between the ages of 18-35 who have a healthy pregnancy at 8-12 weeks of gestation and the results will be compared. Due to data loss and errors that may arise from laboratory results, the study was conducted with groups of 44 patients from each of the patient and control groups. It was tried to obtain a more specific result about Caveolin-1 by keeping the rates of additional pathology (additional disease, previous surgery, endocrine disorders, anomalies, etc.) of the participants low. Demographic, clinical and laboratory findings of the women in both groups who were informed about the study and volunteered to participate in the study were recorded. Serum Caveolin-1 level in serum samples collected for Caveolin-1 was determined with a commercial kit. SPPS 25 (IBM Corp. Released 2017. IBM SPSS Statistics for Windows, Version 25.0. Armonk, NY: IBM Corp.) statistical package program was used to evaluate the data. In the study, descriptive statistics (mean, standard deviation, minimum value, maximum value, number and percentile) were given for categorical and continuous variables. In addition, the homogeneity of the variances, which is one of the prerequisites of the parametric tests, was checked with the“Levene”test. Normality assumption was checked with the“Shapiro-Wilk”test. As a result of the analysis, it was determined that the data did not meet the parametric test prerequisites in the study groups. When the parametric test prerequisites were not met, the Man Whitney U test was used to compare two independent groups, and the Willcoxon test was used to compare two dependent groups. Relationships between categorical variables were analyzed with the Chi-Square test. Results: Demographic characteristics were found to have a homogeneous distribution in the study groups (p>0.05). Therefore, age, body weight, height, BMI, gestational week, presence of additional disease and operation history had no effect on the study groups. BMI categories of mothers were 92% normal weight and 8% obese. Eighty-four percent of the mothers had no history of co-morbidity, 95% had no drug use, and 81% had no history of surgery. In the ultrasonographic examination, 94% of the uterus types are found as normal, 3% as arcuate uterus and 2% as subserous myoma. As a result of these pregnancies, 42% of the mothers were classified as nulliparous. There was no significant difference in gravida between the patient and control groups. First trimester screening was not seen in any of the mothers. While the history of abortion was less common in the control group, it was more common in the patient group (p28.79). When caveolin-1 was >28.79, a sensitivity rate of 79.55% and a specificity rate of 70.45% were obtained. The area under the curve (AUC) was 0.766. Conclusion: In conclusion, the fact that the level of Caveolin-1 was found to be statistically significantly lower in missed abortion cases suggests that it may be a valuable biomarker that can be used in the prediction of abortion cases and in the diagnosis of abortion. However, since there is no previous study on this subject in the literature, it should be supported by comprehensive studies with larger patient populations.

Benzer Tezler

  1. İkili tarama testlerinin prenatal sonuçlara etkisi

    The effect of dual screening tests on prenatal outcomes

    ESRA ŞENER YILDIRIM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumErciyes Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÖKHAN AÇMAZ

  2. Erken gebelikte transvajinal ultrasonografi ile ölçülen kroiodesidual kalınlığın, maternal serum ß hcg değerleri ve uterin arter doppler indeksleri ile korelasyonu ve gebelik sonucuyla ilişkisi

    Measurement of choriodecidual thickness by transvaginal ultrasound and measurement of maternal serum ß hcg, uterin artery doppler indexes and their association with pregnancy outcomes.

    ZEYNEP BAĞLAN BAYRAK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kadın Hastalıkları ve DoğumEge Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEDİM KARADADAŞ

  3. Gestasyonel diabetes mellitus tanısında serum amilin düzeylerinin rolü ve amilinin olumsuz obstetrik ve neonatal sonuçlar üzerine etkisi

    The role of serum amylin levels in the diagnosis of gestational diabetes mellitus and the effect of amylin on poor obstetric and neonatal outcomes

    SANEM MUNGAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞEVKİ ÇELEN

    DOÇ. DR. AYTEKİN TOKMAK

  4. Gestasyonel diabetes mellitusta serum asprosin düzeylerinin glukoz metabolizması, lipid metabolizması ve steroid hormon profilleriyle ilişkisi

    The relationship of serum asprosin levels with glucose metabolism, lipide metabolism and steroid hormone profiles in gestational diabetes mellituus

    MEHMET ALPEREN ÜSTÜNER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    BiyokimyaFırat Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DİLARA KAMAN