Over rezerv testlerini değerlendirirken FSH ve AMH diskordansı bulunan olgularda FSHR ve ER gen polimorfizmlerinin araştırılması
FSHR and ER gene polymorfism research among women diagnosed with FSH and amh discordance during ovary reserve evaluation
- Tez No: 773117
- Danışmanlar: PROF. DR. ÖZLEM SEÇİLMİŞ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Selçuk Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 104
Özet
Over rezervi, overyan foliküler havuzunun boyutunu, kalitesini ve overlerin ekzojen gonadotropin stimulasyonuna cevap verme potansiyelini ifade etmektedir. Bu rezerv yaşlanmayla beraber azalmaktadır. Mevcut oosit sayısındaki azalma ve anöploidi oranlarında artışla beraber gebelik oranlarında azalma meydana gelmektedir. Günümüzde fekundabilite konusunda tahmin yürütebilmek ve ayrıca infertilite tedavisi görmekte olan kadınlarda, ovaryan stimülasyona başarılı yanıt hakkında prognostik bilgi elde edebilmek ve over rezervini tahmin etmek amacıyla bazı testler kullanılmaktadır. Over rezervinin değişkenliği, menstrüel siklus uzunluğu, eksojen gonadotropinlere verilen yanıt bakımından yardımcı üreme tekniklerini optimize etmek için dikkate alınması gereken pek çok insan üreme fenotipi mevcuttur. Kontrollü overyan hiperstimülasyon ve ovulasyon indüksiyonu uygulanan hastalarda oluşabilecek komplikasyonları en aza indirerek, gebelik oranını optimize etmek ve tedavinin başarısını arttırmak için oluşacak overyan cevabı öngörücü faktörlerin ve gonadotropin reseptör polimorfizmlerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Östrojen sinyal proteinlerini kodlayan genlerdeki genetik varyantların, hormona karşı değişken duyarlılığa neden olabileceğini ve bireyin östrojene duyarlı fenotiplerini etkileyebileceği bilinmektedir. Değişmiş östrojen yanıtı ile ilişkili genetik varyasyonların tanımlanması, potansiyel halk sağlığı açısından önemlidir. Osteoporoz, meme kanseri ve kardiyovasküler hastalık gibi östrojene duyarlı hastalıkların patogenezine ilişkin bilgiler, bu bozukluklar için daha yeni tedavilerin geliştirilmesine ve uygulanmasına katkıda bulunabilir. Çalışmamıza 2010-2019 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İnfertilite Polikliniği'ne çocuk istemi nedeniyle başvuran 21-35 yaş aralığında, infertilite etyolojisini etkileyebilecek düşük over rezervi tanısı olan ve başka ek faktör tespit edilmeyen 80 hasta dahil edilmiştir. FSHR ve ER alfa ve ER beta gen polimorfizmleri incelenmiş olup, hastalar FSH ve AMH değerleri göz önünde bulundurularak 20'şer kişilik 4 gruba ayrılmıştır. AMH'nın sınır değeri 1 ng/mL kabul edilmiş olup, üzerindeki değerler normal olarak kabul edilirlen; altındaki değerlere sahip hastalar düşük AMH seviyesi olarak gruplandırılmıştır. FSH düzeyi hastalarda 10 IU/L sınır değeri kabul edilmiştir. Bu düzeyin altında değerlere sahip hastalar normal FSH değeri olarak gruplandırılmış olup; bu değerin üzerinde olması hastalar yüksek FSH grubuna dahil edilmiştir. Birinci gruba hastalar normal FSH ve düşük AMH düzeyine sahip hastalar dahil edilirken, ikinci grubu FSH değeri yüksek iken AMH değerleri normal hastalar oluşturmaktadır. Üçüncü grupta normal FSH ve normal AMH değerleri ile kontrol grubu bulunmaktadır. Dördüncü grubu ise yüksek FSH ve düşük AMH değerlerine sahip hastalar oluşturmaktadır. Yapılan gruplar arasında hastaların yaş ve VKİ değerleri de karşılaştırılmak üzere kaydedilmiştir. Çalışmamıza katılan hastaların ortalama yaşı 30±4,22 yıl'dır. VKİ değerleri FSH değerleri normal, AMH değerleri düşük olan 1. Grupta 27,95±3,137 ile en yüksek seviyede izlenmiştir. VKİ 25,05±3,41 en düşük olan grup ise FSH düzeyleri yüksek, AMH düzeyleri normal olarak belirlenen 2. Gruptaki hastalardır. VKİ'nin gruplar arasındaki karşılaştırılmasında, Grup 1 ve 2 arasında anlamlı farklılık gösterirken; Grup 1'in Grup 3 ve Grup 4 ile karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. VKİ değerleri Grup 2'nin Grup 3 ile karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı fark çıkmazken Grup 4 ile kıyaslandığında anlamlı fark göstermektedir. Çalışmamızda FSH ve AMH değerlerine göre ayrılmış dört grupta toplam 80 hasta üzerinde FSHR geni The307Ala(RS6165) ve Asn680Ser(rs6166) polimorfizmleri ile ESR1 geni PVuII(rs2234693), XbaI(rs9340799), ESR2 geni AluI(rs4986938), RsaI(rs1256049) polimorfizmleri araştırılmış olup gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Over rezerv değerlendirmesinde bir biyobelirtecin özgüllüğü ve duyarlılığını arttırmada genetik analiz oldukça önemlidir. Tedavi başarısını yükseltmek ve oluşabilecek aşırı yanıt veya zayıf yanıt ihtimalini ortadan kaldırmak için seçilen protokollerin bireyselleştirilmelidir. Gelecekte, genetik testler, hastanın yumurtalık stimülasyonuna başlamaya karar verdiğinde genotipe göre tepkisini kişiselleştirmeye yardımcı olacaktır. Ne yazık ki, en iyi tedavi planını belirlemek için kılavuz olarak ideal bir biyobelirteç henüz sunamıyoruz. Bu husuta genetik mutasyonlar ve over rezerv stabilitesi arasındaki sonuçları ve korelasyonları değerlendirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Ovarian reserve refers to the size and quality of the ovarian follicular pool and the potential of the ovaries to respond to exogenous gonadotropin stimulation. This reserve decreases with aging. Along with the decrease in the number of existing oocytes and an increase in aneuploidy rates, there is a decrease in pregnancy rates. Today, some tests are used to predict fecundity and also to obtain prognostic information about the successful response to ovarian stimulation and to estimate ovarian reserve in women undergoing infertility treatment. There are many human reproductive phenotypes that need to be considered for optimizing assisted reproductive techniques in terms of variability of ovarian reserve, menstrual cycle length, and response to exogenous gonadotropins. In order to minimize the complications that may occur in patients undergoing controlled ovarian hyperstimulation and ovulation induction, to optimize the pregnancy rate and to increase the success of the treatment, it is very important to determine the predictive factors of the ovarian response and gonadotropin receptor polymorphisms. It is known that genetic variants in genes encoding estrogen signaling proteins can cause variable sensitivity to the hormone and affect an individual's estrogen-sensitive phenotypes. The identification of genetic variations associated with altered estrogen response is of potential public health concern. Knowledge of the pathogenesis of estrogen-sensitive diseases such as osteoporosis, breast cancer, and cardiovascular disease may contribute to the development and implementation of newer treatments for these disorders. Our study included 80 patients between the ages of 21-35, who applied to the Selcuk University Medical Faculty Hospital Infertility Polyclinic between 2010 and 2019, with a diagnosis of low ovarian reserve that could affect the etiology of infertility and no other additional factors were detected. FSHR and ER alpha and ER beta gene polymorphisms were examined, and the patients were divided into 4 groups of 20 each considering their FSH and AMH values. The limit value of AMH was accepted as 1 ng/mL, and the values above were accepted as normal; Patients with values below are grouped as low AMH level. The cut-off value of 10 IU/L was accepted in patients with FSH level. Patients with values below this level were grouped as normal FSH values; If it is above this value, patients are included in the high FSH group. The first group includes patients with normal FSH and low AMH levels, while the second group consists of patients with high FSH values and normal AMH values. In the third group, there is a control group with normal FSH and normal AMH values. The fourth group consists of patients with high FSH and low AMH values. The age and BMI values of the patients were also recorded to be compared between the groups. The mean age of the patients participating in our study was 30±4.22 years. BMI values were observed at the highest level with 27.95±3.137 in the 1st Group, whose FSH values were normal and AMH values were low. The group with the lowest BMI of 25.05±3.41 is the 2nd group, whose FSH levels are high and AMH levels are normal. In the comparison of BMI between groups, there was a significant difference between Groups 1 and 2. No statistically significant difference was found in the comparison of Group 1 with Group 3 and Group 4. While there was no statistically significant difference in the comparison of BMI values between Group 2 and Group 3, it showed a significant difference when compared with Group 4. In our study, FSHR gene The307Ala(RS6165) and Asn680Ser(rs6166) polymorphisms and ESR1 gene PVuII(rs2234693), XbaI(rs9340799), ESR2 gene AluI(rs4986938), RsaI(rs1256049) polymorphisms on a total of 80 patients in four groups separated according to FSH and AMH values investigated and no significant difference was found between the groups. Genetic analysis is very important in increasing the specificity and sensitivity of a biomarker in the evaluation of ovarian reserve. The protocols chosen should be individualized to increase treatment success and to eliminate the possibility of over-response or poor response. In the future, genetic testing will help to personalize the patient's response according to genotype when she decides to begin ovarian stimulation. Unfortunately, we cannot yet offer an ideal biomarker as a guide for determining the best treatment plan. In this regard, more research is needed to evaluate outcomes and correlations between genetic mutations and ovarian reserve stability.
Benzer Tezler
- Combustion behaviors of Kütahya-Tunçbilek and Adıyaman-Gölbaşı lignites in oxygen enriched environments
Kütahya-Tunçbilek ve Adıyaman-Gölbaşı linyitlerinin oksijence zenginleştirilmiş ortamda yanma davranımlarının incelenmesi
ÖZLEM UĞUZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2016
Kimya Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HANZADE AÇMA
- Otoimmün tiroiditli hastalarda tiroid otoantikorlarının over rezervi üzerine etkisi
The effect of hyroid autoantibodies on ovarian reserve in patients with autoimmune hyroiditis
HÜSEYİN MERTSOYLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2005
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıGazi Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. GÖKSUN AYVAZ
- IVF sikluslarındaki over yanıtının dğerlendirilmesinde over rezerv testlerinin yeri
The role of ovarian reserve tests in assessment of ovarian response in İVF cycles
OYTUN TÜRKKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Kadın Hastalıkları ve DoğumEskişehir Osmangazi ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AHMET BAŞAR TEKİN
- Bazal ovaryan rezerv testlerinin, genç hastalardaki indükte sikluslarda foliküler gelişimi öngörme değeri
The predictive value of ovarian reserve tests for follicular development in stimulated cycles of young infertility patients
ÖZGÜR DUNDAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2002
Kadın Hastalıkları ve DoğumGATAKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ RÜŞTÜ ERGÜR
- Anti müllerian hormonun over rezervi ve fertilite prognozu değerlendirmesindeki rolü
Anti mullerian hormone's role in showing ovarian reserve and prognosis of fertility
FIRAT BÜYÜKTAŞKIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Kadın Hastalıkları ve DoğumGazi ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. RİFAT HAKKI GÜRSOY