Geri Dön

Philosophy of history and the modern problem of freedom in Hannah Arendt's thought

Hannah Arendt'in düşüncesinde tarih felsefesi ve modern özgürlük sorunu

  1. Tez No: 781296
  2. Yazar: GAYE İLHAN DEMİRYOL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SEYLA BENHABIB
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Yale University
  10. Enstitü: Yurtdışı Enstitü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 299

Özet

Yirminci yüzyılın ilk bölümü daha önce benzeri görülmemiş bir dizi olayı beraberinde getirdi. İki dünya savaşı Avrupa'yı sadece ekonomik ve sosyal olarak harap etmekle kalmadı, aynı zamanda Avrupa'nın siyasi manzarasını da geri dönülmez bir şekilde değiştirdi. Milyonlarca insan Nazi toplama ve imha kamplarında ve Sovyet Gulaglarında can verdi, milyonlarcası yerinden edildi veya vatansız bırakıldı. Dünya ilk kez tam bir tahakküm ve totaliter terör rejimine tanık oldu. Arendt, geniş yankı uyandıran ve tartışmalara yol açan kitabı“Totalitarizmin Kökenleri ”nde, Almanya ve Sovyet Rusya'daki totaliter rejimlerde kristalize olan toplumsal ve siyasi unsurları incelemiştir. Arendt'in gözlemleri, totaliter sistemlerin, tüm insanları bireyselliklerinden ve kendiliğindenliklerinden mahrum bırakan ve onları cellat ya da kurban rollerine hazırlayan bir tarihsel zorunluluk ideolojisine dayandığını ortaya koymaktadır. Bu tarihsel zorunluluk fikri nereden çıktı ve bireyler neden buna boyun eğdi? İdeolojiler nasıl oldu da her şeyi açıklayabildiği varsayılan, ancak süreç içinde gerçeklikten tamamen kopan“tarihin anahtarları”haline geldi? Bu tez, totalitarizm deneyiminden yola çıkarak, Batı siyaset felsefesi geleneğindeki köklü tarihsel zorunluluk anlayışının özgürlüğe yönelttiği tehdidi analiz etmektedir. Projenin amacı, insan özgürlüğünün gerçekleşmesine yönelik diyalektik bir hareket olan ve insan ilişkilerini, anlamı ancak tarihin sonunda ortaya çıkacak olan akıp giden bir sürece emanet eden Hegelci tarih kavramına meydan okumaktır. Bunun yerine, Arendt'in siyaset felsefesine dayanan, bireyi eyleyen bir varlık ve siyasi eylemleri de kendi kendine yeten olaylar olarak öne çıkaran bir siyaset ve siyasi eylem nosyonu geliştirilmektedir.

Özet (Çeviri)

The first part of the twentieth century brought about a series of unprecedented events. The two world wars not only economically and socially devastated Europe, but also altered its political landscape irrevocably. Millions of people perished in Nazi concentration and extermination camps and in the Soviet Gulag, millions more were displaced or rendered stateless. The world, for the first time, witnessed a regime of total domination and totalitarian terror. In her very widely acknowledged and controversial book“The Origins of Totalitarianism,”Arendt investigated the social and political elements that crystallized into the totalitarian regimes of Germany and Soviet Russia. Her insightful observations reveal that totalitarian systems relied on an ideology of historical necessity, which deprived all men of their individuality and spontaneity, and prepared them for their role as either executioner or victim. Where did this idea of historical necessity come from and why did individuals submit to it? How did ideologies become“the keys to history”which presumed to be able to explain everything, yet in the process became completely divorced from reality? Starting from the experience of totalitarianism, this dissertation analyzes the threat posed to freedom by long-established understandings of history and historical necessity in the tradition of Western political philosophy. The aim of my project is to challenge the Hegelian notion of history, a dialectical movement towards the realization of human freedom, which entrusts human affairs to a flowing process, the meaning of which will only be revealed at the end of history. In its stead, I develop a notion of politics and political action grounded in Arendt's political philosophy, which promotes the individual as an acting being and political actions as self-contained events, the value of which can only be redeemed in the public realm.

Benzer Tezler

  1. The Transformation od the concept of freedom in modern philosophy

    Çağdaş felsefede özgürlük kavramının dönüşümü

    ZERRİN ORAL KAVAS

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    1996

    Eğitim ve ÖğretimOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. AHMET İNAM

  2. Subjectivité chez Hegel

    Hegel'de Öznellik

    CANSU AKARSU

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2024

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET TÜRKER ARMANER

  3. Muhammed İkbal düşüncesinde insanın özgürlüğü problemi

    The problem of human freedom in Muhammad Iqbal's thought

    BEDİRHAN GÜVEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    DinAkdeniz Üniversitesi

    Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. KEMAL SÖZEN

  4. La notion de ressentiment dans la genèse des valeurs selon Friedrich Nietzsche et Max Scheler

    Friedrich Nietzsche ve Max Scheler'e göre değerlerin kökeninde hınç mefhumu

    SELİN MERVE CANTO

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    2013

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP DIREK

  5. Locke, Rousseau ve Dewey'e göre eğitim ve deneyim ilişkisi

    On the interrelation between education and experience according to Locke, Rousseau and Dewey

    DEMET SAVRUK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Eğitim ve ÖğretimMarmara Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEYFİ KENAN