Sürdürülebilir kentsel ulaşımda yaya güvenliğini etkileyen fiziksel müdahalelerin İstanbul Kadıköy ilçesi örneğinde analizi
Analysis of physical interventions affecting pedestrian safety in sustainable urban transportation in the case of İstanbul Kadıkoy district
- Tez No: 783896
- Danışmanlar: PROF. DR. HATİCE AYATAÇ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Şehir Planlama Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 141
Özet
Kentin dört temel fonksiyonundan birisi olan ulaşım, şehirlerin işlev alanları arasında bağlantıyı kurar ve kentlerin gelişmesinde etkin rol oynar. Kentsel ulaşım şehirlerin denetimli büyümesi ve gelecekteki ulaşım ihtiyaçlarının önceden tespit edilmesi amacıyla şehir otoriteleri tarafından planlanmaktadır. 19. yüzyılda sanayi devriminin etkisi ile kent nüfusunun artması ve kentlerin genişlemesi hız kazanmıştır. Bu dönemde otomobilin icadı ile ulaşımda motorlu taşıt kullanımı yaygınlaşmaya başlamış, kentsel ulaşım planlamasında taşıtları odağına alan klasik ulaşım planlaması yaklaşımı hakim olmuştur. Bu yaklaşım ile kentlerde yolların genişletilmesi ve yeni yollar açılması yerleşim alanlarının daha fazla genişlemesine sebep olmuştur. Bu durum kentlerde fosil yakıt kullanan motorlu taşıtlara olan bağımlılığın artması ile sonuçlanmıştır. 1973'de petrol krizinin etkisi ile meydana gelen fiyat artışları ve enerji krizi enerjinin verimli kullanılması gerekliliğini ortaya koymuştur. 1987 yılında gerçekleşen Dünya Çevre ve Kalkınma komisyonunun ortaya koyduğu sürdürülebilirlik kavramı ile ulaşım planlama sürecinde çevre, sosyal adalet ve ekonomik tutarlılık konuları öne çıkmıştır. Sürdürülebilir ulaşım kapsamında kentlerin bugün ve gelecekteki hareketlilik ihtiyacının insani değerlere ve ekosisteme zarar vermeden karşılanması amaçlanmaktadır. Kentiçi ulaşımda bireysel otomobil kullanımını azaltmak ve talebi ekonomik, adil ve çevreye zarar vermeyen ulaşım türleri ile bütünsel bir yaklaşımla koordineli bir şekilde karşılamak sürdürülebilir ulaşımın temel prensibidir. Yaya ulaşımı, bisikletli ulaşım ve toplu ulaşım ile birlikte sürdürülebilir ulaşım türleri arasında yer almaktadır. İdeal ulaşım pramidine göre kentlerde sürdürülebilir ulaşımın sağlanması için en öncelikli ulaşım türü yaya ulaşımıdır. İnsanlığın varoluşundan beri en temel ulaşım türü olan yaya ulaşımı çevreye, sağlığa ve ekonomiye katkı sağlar, sosyal etkileşimi güçlendirir. Sürdürülebilir ulaşım kapsamında yayayı odağına alan yaya öncelikli ulaşım planlama yaklaşımı geliştirilmiştir. Ulaşımda artan fosil yakıt tüketiminin çevreye ve şehre verdiği zarar karşısında son derece önemli bir rolü olan yaya ulaşımı 1960'lı yıllardan itibaren trafik sıkışıklıklarına bir çözüm olarak trafiğe kapalı yayalaştırılmış bölgelerle desteklenmeye başlamıştır. Yaya ulaşımının kentlerdeki önemi 2020 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından Covid-19 salgını ilan edilmesi ile daha da artmıştır. Pek çok şehirde yollarda taşıt hızlarının düşürülmesi, yaya ve bisiklet öncelikli yol düzenlemeleri, yayalaştırma kararları gibi yaya ve bisiklet öncelikli kararlar alınmıştır. İnsanların günlük ihtiyaçlarını yürüme mesafesinde karşılayabilmeleri için planlama stratejileri geliştirilmiştir. Yürüme eyleminin gerçekleştiği çevre koşulları, bir kentin ne kadar yaya öncelikli ve yürünebilir olduğunu göstermektedir. Yürünebilir bir kent, sağlıklı, adil ve çevre dostu özellikleriyle, sürdürülebilir bir kenttir. Şehirlerde motorlu taşıtların artan sayısı ile yayalar ve taşıtlar sıklıkla karşılaşmaktadır. Bu durum yayaların yaralanma riskini artırmaktadır. Yaya güvenliği yürünebilir bir kentin en temel bileşenlerinden birini oluşturmaktadır. Literatür çalışması kapsamında yaya güvenliği açısından incelenen Londra, Kopenhag ve İstanbul yaya ulaşım planlarında sağlıklı sokaklar yaklaşımı, bütüncül sokaklar yaklaşımı ve trafik kaynaklı yaya ölümlerini sıfıra indirmeyi hedefleyen 'vizyon sıfır' yaklaşımları öne çıkmaktadır. Yaya ve taşıtın sık karşılaştığı toplu taşıma istasyonlarına yaya erişim mesafesinn, kavşak noktalarının ve kazaların sıkça tekrarlandığı kaza kara noktalarının yaya öncelikli olarak iyileştirilmesi ve trafik sakinleştirme öne çıkan ortak stratejilerdendir. Literatürde yaya ulaşımında güvenliğin sağlanması için sokak ölçeğinde etkili olan müdahaleler incelenmiş, yaya ulaşım altyapısının eksikliğinin ve araçların hızlanmasına olanak tanıyan yol tasarımlarının, yayaların yaralanma riskini artırdığı görülmüştür. Kent içi yollarda taşıt hızlarının düşürülmesi ve trafik sakinleştirme uygulamaları ile bu stratejinin desteklenmesi yaya güvenliği açısından önemlidir. Yayalar, kaldırım yetersizliği, evrensel tasarım uygulamalarında eksiklik ve bağlantı noktalarının yetersiz kalması gibi durumlarda taşıt yolundan yürümeyi tercih etmektedir. Yayalar görüşlerini engelleyen yol üstü parklanmalar gibi uygulamalarda da yolu görmek için taşıt yoluna çıkmayı göze almaktadırlar. Gece yaşanan kazalarda sürücülerin yayaları görmediklerini ifade etmeleri sokak aydınlatmasının yaya güvenliği için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Kentsel ulaşımda yaya ulaşımına teşvik için ortam güvenliğinin sağlanması en temel gerekliliktir. Bu çalışma kapsamında ulusal ve uluslararası literatür bağlamında bir kriter analizi gerçekleştirildi. Belirlenen kriterler çerçevesinde veriler, yerinde veri toplama yöntemi ve İBB CBS web uygulamasından yararlanılarak elde edildi. Toplanan veriler CBS ortamında mekansallaştırıldı ve puanlama yöntemi ile değerlendirildi. Tablo ve haritalama yöntemi ile raporlanan çok aşamalı bir değerlendirme modeli ortaya kondu. Bu model kapsamında İstanbul'un ilçeleri yaya yoğunluğu, yayaya çarpma kaza oranları ve yaya ulaşım altyapısına yönelik şikayetler üzerinden değerlendirildi. Değerlendirme sonucunda Kadıköy ilçesinde bulunan Söğütlüçeşme Aktarma Merkezinin yaya erişim mesafesinde kalan Söğütlüçeşme ve Kurbağalıdere caddeleri yaya güvenliği açısından öncelikli müdahale alanı olarak belirlendi. Değerlendirme modeli kapsamında taşıt hızları, kaldırımlar, bağlantılar ve görünürlük ana kriterler olarak belirlendi. Çalışma alanı 400m'lik yol kesitlerinde ana kriterlerle ilişkilendirilen 15 alt kriter üzerinden değerlendirildi. Alt kriterler 'yeterli', 'kısmen yeterli' yada 'yetersiz' olarak sırasıyla 2, 1 ve 0 puanlarına karşılık gelecek şekilde puanlandı. Her bir kesitin yaya güvenliği açısından yeterlilik düzeyi kriterlerden aldıkları puanlar ile belirlendi. Çalışmanın sonunda yaya güvenliği açından yetersiz bulunan kesitin ortam koşullarının iyileştirilmesine yönelik önerilerde bulunuldu. Bu çalışma kapsamında yaya ulaşımının güvenli bir şekilde teşvik edilmesi için en gerekli olan temel fiziksel müdahale önlemleri analitik bir yaklaşımla değerlendirilmektedir. Bu modelin şehir otoriteleri tarafından yaya güzergahlarının değerlendirilmesi, iyileştirilmesi ve takip edilmesi bakımından farkındalık yaratması, literatüre katkı sağlaması, şehirlerde yaya güvenliğinin sağlanması açısından iyi uygulamalara zemin hazırlaması beklenmektedir.
Özet (Çeviri)
Transportation, which is one of the four basic functions of the city, establishes the connection between the functional areas of the cities and plays an active role in the development of cities. Urban transport is planned by city authorities. Urban transport planning aims at the controlled growth of cities and the determination of their future transport needs. With the effect of the industrial revolution in the 19th century, the increase in the population of the city and the expansion of the cities gained speed. In this period, with the invention of the automobile, the use of motor vehicles in transportation began to become widespread. The traditional transportation planning approach, which focused on vehicles, dominated. With this approach, roads were widened and new roads were opened in cities. It led to further expansion of residential areas. This has resulted in an increased dependence on motor vehicles using fossil fuels in cities. In 1973, the oil crisis occurred and oil prices rose. It became necessary to use energy efficiently. The concept of sustainability emerged at the World Environment and Development Commission in 1987. Environmental, social and economic issues gained importance in the urban transportation planning process. Sustainable transportation aims to respond to the mobility needs of cities today and in the future without harming human values and ecosystem. The basic principles of sustainable transportation are to reduce individual automobile use and to coordinate between fair and environmentally friendly transportation modes. Pedestrian transportation is among the sustainable transportation types together with bicycle transportation and public transportation. Historically, various planning movements have supported the development of sustainable urban transport. The new urbanism movement emerged in the early 1980s. This movement adopted the approach of compact urbanization instead of fringes, and mixed use instead of separation of urban functions. The new urbanism approach aimed to prevent human health and environmental damage. This trend suggested the adoption of environmentally friendly modes of transport, such as public transport and pedestrian transport. In 1987, the Eco-city approach emerged. It aimed to limit the use of individual vehicles producing greenhouse gases and supported the integration of public transport systems and pedestrian and bicycle transport. In 1999, the Cittaslow movement emerged. This movement proposed to improve the transportation infrastructure in urban areas with increasing pedestrian and bicycle lanes, effective use of environmentally friendly public transportation vehicles, and inclusive policies for people with disabilities. According to the ideal transportation pyramid, pedestrian transportation is the most prioritized mode of transportation in order to ensure sustainable transportation in cities. Pedestrian transportation is the most basic mode of transportation since the existence of humanity. It contributes to the environment, health and economy, strengthens social interaction. Within the scope of sustainable transportation, a pedestrian-oriented transportation planning approach has been developed. Pedestrian transportation has an extremely important role in the face of the damage caused by the increasing fossil fuel consumption in transportation to the environment and the city. From the 1960s, pedestrian transportation began to be supported by pedestrianized streets that were closed to traffic as a solution to traffic jams. The Covid-19 epidemic was declared by the World Health Organization (WHO) in 2020, and pedestrian transportation became even more important in urban transportation. In many cities, pedestrian and bicycle priority decisions were taken, such as reducing vehicle speeds on the roads, pedestrian and bicycle priority road arrangements, and pedestrianization decisions. Planning strategies have been developed so that people can get their daily needs within walking distance. The conditions of the walking environment show whether the city is pedestrian priority and walkable or not. A walkable city is a healthy, fair and environmentally friendly city that is also sustainable. In a walkable city, pedestrians should be able to safely complete their journey in a direct, barrier-free, continuous, visually diverse environment. With the increase in the number of motor vehicles in cities, the frequency of encounters between pedestrians and vehicles also increases. This increases the risk of injury to pedestrians. Pedestrian safety is one of the most basic components of a walkable city. Within the scope of the literature study, pedestrian transportation plans in London, Copenhagen and Istanbul were examined in terms of pedestrian safety. It was seen that the healthy streets approach, complete streets approach and vision zero approach were adopted in the plans. The vision zero approach aims to reduce traffic-related pedestrian deaths to zero. These plans have common strategies for pedestrian and vehicle encounter points. These are pedestrian priority improvement of the pedestrian reach of public transport stations, intersections and accident points, and traffic calming. In the literature, physical interventions that are effective on the street scale have been examined in order to ensure safety in pedestrian transportation. The lack of pedestrian transport infrastructure and road designs that allow vehicles to accelerate were found to increase the risk of injury to pedestrians. In the literature, it has been revealed that reducing vehicle speeds on urban roads and supporting this with traffic calming practices is a critical intervention in terms of pedestrian safety. It was found that if the widths of the pavements, universal design practices and connection points are insufficient, pedestrians prefer to walk from the carriageway. It has been revealed that if there are applications such as on-road parking that prevents them from seeing the road, they set out from among the vehicles to see the road. The fact that drivers did not see pedestrians in accidents at night showed that street lighting is important for pedestrian safety. Ensuring safety in the pedestrian environment is the most basic requirement in order to contribute to sustainable transportation by encouraging pedestrian transportation in cities. Within the scope of this study, a criteria analysis was carried out in the context of national and international literature. It was determined that the interventions were divided into two as social and spatial interventions. In this thesis, social interventions were ignored, spatial interventions and criteria were analyzed. Within the framework of the determined criteria, the data were obtained by using the on-site data collection method and the IMM GIS web application. The collected data were spatialized in GIS environment and evaluated by scoring method. A multi-stage evaluation model was presented, which was reported by the table and mapping method. Within the scope of this model, Istanbul districts were evaluated with the criteria of pedestrian density, pedestrian crash accident rates and pedestrian transportation infrastructure complaints. Kadıköy district was determined as the priority district that should be intervened in terms of pedestrian safety. Söğütlüçeşme and Kurbağalıdere streets, which are within walking distance of the Söğütlüçeşme Transfer Center, were chosen as the study area. In the evaluation model, vehicle speeds, pavements, connections, and visibility were determined as the main criteria. The 400m road sections of the working route were scored over 15 sub-criteria associated with the main criteria. Sub-criteria were scored as 'sufficient', 'partially sufficient ' or 'insufficient ' as 2, 1 and 0, respectively. The sufficiency level of each section was determined by the scores they got from the criteria. At the end of the study, suggestions were given to improve the section that was found to be insufficient in terms of pedestrian safety. Within the scope of this study, it was aimed to promote safe pedestrian transportation. The basic physical intervention measures required for this were evaluated with an analytical approach. With this study, it is expected that the model will raise awareness in terms of evaluation, improvement and monitoring of pedestrian routes by city authorities. It is expected to contribute to the literature and lay the groundwork for good practices in terms of ensuring pedestrian safety in cities.
Benzer Tezler
- Analysis of e-bike charging station locations: Case of Kadıköy, Istanbul
E-bisiklet şarj istasyonu konumlarının analizi: Kadıköy, İstanbul örneği
SERRA GARİPAĞAOĞLU
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Ulaşımİstanbul Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HİLMİ BERK ÇELİKOĞLU
- Akıllı ulaşım sistemleri ve yapay zeka bağlamında ulaşım hikayelerinin oluşturulması için model önerisi
Model proposal for creation of transportation stories in the context of smart transportation systems and artificial intelligence
KEREM DEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Şehircilik ve Bölge PlanlamaErciyes ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SEMİH HALİL EMÜR
- Kültürel mirasın korunmasında araç olarak kültürel rota oluşturma rehberi
Guide for creating cultural route as a tool for the protection of cultural heritage
TUĞCE KURUÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Şehircilik ve Bölge PlanlamaMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KEVSER İSMET ÜSTÜNDAĞ
- Kentsel erişilebilirlik kavramı bağlamında komşuluk üniteleri ve transit odaklı planlama yaklaşımları; Antalya kenti örneği
Neighborhood units and transit-oriented development approaches in the context of urban accessibility; example city of Antalya
ECEMNUR ERKUŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Şehircilik ve Bölge PlanlamaAkdeniz ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KIVANÇ ERTUĞAY
- Sürdürülebilir kent içi ulaşımda bisiklet yollarının planlanması; İstanbul, Gaziosmanpaşa ilçesi örneği
Planning bicycle roads in sustainable urban transportation; Istanbul, Gaziosmanpaşa district example
FATİH ÖZTÜRK
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
UlaşımMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiŞehir Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KEVSER İSMET ÜSTÜNDAĞ