'Kimsenin Müslüman Kadınları' Müslüman kadınların alternatif medya platformları aracılığıyla karşı kamusal alan oluşturmaları: Türkiye ve Almanya örneği
'Nobody's Muslim Women' construction of Muslim women's counter public sphere through alternative media platforms: The case of Turkey and Germany'
- Tez No: 786734
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖZLEM DANACI YÜCE
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Siyasal Bilimler, Sosyoloji, İletişim Bilimleri, Political Science, Sociology, Communication Sciences
- Anahtar Kelimeler: Feminist Karşı Kamusal Alan, Alternatif Medya, Feminist Aktivizm, Müslüman Kadınlar, Türkiye, Almanya, Feminist Counter-Public Sphere, Alternative Media, Feminist Activism, Muslim Women, Turkey, Germany Cette thèse
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 270
Özet
“Kimsenin Müslüman Kadınları”Müslüman Kadınların Alternatif Medya Platformları Aracılığıyla Karşı Kamusal Alan Oluşturmaları: Türkiye ve Almanya Örneği“ başlıklı bu tez çalışması, kendilerini Müslüman ve feminist/aktivist olarak tanımlayan kadınların kamusal alanda bu kimlikler ile var olma mücadelesini alternatif medya aracılığıyla nasıl yürüttüklerini konu almaktadır. Bu anlamda bu çalışmanın araştırma sorusu şudur: kendilerini Müslüman ve feminist/aktivist olarak tanımlayan kadınlar, kamusal alanda bu kimlikler ile var olma mücadelesini alternatif medya aracılığıyla nasıl yürütmektedir? Bu soruya cevap vermek amacıyla nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu tez çalışmasında Türkiye ve Almanya örneklemi karşılaştırmalı ele alınmış ve bu ülkelerde bağlama uygun aktivizm yürüten kadınlar ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler ışığında, ana akım İslami paradigmanın ataerkil kamusal alanından ve özcü feminist kamusal alandan dışlanan ”alternatif Müslüman kadınların“ karşı-kamu yaratma potansiyelleri tartışılmıştır. En popüler tanımıyla, bireylerin bir araya gelip müşterek konuları konuştukları uzlaşı ortamları olarak ele alınan ideal kamusal alanın kapsamına dair çok çeşitli yaklaşım geliştirilmiştir. Zira idealize edilen kamusal alandan dışlanan grupların başında kadınlar geldiğinden bu yaklaşım, başta cinsiyet körü olması nedeniyle feminist teorisyenler tarafından eleştirilmiş ve feminist perspektifle kamusal alana yeni tanımlar getirilmiştir. Birinci ve ikinci dalga feminizmde kadınların elde ettiği siyasi ve sosyal haklar, onların kamusal alanda kadın kimliğiyle daha sık var olmalarının önünü açmış; daha önce özel alanda mahsur kalan kadınlar, bir dizi mücadele ile kendilerine feminist kamusal alan yaratmıştır. Feminizmin birinci dalgasında oy kullanma, vekalet, miras, boşanma gibi vatandaşlık hakları kazanılmış; ikinci dalgasında, ”özel olan politiktir/kamusaldır“ mottosundan hareketle daha önce mahrem alanın konusu kabul edilen ve aile kurumu ile meşrulaştırılmış fakat eşitsizlik yaratan annelik ve eşlik pratikleri, ev içi şiddet, cinsellik ve jinekoloji gibi birçok konu, politik kabul edilerek kamusal alana taşınmıştır. Ancak bu kazanımlar, belirli bir zümrenin kadınlarına odaklanılarak elde edildiğinden; tüm kadınları kamusal alanda temsil etme kabiliyetine sahip olamamıştır. Bundan hareketle, 1980'li yıllara kadar yapılan feminist eleştiriler, beyaz orta sınıf Batılı kadının sorunlarını odağına alması yönüyle; bu grubun dışında kalan kadınlar için kapsayıcı değildir. Bu durum neticesinde, sömürge sonrası ülkelerdeki kadınların uğradıkları ayrımcılığın, beyaz erkek kadar beyaz feministlerin kapsayıcı olmayan yaklaşımlarıyla da yeniden üretildiğini öne süren postkolonyal feminist perspektif oluşturulmuştur. Nitekim bu yaklaşımın temelinde, kadın olarak ayrımcılığa uğramanın farklı kimlikler ile birleştiğinde ayrımcılığı katladığı ve o güne kadarki feminist yaklaşımların bu durumu göz ardı ettiği vardır. Bu bağlamda dini, etnik, toplumsal cinsiyet gibi farklı kimlikleri kapsayan ”kesişimsel feminizm“ kuramı geliştirilmiş ve kadın kimliğinin kamusal alanda farklı kimliklerin kesişiminde var olması gerektiği öne sürülmüştür. Böylece, bireylerin sosyal statülerinden ve kimliklerinden sıyrılarak kamusalda var olmasını öngören geleneksel yaklaşımlara alternatif karşı-kamular oluşmuştur. Enformasyon teknolojilerinin gelişimiyle kadın hareketinin görünürlük adına kullandığı teknikler de çeşitlenmiş, buna paralel olarak dijital alanlar ile kamusal alan, gelişen ve dönüşen bir hal almıştır. Kitle medyasında ve geleneksel kamusal alanda yer bulamayan gruplar, yeni medya ekolojisinde enformasyonun kolaylıkla üretilip yayılmasıyla kendilerine yeni alanlar yaratabilmiştir. Böylece, kamusal alan kavramına getirilen tartışmalar derinleşmiş; ataerkil kamuların dışladığı gruplar, sıklıkla alternatif medya platformlarıyla karşı-kamusal alan yaratmaya başlamıştır. Sınırlı iletişim araçlarının olduğu dönemde hem idealize edilmiş ataerkil kamusal alanda hem de kadınların farklılıklarını göz ardı eden özcü feminist kamusal alanda yer alamayan ”diğer kadınlar“ için yeni medya atmosferinde alternatif medya platformlarının genişleyen varlığı, hiç olmadığı kadar önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, ana akım kamusal alanda kendisine yer bulamayıp kamusal görünürlük için alternatif medyaya başvuran gruplardan biri de kamusal alanda Müslüman ve kadın kimlikleriyle var olmak isteyen ve ana akım görüşlere alternatif oluşturan aktivist kadınlardır. Bu durum, somut örnekler üzerinden incelendiğinde daha iyi analiz edilebilecektir. Bundan hareketle bu çalışmada, Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ve cumhuriyet tarihi boyunca önce laik ardından İslamcı ve muhafazakâr kamusal alanın ana akım olduğu Türkiye ile; yakın tarihte Müslümanların azınlıkta olduğu ve seküler kamusal alanın ana akım olduğu Almanya örnekleri üzerinden kadınların, alternatif medya kullanımları ve karşı-kamusal alan yaratma potansiyelleri tartışılmaktadır. Türkiye'de Müslüman kadınların kamusalda var olma mücadelelerini örgütlü olarak yürütmelerinde, normatif kamusal alanın sınırlarını bu grubu dışlayarak çizen 28 Şubat döneminin siyasi atmosferi ve beraberinde gelen hukuki düzenlemeler etkili olmuştur. Zira bu süreç, 2000'lerde Müslüman kadınların kesişimsel feminizm çatısı altında İslami feminizmin Türkiye tezahürünü yaratmasında da rol oynamıştır. Bunun yanı sıra, Müslüman kadınların alternatif fikirleri, önceleri kısıtlı kitle medya organları (TV, radyo, dergiler, edebi eserler…vb.) ile kamusalda yer bulmaya çalışırken; internet ve bilhassa sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla, bilgiye erişim kolaylaşmış ve erişilen kitle çeşitlenmiştir. Almanya'da ise ”Türk-Alman“ Müslüman kadınların nicel çoğunluğu ve sivil toplum örgütlenmeleri ve akademik çalışmalardaki nitel aktifliği, yürütülen kamusal alan mücadelesinde bu grubun etkinliğini öne çıkarmıştır. Ayrıca, 2000'ler itibariyle dijital alanın örgütlü mücadelelere katkısının giderek artması, ana akım kamusal alanda etnik ve dini kimlikleriyle yer bulamayan ancak fikirlerini görünür kılmak isteyen ”alternatif Müslüman kadınlar“ için alternatif medyayı yeni mücadele alanları haline getirmiştir. Dolayısıyla, iki ülkede cereyan eden bu gelişmeler üzerinden karşı-kamusal alan tartışması yapmak mümkündür. Bu bağlamda bu tez çalışmasının temel araştırma sorusu, Türkiye'de ve Almanya'da sahip oldukları bakış açılarıyla hem ana akım ataerkil hem de ana akım feminist kamusal alanda yer bulamayan ”alternatif Müslüman kadınların“ kamusal alan yaratmasında alternatif medyanın nasıl rol oynadığıdır. Bundan hareketle ileri araştırma soruları şunlardır: Türkiye'de ve Almanya'da Müslüman kadınlar, tarih boyunca kamusal alanda nasıl konumlanmıştır? Kadınların kamusal alanda yer almalarındaki engeller nelerdir? İki ülkedeki Müslüman kadınların kamusallığı ile medya ilişkisi nasıl gelişmiştir? İslami feminizm ile Müslüman kadın aktivizmi, bu ülkelerde nasıl gelişmiştir ve gelişiminde alternatif medya kanalları nasıl rol oynamıştır? Araştırma sorularına yanıt vermek amacıyla birinci bölümde bu çalışmanın çerçevesini oluşturan kavramsal ve kuramsal tartışmalar: feminist yaklaşımlar, kamusal alan ve kamusal alan yaratma aracı olarak alternatif medya sac ayağında sunulmuştur. İlk olarak feminist yaklaşımların tarih boyunca nasıl gelişim gösterdiği, feminizmin dalgaları üzerinden aktarılmıştır. Bu bölümde yoğunlukla ana akım özcü feminist yaklaşımların kamusal alana bakışı ile buna postmodern dönemde getirilen anti-özcü eleştiriler ele alınmıştır. Bu doğrultuda, kesişimsel feminizm ve bu kapsamda yer alan İslami feminizm tartışmalarına yer verilmiştir. Ardından, kuramsal çerçevenin ikinci ayağını oluşturan kamusal alan kavramı, bilhassa Jürgen Habermas'ın idealize ettiği burjuva kamusal alanı üzerinden incelenmiş ve farklı teorisyenlerin de katkısıyla geliştirilen kamusal alan yaklaşımlarının feminist perspektife göre eksiklikleri sunulmuştur. Bunun yanı sıra, kamusal alanı tanımlarken dışarıda tutulan grupların bu müşterek alanda var olma arzusu ile temellenen ”karşıkamu“ kavramı ele alınmış, bu yaklaşım feminist kamusal alan tartışmaları ile bağlanmıştır. Nancy Fraser'ın ”madun-kamusal alan“ olarak adlandırdığı bu alanlar, ana akım İslami kamusal alanda ve feminist kamusal alanda sesi duyulmayan Müslüman kadınlar üzerinden ele alınarak ”bu odak grup için karşı-kamu nasıl yaratılır?“ sorusuna, alternatif kamular yaratmaya oldukça elverişli bir alan olan alternatif medya bağlamında yaklaşılmıştır. Son olarak kuramsal çerçevenin üçüncü ayağını oluşturan alternatif medyanın karşı kamu yaratma potansiyeli tartışılmış ve Müslüman kadın aktivizmi, alternatif medya üzerinden incelenmiştir. İkinci bölümde, ilk olarak çalışmanın örneklemini oluşturan Türkiye'de ve Almanya'da feminizmin dalgaları özetlenmiştir. Ardından feminist hareketin kamusal alan mücadelesi, iki ülkedeki ataerkil ana akım kamusal alana karşı feminist kamusal alanların oluşumu üzerinden aktarılmıştır. Bundan hareketle, enformasyon teknolojilerindeki gelişimin iki ülkenin feminist kamusal alanını nasıl şekillendirdiği ele alınmıştır. Dijitalleşme ile dönüşen kamusal alan, iki ülkede de marjinalize edilen ”aktivist/feminist Müslüman kadınlar“ üzerinden incelenmiştir. Hem tarihsel bağlamı hem de güncel durumu etkin aktarmak amacıyla, iki ülkedeki ana akım kamusal alana ve medya sunumlarına alternatif aktivizm yürüten ”alternatif Müslüman kadınlar“ grubunun kamusal alan mücadelesinde rol alan alternatif medya platformları ve sivil toplum kuruluşları başlıca: kuruluş amacı, ülkelerindeki kadınlar için önemi ve etkinlikleri doğrultusunda tanıtılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye'deki İslami feminist kamusal alanın oluşumunda rol alan örgüt ve dijital platformlardan: Başkent Kadın Platformu Derneği, Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi, Reçel Blog, Kadınlar Camilerde Kampanyası ve Havle Kadın Derneği tanıtılmıştır. Almanya'daki İslami kamusal alanın oluşumu ise bunda rol alan kuruluşlardan; Müslüman Kadınlar Aksiyon İttifakı (AmF e.V.), Müslüman Kadınlar Eğitim ve Danışma Merkezi (BFmF e.V.), Müslüman Kadınlar Sosyal Hizmet Derneği (SmF e.V.), RAHMA e.V. ile birlikte Muslima Pride kampanyası, Bir Yabancı Kelimeler Sözlüğü blog sitesi (Ein Fremdwörterbuch) ve www.seyranates.de kişisel web sitesi üzerinden incelenmiştir. Üçüncü bölüm; yapılan saha araştırmasının konusu, yöntemi, literatür incelemesi ve hipotezlerinden oluşmaktadır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada, ikincil kaynak taramasının yanı sıra, yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan derinlemesine mülakat tekniğine başvurulmuştur. Araştırmanın örneklemini, Türkiye'de ve Almanya'da yaşayan, kendini Müslüman olarak tanımlayan aktivist ve/veya feminist akademisyen, sivil toplum gönüllüsü/üyesi ve aktif sosyal medya içerik üretüketicisi (prosumer) kadınlar oluşturmaktadır. Bu standartlarda 8'i Türkiye'de, 7'si Almanya'da toplam 15 aktivist kadın ile görüşülmüştür. Bu örneklemde yer alan katılımcılara hem doğrudan kişinin e-posta veya sosyal medya hesabı, hem de kar topu tekniği ile ulaşılmış, çevrimiçi ve yüz yüze derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların onayının alınmasıyla görüşmelerin ses kaydı alınarak kayıtların deşifresi yapılmıştır. Elde edilen bulgular, alt başlıklar oluşturularak betimsel analiz tekniğiyle ele alınmış, kuramsal çerçeve ve literatür ile bağlantı kurularak değerlendirilmiştir. Katılımcıların aktarımları; siyasal kültürün konuya etkisi, habitusun konuya etkisi, alternatif medya kullanma motivasyonları, alternatif medya kullanım biçimleri ve karşı değerlendirmeler olmak üzere beş alt başlıkta incelenmiştir. Bu tez çalışmasında, Türkiye'deki ve Almanya'daki siyasi kültür farkının ve katılımcıların sahip oldukları habitusun feminist harekete ve medya kullanım biçimlerine yansıdığı tespit edilmiştir. Bu anlamda, erkek egemen İslami paradigmanın, iki ülkedeki Müslüman kadınları etkin aktivizmden alıkoyduğu görülmüştür. Ancak Türkiye'de, tarih boyunca farklı hükümetlerin kamusal alanı siyasi ideolojileri ekseninde şekillendirmesiyle siyasi araçsallaştırılan; Almanya'da ise yakın tarihte halen kamusal tartışmalara konu olan İslamofobi ve ırkçılık kesişiminde ikincilleştirilen Müslüman kadınlar, iki ülkede de dijitalleşmenin sağladığı alternatif medya platformları aracılığıyla bu tahakküm alanlarına karşı duruş sergileyebilmiştir. Ayrıca, iki ülkede de özcü feminist bakış, Müslüman kadınları feminist hareketten dışlayarak özne olarak hak mücadelesinde yer almalarının önüne geçmiş ve bu grubun feminist kamusal alandaki etkin varlığını geciktirmiştir. Bunun yanı sıra, alternatif medya platformlarının; tür çeşitliliğinin, katılım ve erişim kolaylığının, kapsayıcı ve heterojen yapısının ve yatay örgütlenmeye sahip oluşunun iki ülke için de ortak olarak karşı kamu yaratmada etken olduğu görülmüştür. Zira konvansiyonel medyanın sistematik olarak mahrem alana hapsettiği veya ana akım ”makbul görüşün“ filtresinde sunduğu birçok tema, alternatif medya platformlarının konusu olmaktadır. Bu platformlar ile Müslüman kadınlar için tabu olan başlıca: cinsellik, boşanma, annelik gibi konulara dair alternatif yaklaşımlar, açıklıkla kamusala taşınmıştır. Dahası, başörtülü kadınların kamusal alanda var olma mücadelesi iki ülke için de kamusal alan tartışmalarında öne çıkan konulardandır. Ancak bu tartışmalar, Türkiye'de sırasıyla Kemalist, İslamcı ve muhafazakâr-neoliberal perspektifin gölgesinde yürütüldüğünden ”alternatif başörtülü Müslüman kadınların“ temsilinde alternatif medyanın kritik öneme sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Almanya'da ise başörtüsünü seküler kamusal alanda yasaklayan hukuki düzenlemelere karşı geliştirilen mücadele, alternatif medyanın yanı sıra kamu yayıncılığı yapan radyo kanallarında ve bilhassa sivil toplum örgütlenmeleri ile yürütülmektedir. Ancak vurgulanmalıdır ki mücadelenin alternatif dijital platformlara taşınması, Almanya'da da Müslüman kadın aktivizmine ivme kazandırmıştır. Ayrıca, iki ülkedekisiyasi kültür farkı, karşı-kamu yaratmak için farklı alternatif medya mecralarına başvurulmasına veya yeni medyayı farklı biçimlerde üretip tüketmeye neden olmaktadır. Türkiye'de daha yaygın olarak sosyal medya platformlarında içerik üretimi yoluyla görünürlük sağlanırken; Almanya'da sıklıkla sivil toplum kuruluşları ile alternatif fikirlere görünürlük kazandırılmaktadır. Hülasa alternatif medya platformları, iki ülke için de hem erkek egemen İslami paradigmaya hem de konunun öznesi olmayan ve Müslüman kadını ”mağdur, boyunduruk altında, kurtarılması gereken, modernite dışı" gibi etiketler çerçevesinde yorumlayan özcü feministlere karşı perspektif geliştirilmesine olanak vermiştir.
Özet (Çeviri)
This thesis, titled“Nobody's Muslim Women”, How Muslim Women Create Counter-Public Through Alternative Media Platforms: The Case of Turkey and Germany“ focuses on how women who define themselves as Muslims and feminists/activists struggle to exist in the public sphere with these identities through alternative media. In this sense, the research question of this study is: how do women defining themselves as Muslims and feminists/activists struggle to exist with these identities in the public sphere through alternative media? In order to answer this question, in this thesis, in which qualitative research method was used, the sample of Turkey and Germany was handled comparatively, and in-depth interviews were conducted with women who carry out activism appropriate to the context in these countries. In the light of these interviews, the potentials of ”alternative Muslim women“ excluded from the patriarchal public sphere of the mainstream Islamic paradigm as well as the essentialist feminist public sphere to create a counter-public were discussed. With the development of information technologies, the techniques used by the women's movement for visibility have also diversified, and in parallel, the public sphere in digital spaces has been developing and transforming. Groups that could not find a place in the mass media and in the traditional public sphere have been able to create new spaces for themselves thanks to the easy production and dissemination of information in the new media ecology. Thus, the debates on the concept of public sphere have deepened and groups excluded by patriarchal publics have begun to create a counter-public space, particularly with alternative media platforms. Since women constitute the largest of the groups excluded from the public sphere idealized as ”consensus-based“, where individuals come together and talk about common issues; this approach has been criticized by feminist theorists for being gender-blind, and new definitions have been introduced to the public sphere with a feminist perspective. The political and social rights gained by women during the first and second wave feminism paved the way for women to exist in the public sphere, therefore women who were previously trapped in the private sphere created a feminist public sphere for themselves through a series of struggles. In the first wave of feminism, citizenship rights such as voting, power of attorney, inheritance, and divorce were acquired; in the second wave of feminism, based on the motto ”the private is political/public“, many issues, which were previously considered the subject of the private sphere and were legitimized by the family institution, but creating inequality such as motherhood and companionship practices, domestic violence, sexuality, and gynecology, were accepted as political and moved to the public sphere. However, since these gains are achieved by focusing on the women of a certain group; they have not been able to represent all women in the public sphere. From this point of view, feminist criticisms made until the 1980s focused on the problems of white middle-class Western women; but did not cover the problems of women outside this group. As a result of this situation, a postcolonial feminist perspective has been formed, which argues that the discrimination suffered by women in post-colonial countries by white men is reproduced by non-inclusive approaches of white feminists. As a matter of fact, the basis of this approach is that being discriminated as a woman, combined with different identities, multiplies the discrimination, and the feminist approaches up to that point have ignored this situation. In this context, the theory of ”intersectional feminism“, which covers different identities such as religion, ethnicity, and gender, has been developed and it has been argued that female identity should exist in the public sphere at the intersection of different identities. Thus, counter-publics have formed as alternatives to traditional approaches based on the existence of individuals in public by stripping them of their social status and identities. As a result of the spread of the internet in the information age, public sphere approaches have also diversified, and this development contributed to the formation of multi-identity counter-publics. As a matter of fact, the expanding presence of alternative media platforms in the new media atmosphere is more important than ever for ”other women“ who could not take part both in the idealized patriarchal public sphere and in the essentialist feminist public sphere, which ignores the differences of women, in the era of limited means of communication. In this sense, one of the groups that cannot find a place for themselves in the mainstream public sphere and apply for alternative media for public visibility is activist women who want to exist in the public sphere with their Muslim and female identities and create an alternative to mainstream views. This situation can be analyzed better when it is examined through concrete examples. Based on that, in this study, women's use of alternative media and its potential to create a counter-public sphere are discussed through the example of Turkey, where the Muslim population is the majority and the secular and then Islamist public sphere has been the mainstream throughout history as well as example of Germany, where Muslims are in the minority and the secular public sphere is currently mainstream. The political atmosphere of the 28 February period, which drew the boundaries of the normative public sphere by excluding this group, and the accompanying legal regulations were effective in the organized struggle of Muslim women to exist in public sphere in Turkey. Thus, this process is one of the factors that created the Turkish manifestation of Islamic feminism under the umbrella of intersectional feminism by Muslim women in the 2000s. In addition, while Muslim women's alternative ideas were trying to find a place in the public with limited mass media (TV, radio, magazines, literary works…etc.); with the widespread use of the internet and especially social media, media usage and the audience reached have diversified. In Germany, the quantitative majority of ”Turkish-German“ Muslim women and their qualitative activities in non-governmental organizations have been quite effective in this group's active role in the struggle for the public sphere. Besides, the increasing contribution of the digital field to organized struggles as of the 2000s has made alternative media new areas of struggle for ”alternative Muslim women in Germany“ who cannot find a place in the mainstream public sphere with their ethnic and religious identities, but who want to make their ideas visible. Therefore, it is possible to make a counter-public debate dealing with these developments in the two countries. In this context, the main research question of this thesis is how alternative media plays a role in the creation of the public sphere by ”alternative Muslim women living in Turkey and Germany“, with their own perspectives, who cannot find a place in both the mainstream patriarchal and mainstream feminist public sphere in the countries they live in. Based on this, further research questions are: How have Muslim women been positioned in the public sphere throughout political history in Turkey and Germany? What are the barriers to women's participation in the public sphere? How has the relationship between the publicity of Muslim women and the media developed in the two countries? How has Islamic feminism and Muslim women's activism developed in these countries and how have alternative media channels played a role in its development? In order to answer the research questions, in the first part, conceptual and theoretical discussions that form the framework of this study: feminist approaches, public space and alternative media as a means of creating public sphere were presented. First, how feminist approaches have developed throughout history was conveyed through the waves of feminism. In this section, the views of mainstream essentialist feminist approaches to the public sphere and the anti-essentialist critiques made in the postmodern period were discussed. In this direction, intersectional feminism and Islamic feminism discussions were handled. Then, the concept of public sphere, which constitutes the second pillar of the theoretical framework, was examined especially through the bourgeois public sphere idealized by Jürgen Habermas, and the shortcomings of the public sphere approaches developed by different theorists, based on the feminist perspective, were presented. In addition, while defining the public sphere, the concept of ”counter-public“, which is based on the desire of the excluded groups to exist in this common space, was addressed and this approach was linked with feminist public sphere discussions. These spheres, which Nancy Fraser calls ”the subaltern-public sphere“, were addressed through Muslim women whose voices have not been heard in the mainstream Islamic public sphere and in the feminist public sphere, and for this focus group the question of ”how to create a counter-public?“ was approached in the context of media, which is a very conducive field to create alternative publics. In the second part, the waves of feminism in Turkey and Germany, which constitute the core aspect of the study, were summarized first. Then, the struggle of the feminist movement for the public sphere was conveyed through the formation of feminist public spheres against the patriarchal mainstream public sphere in the two countries. Starting from this, it was discussed how the development of information technologies has shaped the feminist public sphere of the two countries. Then, the public sphere transformed by digitalization was examined through ”activist/feminist Muslim women“, who are considered as the marginalized segment in both countries. In order to effectively convey both the historical context and the current situation, the alternative media platforms and non-governmental organizations that take part in the struggle for the public sphere of the ”alternative Muslim women“ group, which carries out alternative activism in the mainstream public sphere and media presentations in the two countries were introduced mainly in these lines: the purpose of establishment, its importance for women in their countries and with its activities. In this context, Başkent Women's Platform Association playing a role in the formation of the Islamic feminist public sphere in Turkey, Muslims Against Violence Against Women Initiative, Jam Blog, Women in Mosques Campaign and Havle Women's Association were introduced. In addition to this, organizations and digital platforms that play a role in the formation of the Islamic feminist public space in Turkey: Başkent Women's Platform Association, Muslims Against Violence Against Women Initiative, Reçel Blog, Women in Mosques Campaign and Havle Women's Association were introduced. Besides, the formation of the Islamic public sphere in Germany was examined through the following organizations and digital platforms: Muslim Women's Action Alliance (AmF e.V.), Muslim Women's Education and Counseling Center (BFmF e.V.), Muslim Women's Social Service Association (SmF e.V.), RAHMA e.V., the Muslima Pride campaign, A Dictionary of Foreign Languages blog site (Ein Fremdwörterbuch) and www.seyranates.de personal website. The third part consists of the subject and method of the field study, literature review, and hypotheses. In this study, in which the qualitative research method was used, an in-depth interview technique consisting of semi-structured questions was applied, as well as desk-research technique. The sample of the study consists of activist and/or feminist academics, civil society volunteers/members, and active social media content prosumers living in Turkey and Germany, who define themselves as Muslims. In these standards, a total of 15 activist women, 8 in Turkey and 7 in Germany, were interviewed. Online and face-to-face in-depth interviews were conducted with the participants in this sample, both directly by the person's e-mail or social media account, and by using the snowball technique. With the consent of the participants, audio recordings of the interviews were taken, and the recordings were deciphered. The obtained findings were handled by descriptive analysis technique by creating subtitles and were evaluated by establishing a connection with the theoretical framework and literature. Sharing of participants were examined under five subheadings: the effect of political culture and habitus on the topic, motivations to use alternative media, usage patterns, and counter-assessments. In conclusion, it was determined that the difference in political culture in Turkey and Germany and the habitus of the participants from two countries have been reflected in the feminist movement and media usage patterns. In this sense, it was noticed that the male-dominated Islamic paradigm prevents Muslim women in both countries from engaging in active activism. However, while in Turkey, women who have been politically instrumentalized throughout history by different governments, shape the public sphere on the axis of their political ideologies; in Germany, Muslim women, who have been subordinated at the intersection of Islamophobia and racism, whose influence has remained in the past, are able to take a stand against these areas of domination through alternative media platforms supported by high degree of digitalization in both countries. In both countries, the essentialist feminist perspective prevents women from taking part in the struggle for rights as subjects and delays the active presence of this group in the public sphere by placing them out of the feminist movement. Moreover, it was observed that the diversity of genres, easiness of participation and access, inclusive and heterogeneous structure, and horizontal organization of alternative media platforms are the major factors in terms of the creation of a counter-public in both countries. In addition, many themes that conventional media systematically imprisons in the private sphere or presents in the filter of the mainstream ”acceptable opinion“ become the subject of alternative media platforms. With these platforms, alternative approaches to subjects such as sexuality, divorce, and motherhood, which were previously considered taboo for Muslim women, are openly brought to the public. Furthermore, the struggle of headscarved women to exist in the public sphere is one of the prominent issues in the public sphere debates for both countries. However, since these discussions have been respectively conducted in the shadow of the Kemalist, Islamist, and conservative-neoliberal perspectives in Turkey, it was concluded that alternative media have critical importance in the representation of ”alternative headscarved Muslim women“. In Germany, the struggle developed against the legal regulations that ban the headscarf in the secular public sphere has been carried out on especially non-governmental organizations, public broadcasting radio channels and alternative media platforms. It was also noted that, the transfer of the struggle to digital alternative channels has accelerated Muslim women's activism in Germany too. In addition to that, the political and cultural differences between the two countries cause different alternative media to be used to create a counter-public or to produce and consume new media in different ways. While visibility is provided more commonly through content production on social media platforms in Turkey; alternative ideas are often made visible by non-governmental organizations in Germany. Lastly, it was clearly observed that alternative media platforms have allowed the development of a perspective against both the male-dominated Islamic paradigm and the treatment of essentialist feminists, who interpret the Muslim woman within the framework of labels such as ”victim“, ”subjugated“, ”to be liberated“ or ”out of modernity".
Benzer Tezler
- D-R-B fiilinin semantik incelenmesi ve ahkâma yansıması
Semantic analysis of D-R-B verb and its reflection on judgment
ŞAZİYE NOYAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
DinNecmettin Erbakan ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ABDULLAH ACAR
- Mihriban İnan Karatepe'nin öykücülüğü üzerine bir inceleme
Başlık çevirisi yok
HALİME ÖRS
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Türk Dili ve EdebiyatıSelçuk ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SENA KÜÇÜK
- Vatandaşlık hakkı ve vatansızlık
Right to have nationality and statelessness
HATİCE BEYZA ÖZTÜRK
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
HukukGalatasaray ÜniversitesiMilletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SÜHEYLÂ BALKAR
- İslam hukukunda Ehl-i kitapla evlilik ve aile hayatına yansımaları
Marriage with the people of the scripture (Ahl kitâp) and its reflection on family life in islamic law
NEBİYE KAZANCI
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
DinTrabzon ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ ASLAN TOPÇUOĞLU
- İslam öncesi evlilik kurumuna Kur'an'ın yaklaşımı
The Qur'an approach to the marriage preislamic period
ENES ERDİM
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
DinFırat ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. H. MEHMET SOYSALDI