Geri Dön

Süt azı dişlerin ara yüzünde oluşan başlangıç mine lezyonlarının teşhisinde farklı görüntüleme tekniklerinin in vitro koşullarda değerlendirilmesi

Evaluation of different imaging techniques in vitro conditions in the diagnosis of initial enamel lesions formed at the approximals of primary molars

  1. Tez No: 790983
  2. Yazar: EMİNE AKYILDIZ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. NURHAN ÖZALP
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Diş Hekimliği, Dentistry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Pedodonti Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 135

Özet

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte diş çürüklerinin erken dönemde teşhis edilmesini sağlamak amacıyla pek çok yeni yöntem geliştirilmektedir. Çürük teşhis yöntemleri, çürüğün erken dönemlerde saptanmasını sağlayarak dişlerde kavitasyon oluşmasını engellemeyi ya da mevcut çürük kavitelerinin gerçek boyut ve lokalizasyonlarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Çocuk hastada ileri aşamada tespit edilen çürükler zor ve komplike tedavilerin yapılmasına hatta erken dönemde diş kayıplarına sebep olmaktadır. Hedefimiz başlangıç mine lezyonlarının erken dönemde teşhisi ile çocuk hastalarda yapılacak klinik uygulamalarda daha kolay, kısa süren ve kabul edilebilir olan non invaziv yaklaşımlar ve koruyucu uygulamalar ile tedavi sağlanabilmesidir. Bu çalışmada süt azı dişlerinin ara yüzeyinde in vitro koşullarda oluşturulan başlangıç mine lezyonlarının ICDAS skorlama sistemi, DIAGNOcam ve Bite-wing radyografiler ile saptamada etkinliğinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. İn vitro koşullarda yürütülen çalışmamız; klinik ve radyolojik muayene sonucunda çekim endikasyonu konulmuş ve çekilmiş olan çürüksüz süt birinci azı (n=20) ve süt ikinci azı (n=20) dişleri üzerinde yürütülmüştür. Çalışmada başlangıç mine lezyonlarının teşhisinde farklı görüntüleme teknikleriyle tespit etme etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlandığından, süt azı dişlerinin ara yüzlerindeki mine yüzeylerinde in vitro ortamda başlangıç mine lezyonu oluşturulmuş ve değerlendirilmeler yapılmıştır. Her dişin kontrol grubu kendi minesidir. Öncelikle süt birinci azı dişlerin (n=20) distal ve süt ikinci azı dişlerin (n=20) mesial yüzeyinde hazırlanmış olan başlangıç mine lezyonları, stereomikroskop ile incelenmiş ve değerler kaydedilmiştir; hava spreyi ile kurutulup, direkt olarak ışık altında 30 cm uzaklıktan bakılarak ICDASII sınıflamasına göre gözle muayene yapılmıştır ve değerler kaydedilmiştir; DIAGNOcam (KaVo, Almanya) cihazı ile incelenmiş ve değerler kaydedilmiştir. Sonrasında süt birinci azı dişler (n=20) distal yüzeyinden ve süt ikinci azı dişler (n=20) mesial yüzeyinden kontaktlı olacak şekilde kole seviyesinden pembe muma gömülmüştür. Ardından örneklerden ara yüzeylerdeki başlangıç mine lezyonlarının teşhisi için radyografi alınmış ve değerler kaydedilmiştir, son olarak da kontaktlı olarak mum modele gömülmüş olan örneklerden DIAGNOcam cihazı ile ölçümler yapılmış ve değerler kaydedilmiştir. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan yüzeyin kontaktsız olarak grup içi değerlendirmelerine göre; ICDAS II ile DIAGNOcam yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan yüzeylerin kontaktlı olarak grup içi değerlendirmeleri yapıldığında bite wing radyografi ile DIAGNOcam yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan yüzeylerin kontaktsız ICDAS II ile kontaktlı DIAGNOcam yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan yüzeylerin kontaktsız ICDAS II ile kontaktlı bite-wing radyografi yöntemlerinin gruplar arası değerlendirmeleri yapıldığında iki yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan dişlerin kontaktsız DIAGNOcam ile kontaktlı bite-wing radyografi yöntemlerinin gruplar arası değerlendirmeleri yapıldığında aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Başlangıç mine lezyonu oluşturulan yüzeylerde kontaktsız DIAGNOcam ile kontaktlı DIAGNOcam yöntemlerinin gruplar arası değerlendirmeleri yapıldığında iki yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu bulguların ışığında, görsel değerlendirmede kullanılan ICDAS-II kriterlerinin kontaktsız olarak doğrudan yapılan muayenelerde başarılı sonuç sergilediği, radyografik değerlendirme olan bite-wing radyografik tekniğinin ara yüzeylerdeki başlangıç mine çürüklerinin teşhisinde düşük performans gösterdiği, kızılötesine yakın ışık transillüminasyon tekniği olan DIAGNOcam cihazının süt azı dişlerinin başlangıç mine çürüklerinin teşhisinde kontaktsız olarak uygulandığında başarılı bir yöntem olduğu ancak kontaktlı olan ara yüzeylerde yetersiz olduğu görülmüştür.

Özet (Çeviri)

With the advancement of technology, many new methods are being developed to ensure early diagnosis of dental caries. Caries diagnosis methods aim to prevent cavitation in teeth by detecting caries in the early stages or to determine the actual size and localization of existing caries cavities. Caries detected in advanced stages in pediatric patients lead to difficult and complicated treatments and even early tooth loss. This studies aim that to diagnose initial enamel lesions in the early period and to provide treatment with non-invasive approaches and preventive applications, which are easier, shorter and acceptable in clinical applications in pediatric patients. In this study, it was aimed to compare the effectiveness of the initial enamel lesions formed in vitro at the approximal of primary molars with the ICDAS scoring system, DIAGNOcam and Bite-wing radiographs. This study was conducted under in vitro conditions on the caries free primary first molar (n=20) and primary second molar (n=20) teeth, which were indicated for extraction as a result of clinical and radiological examination and extracted. Since the aim of the study was to evaluate the detection efficiency with different imaging techniques in the diagnosis of initial enamel lesions, initial enamel lesion was formed on the enamel surfaces at the approximal of primary molars in vitro. The initial enamel lesions were evaluated after they were established. The control group of each tooth is its own enamel. Initially, the initial enamel lesions prepared on the distal surface of first molars (n=20) and the mesial surface of the primary second molars (n=20) were examined with a stereomicroscope and the values were recorded; It was dried with air freshener and explored at from a distance of 30 cm under direct light and visually inspected according to ICDAS II classification and the values were recorded; It was examined with a DIAGNOcam (KaVo, Germany) device and the values were recorded. Following this, primary first molars' (n=20) their distal surface with contact from primary second molars' (n=20) mesial surface were embedded in pink wax at the level of the cervical level. Then, radiographs were taken from the samples for the diagnosis of the initial enamel lesions at the approximals and the values were recorded. According to the non-contact in-group evaluations of the initial enamel lesion; There was no statistically significant difference between ICDAS II and DIAGNOcam methods. No statistically significant difference was found between bite wing radiography and DIAGNOcam methods when the contact evaluation of the surfaces with initial enamel lesion was made within the group. A statistically significant difference was found between non-contact ICDAS II and contact DIAGNOcam methods of surfaces with initial enamel lesion. A statistically significant difference was found between the two methods when the non-contact ICDAS II and contact bite-wing radiography methods of surfaces with initial enamel lesion were evaluated between groups. When the non-contact DIAGNOcam and contact bite-wing radiography methods of teeth with initial enamel lesion were evaluated between the groups, a statistically significant difference was found between them. A statistically significant difference was found between the two methods when the non-contact DIAGNOcam and contact DIAGNOcam methods were evaluated between the groups on the surfaces with initial enamel lesion. According to the results of these findings, the ICDAS-II criteria used in visual evaluation showed successful results in direct examinations without contact, the bite-wing radiographic technique, which is radiographic evaluation, showed poor performance in the diagnosis of initial enamel caries at the interfaces, and the DIAGNOcam device, which is a near-infrared light transillumination technique, showed successful results in primary molars. It has been observed that it is a successful method when applied without contact in the diagnosis of initial enamel caries, but it is insufficient in contact interfaces.

Benzer Tezler

  1. Süt dişlerinde farklı restoratif materyallerin klinik başarısı

    Clinical success of different restorative materials in primary teeth

    MERVE GÖK BABA

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Diş HekimliğiSüleyman Demirel Üniversitesi

    Pedodonti Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZUHAL KIRZIOĞLU

  2. 6-12 yaş arası alt çene erken süt azı diş kaybı olan çocuklarda dişli yer tutucu aparey öncesi ve sonrası masseter kasının ultrasonografi yardımıyla incelenmesi

    Examination of masseter muscle by means of ultrasonography in children between 6-12 years of age with early deciduous molar tooth loss before and after with the removable space maintainers

    PIRIL ÇAKIR

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Diş HekimliğiEge Üniversitesi

    Pedodonti Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ RIZA ALPÖZ

  3. Süt ve daimi dişlerde çürükten etkilenmiş ve sağlam dentin dokusuna farklı bonding ajanların bağlanma dayanımlarının mikro makaslama test metodu ile incelenmesi ve taramalı elektron mikroskobu ile değerlendirilmesi

    Bond stregths of different bonding systems on caries -affected and sound dentinal tissues in deciduos and permanent teeth: a micro shear bond stregth test and SEM study

    ALP ERDİN KOYUTÜRK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Diş HekimliğiSelçuk Üniversitesi

    Pedodonti Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YAĞMUR ŞENER

  4. Üç farklı elektronik apeks bulucu, radyovizyografi ve konik ışınlı bilgisayarlı tomografinin süt dişi kök kanal tedavisinde çalışma boyu belirlenmesinde doğruluğunun değerlendirilmesi

    The accuracy of three different electronic apex locators, radiovisiography and cone-beam computed tomography in determination of the working lenght measurement on primary teeth root canal treatment

    MEVLÜT KAYABAŞI

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Diş HekimliğiSivas Cumhuriyet Üniversitesi

    Çocuk Diş Hekimliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FATİH ÖZNURHAN

  5. Süt ve daimi dişlerde kullanılan dentin adezivlerin universal özelliklerinin mikrosızıntı açısından değerlendirilmesi

    The evaluation of universal properties of dental adhesive systems in terms of microleakage in primary and permanent teeth

    İREM DEMİR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Diş HekimliğiHacettepe Üniversitesi

    Pedodonti Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ATİLLA ATAÇ