Geri Dön

Perimenopozal ve erken postmenopozal dönemdeki kadınlarda serum kisspeptin seviyesinin menopozal semptomlar ve hormonlarla ilişkisinin prospektif araştırılması

Prospective investigation of the relationship between serum kisspeptin levels and menopausal symptoms and hormones in perimenopausal and early postmenopausal women

  1. Tez No: 793989
  2. Yazar: SEREN OĞUZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. NERGİZ KENDER ERTÜRK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Kisspeptin, menopoz, perimenopoz, vazomotor semptomlar, Kisspeptin, menopause, perimenopause, vasomotor symptoms
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 87

Özet

Amaç: Menopoz dönemindeki kadınlarda serum Kisspeptin seviyelerinin menopozal semptomlar ve hormonlarla ilişkisini araştırmak ve kisspeptinin menopoz teşhisinde bir biyomarker olarak kullanılabilirliğini değerlendirmek amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Bu Prospektif Kohort çalışma 1/06/2022-31/05/2023 tarihleri arasında S.B.Ü Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tek merkezli olarak yürütüldü. Hastanemiz jinekoloji polikliniğine rutin kontrol, adet düzensizliği ve/veya menopozal şikayetler ile başvuran 35-60 yaş arası kadınların çalışmaya alınması planlandı. Hastalara çalışmanın aşamaları ve işlemler hakkında detaylı bilgi verildi ve hastalardan onam alındı. Üç grup olarak ayrılan hastaların 46'sı perimenopoz, 57'si erken postmenopoz ve 52'si kontrol grubu olmak üzere toplamda 155 hasta çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu; herhangi bir şikayeti olmayan adetleri düzenli ve ovulatuar olan hastalar olarak tanımlandı. Adet düzensizliği yaşayan, adet döngüsü 45 günden uzun süren hastalar ise perimenopoz grubundaydı. Menopoz grubu ise, 12 aydan uzun süre adet görmemiş kadınlar olarak tanımlandı. Aynı hastalar ilk başvurudan sonraki 6. Ayda rutin kontrole çağrıldı. Bu süreçte 5 hasta kalça fraktürü nedeniyle, 1 hasta yeni tanı meme kanseri nedeniyle, 1 hasta gebe kalması nedeniyle, 48 hasta da takipte çalışmaya devam etmek istememeleri nedeniyle çalışma dışı bırakıldı. Toplamda 32 perimenopoz,34 postmenopoz ve 34 kontrol olmak üzere 100 hastaya ulaşılabildi. Hastaların klinikodemografik verileri, MDÖ ve MÖYKÖ anket sonuçları, hormon parametreleri ve serum Kisspeptin-1 düzeyleri başvurunun 0. ve 6. aylarında menopoz döneminde Kisspeptin hormonunun yerini araştırabilmek amacıyla istatistiksel yöntemler ile karşılaştırıldı. Bulgular: Kisspeptin değerinin yaş grupları arasında değişimi incelendiğinde, Kisspeptin seviyesinin gruplar arasında benzer şekilde olduğu görülmektedir. Kisspeptinin yaş, sosyodemografik veriler, BMI, EK ve menopoz semptomlarıyla anlamlı ilişkisi bulunmamıştır. Grupların 6 aylık değişimleri incelendiğinde her 3 grupta da FSH, LH, E2, AMH değerlerindeki değişimler anlamlı olarak saptandı. İlk başvuruda ve 6.ayda yapılan Kisspeptin ölçümü ve bu iki periyot arasında meydana gelen değişim bakımından 3 grup arasında anlamlı fark çıkmamıştır. Bu sonuç KİSSPEPTİN' in grupları ayırmada önemli bir marker olmadığını göstermektedir (p=0.151). Başlangıçta perimenopoz olarak çalışmaya alınıp 6 ay içinde menopoza giren hasta sayısı 9 olarak belirlendi. Bu hastalar diğer gruplarla karşılaştırıldığında 6. Ay kisspeptin değerleri benzer olarak yorumlandı.(p=0.283) Sonuç: Elde edilen verilere göre plazma Kisspeptin seviyeleri menopozu öngörmede güçlü bir belirteç olmadığı düşünülebilir. Bununla birlikte Kisspeptin seviyelerinin menopozal semptomlar ile ilişkisi de kısıtlı olduğu görülmüştür. Perimenopoz ve erken postmenopozal dönem fizyopatolojisinde periferik Kisspeptin seviyelerinden ziyade santral sinaptik Kisspeptin seviyelerinin ön planda olduğu düşünülebilir. Serum Kisspeptin ve menopoz dönemi, reprodüktif yaşlanma arasındaki ilişkinin aydınlatılabilmesi için çok merkezli ve geniş popülasyonlu kanıt düzeyi yüksek çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Özet (Çeviri)

Objective: It was aimed to investigate the relationship of serum kisspeptin levels with menopausal symptoms and hormones in menopausal women and to evaluate the usability of kisspeptin as a biomarker in the diagnosis of menopause. Materials and methods: This Prospective Cohort study was conducted in a single center at SBU Bursa Yüksek İhtisas Training and Research Hospital between 1/06/2022 and 31/05/2023. It was planned to include women aged 35-60 years who applied to the gynecology outpatient clinic of our hospital with routine control, menstrual irregularity and/or menopausal complaints. The patients were given detailed information about the stages of the study and the procedures, and informed consent was obtained from the patients. . A total of 155 patients were included in the study, 46 of which were divided into three groups, perimenopause, 57 early postmenopausal, and 52 control groups. control group; were defined as patients with regular and ovulatory menstrual periods without any complaints. Patients with menstrual irregularity and menstrual cycle lasting longer than 45 days were in the perimenopause group. The menopause group was defined as women who had not menstruated for more than 12 months. The same patients were called for routine control at the 6th month after the first admission. During this period, 5 patients were excluded from the study because of hip fracture, 1 patient due to newly diagnosed breast cancer, 1 patient because of pregnancy, and 48 patients because they did not want to continue the study during follow-up. A total of 100 patients, 32 perimenopausal, 34 postmenopausal, and 34 controls, could be reached. Clinicodemographic data of the patients, MDS and MESSQ survey results, hormone parameters and serum Kisspeptin-1 levels were compared with statistical methods in order to investigate the place of Kisspeptin hormone during menopause at 0 and 6 months of admission. Results: When the variation of kisspeptin value between age groups is examined, it is seen that the kisspeptin level is similar between the groups. Kisspeptin was not significantly associated with age, sociodemographic data, BMI, EC and menopausal symptoms. When the 6-month changes of the groups were examined, the changes in FSH, LH, E2, AMH values were found to be significant in all 3 groups. There was no significant difference between the 3 groups in terms of Kisspeptin measurement at the first application and at the 6th month and the change between these two periods. This result shows that KISSPEPTIN is not an important marker in separating the groups (p=0.151). The number of patients who were initially included in the study as perimenopausal and entered menopause within 6 months was determined as 9. When these patients were compared with the other groups, 6 month kisspeptin values were interpreted as similar (p=0.283). Conclusion: According to the data obtained, plasma kisspeptin levels may not be a strong predictor of menopause. However, the relationship between Kisspeptin levels and menopausal symptoms was also limited. It can be thought that central synaptic Kisspeptin levels are at the forefront rather than peripheral Kisspeptin levels in the physiopathology of perimenopause and early postmenopausal periods. Multicenter and large population studies with high level of evidence are needed to elucidate the relationship between serum Kisspeptin and menopause and reproductive aging.

Benzer Tezler

  1. Perimenopozda ve menopozda vazomotor semptomların kemik yoğunluk ölçümleri ile ilişkisinin değerlendirilmesi

    The relation of hot flashes with bone mineral density in perimenopausal women

    ALPER TURAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    Kadın Hastalıkları ve DoğumMarmara Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MİTHAT ERENUS

  2. Postmenapozal kadınlarda tibolon tedavisinin femoral arter kan akımı üzerindeki etkileri

    Başlık çevirisi yok

    SUAT ORAK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Kadın Hastalıkları ve DoğumDicle Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. AHMET YALINKAYA

  3. Anormal uterin kanama ile başvuran hastalarda benign veya malign endometrial patoloji risk faktörlerinin araştırılması

    Investigation of benign or malign endometrial pathology risk factors in patients presenting with abnormal uterine bleeding

    ELİF MUTLU OĞUR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Kadın Hastalıkları ve DoğumAdıyaman Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TALİP KARAÇOR

  4. Postmenopozal dönemde oksidatif stres, AOPP(İleri düzey protein oksidasyonu) ve lipit peroksidasyonu

    Oxidative stress in postmenoupausal period, AOPP(Advanced Oxidation Protein Products) and lipid peroxidation

    BÜLENT ULAŞ GÖKTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    BiyokimyaGazi Üniversitesi

    Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. AYŞE BİLGİHAN

  5. Doğal menopoz, cerrahi menopoz ve erken menopozun yaşam kalitesi, cinsel fonksiyonlar ve depresyon düzeylerine etkisi

    The effect of naturel menopause, surgical menopause and premature menopause on life quality, sexual functions and depression

    FUNDA TOZLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSakarya Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NERMİN AKDEMİR