Kronik total oklüzyonlarda intrakoroner stent ve perkütan translüminal koroner anjiyoplasti sonuçlarının karşılaştırılması
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 79753
- Danışmanlar: Belirtilmemiş.
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1999
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 78
Özet
67 ÖZET Çalışmamızın amacı, klinik olarak iskemik kalp hastalığı semptomu olan, geçirilmiş Mİ veya subakut dönemde Mİ'ı bulunan ve anjiyografisinde total oklüzyonu saptanan hastalarda stent implantasyonunun etkisini incelemek ve başarı, restenoz, uzun süreli klinik fayda ve revaskülarizasyon ihtiyacı bakımından PTKA grubundaki hastalarla karşılaştırmaktır. Stent grubunda 45 hastanın hepsine (% 100) başarılı bir şekilde stent implantasyonu yapıldı. PTKA grubunda ise 45 hastanın 48 damarına uygulanan PTKA işlemlerinden 42'si başarılı oldu. Stent grubunda başarı oranı anlamlı olarak daha fazla idi. PTKA grubunda kontrol anjiyografısi yapılmayan hastalar çalışmadan çıkarıldı. Stent grubunda ise 45 hastanın 27'sine kontrol koroner anjiyografi yapıldı, diğer hastalar ise klinik olarak takip edildi. Çalışmaya stent grubunda yaş ortalaması 53 ± 10.65 yıl olan 35'i erkek, 10'u kadın toplam 45 hasta ve PTKA grubunda ise yaş ortalaması 49.64 ± 9.76 yıl olan 27'si erkek ve 4'ü kadın 31 hasta alındı. Stent grubundaki hastaların 27'sinde tek damar, 13'ünde 2 damar, 5'inde 3 damar hastalığı, 23'ünde LAD, 4'ünde Cx ve 18'inde RCA lezyonu vardı. Yirmialtı hastada total ve 19 hastada subtotal oklüzyon vardı. PTKA grubunda ise, 16 hastada tek damar, 13 hastada 2 damar, 2 hastada 3 damar hastalığı, 24 hastada total ve 7 hastada subtotal oklüzyon vardı. Hastaların oklüzyon süreleri, stent grubunda 121.44 ± 113.40 gün, PTKA grubunda 80.87 ± 94.52 gün olarak tesbit edildi. İşlemden sonra kontrol koroner anjiyografıye kadar geçen süre stent grubunda 5.37 ± 2.91 ay, PTKA grubunda 5.45 ± 2.86 ay idi. Stent grubunda 28 Q dalgalı, bir Q dalgasız Mİ bulunurken, PTKA grubunda 17 Q dalgalı ve 7 Q dalgasız Mİ mevcuttu. Hem stent hem de PTKA uygulanan hastalar, işlem sonrası 24-48 saat süre ile koroner yoğun bakım ünitesinde takip edildiler. Bu süre içinde her iki hasta grubuna da hemodinamik durumuna göre nitrogliserin ve aPTT kontrolü ile parenteral heparin uygulandı. Stent grubundaki hastalara ilaveten işlemden 24 saat önce başlayıp 6-8 hafta devam etmek üzere tiklopidin verildi. Ayrıca her iki hasta grubuna da sürekli kullanmaları için aspirin verildi. İşlem öncesi tüm hastalarda klinik tanıları, risk faktörleri, lipid değerleri belirlendi. Hastaların klinik takipleri sırasında gerekli antihipertansif, antilipidemik ve antidiabetik ilaçlar verildi.68 Koroner anjiyografi ve sol ventrikülografi digital ve sineanjiyografik kayıtlar alınarak yapıldı. Lezyonun darlık derecesi ve distal akım paterni belirlendi. Stent grubunda rıza gösteren ya da klinik veya laboratuar parametreleri açısından restenoz düşünülen hastalara kontrol koroner anjiyografi yapıldı. PTKA grubunda ise kontrol koroner anjiyografi yapılmayan hastalar çalışmadan çıkarıldı. Kontrol anjiyografisi yapılan hastaların darlık derecesi, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu değerlendirildi ve stent ve PTKA grupları karşılaştırıldı. Ayrıca stent grubunda işlem yapılan koroner arterle ilgili sol ventrikül segment hareket skoru stent öncesi ve sonrası değerleri belirlenerek karşılaştırıldı. Segment hareket skorları şu şekilde adlandırıldı: normal = 1, orta dercede hipokinezi = 2, ağır hipokinezi = 3, akinezi = 4, diskinezi = 5, anevrizma = 6. Koroner anjiyoplasti ve stent girişimleri bazen koroner anjiyografi ile aynı seansta bazen de farklı bir seansta yapıldı. Darlık derecesinin % 50'nin altına inmesi başarılı olarak kabul edildi. Kırkbeş stent hastasından 27'sine kontrol koroner anjiyografi yapıldı ve 15 hastada restenoz geliştiği, PTKA grubunda ise kontrol anjiyografisi yapılan 31 hastadan 20'sinde restenoz belirlendi. Restenozun stent grubunda (% 55.6) PTKA grubuna göre (% 64.5) daha düşük olmakla birlikte istatistik! olarak anlamlı değildi. Klinik restenoz göz önüne alınıp kontrol koroner anjiyografisi yapılmayan hastalarda şikayet yoksa yoksa restenoz ihtimalinin düşük olduğu düşünülerek yapılan değerlendirmeye göre ise stent grubunda istatistiki anlamı olmamakla birlikte stent grubunda restenoz olarak restenozun daha düşük olduğu (% 42.2) bulundu. Majör iskemik klinik olay (PTKA.CABG, kardiak kökenli ölüm, Mİ, UAP) olmadığında restenoz gelişme ihtimalinin düşük olduğu düşünülerek yapılan değerlendirmeye göre stent grubunda resteoz % 33.3 olarak bulundu ve istatistiki olarak anlamlı düzeyde restenozun PTKA grubundan daha düşük olduğu bulundu. Stent grubunda yapılan değerlendirmede, hastanın klinik müracaat şekli, infarktüs lokalizasyonu, oklüzyon süresi ve rezidü darlık derecesi ile restenoz arasında bir ilişki saptanmadı. Stent yerleştirme indikasyonu, hasta damar adı ve sayısı, lezyon lokalizasyonu ile stent restenozu arasında bir ilişki bulunmadı. Predilatasyonda kullanılan balon çapı, boyu, balonu şişirme sayısı, basıncı ve süresi ile stent restenozu arasında bir ilişki saptanmadı. Stent türleri, stent şişirme basıncı, stent çapı ve boyu ile restenoz arasında bir ilişki bulunmadı. Sigara içenlerde stent restenozu daha sık idi. Diğer risk faktörleri restenoz arasında bir ilişki bulunmadı.69 Stent grubundaki hastaların sol ventrikül duvar segmentlerinin hareket bozukluğunda anlamlı düzelme belirlendi. PTKA grubunda ise anlamlı düzelme olmadı. Stent grubunda restenoz gelişmeyen grupta istatisti olarak çok anlamlı düzeyde düzelme gözlenirken restenoz gelişen grupta istatistiki anlamı olmayan düzelme gösterdi. Sol ventrikül EF'u stent grubundaki hastalarda belirgin artarken PTKA grubunda istatistiki önemi olmayan bir artış görüldü. Sadece stent grubunda yapılan değerşendirmede, restenoz gelişmeyen grupta istatistiki olarak çok anlamlı düzelme olurken restenoz gelişen grupta istatistiki anlamı olmayan bir düzelme oldu. Tüm PTKA grunda istatistiki anlamı olmayan bir EF artışı saptandı. Yapılan klinik değerlendirmede, tüm stent grubundaki hastalarda istatistiki olarak çok anlamı düzeyde klinik belirtilerde (CCS'ye göre yapılan değerlendirmeye göre) düzelme sağlandı. Yalnız stent grubunda yapılan değerlendirmede, restenoz gelişmeyen grupta belirgin düzelme sağlanırken, restenoz gelişen grupta ise istatistiki önemi olmayan bir düzelme saptandı. PTKA grubunda ise klinik düzelme stent grubundaki kadar belirgin değildi. İşlem sonrası komplikasyon, istatistiki önemi olmamakla birlikte stent grubunda (% 8.9) PTKA grubundan (% 0) daha fazla idi. Uzun süreli takipte mortalite açısından iki grup arasında fark yoktu. Uzun süreli takipte klinik iskemik olay olarak değerlendirilen Mİ veya UAP gelişimi ve yeni PTKA ve CABG gelişimi istatistiki önemi olmamakla birlikte PTKA grubunda daha fazla idi. Bu bulgular ışığında, kronik total oklüzyonda primer intrakoroner stent implantasyonu faydalı ve komplikasyon oranı düşük bir girişimdir. PTKA ile karşılaştırıldığında, hem işlem başarısı yüksektir hem de uzun süreli takipte semptomları ve sol ventrikül fonksiyonlarını daha fazla düzeltmektedir. Ancak tüm hastalara kontrol koroner anjiyografi yapılamamasına rağmen anjiyografik restenoz oranı beklenildiğinden yüksek bulunması restenoz oranının düşürmek için yeni ilerlemeler ve tedavi araçları gerektiğini teyid etmektdir. Uzun süreli takipte iskemik klinik olay ve revaskülarizasyon oranı da stent yapılan hastalarda PTKA grubuna göre daha düşüktür. Sonuç olarak PTKA ile açılabilecek olan kronik total oklüzyonlarda stent implantasyonu tercih edilmelidir.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Kronik total oklüzyonlarda başarılı revaskülarizasyon sonrası miyokard tüllenme derecesi ile orta dönemde stent restenozu karşılaştırılması
Comparing myocardial blush grade and mid-term stent restenosis in chronic total occlusions after successful revascularization
DİRENÇ YILMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
KardiyolojiSakarya ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ERSAN TATLI
- Kronik koroner total oklüzyonda konvansiyonel anjioplasti ile stent implantasyonunun restenoz yönünden karşılaştırılması
A Comparison between restonosis rates of conventional angioplasty and stent implantation for chronic coronary total occlusions
TAMER SAYIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1997
KardiyolojiAnkara ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DERVİŞ ORAL
- Kronik total oklüde süperfisyal femoral arter girişimlerinde 6 aylık patensi ile CTOP sınıflamasının ilişkisi
The relationship of 6 months patent and CTOP classification in superficial femoral artery initiatives in chronic total occlusion
YUSUF BİLEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
KardiyolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÇETİN GEÇMEN
- Sağ koroner arterin akut ve kronik total oklüzyonunda prekordiyal ST segment değişikliklerinin değerlendirilmesi
Evaluation of precordial st segment variations in acute and chronic total occlusion of right coronary artery
MEHMET EMİN KALKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
KardiyolojiAtatürk ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MAHMUT AÇIKEL
- Retrograt popliteal girişimle iliofemoral kronik total oklüzyonların rotasyonel trombektomi / aterektomi sistemleri aracılığı ile tedavilerinin değerlendirilmesi
Evaluation of the treatment of iliofemoral chronic total occlusions with retrograde popliteal intervention via rotational thrombectomy / atherectomy systems
ABDURRAHMAN ŞERAMET
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiNecmettin Erbakan ÜniversitesiKalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMER TANYELİ