Geri Dön

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunda olağan kanun yollarının tüketilmesi kriteri

The criterion for exhaustion of ordinary legal remedies in individual application to the Constitutional Court

  1. Tez No: 807499
  2. Yazar: SELİN KANDEMİR
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖZEN ÜLGEN ADADAĞ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 218

Özet

Olağan kanun yollarının tüketilmesi kriteri, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmenin koşullarından biridir. Kriter, bireysel başvuru yapmadan önce başvurucuların Türk hukukundaki olağan kanun yollarını tüketmelerini gerektirmektedir. Bir kanun yolunun tüketilmiş sayılabilmesi için öncelikle o yola müracaat edilmelidir. Ardından başvurucuların taleplerini/davalarını hukuk sitemindeki en yüksek makama kadar taşımaları mecburiyeti bulunmaktadır. Kişiler, mevzuattaki usul ve süre kurallarına uygun olarak olağan kanun yollarına başvurmalıdırlar. Aynı şekilde mevzuattaki usul ve süre kurallarına uygun olarak ve gerekli özeni göstererek taleplerini/davalarını olağan kanun yollarında takip etmelidirler. Bununla birlikte, başvurucuların bireysel başvuruda ileri sürdükleri ihlal iddialarını öncelikle olağan kanun yollarında dile getirmeleri mecburidir. Kişilerin, olağan kanun yollarında ileri sürmedikleri ihlal iddialarını ilk kez Anayasa Mahkemesi önünde dile getirmeleri mümkün değildir. Kural olarak bireysel başvuru yapıldığı tarihte olağan kanun yolları tüketilmiş olmalıdır. Bu bakımdan bireysel başvurunun yapıldığı tarihte mevcut olmayan bir başvuru yolunun sonradan ihdas edilmesi halinde, başvurucuların ayrıca bu yeni yola da müracaat etmeleri beklenmemektedir. Ancak bu durumun bazı istisnaları vardır. Örneğin yapısal ve sistematik bir sorunun çözümü için yeni bir hukuk yolu getirilmişse, başvurucuların bu yeni yolu da tüketmeleri beklenebilmektedir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmesi şart olduğu gibi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmek için de iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulu aranmaktadır. Olağan kanun yolları ile iç hukuk yolları ibareleri birbirlerinden farklı olsa da ifade ettikleri anlam aynıdır. Zira Anayasa Mahkemesi de İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmesi gereken başvuru yollarında çoğunlukla aynı niteliklerin varlığını aramaktadır. Buna göre, tüketilmesi gereken başvuru yolları ulaşılabilirlik, etkililik ve yeterlilik niteliklerine sahip olmalıdır. Ulaşılabilirlik niteliği, öncelikle, bireysel başvuru kapsamındaki hakların ihlal edildiğinin ileri sürülebileceği idari veya yargısal bir başvuru yolunun varlığını gerektirmektedir. Ulaşılabilirlik niteliğinin sağlanabilmesi için ayrıca, başvurucunun bir başvuru yoluna müracaat etmesi de engellenmemelidir. Etkili olan bir hukuk yolu, şikayet edilen durumu sadece dolaylı olarak değil, ama doğrudan doğruya gidermeye yetkili olmalıdır. Bir hukuk yolunda verilen kararın, diğer bir makam tarafından sorgulanabilmesi ve hatta uygulanmaması mümkün ise etkililik niteliği sağlanmayacaktır. Yeterlilik vasfı ise bir hukuk yolunun, önündeki uyuşmazlığın maddi olaylar ve hukuki nitelendirme bakımından, bütününü inceleyebilme ve çözebilme yetkisini ifade etmektedir. Yeterlilik niteliğine sahip bir kanun yolu, gerektiği takdirde, tatmin edici miktarda tazminata karar verebilmelidir. Olağan kanun yolları hem teoride hem de uygulamada ulaşılabilirlik, etkililik ve yeterlilik niteliklerini karşılamalıdır. Kural olarak, kişilerin söz konusu vasıfları taşımayan kanun yollarına müracaat etmesi gerekli değildir. İdari veya yargısal bir başvuru yolunun hangi hallerde ulaşılabilirlik, etkililik veya yeterlilik niteliklerini karşılamayacağı ise ne İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde ne de Anayasa'da düzenlenmiştir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarında bu durumun örnekleri yer almaktadır. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında ulaşılabilirlik niteliğinin olumsuz etkilendiği iki hal tespit edilmiştir. Bunlardan ilki bireysel başvuru kapsamındaki bir temel hakkın ihlal edildiğinin ileri sürülebileceği herhangi bir başvuru yolunun düzenlenmemiş olması halidir. İkincisi ise kişinin bir başvuru yoluna müracaat etmesinin fiilen engellenmesidir. Anayasa Mahkemesi kararlarında, bireysel başvuru kapsamındaki bir temel hakkın ihlal edildiğinin ileri sürülebileceği herhangi bir başvuru yolunun Türk hukukunda düzenlenmediği birkaç örnek üzerinde durulmuştur. Örneğin Mahkemeye göre, devam eden bir yargılamanın hızlandırılmasını ya da geçen zaman için tazminat verilmesinisağlayabilecek herhangi bir başvuru yolu bulunmamaktadır. İkinci örnek masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarıdır. Statüsü nedeniyle etki doğurma potansiyeli olan bir kamu görevlisi, suç isnadı altındaki kişiler hakkında suçlayıcı söylemlerde bulunabilir. Bu durumda, Türk hukukunda masumiyet karinesinin ihlal edildiği yönündeki iddiaları inceleyebilecek, ihlali belirleyebilecek ve lüzumu halinde gerekli giderimi sağlayabilecek herhangi bir başvuru yolu bulunmamaktadır. Mahkeme, üçüncü olarak iletişimin denetlenmesi ve sonrasında kovuşturma süreci başlatılması halinde, Türk hukukunda söz konusu koruma tedbiri ile yapılan müdahalenin haberleşme hürriyetini ihlal ettiği iddialarını inceleyebilecek herhangi bir başvuru yolunun mevcut olmadığına karar vermiştir. Kural olarak bu üç ihlal iddiası bakımından kişilerin herhangi bir idari veya yargısal başvuru yoluna müracaat etmeden bireysel başvuru yapabilmeleri mümkündür. Anayasa Mahkemesi caydırıcı etki doktrinin etkili olduğu temel hak ve özgürlükler ile ilgili olarak da olağan kanun yollarının tüketilmesi koşulundan bir istisna sağlamıştır. İfade özgürlüğü ile toplanma özgürlüğüne yönelen bazı müdahaleler, meydana getirdikleri yaptırım korkusu neticesinde benzer durumdaki kişilerin söz konusu haklarını kullanmaktan imtina etmelerine sebep olabilir. Bu gibi hallerde caydırıcı etkinin giderilebilmesi amacıyla Anayasa Mahkemesi, belirli koşullar altında kişilerin doğrudan bireysel başvuru yapabilmelerine imkan tanımaktadır. Anayasa Mahkemesi, ayrıca, mahkemelerin bir kısım ara kararına karşı bireysel başvurudan önce müracaat edilebilecek herhangi bir başvuru yolunun düzenlenmediği üzerinde durmuştur. Yargılama sürecinde verilen ara kararlar hakimin davadan el çekmeden verdiği kararlardır. Çoğu halde mahkemelerin ara kararları aleyhine ise ancak esas hükümle birlikte istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulabilmektedir. Lakin kimi durumlarda müdahalenin niteliği esas hükmün verilmesi beklenilmeden bireysel başvuru yapılmasını gerektirmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre söz konusu durumlar şunlardır: bir ara kararın yargılamanın devam eden aşamaları için önemli bir hukuksal sorun teşkil etmesi ve bu aşamalarda denetlenerek düzeltilebilme imkanının bulunmaması, ilgili aleyhine devamlılık oluşturan bir hukuksal durum yaratması veya hiç kaldırılamayacak ya da kısmen kaldırılabilecek niteliğe sahip olmasıdır. Bu gibi hallerde Anayasa Mahkemesi, esas yargılamanın sonuçlanması beklenilmeksizin yapılan başvurularda olağan kanun yollarını tüketme kriteri yönünden sorun görmemektedir. Bireysel başvurudan önce müracaat edilmesi gereken etkili ve yeterli hukuk yolları, ihlali giderecek nitelikte olmalı ve bu yönde gerçek bir başarı ihtimali sunmalıdır. Mevzuatta düzenlenmekle birlikte, pratikte yalnızca şekilden ibaret kalan, ihlal iddiasını gideremeyecek herhangi bir idari ya da yargısal başvuru yolunun tüketilmesi gerekli değildir. İdari veya yargısal bir başvuru yolunun etkili veya yeterli niteliğe sahip olup olmadığı başvurucular tarafından genellikle anlaşılabilmektedir. Zira Anayasa Mahkemesi ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi içtihatlarında yerini bulan muafiyet gerekçeleri, başvurucular yönünden çoğunlukla hukuki öngörülebilirlik sağlamaktadır. Bu bakımdan mahkeme içtihatlarına yansıyan şekli ile, idari veya yargısal bir başvuru yolunun etkililik veya yeterlilik niteliklerinin olumsuz etkilendiği durumlardan ilki, bir olağan kanun yolunun başarı şansı sunmayacağı yönünde yerleşik yargı içtihadı bulunmasıdır. İkinci örnek ise idari pratik halinin varlığıdır. İdari pratik halinde başvurucunun ileri sürdüğü ihlal durumu, o devletin üst düzey kamusal makamlarının bilgisi dahilinde ya da açık veya örtülü hoşgörüsü ile gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir hukuk yolunun pratikte olumlu sonuçlanması ihtimali bulunmamaktadır. Üçüncü örnek hakkın kullanılmasının belirli bir zamanda ileri sürülmesine bağlı olduğu hallerdir. Belirli bir zamanın geçmesi ile hakkın kullanılması imkansız hale geliyorsa, yalnızca söz konusu tarihten önce istem hakkında karar verebilecek hukuk yolları etkililik niteliğini karşılamaktadır. Dolayısıyla“ilgili zamandan önce”karar veremeyecek başvuru yollarının sonuçlanmasını beklenilmeden bireysel başvuru yapılabilmesi mümkündür. Etkililik ve/veya yeterlilik niteliğinin sağlanmadığı bir diğer hal, bir başvuru yolunun başarı şansı sunmayan niteliğinin üçüncü kişinin yaptığı müracaat neticesinde anlaşılması durumudur. Örneğin bir ihlal iddiasına konu olaydan birden fazla kişinin etkilenmiş olması halinde, bazı kişiler olağan kanun yollarını tüketmiş, bazıları ise bunu yapmamış olabilir. Ancak aynı ihlalden etkilenen bir kişi olağan kanun yollarına usulüne göre müracaat ederek şikayetini en üst yargı mercine kadar taşımasına rağmen olumlu bir sonuç elde edemeyebilir. Bu gibi durumlarda bazen İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, her ne kadar olağan kanun yollarını tüketmemişlerse de üçüncü kişi ile benzer durumda olan ve ihlalden aynı ölçüde etkilenen kişilerin de yaptıkları bireysel başvurularda olağan kanun yollarını tüketme kriterinden muafiyet tanıyabilmektedir. Bir diğer örnek süregelen ihlal halleridir. Devlet tarafından veya onun namına gerçekleştirilen, kişilerin mağduriyetine sebep olan ve süreklilik teşkil eden ihmal ya da eylemlerin mevcut olduğu haller devam eden ihlal durumunu ifade etmektedir. Örneğin tutukluluk halleri süregelen ihlal haline örnektir. Bu gibi hallerde başvurucular tutukluluğa karar veren ceza yargılamasının kesin hükümle sonuçlanmasını beklemeden bireysel başvuru yapabilmektedir. Bir başka örnek ise, yargı kararlarına uyulmaması durumudur. Üçüncü kişinin yargısal bir başvuru yolunda elde ettiği karara idari merciler uymadığında, söz konusu kararı veren yargısal merciin etkililik niteliği de olumsuz etkilenmektedir. Bu gibi hallerde başvurucuların kararına uyulmayan yargı mercilerine müracaat etmeden bireysel başvuru yapabilmeleri ihtimali bulunmaktadır. Bazı durumlarda Türk hukukunda başvurucunun ihlal iddialarını inceleyebilecek ve yeterli giderimi sağlayabilecek birden fazla ulaşılabilir, etkili ve yeterli kanun yolları mevcut olabilir. Kaide, bunlardan yalnızca birinin usulüne göre tüketilmiş olmasının yeterli görülmesidir. Çözüm yollarından hangisinin tercih edileceğinde ise kural olarak başvurucunun seçimi belirleyicidir. Amaç, ihlal iddiaları bakımından aynı çözümü sağlayabilecek başvuru yollarında kişinin oyalanmasına engel olarak İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesine makul ölçüde ve hızla müracaat edilebilmesini sağlamaktır. Lakin Anayasa Mahkemesi ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, ihlal edilen hakkın niteliği ile somut olayın koşullarını dikkate alarak kimi hallerde potansiyel olarak etkili başvuru yollarından birinin diğerine nazaran daha etkili olduğuna karar verebilmektedir. Bu gibi hallerde başvuruculardan beklenilen herhangi bir hukuk yolunun değil, mahkemelerin içtihatlarında işaret ettiği yolun tüketilmiş olmasıdır.

Özet (Çeviri)

The exhaustion of ordinary legal remedies is one of the conditions for making an individual application to the Constitutional Court. The criterion requires applicants to exhaust the ordinary remedies in Turkish law before filing an individual application. For a legal remedy to be considered exhausted, it must first be applied for. Applicants are then obliged to take their claim/case to the highest authority in the legal system. Individuals must apply for ordinary remedies in accordance with the procedural and time limits set out in the legislation. Likewise, they should pursue their claims/cases in the ordinary legal remedies in accordance with the procedural and time rules in thelegislation and with due diligence. However, applicants are obliged to first raise the alleged violations in the individual application in the ordinary legal remedies. It is notpossible for individuals to raise for the first time before the Constitutional Court, violations that they have not raised in the ordinary remedies. As a rule, ordinary legal remedies must have been exhausted at the time when an individual application is lodged. In this regard, if a remedy that did not exist at the time when an individual application is lodged and is subsequently created, the applicants are not expected to apply for this new remedy. However, there are some exceptions tothis. For example, if a new remedy is introduced to resolve a structural and systematicproblem, applicants may be expected to exhaust this new remedy. Just as exhaustion of ordinary legal remedies is required for an individual application to the Constitutional Court, exhaustion of domestic remedies is also required for an individual application to the European Court of Human Rights. Although the terms ordinary remedies and domestic remedies are different, they have the same meaning. This is because both the Constitutional Court and the European Court of Human Rightslook for the existence of the same qualifications in the remedies that must be exhaustedbefore filing an individual application. Accordingly, the remedies to be exhausted must be accessible, effective and adequate. Firstly, the quality of accessibility requires the existence of an administrative or judicial remedy in which it can be claimed that the rights within the scope of individual application have been violated. In order to ensureaccessibility, the applicant must also not be prevented from applying for a remedy. An effective remedy must satisfy the demands of the applicant directly. Efficiency is not ensured if another authority can challenge the decision of a remedy. Similarly, effectiveness will not be ensured if the decision of one remedy cannot be implementedby another authority. Adequacy refers to the ability of a remedy to examine and resolvethe entire dispute before it in terms of material facts and legal conceptualization. An adequate remedy should be able to award satisfactory compensation, if necessary. Ordinary remedies must meet the qualities of accessibility, effectiveness and adequacy, both in theory and in practice. As a rule, it is not necessary for individuals to resort to remedies that do not meet these qualifications. The conditions under which an administrative or judicial remedy does not meet the requirements of accessibility, effectiveness or adequacy are neither set out in the European Convention on Human Rights nor in the Constitution. However, there are examples of this in the case law of the Constitutional Court and the European Court of Human Rights. In the individual application decisions of the Constitutional Court, two cases are identified where the quality of accessibility was negatively affected. The first of theseis the absence of any remedy to claim that a fundamental right within the scope of individual application has been violated. The second is the de facto prevention of a person from resorting to a remedy. To date, in the decisions of the Constitutional Court, a few examples have been highlighted where Turkish law does not provide forany remedy by which a fundamental right can be claimed to have been violated. For example, according to the Court, there is no remedy that can expedite an ongoing proceeding or provide compensation for the time taken. The second example is the alleged violation of the presumption of innocence. A public official who, by virtue of his or her position, has the potential to exert influence, may make incriminating statements about persons accused of crimes. In this case, there is no remedy under Turkish law that can examine allegations of violations of the presumption of innocence, determine the violation, and provide the necessary remedy if necessary, The third example regards the communication surveillance and subsequent prosecution process. The Court holds that there is no remedy available to examine the claims that the protection measure in question violates the right to freedom of communication. As a rule, it is possible for applicants to file an individual application for these three alleged violations without resorting to any administrative or judicial remedy. The Constitutional Court has also provided an exception from the requirement of exhaustion of ordinary remedies in relation to fundamental rights and freedoms where the doctrine of chilling effect occurs. Some interferences with freedom of expression and freedom of assembly may cause people in similar situations to refrain from exercising these rights due to the fear of sanctions. In such cases, in order to remove the chilling effect, the Constitutional Court allows individuals to submit individual applications directly under certain conditions. The Constitutional Court also emphasizes that no remedy against some of the interim decisions of the courts was provided before the individual application. Interim decisions are decisions made by the judge without finalizing the case. In most cases, legal remedies of appeal and cassation can be applied against the interim decisions of the courts together with the main judgment. However, in some cases, the nature of the interference requires an individual application to be filed without waiting for the final judgment. According to the decisions of the Constitutional Court, these situations are as follows: an interim decision poses an important legal problem for the ongoing stages of the proceedings, but cannot be corrected at these stages, creates a continuing legal situation against the relevant person, or cannot be removed at all or can be partially removed. In such cases, the Constitutional Court does not conclude that the criterion of exhaustion of ordinary legal remedies has not been met. Effective and adequate remedies to be applied before the individual application must be authorized to remedy the breach and offer a real prospect of success in doing so. Otherwise, there is no need to exhaust any administrative or judicial remedy, althoughit is foreseen in the legislation. Whether an administrative or judicial remedy is effective or adequate can be understood by applicants. This is because the grounds forexemption found in the jurisprudence of the Constitutional Court and the European Court of Human Rights provide legal foreseeability for the applicants. The first example is where there is an established jurisprudence that an ordinary remedy does not offer a chance of success. The second example is the existence of administrative practice. In the case of administrative practice, the violation alleged by the applicant is committed with the knowledge or with the explicit or implicit acquiescence of the highest public authorities of that State. There is therefore no practical prospect of a positive outcome of any domestic remedy. The third example is where the exercise of the right depends on the assertion of the right at a certain time. If the exercise of the right becomes impossible with the passage of a certain period, only remedies that can decide on the claim before that date meet the qualification of effectiveness. Therefore, it is possible to file an individual application without waiting for the conclusion of the remedies that cannot render a decision before that date. Another example where the quality of effectiveness and sufficiency is in question is when the unsatisfactory nature of a remedy is recognized by a third party as a result of an application made by them. For example, if more than one person is affected by an alleged violation, some may have exhausted ordinary remedies and others may not have done so. However, for example, a person affected by the same violation may not be able to obtain a positive result even if he or she duly applies to the ordinary legal remedies and takes his or her complaint to the highest judicial authority. In such cases, the European Court of Human Rights sometimes exempts persons who have not exhausted the ordinary remedies from the criterion. Another example is ongoing infringement. A continuing breach exists where there are persistent omissions or acts. An example is detention. In such cases, applicants may lodge an individual application without waiting for the final judgment in the criminal proceedings that led to the detention. Another example is non-compliance with judicial decisions. When administrative authorities do not comply with the decision obtained by a third party through a judicial remedy, the effectiveness of the judicial authority that rendered the decision in question is also negatively affected. In such cases, there is a possibility that the applicants may file an individual application without recourse to the judicial authorities whose decisions have not been complied with. In some cases, there may be more than one accessible, effective and adequate remedythat can examine the applicant's allegations of violation and provide adequate redress.The principle is that it is sufficient if only one of them has been duly exhausted. As a rule, the choice of the remedy is determined by the choice of the applicant. The aim isto ensure that applications to the European Court of Human Rights and the Constitutional Court can be made with reasonable speed. In some cases however, taking into account the nature of the right violated and the circumstances of the concrete case, the Constitutional Court and the European Court of Human Rights may find that one of these potentially effective remedies is more effective than the other.What is then expected of the applicants is not the exhaustion of any remedy, but theexhaustion of the remedy indicated by the courts in their jurisprudence.

Benzer Tezler

  1. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve kararların Medenî Usûl Hukukuna etkileri

    Individual application to the Constitutional Court and the effects of decisions on Civil Procedure Law

    MEHMET EMİN ALPASLAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YAŞAR HAKAN PEKCANITEZ

  2. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunda verilen ihlal kararlarının kesinliği ve bağlayıcılığı

    The finality and binding force of violation findings inindividual application of Constitutional Court of Turkey

    JÜLİDE YAŞAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukAkdeniz Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HAYRİ KESER

  3. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunda adil yargılanma hakkı

    On the individual application of the constitutionel court the right to fair treatment

    GÖZDE UZUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    HukukÇankaya Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ CEM DURAN UZUN

  4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru bağlamında yaşam hakkının ihlalinde devletin usul yükümlülüğü

    Liability of the state for violation of the right to life in individual application to the European court of Human Rights and the Constitutional Court

    SERCAN KAVAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukUfuk Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ NEZAHAT DEMİRAY

  5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) tedbir kararlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi

    Comparative evaluation of the interim measure decisions granted by the European Court of Human Rights (ECTHR) and those granted by the Constitutional Court (CC)

    ZEHRA GAYRETLİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HukukAnkara Üniversitesi

    İnsan Hakları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ABDURRAHMAN SAYGILI