Geri Dön

Primer sezaryen olan hastalarda kerr insizyonunun tek kat ya da çift kat onarım tekniklerinin transvaginal ultrasonografi ile karşılaştırılması

Comparison of kerr incision singleor double layer repair techniques with transvaginal ultrasonography in patients with primary cesarean section

  1. Tez No: 812299
  2. Yazar: HARUN REŞİD TÜRKMENOĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ALİ İRFAN KUTLAR
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Uterus kapatma yöntemi, sezaryen doğum, istmosel, skardefekti, Uterine closure method, cesarean section, isthmocele, scardefect
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gaziantep Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 49

Özet

Ülkemizde de gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi sezaryen doğum sıklığının giderek arttığı görülmektedir. Doğumların yaklaşık %21'nin sezaryen ile olduğu kayıtlara geçmiştir. Sonraki gebeliklerde izlenen plasenta invazyon anomalisi, uterinrüptür gibi komplikasyonların geçirilmiş uterin cerrahi ve sezaryen doğum sayısı ile doğru orantılı olduğu anlaşılmaktadır. Uterus kesi hattında ortaya çıkan patolojik iyileşme veya iyileşmenin yetersizliği olarakta düşünebileceğimiz istmosel olarak adlandırılan skardefekti görülme sıklığı artmıştır. İsthmosel ve neden olduğu obstetrik ve jinekolojik sorunlar ele alındığında sezaryen sonrası istmosel oluşma nedenlerini anlamak ve mümkün oldukça önleyici teknikler geliştirmek oldukça önemlidir. Bu amaçla yapılan araştırma sayısı her geçen gün artış göstermektedir. Çalışmamızda sezaryen ile doğum sonrası uterus kapatma tekniklerinin skardefekti ve istmosel oluşumu üzerine etkilerini TVUSG ile karşılaştırmak planlanmıştır. Çalışmaya Ocak 2023 – Mayıs 2023 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran elektif veya acil sezaryen endikasyonu verilen 50 hasta katıldı. Daha önce geçirilmiş uterin cerrahi öyküsü olanlar, 37.gebelik haftasından önceki preterm gebelikler, plasenta invazyon ve yerleşim anomalisi olanlar çalışmaya dahil edilmedi. Kriterlere uygun 50 hasta iki gruba randomize edildi. Randomizasyon için permütasyon yöntemiyle hastalar ikişer ikişer sırayla iki gruba dağıtıldı. Her iki grupta da batına pfannensteil insizyonla uterusa kerr insizyonla girildi. Uterus onarımı tek kat kilitli yapılan hastalar grup 1'e dahil edildi, uterus onarımı çift kat sütürasyon ile yapılanlar grup 2'ye dahil edildi. Operasyon sonrası 3.ay ve 6.ay arasında hastalar kontrole çağrılarak TVUSG ile sezaryen skarı ve istmosel oluşumu değerlendirildi. Çalışmaya katılan hastaların tamamı kontrole geldi ve 50 hasta iki gruba ayrılarak istmosel gelişimi ve skar dokusu açısından birbirleri ile karşılaştırıldı. Gruplar arasında yaş, BMI, gebelik haftası, ek hastalıklar açısından anlamlı fark izlenmedi. Tek kat kilitli grupta çift kat gruba göre isthmosel daha fazla izlendi. Hiçbir hastada istmosel nedenli şikayet görülmedi. İsthmosel görülenlerde posterior myometrium tabakasında herhangi bir patoloji gelişimi izlenmedi. Çalışmamızın sonucunda çift kat kapatma yönteminin istmosel ve skar defekti gelişimini azalttığı anlaşıldı ve istatistiksel olarak anlammlı bulundu. Sezaryen sonrasında uterin defektin bu yöntemle onarılması ile daha iyi sonuçlar elde edileceği öngörülmektedir. Bununla beraber daha önce yapılan çalışmalarda en uygun kapatma tekniğinin net bir şekilde ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Bunun sebebi istmosel oluşumunda uterus onarım tekniklerinin dışında da birçok faktörün etkili olması olabilir. Daha fazla hasta sayısı ve ek özelliklerin sıkı bir şekilde standardize edilmesiyle yapılan çalışmalar en uygun tekniğin belirlenmesinde etkili olacaktır. Çalışmamızın aynı yöndeki çalışmalara fikir vereceği kanaatindeyiz.

Özet (Çeviri)

It is seen that thefrequency of cesarean section is increasing in ourcountry, as in developed and developing countries. It has been recorded that approximately 21% of births were by cesarean section. It is understood that complications such as placental invasion anomaly and uterine rupture observed in subs equent pregnancies are directly proportional tothenumber of previous uterine surgery and cesarean delivery. The incidence of scar defect called isthmocele, which can be considered as pathological healingorin sufficiency of healing in the uterine incisionline, has increased. Considering the isthmocele and the obstetric and gynecological problems it causes, it is very important to understand the causes of isthmocele after cesarean section and to develop preventive techniques whene verpossible. The number of studies conductedfor this purpose is increasing day by day. In our study, it was planned to compare the effects of cesarean section and postpartum uterine closure techniques on scar defectand isthmocele formation with TVUSG. Fifty patients who applied to Gaziantep University Hospital Gynecologyand Obstetrics Clinic between January 2023 and May 2023 and were given an indication for elective or emergency cesarean section participated in thestudy. Those with a history of previous uterine surgery, preterm pregnancies before 37 weeks of gestation, placental invasion and localization anomaly were not included in thestudy. Fifty patients who met thecriteria were randomized into two groups. For randomization, patients were divided into two groups, in twos, by permutation method. In both groups, the abdomen was entered with a pfannensteil incision and the uterus with a kerr incision. Patients who underwent uterine repair with a single layer locking were included in group 1, those with uterine repair with double layer suturing were included in group 2. Between the 3rd and 6th months after the operation, the patients were called for control and cesarean scar and isthmocele formation were evaluated with TVUSG. All of the patients included in the study came for control and 50 patients were divided into two groups and compared with each other in terms of isthmocele development and scar tissue. There was nosignificant difference between the groups in terms of age, BMI, gestational week, and additional diseases. Isthmocele was observed more frequently in the single layer locked group than in the double layer group. There was nocomplain tdueto isthmocele in any of the patients. In patients with isthmocele, nopathology development was observed in the posterior myometrium layer. As a result of ourstudy, it was understood that the double layer closure method reduced the development of isthmocele and scar defect, and it was found to be statistically significant. It is predicted that beter results will be obtained by repairing the uterine defect with this method after cesarean section. However, it is understood that the most appropriate closure technique could not be clearly demon strated in previous studies. There as on forth ismay be that many factors other than uterine repair techniques are effective in the formation of isthmocele. Studies with a larger number of patients and strict standardization of additional features will be effective in determining the most appropriate technique. We believe that our study will give an idea to studies in the same direction.

Benzer Tezler

  1. Primer sezaryen olan hastalarda Kerr insizyonunun tek kat ya da çift kat onarım tekniklerinin saline infüzyon sonografisi ile karşılaştırılması

    Başlık çevirisi yok

    NUR BETÜL TEKİNER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bakanlığı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    UZMAN LALE SUSAN TÜRKGELDİ

  2. Primer sezaryen olan hastalarda kerr insizyonunun tek kat kilitli ya da tek kat kilitsiz onarım tekniklerinin niş oluşumu açısından transvajinal ultrasonografi ile karşılaştırılması

    Comparing the effect of single layer locked versus single layer unlocked kerr incision closure techniques on the risk of niche by transvaginal ultrasound in patients with primary cesarean section

    RECEP BAYRAKTAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BARIŞ MÜLAYİM

  3. Primer sezaryen vakalarında servikal açıklığın niş oluşumuna etkisi

    Effect of cervical dilatation on niche formation in primary caeserian cases

    ECE BAHÇECİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. LEVENT YAŞAR

  4. Elektif sezaryen sonrası yara yeri enfeksiyonlarının demografik veriler ve preoperatif hematolojik parametrelerle değerlendirilmesi

    Surgical site infections after elective caesarean evaluation with demographic data and preoperative hematological parameters

    MEHMET AKİF GÜRLER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEFA ARLIER

  5. Birinci trimesterde subkoryonik hematomu olan gebelerin obstetrik komplikasyonlarının ve sonuçlarının değerlendirilmesi

    Evaluation of obstetric complications and results of pregnancy with subchorionic hematoma in the first tri̇mester

    FATMA ZEHRA KURNUÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumErzincan Binali Yıldırım Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÜMİT ARSLAN NAYKI