Hipofiz adenomlarında hormonal ve immünfenotipik özelliklerin sella tabanı destrüksiyonu ile ilişkisi
The relationship between hormonal and immunophenotypic characteristics and sellar floor destruction in pituitary adenomas
- Tez No: 826366
- Danışmanlar: PROF. DR. GÖKMEN KAHILOĞULLARI
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroşirürji, Neurosurgery
- Anahtar Kelimeler: hipofiz adenomu, sfenoid sinüs, sella tabanı, ki-67, pituitary adenoma, sphenoid sinus, floor of the sella, ki-67
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 56
Özet
Amaç: Hipofiz adenomları, benign, genellikle iyi seyirli, zaman zaman lokal agresif olabilen, çok nadir malign transformasyon riski taşıyan nöroendokrin tümörlerdir. Bazen bu iyi huylu tümörler lokal kompresyon etkisi ile kendilerini gösterebilirler. Bu kompresyon etkisine sfenoid kemiğin içinde bulunan sfenoid sinüsün üst duvarının yani sella tabanının irritasyonu ve destrüksiyonu da dahildir. Ki-67 antikoru; tümöral hücreler içinde prolifere olmakta olan hücreleri gösteren bir nükleer proteindir. İmmünhistokimyasal olarak yüksek ki-67 endeksine sahip tümör hücreleri daha agresif seyretme eğilimindedir. Bu çalışmada amaç, cerrahi endikasyon konulmuş ve kliniğimizde endoskopik yolla opere edilmiş fonksiyonel ve non-fonksiyonel hipofiz adenomlarında, histopatolojik olarak tespit edilen sella tabanı erozyonunun hormonal profil ve immünhistokimyasal olarak çalışılan ki-67 endeksi ile olan ilişkisini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı'nda, Ocak 2018-2023 yılları arasında 18 yaşından büyük olup kliniğimize herhangi bir şikayetle başvuran ve radyolojik ve klinik inceleme sonrası hipofiz adenomu ön tanısı alan, cerrahi endikasyon nedeniyle sonrasında endoskopik endonazal trans-sfenoidal hipofiz adenomektomisi ameliyatı yapılan 60 hastanın demogrofik verileri, radyolojik verileri, biyokimyasal verileri ve patoloji kayıtları etik kurul onayı alındıktan sonra retrospektif olarak incelenerek çalışmaya dahil edilmiştir. Bu kriterlere uyan hasta sayısı 60 olmasına rağmen, 13 hastanın patolojik tanısının hipofiz adenomu gelmemesi nedeniyle ve 2 hastanın daha önceden hormonal tedavi almış olmasından dolayı 15 hasta çalışmaya dâhil edilmemiştir ayrıca 5 hastanın sella tabanı materyalleri örnekleme ve inceleme açısından yeterli olmadığı için çalışma toplamda 40 hasta ile tamamlanmıştır. Elde edilen verilerle 40 hastanın Ki-67 endeksleri ve hormonal profilleri ile Sella Tabanı destrüksiyonu varlığının ilişkisi araştırılmıştır. Bilgilerimize göre çalışmamız bu anlamda literatürde ilk çalışma olma özelliğini göstermektedir. Bulgular: Çalışmaya toplam 40 hasta dahil edilmiştir. Dahil edilen hastaların 17'si (%42.5) kadın, 23'ü (%57.5) erkektir. Minimum yaş değeri 20, maksimum yaş değeri 74'tür. Ortalama yaş 50.25, medyan yaş 53.00'tür. Minimum ki-67 değeri 1, maksimum ki-67 değeri 25'tir. Ortalama ki-67 değeri 4 olarak bulunmuştur. Hormonal profil dağılımında 7 (%17.5) hasta Somatotrop, 8 (%20) hasta Mammotrop, 15 (%37.5) hasta Gonadotrop, 1 (%2.5) hasta Tirotrop, 3 (%7.5) hasta hormonal boyanma bakımından negatif olarak bulundu. Histopatolojik incelemede Sella Tabanı Destrüksiyonu 18 (%45) hastada tespit edildi. Ki-67 değerine göre sınıflamada 16 (%40) hasta 3 ve üzeri değer ile yüksek ki-67 değeri olarak değerlendirildi. Buna göre; ki-67 endeksi yüksek olanlarda kemik erozyonu görülme oranı ki-67 endeksi düşük olanlara göre daha yüksek olarak görüldü ve Hormon profili somatotrop olanlarda ki-67 endeksinin yüksek olma oranı hormon profili gonadotrop olanlara göre daha yüksek olarak görüldü. Sonuç: Çalışmamızda ki-67 değerleri 3 ve üzerinde olan olgularda sella tabanının tümöral gelişim sürecinde destrüksiyona daha yatkın olduğu görüldü. Bunda onkogeneze bağlı kronik inflamasyon ve mekanik kompresyon etkisinin önemli olduğunu düşünmekteyiz. Öte yandan; Hormon profili somatotrop olanlarda ki-67 endeksinin yüksek olma oranı hormon profili gonadotrop olanlara göre daha yüksek olarak görüldü. Hormonal profil ile Sella Tabanı destrüksiyonu ilişkisinin daha net anlaşılması için daha geniş serilerde çalışmalara ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.
Özet (Çeviri)
Aim: Pituitary adenomas are neuroendocrine tumors that are benign, usually have a benign course, can be locally aggressive from time to time, and carry a very rare risk of malignant transformation. Sometimes these benign tumors can manifest themselves with the local compression effect. This compression effect includes irritation and destruction of the upper wall of the sphenoid sinus, ie the floor of the sella, inside the sphenoid bone. Ki-67 antibody; It is a nuclear protein that indicates cells proliferating within tumoral cells. Tumor cells with a high immunohistochemically ki-67 index tend to be more aggressive. The aim of this study is to determine the relationship of histopathologically detected erosion of the sella floor with the hormonal profile and immunohistochemically studied ki-67 index in functional and non-functional pituitary adenomas with surgical indication and operated endoscopically in our clinic. Materials and Methods: Patients who are older than 18 years old and applied to our clinic with any complaint and was diagnosed with pituitary adenoma after radiological and clinical examination, in the Department of Neurosurgery of Ankara University Faculty of Medicine, Ibn-i Sina Hospital, between January 2018 and 2023 included the study. Demographic data, radiological data, biochemical data and pathology records of 60 patients who underwent endonasal trans-sphenoidal pituitary adenomectomy surgery were included in the study by retrospectively reviewing after approval of the ethics committee. Although the number of patients who met these criteria was 60, 15 patients were not included in the study because 13 patients did not have a pathological diagnosis of pituitary adenoma and 2 patients had received hormonal therapy before, and because the sella floor materials of 5 patients were not sufficient in terms of sampling and examination, the study included 40 patients in total. The relationship between Ki-67 indices and hormonal profiles of 40 patients and the presence of Sella Floor destruction was investigated with the data obtained. Results: A total of 40 patients were included in the study. Of the included patients, 17 (42.5%) were female and 23 (57.5%) were male. The minimum age value is 20 and the maximum age value is 74. Average age is 50.25, median age is 53.00. The minimum value of ki-67 is 1, the maximum value of ki-67 is 25. The mean value of ki-67 was found to be 4. In hormonal profile distribution, 7 (17.5%) patients were found to be Somatotrope, 8 (20%) patients to Mammotrop, 15 (37.5%) patients to Gonadotrope, 1 (2.5%) to Thyrotrope, 3 (7.5%) patients to negative due to hormonal staining. In the histopathological examination, Sella Floor Destruction was detected in 18 (45%) patients. In the classification according to Ki-67 value, 16 (40%) patients were evaluated as high ki-67 values with a value of 3 or more. According to this; The incidence of bone erosion was higher in those with a high ki-67 index than in those with a low ki-67 index, and those with a somatotropic hormone profile had a higher ki-67 index than those with a gonadotropic hormone profile. Conclusion: In our study, it was observed that the base of the sella was more prone to destruction during tumoral development in cases with Ki-67 values of 3 and above. We think that the effects of chronic inflammation and mechanical compression due to oncogenesis are important in this. On the other hand; The rate of ki-67 index being higher in those with somatotropic hormone profile was found to be higher than those with hormone profile gonadotropic. We believe that studies with larger series are needed to better understand the relationship between hormonal profile and Sella Floor destruction.
Benzer Tezler
- Hipofiz adenomlarında endoskopik yolla transnazal-transsfenoidal cerrahi etkinliğinin klasik yöntemlerle karşılaştırılması
The comparison of the effectivity of endoscopic transnasal-transsphenoidal surgery versus traditional tecniques in pitiutary adenomas
HAKAN ÖZALP
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
NöroşirürjiAnkara ÜniversitesiBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AĞAHAN ÜNLÜ
- Hipofiz adenomlarında beclin-1 protein ekspresyonunun prognostik önemi
The prognostic role of beclin 1 protein expression in pituitary adenomas
SADIK TOKAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
NöroşirürjiBezm-i Alem Vakıf ÜniversitesiBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ERDİNÇ ÖZEK
- Hipofiz adenomlarında transsfenoidal mikrocerrahi ve sonuçlarının değerlendirilmesi
The evaluation of transsphenoidal surgery results of pituitary adenomas
ORKUN KOBAN
Tıpta Uzmanlık
İngilizce
2012
NöroşirürjiSağlık BakanlığıBeyin-Sinir ve Omurilik Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KAYA KILIÇ
- Hipofiz adenomlarında transsfenoidal mikrocerrahi ve endoskopik cerrahinin klinik sonuçları
Clinical results of transsphenoidal microsurgery and endoscopic surgery for pituitary macroadenomas
ULAŞ CIKLA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
NöroşirürjiSağlık BakanlığıBeyin-Sinir ve Omurilik Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ ÖZCAN BİNATLI
- Hipofiz adenomlarında mikroskobik ve endoskopik cerrahi yaklaşımların karşılaştırılması
The comparison of endoscopic and microscopic surgery in pituitary adenomas
DERYA ABEŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Kulak Burun ve BoğazSağlık Bilimleri ÜniversitesiKulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÖKHAN KURAN