Protection of well-known trademarks against dilution
Tanınmış markaların sulandırmaya karşı korunması
- Tez No: 848714
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ EKREM SOLAK
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Tanınmış Marka, Marka Hakkının İhlali, Karıştırılma İhtimali, Markanın Sulandırılması, Haklı Sebep
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Özel Hukuk Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 148
Özet
Günümüzde bilhassa da küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin de etkisi ile haksız ticari uygulamaların önüne geçebilmek için fikri ve sınai hakların korunması, özellikle de markaların uluslararası boyutta korunmasının oldukça önemli bir hale geldiği kabul edilmektedir. Zira bir sınai mülkiyet hakkı olan ticari markanın reklam yolu ile, zaman ve emek sarf edilerek tanınmış marka haline gelmesi ile tek başına marka değerinin o teşebbüse ait diğer tüm değerleri geride bıraktığı ve bu durumun piyasa üzerinde çok büyük etkileri olduğu bilinmektedir. Bu sebeple zaman geçtikçe bütün dünyada fikri mülkiyetten doğan hakların ve bilhassa marka ve patente ilişkin hakların korunmasına ilişkin olarak düzenlemelerin değişmeye başladığı ve bu düzenlemelerin kapsamının genişletildiği görülmektedir. Bu değişimlerden Türkiye de doğal olarak nasibini alarak marka korumasında tanınmış marka korumasına yer vermiş; yeni düzenlemeler ve yargı kararları ile söz konusu ihlallerin ne şekilde gerçekleşeceğine dair bir çerçeve oluşturmuştur. Ancak buna rağmen uluslararası anlaşmalar ile belli bir ortak global zeminde buluşulsa da tanınmış marka hakkından doğan ihlallere ilişkin bütün kavramlara mevzuatımızda henüz yer verilmemiş olup, yargı kararları ve doktrin üzerinden bu hususlara ilişkin tartışmalar devam etmektedir. Bununla beraber belirtmek gerekir ki özellikle tanınmış marka merkezinde marka hukuku değişime ayak uydurarak devamlı olarak gelişme göstermektedir, öyle ki markanın işlevleri ve markayı oluşturabilecek işaretler bakımından temel kabuller bile yavaş yavaş değişmeye başlamaktadır. Nitekim, geleneksel olmayan hologram, hareket ve koku markalarının uluslararası düzlemde kabul edilmeye başlanması, görsel olarak ifade edilemeyen işaretlere karşı yaklaşımın Amerika Birleşik Devletleri öncü olmak üzere yumuşatılması, markanın temel amaç ve işlev zemininin kaynak göstermekten ziyade garanti, reklam, iletişim gibi marka sahibini de odak noktasına koyan unsurlara kayması buna yalnızca küçük örneklerdir. Bütün bu değişimler yatırım, reklamlar ve tanıtım gibi çeşitli yollara başvurarak zaman içerisinde gösterilen çaba ile bir marka imajı oluşturdukları göz önüne alındığında en çok da tanınmış markaları ve hak sahiplerinin menfaatlerini etkilemektedir. Markanın tek işlevi artık sadece menşei/kaynak göstergesi olmak olmadığından, tanınmış marka sahibinin çabalarıyla oluşan marka imajı nedeniyle reklam, iletişim ve yatırım işlevleri de tanınmış markalar açısından eşit derecede, hatta belki daha da önemli hale gelmiştir. Klasik bağlamdaki marka koruması ve tecavüz kabul edilen eylemler yalnızca karıştırılma ihtimali zeminindeki, yani mal ve hizmetin menşeine ilişkin karıştırma ihtimaline dayalı ihlallere ilişkin koruma sağlamakta olup, bu düzlemde asıl korunan menfaat marka sahibininkinden ziyade piyasanınki ve tüketicininki olmaktadır. Tanınmış markalar daha fazla koruma gerektirmekte ve karıştırılma ihtimali bağlamında kabul edilen ihlal halleri, tanınmış markaların menfaatlerini tam olarak korumak için yeterli görülmemektedir. Tanınmış markanın sulandırılması ve“sulandırma”kavramı bu gelişmelerin bir sonucudur. Karıştırılma ihtimaline ve malların kaynağına/menşeine ilişkin karışıklığa dayanan geleneksel marka ihlalinin aksine, sulandırmaya karşı koruma, marka sahibinin yatırım işlevini ve çabalarını kapsar. Sulandırmaya karşı koruma, tanınmış markalara tanınan korumanın kapsamını genişletir ve karıştırma olmasa bile markanın itibarını ve ayırt edici karakterini zarar görmekten korur. Bütün bu unsurlar da göz önüne alınarak klasik marka korumasının bilhassa tanınmış markalar bakımından yetersiz olduğunun artık kabul edilmesi ile, Avrupa'da içtihat hukuku ile doğup; asıl olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde hukuki temellerini bulup geliştirilerek markanın sulandırılması kavramı hayatımıza girmiştir. Türk marka hukukunda da Avrupa Birliği örnekleri izlenerek sulandırmaya karşı korumaya mevzuatımızda nisbi red sebepleri bağlamında yer verilmiş olsa da açıkça“sulandırma”terimine mevzuatta yer verilmemiştir. Karıştırılma ihtimali esas alınarak belirlenen geleneksel marka ihlalinin aksine sulandırmaya karşı korumada tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali aranmamaktadır. Karıştırılma ihtimalinde, en basit hali ile açıklar isek, hitap edilen tüketici kitlesinde belli bir mal ve hizmeti aldığı düşüncesi ile apayrı bir işletmeye ait aynı veyahut benzer mal ve hizmetlerini satın alma tehlikesiyle karşı karşıya kalması durumu inceleme altına alınır. Karıştırılmanın fiilen gerçekleşmesi veyahut gerçekleşmesi tehlikesi olması normal şartlar altında marka hakkına tecavüzün temel unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Fakat sulandırma değerlendirmesinde, herhangi bir karıştırılma riski aranmaksızın, sonraki markanın kullanımı sonucunda önceki markanın ayırt edici karakterine veya itibarına herhangi bir zarar gelip gelmediği, veyahut bu kullanım neticesinde zarar gelme ihtimali bulunup bulunmadığı inceleme konusu yapılmaktadır. Bunlara ek olarak hem Türk hem de Avrupa Birliği marka mevzuatında markanın ayırt edici karakterine veya itibarına zarar vererek oluşan sulandırmanın düzenlendiği hükümlerde markanın itibarından haksız yararlanmaya da yer verilmektedir. Ancak, önceki markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlama Amerika Birleşik Devletleri mevzuatında sulandırmanın bir türü olarak kabul edilmemiş olup, söz konusu durumun teknik olarak bir sulandırma sayılıp sayılmayacağı konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır. Zira tanınmış markanın tanınmışlığından haksız avantaj sağlama durumunda sulandırma kabul edilen markanın ayırt edici karakterine zarar verme, bir diğer deyişle bulandırma ve markanın itibarına zarar verme, bir diğer deyişle“lekeleme”kavramının aksine, herhangi bir zararın oluşmuş olması veya oluşma riski aranmamaktadır. Önceki markaya verilen zarardan ziyade, asıl odak noktası sonraki markanın haksız bir şekilde elde ettiği ya da elde edebileceği avantaj olmaktadır. Nitekim klasik anlamda sulandırmada değerlendirilen zarar unsuru iken,“free riding”, yani haksız avantaj sağlamada değerlendirilen fayda unsuru olacaktır. Ancak bütün bu ihlal çeşitlerinin ortak noktalarının geleneksel marka korumasının kapsamını tanınmış markalar bakımından genişletmesi, karıştırılma riskinin değerlendirmeye alınmaması ve söz konusu kullanım bakımından haklı bir sebebin bulunmamasının aranması olduğu görülecektir. Haklı bir sebebin bulunmaması istisnası hem Türk hem de Avrupa Birliği mevzuatında tanınmış markanın sulandırmaya karşı korunmasının düzenlendiği madde hükmünde yer almaktadır. Ancak ihlal oluşturan durumlara karşı öne sürülebilecek bu haklı sebebin ne olabileceğine ilişkin herhangi bir açıklamaya ne hükümde ne de mevzuatın geri kalanında yer verilmiştir. Bunun aksine, markanın sulandırılması kavramının bir nevi anavatanı sayılabilecek Amerika Birleşik Devletleri'nde, ABD Revizyon Kanunu içerisinde söz konusu ihlal hallerinin istisnasını oluşturan durumlar ayrı bir maddede kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Bunlar yalın ve tasviri dürüst kullanım, yine dürüst kullanım kapsamı içerisinde parodi, yorum veya eleştiri içerikli kullanım, yine dürüst kullanım kapsamı içerisinde karşılaştırmalı reklamda kullanım, haber bildirimi ya da yorumunda kullanım ve ticari olmayan kullanım şeklinde söz konusu maddede örnek olarak sıralanmıştır. Söz konusu kullanım hallerinin hepsi, haklı sebep de dahil olmak üzere özel savunma sebepleri içerisinde yer almaktadır. Velhasıl ilgili savunma sebeplerinin hepsi tanınmış markanın sulandırılması kapsamındaki ihlal halleri bakımından öne sürülebilecektir. Bu savunma sebeplerinin bu kadar kapsamlı şekilde düzenlenmiş olması bir anlamda Amerika Birleşik Devletleri'nde Avrupa Birliği'ne göre sulandırma kapsamının içtihatta daha geniş olarak yorumlanmasından kaynaklı olabilmekle birlikte, bilhassa ifade özgürlüğü ve kamu yararı gibi daha hassasiyet gerektiren durumlar bakımından oldukça önemli ve özel bir hukuki güvence sağlamaktadır. Öte yandan mevzuatımızdaki haklı sebep bakımından her ne kadar içtihatlarda çeşitli kriterler belirtilmiş olsa da haklı sebep kavramının bir nebze daha soyut ve kapsamının kıyasen belirli olmadığı kabul edilmelidir. Bilhassa parodi, eleştiri ve yorum içerikli kullanım bakımından hem mevzuatımızda hem de yargı kararlarında ciddi bir boşluk bulunmaktadır. Her ne kadar eleştirel kullanım bakımından ihtilaflar yargı konusu yapılmış ise de söz konusu ihtilaflar tanınmış marka koruması, dolayısı ile sulandırma yolu ile ihlal halleri bakımından değerlendirilmemiştir. Dolayısı ile belirtilen haller bakımından da özel bir yasal güvence sağlanması ve de haklı sebebin daha da kapsamlı bir şekilde somutlaştırılması hem toplumsal menfaat hem de ifade özgürlüğü bakımından faydalı olacaktır. Tüm bunlar göz önüne alınarak, işbu tezde öncelikli amaç tanınmış marka hakkına yönelik ihlallerinden geleneksel anlamda karıştırılma ihtimaline dayanan marka hakkına tecavüz kısaca açıklanarak esas olarak markanın sulandırılması kavramının ABD'de, AB marka hukukunda ve Türk marka hukukunda ne şekilde sınıflandırıldığını ve uluslararası alanda bu durumun ihlallere karşı ne şekilde koruma sağladığını mukayeseli olarak inceleyerek ihlalin yalnızca karıştırılma ihtimali çerçevesinden çıkarak diğer yönlerinin ve de yeni kavramları inceleyerek Türk hukukunda içtihatta sulandırmanın ne şekilde ele alındığı incelenerek bununla beraber mevzuatta eksik olabilecek noktaları ortaya koymaktır. İşbu amaç ile aşağıda kısaca sıralanan konu başlıkları incelenmiştir. Öncelikle ilk bölümde marka tanımı ve genel olarak marka kavramı, marka olabilecek işaretler, markayı oluşturan elementler ve ayırt edilebilirlik konsepti ve kriterleri, kaynak gösterme, garanti, reklam, yatırım ve iletişim olmak üzere markanın fonksiyonları, buna ilişkin çeşitli görüşler ve örnekler, tanınmış marka kavramı, tanınmış markaya ilişkin Paris Konvansiyonu, TRIPS Anlaşması, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ve de Türk Patent ve Marka Kurumuna göre ayrı ayrı değerlendirilmek üzere her birinin kriterleri, tanınmış marka kavramına ilişkin tarihsel olarak Türk hukukundaki düzenlemeler ve bu düzenlemeler ışığında koruma kapsamına yer verilmiştir. Daha sonra tanınmış marka bağlamında“sulandırma”kavramı tarihsel bağlamda kısaca açıklanmış ve de sulandırmanın türleri izah edilmiştir. Bu bağlamda sulandırmanın türü olan bulandırma ve lekeleme kavramları; yani markanın itibarına zarar verme, söz konusu markanın ayırt edici karakterini zedeleme konuları anlatılarak Türk ve AB marka hukukunda sulandırma halleri ile birlikte değerlendirilen tanınmış markanın tanınırlığından haksız yarar sağlama haline yer verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde sulandırma kavramı, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası düzenlemelerdeki mevzuat ve içtihatlar kapsamında incelenmiştir. Bir kavram olarak sulandırmanın temelleri çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri'nde şekillenmiş ve yasal çerçevesi de burada oluşturulmuştur. Bu nedenle, sulandırma kavramını anlamak ve etkili bir şekilde anlamak için ABD'deki yasal çerçeveyi ve yasal kapsamı gözlemlemek önemli olup, Avrupa Birliği'nde sulandırma kavramı ABD'deki yaklaşıma benzemekle birlikte önemli farklılıklar da içermektedir. Özellikle Türk marka hukukunun AB'nin marka hukuku yaklaşımlarını yakından takip ettiği ve Türkiye'nin AB ile uyum sürecinin marka hukuku alanında benzerlik ve paralelliklerin oluşmasına katkı sağladığı görülmekte olup Türk hukukunda sulandırmanın AB ile uyumlu olduğu gözlenmektedir. Bu nedenle hem sulandırma kavramının yasal temelini ve gelişimini anlayabilmek, hem de Türk hukukundaki durumu daha net görebilmek adına bu bölümde ABD ve AB hukukundaki düzenlemelere karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir. Son bölümde ise Türk hukukunda tanınmış markaların sulandırmaya karşı korunması ve Türkiye'de markaların sulandırmaya karşı korunması amacıyla getirilen yasal düzenlemeler, sulandırmaya karşı korumanın kapsamı ve koşulları incelenmiştir. Bununla beraber, sulandırmaya ilişkin davalarının Türk yargı sisteminde ele alınış şekli ve korumanın unsurları ayrıntılı olarak değerlendirilecektir. Sulandırmaya ilişkin yargı kararlarında bazı tutarsızlıklar ve kavram kargaşaları olduğu ve bunun da uygulamada sorunlara yol açabildiği görülmektedir. Son olarak, sulandırmaya karşı korumanın istisnaları açıklanarak, özellikle Türk marka hukukuna getirilen yeniliklerden biri olan“haklı sebep”kavramı üzerinde durulmuş ve bu alanda eksiklikler olduğu da gözlemlenmiştir. Sulandırmaya ilişkin istisnaların tamamına mevzuatta yer veren ABD ile karşılaştırıldığında, Türk marka hukukunda sanatsal ifade, ifade özgürlüğü, parodi gibi konularda sulandırmaya karşı düzenlenmiş bir istisnanın bulunmadığı ve yargı kararlarında da durumun farklı olmadığı açıklanmış, mahkemelerin katı tutumu ve belirsizlikler hukuki boşluklara yol açabileceği gözlemlenmiştir. Bilhassa sanatsal ifade, ifade özgürlüğü ve parodi gibi hassas konularda, sulandırmaya karşı koruma alanında daha net ve dengeyi sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç duyulabilecektir. Nitekim tezin bu bölümünde Türk hukukunda sulandırma kavramına ışık tutulmaya çalışılacak, yasal çerçevedeki olası iyileştirmelerin altı çizilecek ve kavramın Türk hukukunda yargı kararları kapsamında değerlendirmesi yapılmıştır. İşbu tez kapsamında odak noktası tanınmış markaların sulandırmaya karşı korunmasının Türk hukuku, AB ve ABD marka hukuku kapsamında incelenmesi,“karıştırılma ihtimali”ve“sulandırma”kavramları arasındaki kontrasta ve bilhassa koruduğu menfaatler bakımından farklılıklara ışık tutulması, tanınmış markalar bakımından sulandırma korumasının istisnalarının ayrıntılı olarak açıklanması ve bu çerçevede Türk hukukundaki kuramsal ve uygulamadaki güncel durumu karşılaştırmalı olarak tartışılmasıdır.
Özet (Çeviri)
Protection of intellectual property rights had become even more critical due to the developments in the technology and international trade and in order to prevent unfair trading practices in a global level. This is specifically true for the trademarks and the well-known marks in specific considering the trademark has become a well-known mark through advertisement, promotion and advertising by spending time and effort, and as a result the brand value alone surpasses all other assets belonging to that enterprise, and this situation has great effects on the market. Traditionally, trademark infringement is evaluated based on likelihood of confusion which refers to threat of confusion for public amongst conflicting marks. Nevertheless, for the well-known trademarks, the main function of trademark is no longer just being an indicator of the origin/source, therefore possibility of confusion concept that is based on misperception on origin does not exactly cover the interests of possessors of well-known trademarks. This necessity brought forward the concept of dilution, which is evaluated based on actual harm or risk of harm to distinctive nature or to the repute of a trademark, without any consideration of confusion. There are also legal defenses which may be specifically put forward against dilution claims. In this thesis, the concept of well-known trademarks and international treaties and organizations within this context, and the concept of trademark are discussed in comparison based on case law and legislation in the US, EU, and Türkiye with the aim of examining protection against dilution of well-known marks. Lastly, legal defenses which may be put forward against dilution claims including the concept of due cause within the scope of EU and Turkish legislation in comparison with the thoroughly and comprehensive regulation in the US regarding the exclusions of anti-dilution protection which include fair uses such as parodying, criticism, commenting and the lack of precise protection regulation for this type of uses in Türkiye are discussed.
Benzer Tezler
- 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu bağlamında Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markaların koruma kapsamı
The scope of protection of well-known trademarks in the meaning of Paris Convention according to Industrial Property Code Numbered 6769
MELİS ABACIOĞLU VİSKUŞENKO
- 556 sayılı KHK'ya göre marka hakkına tecavüz ve hakkın korunması
Infringement of trademark and protection of trademark rights according to the Decree-Law no:556
SEVGİCAN AYDIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
Hukukİstanbul ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. BİLGEHAN ÇETİNER
- Markaların ulusal ve Madrid Protokolü uyarınca uluslararası tescili
The national and the international registration (under the Madrid Protocol) of trademarks
SEÇKİN GÖKER KEMER
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Hukukİstanbul Ticaret ÜniversitesiUluslararası Ticaret Hukuku ve Avrupa Birliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖMER ÖZKAN
- Çok uluslu şirketler teorileri çerçevesinde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının incelenerek Türkiye açısından değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
ÖZGÜR ÇATIKKAŞ