Hızırağazâde Sa'id Bey'in divanında tasavvufî unsurlar
Sûfī elements in Saʿīd Bey's divan
- Tez No: 861890
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ADEM ÇATAK
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Hızıragazâde Sa'îd Bey, Divan, Mutasavvıf, Sûfî, Tahâlluk Kavramları, Tahakkuk ıstılahları, Tasavvuf anlayışı, Hızıragazāde Saʿīd Bey, Divan, Sûfī, concepts of tahâlluk, terminology of tahakkuk, Understanding of mystism
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 151
Özet
Hızırağazâde Sa'îd Bey, 19. yüzyıl şairlerindendir ve Divan Edebiyatı'nın çöküş döneminde yaşamıştır. Söyledikleriyle bu dönemi imler. Sanatçı; şair, mutasavvıf, musikişinas, müezzin, din adamı kimliği ile kendinden önceki dönemlerden elde ettiği edebî ve dinî birikim ile müktesebatı kendinden sonraki dönemlere aktaran ve bir geçişi temin eden sanatçılardan biri olarak kabul edilmelidir. Fakat onun, hem edebî mahfil hem de dinî çevrelerde çok görünür biri olduğunu söylemek mümkün değildir. Onun bu tavrını, mistik bir kaçış, tasavvufî bir inziva ve bir geri çekiliş olarak değerlendirmek doğru olur. Şairin, küçük hacimli bir divanı vardır. Bu divan, iki yönlü bir nitelik gösterir. Mezkûr divanın dünyaya bakan reel bir yüzü ve mistik temayülleri ortaya koyan tasavvufî özellikleri vardır. Kanaatimize göre şairin mistik yönü, araştırmacılar tarafından ihmal edilmiştir. Bu çalışma, onun tasavvufî temayüllerini ortaya koymayı hedeflemiştir. Hızırağazâde Sa'îd Bey'i, Divan şiirinin ortalama seviye şairlerinden biri olarak değerlendirmek gerekir. Onun şiir gücünü, Fuzûlî ya da Şeyh Galip sevisinde görmek yanlış olur. Fakat onun şiir gücünü, Divan şiirinin kuruluş yüzyıllarındaki şairlerin çok üstünde bir yere konumlamak gerekir. Şairin gerçek sanat gücünü, seküler nitelikli manzumelerinde değil, tasavvufî içerikli şiirlerde aramak gerekir. Şairin, divanında tasavvufun tahâlluk ve tahakkuk kavramlarına genişçe değindiği ortadadır. Şair, divanında klasik tasavvufun temel terimleri olan“tövbe, ubudiyet, fakr, sabır, tevekkül ve rıza”gibi tahâlluk ve“vecd ve istigrak, aşk ve muhabbet, kabz ve bast, sekr ve sahv, fenâ ve bekâ,”gibi tahakkuk kavramlarını engin bir vukufiyetle ele almış ve bu kavramları nazari düzeyden pratik sahaya uygulamaya çalışmış bir sanatçıdır. Hızırağazâde Sa'îd Bey, Yunus Emre ya da Niyazi Mısrî gibi bütüncül bir mistik sayılmaz. Şair, kendi döneminin siyasi ve sosyal olaylarına yabancı kalmamış ve Yeniçeri Ocağı'nın ortadan kaldırılışı gibi kendi dönemindeki trajik vakaları gözlemlemiş ve bunları, nazımlarıyla kayıt altına almış biridir. Bu yüzden şairi, bir yönü dünyaya, bir yönü ukbaya bakan yarı mistik yarı reel bir mezafizik adamı olarak değerlendirmek gerekir. Hızırağazâde Sa'îd Bey'in hayatında ve şiirlerinde öne çıkan en önemli tasavvufî kişilik Mevlânâ'dır. Şairin divanında, Mesnevi'nin izlerini sayfa sayfa takip etmek mümkündür. Şairin, Mevlânâ'ya olan hayranlığı, divanın her tarafına sirayet etmiştir. Şairin, tasavvuf anlayışında aşırı ifadeler ve yorumlar görülmez. Fakat bununla birlikte tasavvufun klasik dönemlerinde karşılaşılan ve“vahdet-i vücut, fenâfillâh, vii Hâllâc-ı-ı Mansûr tarzı bir sekr, Yunus Emre tarzı bir şathiye”yi onun nazımlarında kısmen de olsa görmek mümkündür. Fakat bunların Bâyezîd-i Bistâmî dozunda bir“gayri sahv”tarzı olduğunu söylemek de imkânsızdır. Kanaatimize göre Hızırağazâde Bey, seyr u sülûku sahv yönünden takip etmiş mutedil bir sûfîdir ve bütüncül anlamda bir münzevi sayılmaz. Onu realiteden kopmamış, yarı mistik bir sûfî olarak görmek bu çalışmanın temel çıkış noktası olarak belirlenmiştir.
Özet (Çeviri)
Hızıragazāde Saʿīd Bey was one of the 19 th century poets and lived during the collapse of Divan Literature. They mark this period with what they say. Artist; poet, sûfî, musician, muezzin-religious man, he should be regarded as one of the artists who transferred the literary and religious knowledge and acquis he obtained from the previous periods to the next periods and provided a transition. But it is not possible to say that he was very visible in both literary and religious circles. It would be correct to consider his position as a mystical escape, a mystical retreat and a retreat. The poet has a narrow divan. This sofa shows a twofold quality. The aforementioned divan has a real face that looks at the world and has mystical features that reveal mystical tendencies. In our opinion, the mystical aspect of the sûfī-poet has been neglected by all researchers who have studied him since his time. This study aimed to reveal his mystical tendencies. Hızıragazāde Saʿīd Bey should be considered as one of the average poets of Divan poetry. It would be wrong to see his poetic power in the love of Sheikh Galip as well as Fuzûlī. However, it is necessary to position his poetic power far above the poets of the founding centuries of Divan poetry. The real artistic power of the Sûfī-poet should not be sought in his secular poems, but in Sûfī poems. It is obvious that in the poet's divan, Sûfīsm has extensively touched the concepts of tahâlluk and accrual. In his divan, the poet used the basic terms of classical mysticism such as“repentance, servitude, poverty, patience, trust and consent”, and“ecstasy and istigrag, love and conversation, kabz and bast, sekr and sahv, fenā and beka”. He is an artist who has dealt with the concepts of accrual, such as accrual, with a deep knowledge and has tried to apply these concepts from the theoretical level to the practical field. It is necessary to see the poet's efforts and works on a sincere level. Hızıragazāde Saʿīd Bey wasnʿt is not a holistic mystic like Yûnus Emre or Niyāzi Mısrī. The poet was not unfamiliar with the political and social events of his own period and observed the tragic events of his own period, such as the abolition of the Janissary Corps, and recorded them with their verses. Therefore, the poet is a semi-mystical, semi-real mesaphysics, one side looking at the world and the other side towards the ukba. He should be considered as a man. Mawlānā wa the most important Sûfī personality that comes to the fore in Hızıragazāde Saʿīd Bey's life and poems. It is possible to follow the path of the Methnevī page by page in the poet's divan. The poet's admiration for Mawlānā spread all over the divan. Excessive expressions and comments are not seen in the poet's understanding of mysticism. However, it is possible to see“vahdet-i body, fenâfillâh, a Hâllāc-ı Mansûr style sekr, Yûnus Emre style shathiye”encountered in the classical periods ix of Sufism, albeit partially, in his verses. But it is also impossible to say that these are a style of“non-sahv”in the dose of Bāyezīd-i Bistāmī. In our opinion, Hızıragazāde Saʿīd Bey a moderate Sufi who followed the course of sülük in the direction of sahw and is not considered a hermit in the holistic sense. Seeing him as a semi-mystical Sufi who did not break away from reality has been determined as the main starting point of this study.
Benzer Tezler
- Hızır Agazâde Sa'îd Bey Dîvânı
Hızır Agazâde Sa'îd Bey Dîvânı
YASİN PEKUZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Türk Dili ve EdebiyatıKırıkkale ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUHİTTİN ELİAÇIK
- Divan-ı Hızırağazade Sa'id bey (İnceleme-karşılaştırmalı metin)
Başlık çevirisi yok
BERAT KUL
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Türk Dili ve EdebiyatıArtvin Çoruh ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ABDULKADİR ERKAL
- Hızırağazâde Saʻîd dîvânı metin-açıklamalar-gramer-dizin
Hizirağa-zâde Sai̇d's di̇van text-explanati̇on-grammar-index
HURİYE SÖZER
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
Türk Dili ve EdebiyatıÇukurova ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET ÖZMEN