Directors' duty of care in corporate governance: Legal, technological, and sustainability perspectives
Kurumsal yönetimde yöneticilerin özen yükümlülüğünün hukuk, teknoloji ve sürdürülebilirlik perspektifinden değerlendirilmesi
- Tez No: 862929
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MELTEM KARATEPE KAYA
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 194
Özet
Anonim şirketler TTK m. 365'e göre yönetim kurulu ve diğer yöneticiler tarafından yönetilir ve temsil edilirler. Dolayısıyla bu kapsamda gerek yönetim kuruluna gerek diğer yöneticilere çok ciddi işler düşmektedir. Bu kişiler yaptıkları her işte ciddi bir dikkat ve özen göstermek zorundadırlar. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyeleri ve diğer yöneticilerin özen yükümlülüğünün şirketler hukuku bakımından büyük önem arz ettiği ifade edilebilir. Ayrıca, gerek teknolojinin hızlı bir şekilde gelişimi ve bunun şirketlere yansımaları gerekse dünyada yer alan iklim değişikliğinden kaynaklı sürdürülebilirliğin sağlanması gibi sorunlar şirketlerin bu güncel konularda belirli bir şekilde pozisyon almasını gerektirmektedir. Dolayısıyla, şirketler hukukunu da bu kapsamda revize etme ihtiyacının ortaya çıktığı görünmektedir. Bahse konu revizeden anonim şirket yöneticilerinin TTK m. 369 kapsamında düzenlenmiş olan özen yükümlülüğü de etkilenecektir. Bu kapsamda bu çalışmada güncel gelişmeler ışığında yönetim kurulu üyelerinin özen yükümlülüğü ele alınmaktadır. Tezin ilk bölümünde Türk hukuku kapsamında yönetim kurulu üyelerinin özen yükümlülüğü anlatılmıştır. İkinci bölümde ise dijitalleşmenin özellikle yapay zeka, blokzincir gibi gelişen teknolojilerin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ve özen yükümlülüğünü nasıl etkilediği anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise sürdürülebilirliğin sağlanması adına atılacak adımlar doğrultusunda yönetim kurulu üyelerinin özen yükümlülüğünün ne şekilde etkineceği değerlendirilmiştir. Öncelikle yukarıda da ifade etmiş olduğumuz üzere tezin ilk bölümünde yönetim kurulu üyeleri ve diğer yöneticilerin özen yükümlülüğünün Türk hukukundaki boyutu detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu kapsamda ilk olarak özen yükümlülüğünün TTK'nin 369'uncu maddesi inceleme altına alınmıştır. Bu amaca istinaden ikinci olarak, özen yükümlülüğünün hukuki niteliği değerlendirilmiştir. Özen yükümlülüğünün ne şekilde kategorize edileceği öğretide tartışmalıdır. Zira bazı görüşler özen yükümlülüğünü bağımsız bir asli edim yükümlülüğü olarak tanımlarken bizim de katıldığımız diğer görüş asıl edimin yanında bulunan bir yan yükümlülük olarak tanımlamaktadır. Ayrıca anonim şirketlerde yer alan özen yükümlülüğünün, şirketin iktisadi ve sosyal işlevlerini yerine getirmesi konusunda en önemli unsurlardan birisi olduğu da tezde ifade edilmektedir. Zira, anonim şirketlerin işlevlerini gerçekleştirebilmesi için hem ciddi bir özenle hem de kurumsal yönetim ilkelerine dayalı olarak yönetilmesi gerekmektedir. Anonim şirketlerde yöneticilerin ortaklığın menfaati için objektif özen yükümlülüğü kapsamında tedbirli yönetici gibi davranmaları şirkete karşı yükümlülükleridir ve neticede şirkete ciddi bir fayda sağlayacaktır. Özen yükümlülüğü, münferiden sahip olunup yerine getirilebilecek bir yükümlülük olup her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı varlığı söz konusudur. Ayrıca tüm yönetim kurulu üyeleri bu yükümlülüğe sahip olmakla birlikte somut olayda gösterilmesi gereken özen sıfat ve konuma bağlı olarak değişebilecektir. Bu hususa da tezde değinilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin yanında yönetimde görevli olan üçüncü kişilerin de özen yükümlülüğüne tabi olduğu tezde değinilmiş olup yönetimde görevli üçüncü kişilerin belirlenmesinde TTK'nin 553'üncü maddesinin esas alındığı açık ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Yine fiili organ konumundaki kişilerin de gerektiği takdirde özen yükümlülüğüne tabi olması gerektiği kabul edilmiş ve TTK 367 uyarınca yönetimin devredildiği kişiler ile TTK 370/2 uyarınca temsil yetkisinin devredildiği kişiler de yönetici kavramı dahilinde değerlendirilmiş ve özen yükümlülüğüne tabi tutulmuştur. Bu kapsamda öğretide de baskın gelen görüşe göre kayyım ve tasfiye memuru da yönetici olarak değerlendirilebilecek ve özen yükümlülüğüne tabi olacaktır. Yine bu çalışmada yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları bu sıfatı kazanmaları ile birlikte özen yükümlülüğünü üstlenmiş olacakları ifade edilmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin görevinin sona ermesi ile birlikte özen yükümlülüğü kural olarak sona erecektir. Bu kapsamda TTK m. 553 uyarınca sorumluluk da aynı şekilde sona erecektir. Yine TTK m. 367 kapsamında yönetim yetkisinin devrildiği üçüncü kişiler ile tasfiye memurları gibi maddi veya şekli organ konumunda bulunan diğer kişilerin de özen yükümlülüğü göreve başlayarak ilgili sıfatı kazanmaları ile birlikte başlayacaktır. Tıpkı yönetim kurulu üyelerinde olduğu gibi bu sıfatı kaybetmeleriyle de özen yükümlülüğü ortadan kalkacaktır. Bu husus TTK m 553 ile hüküm altına alınan organ sorumluluğu için de geçerlidir. Ancak fiili organ konumunda bulunan kişilerin şirket üzerindeki fiili etkileri herhangi bir şekle veya atamaya tabi olmadığı için bu kişilerin özen yükümlülüğünün zamansal boyutu diğer kişilere göre farklılık arz edecektir. Bu kapsamda bu kişilerin özen yükümlülüğü şirket yönetimi üzerinde organ sayılmayı gerektirecek bir etki yarattıkları zaman ortaya çıkacaktır. Bahse konu fiili etki ortadan kalktığında özen yükümlülüğü de aynı şekilde sona erecektir. Anılan bu hususlar çalışmada detaylı olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmada ayrıca ilgili pozisyon için gerekli bilgi ve birikime sahip olmayan bir kişinin buna rağmen bu görevi kabul etmesi durumunun ayrıca görevi esnasında gerçekleştirdiği işlemlere bakılmaksızın kendi başına özen yükümlülüğünün ihlali olduğu açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Bu kapsamda bir kişi eğer kendisine tevdii edilen görevi yerine getirecek bilgi ve beceriye sahip değilse bu görevi kabul etmemesi gerekmektedir. Aksi yöndeki tavır özen yükümlülüğünü ihlal olarak değerlendirilecektir. Çalışmada yönetim kurulu üyeleri açısından yönetim kurulu toplantılarına katılmanın bir hak konumunda olduğu gibi bir yükümlülük olduğu da ifade edilmiştir. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin görevi sadece fiziksel olarak veya elektronik ortamda toplantıya katılıp oy vermekle sınırlı olmayıp karar alma sürecine etkin bir katılım sağlanmasını da içermektedir. Aynı zamanda yönetim kurulu üyeleri bu sürece etkin bir şekilde katılırken inceleme ile bilgi alma hakkı da etkin olarak kullanılmalıdır. Bu çalışmada ayrıca TTK m 369 kapsamında hangi özen ölçütünün esas alınması gerektiği ayrıntılı olarak ele elınmıştır. Nitekim özen yükümlülüğünün temel unsuru özen ölçütüdür. Bu kapsamda yönetici veya yönetim kurulu üyesinin somut olayda göstermiş olduğu özen uygulanacak özen ölçütünü karşılıyorsa özen yükümlülüğüne uygun davranılmış olduğu sonucuna varılacaktır. Aksi yöndeki davranış özen yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğuracaktır. Bu kapsamda TTK m 369'a göre yönetim kurulu ve yöneticilerin özen yükümlülüklerinde objektif kriterin esas alınacağı tezde ifade edilmiştir. Objektif özen ölçütü kapsamında yöneticiler veya yönetim kurulu üyeleri tedbirli bir yöneticinin göstermesi gerektiği özen göstermek durumundadırlar. Bu özen ise gösterilmesi gereken özenin alt sınırını teşkil etmektedir. Bu yükümlülük emredici nitelik taşıdığı için kanun veya esas sözleşme ile hafifletilmesi hukuken mümkün değildir. Bu çalışmada aynı zamanda yönetim kurulu üyeleri ve diğer yöneticilerin kendilerinden beklenen özene riayet etmemeleri halinde kendileri aleyhine uygulanacak yaptırımlara da yer verilmiştir. Bu konunda ilk akla gelen TTK m 553 anlamında düzenlenmiş olan yöneticilerin hukuki sorumluluk davasıdır. Tezde özen yükümlülüğü çerçevesinde yönetim kurulu üyeleri veya diğer yöneticilere karşı açılabilecek olan sorumluluk davasının şartları detaylı bir şekilde tartışılmıştır. Ancak bu konuya ilişkin sadece yönetim kurulunun sorumluluk davası incelenmemiş aynı zamanda beklenen özene riayet etmemenin ilgili yöneticinin veya yönetim kurulu üyesinin görevden men edilmesi için haklı bir sebep teşkil ettiği ve aynı zamanda şartlar mevcut ise anonim şirketin feshi için haklı sebep teşkil edebileceği ifade edilmiştir. İlk bölümün sonunda iş insanı kararı ilkesine değinilmiş ve iş insanı kararı ilkesinin hukuki çerçevesi Türk hukukundaki uygulama alanı ortaya konulmuştur. İş insanı kararı ilkesi yöneticilerin kendisinden beklenen özeni göstermiş olmasına rağmen piyasa koşulları gibi dışsal etkiler yüzünden beklenen sonucu alamaması durumu olarak açıklanabilir. Bu kapsamda iş insanı kararı ilkesi ilişkin Türk hukukunda herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Konuyla ilgili Yargıtay içtihatlarının çoğu iş insanı kararı ilkesini yok saymakta ve net bir şekilde çoğu olayda yöneticilerin özen yükümlülüğüne riayet etmediğini ortaya koymaktadır. Doktrinde ise Yargıtay'ın bu tutumu ciddi bir şekilde eleştirilmekte ve iş insanı kararı ilkesinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. Kanaatimce, iş insanı kararı ilkesi şirketler hukuku mantığı açısından çok önemli olup şirketin gelişmesi için risk alması bakımından çok önemli kurallardan biridir. O yüzden muhakkak uygulanması gerektiği kanaatindeyim. Bu hususa tezde de yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde teknolojik gelişmelerin özen yükümlülüğüne olan etkisinin üzerinde durulmuştur. Bu kapsamda ilk olarak yapay zeka incelenmiş yapay zekanın tanımı yapılmış, yapay zekanın şirketler hukukunda hangi şekillerde yer alabileceği ortaya konmuştur. Daha sonra özen yükümlülüğüne etkisine yer verilmiştir. Bu kapsamda şirketlerin günümüzde yapay zeka kullanmaması özen yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir mi sorusu gündeme gelecektir. Konuyla ilgili çalışma ifade edildiği üzere yapay zeka günümüzde çok maliyetli olduğu için yaygın bir kullanıma sahip değildir. Dolayısıyla, bugün yapay zekanın özellikle karar alıcı olarak kullanımına şirketlerde yer verilmemesi özen yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilemez. Ancak gelecekte yapay zeka kullanımı yaygınlaştığı takdirde artık yapay zeka kullanmayan şirketlerin özen yükümlülüğünü ihlal etmiş olacağı tartışm konusu edilecektir. Ayrıca şirketlerde yapay zeka kullanılması sonucunda yapay zekanın vermiş olduğu yanlış karar sonucunda şirketin zarara uğraması halinde TTK m 553 kapsamında şirketin hem hukuki sorumluluğuna gidilebilecek hem de sadece yapay zekaya güvenip işlem yapan yöneticinin özen yükümlülüğüne gidilebilecektir. Çalışmanın ikinci bölümünün ikinci kısmında yer alan şirketlerde blokzincir teknolojisinin kullanımı da günümüzde önemli bir konudur. Bu çalışmada blokzincirin ne olduğuna hangi durumlarda kullanıldığına değinilmiş olup ayrıca şirketler hukuku kapsamında nasıl kullanılacağı ifade edilmiştir. Bununla birlikte blokzincirin şirketlerde kullanımı özen yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmiş ve yapay zekaya ilişkin açıklamalarımıza benzer nitelikte açıklamalar burada da ifade edilmiştir. Blokzincirin şirketler hukuku kapsamında kullanımı bugün çok yaygın olmayıp aynı zamanda çok da maliyetlidir. Çalışmada blokzincir kullanımının özen yükümlülüğü ile ilişkisi incelenirken bu husus gözardı edilmemiş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde son yıllarda önemine bianen gündemi meşgul eden sürdürülebilirlik hususu özen yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmiştir. Bu bölümde öncelikle Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ESG) kavramı, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ve sürdürülebilirlik kavramları genel bir şekilde incelenmiştir. Bu kavramların incelenmesinin sebebi hepsinin birbiriyle bağlantılı olması ve sürdürülebilirlik konusunun özen yükümlülüğü ile ilişkisini anlatma hususunda yardımcı olmasıdır. Ayrıca tezde sürdürülebilirliğin özen yükümlülüğüne etkisini değerlendirmek için Avrupa Birliği“Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü”yönergesi detaylı bir şekilde incelenmiş ve bu yönergedeki 25'inci maddenin özellikle üzerinde durulmuştur. Bahse konu 25'inci madde açık ve net bir şekilde yöneticilere şirketlere karşı özen yükümlülüklerinin yanında sürdürülebilirlik vb. alanlarda da özen yükümlülüğü yüklemektedir. Öğretide böyle bir düzenlemenin gerekli olup olmadığı tartışılmış olup kanaatimce dünyanın geldiği konum ve karşı olduğumuz tehlike gereği çalışmamda da ifade ettiğim üzere böyle bir düzenleme mutlaka yapılmalıdır. Fakat öğretide bazı görüşler tarafından sürdürülebilirlik konusunu dikkate alarak faaliyet göstermenin uzun vadede şirketler için daha karlı olması nedeniyle şirketler tarafından zaten tercih edileceği dolayısıyla böyle bir düzenlemeye gerek olmadığı öne sürülse de bu görüşe katılmıyoruz. Bu çalışmada bununla birlikte Türk hukukundaki TTK m 369'un sürdürülebilirlik gibi güncel konulara ilişkin olarak mevcut durumu değerlendirilmiş ve öneriler sunulmuştur.
Özet (Çeviri)
In accordance with Article 365 of the Turkish Commercial Code (TCC), companies are governed by the Board of Directors (BoD) and other directors. Therefore, relevant directors have several obligations to the company and stakeholders. Given the significant responsibilities of the BoD and other directors, they are legally obliged to exercise care in implementing their duties. The first chapter of the thesis scrutinizes the legal perspective of directors' duty of care, the consequences of the directors' duty of care, and the application of the business judgment rule as outlined in the TCC. Within this framework, the duty of care of directors is considered an ancillary obligation, complementing their primary performance duties, as per the prevailing opinion in legal doctrine. An objective criterion is applied in evaluating directors' duty of care. Furthermore, the thesis explores the legal repercussions of failing to fulfill the duty of care. The second chapter of the thesis concentrates upon the impact of emerging technologies on the directors' duty of care. Within this framework, AI and blockchain were defined. Subsequently, the thesis extensively discussed the implications of these technologies on company law. Finally, the thesis explored how the utilization of AI and blockchain technology influences the directors' duty of care. The third chapter of the thesis addressed sustainability concerns. Within this scope, the concepts of ESG (Environmental, Social, and Governance), CSR (Corporate Social Responsibility), and sustainability were elucidated. Additionally, the thesis examined how sustainability issues impact the directors' duty of care under both Turkish law and EU law.
Benzer Tezler
- Yönetim kurulu üyelerinin şahsî sorumluluğuna ilişkin davalarda maddî hukukun usûl hukukuyla etkileşimi
Interaction of substantive law with procedural law in lawsuits regarding personal liability of members of the board of directors
ALİ ESKİOCAK
- Striking a balance on due care liability of corporate directors in Delaware
Başlık çevirisi yok
MÜCAHİT AYDIN
- Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin özen borcundan doğan hukuki sorumluluğunun sınırlanbması
Limiting due care liability of corporate directors
OĞUZ OKAY
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
HukukAnkara ÜniversitesiÖzel Hukuk (Ticaret Hukuku) Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KORKUT ÖZKORKUT
- Şirket yöneticilerinin şirket faaliyeti kapsamında işlenen taksirli suçlarda cezai sorumluluğu
Criminal liabilities of company directors due to negligent crimes committed as a corporate action
NURTEN ÖZTÜRK