Exploring the interpretive potential of Soundpainting: An experiment in musical indeterminacy
Soundpainting'ı̇n yorumlayıcı potansı̇yelı̇nı̇n keşfı̇: Müzı̇kal belı̇rsı̇zlı̇k üzerı̇ne bı̇r deney
- Tez No: 865730
- Danışmanlar: DOÇ. DR. JERFİ AJİ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Müzik, Sahne ve Görüntü Sanatları, Music, Performing and Visual Arts
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Müzik Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 99
Özet
Soundpainting, müzisyen Walter Thompson tarafından 1974 yılından bu yana oluşturulan bir doğaçlama işareti dilidir. Bu dilin belli bir gramer yapısı ve 2023 yılı itibariyle 1500 adete ulaşmış işaret dağarcığı bulunmaktadır (www.soundpainting.com/history). Soundpainter olarak adlandırılan bir nevi şef icracılara bu işaretler aracılığıyla öneri ve komutlar vermektedir. Bu işaretlerin her biri belirli bir talimatı veya müzikal fikri temsil eder ve bunlar, ses yüksekliği ve tempoda değişiklikleri göstermekten belirli çalma tekniklerini önermeye, hatta doğaçlama soloları istemeye kadar uzanır. Soundpainter, müziği şekillendirerek gerçek zamanlı olarak icracılarla etkileşimde bulunur. İcracılar da bunlara gerçek zamanlı olarak yanıt verir, farklı ses olasılıklarını keşfeder ve kendi benzersiz yorumlarını katarlar. Soundpainter ve icracılar arasındaki etkileşim müziğin şekillenmesini sağlar. Böylece performans sırasında müzik hem bestelenmiş hem de sahnelenmiş olur. Ayrıca bu noktada belirtmek gerekir ki Soundpainting, çıkış noktası müzik olsa da, sadece müzik için oluşturulmuş bir dil değildir. Tiyatro, görsel sanatlar ve dans disiplinlerini de içermektedir. Böylece sahnede sadece müzisyenler olabileceği gibi, bahsedilen diğer disiplinlerden sanatçıların da aynı anda performans gösterebileceği kapsamlı bir sanat alanı sağlamaktadır. Öte yandan, başta ünlü müzisyen John Cage'in ortaya koyduğu müzikte belirsizlik kavramı, çeşitli besteciler ve müzisyenler tarafından uygulanmıştır. Belirsizlik öğesi geleneksel beste ve icra kavramlarını sorgulayarak şans ve icracının takdirini içeren unsurları tanıtmasıyla dikkat çeker. Müzikte belirsizlik iki şekilde ortaya konmaktadır. Birincisi, bestecilerin eserlerini oluştururken şansı veya buna benzer yöntemleri kullanmasıdır. Bu yöntemle oluşturulan eser bestecinin kişisel zevkleri ve eğilimlerini belli ölçüde denklemin dışına almaktadır. Bu durum bestecilik eylemi esnasında belirsizlik öğesinin öne çıkmasını sağlamaktadır. Ancak bestenin icrasında artık belirsizlik unsuru söz konusu değildir. Diğer yöntem ise bestenin icracılara belirsiz veya açık uçlu talimatlar sağlayacak şekilde biçimlendirilmesidir. Böylece icracıların müziği şekillendirmede aktif olarak yer almalarını ister ve bu noktada bestenin icrası belirsizlik içerir. Bu nedenle, belirsiz müzik, içsel esnekliği ve beste ile icrada değişkenliği nedeniyle geleneksel analiz ve yorumu zorlayan bir yapıya sahiptir. Bu çalışma, belirsizlik öğesini içerdikleri için geleneksel analize açık olmayan bu eserleri yorumlamak için Soundpainting'i dinamik bir araç olarak önermektedir. Soundpainting'in belirsizlik içeren kompozisyonları anlama şekli üzerine odaklanmaktadır. Soundpainting, yapısı itibariyle canlı besteleme yöntemiyle gerçekleştirilmektedir. Walter Thompson'ın (2009) tanımına göre canlı besteleme, geleneksel besteleme yönteminden farklı olarak gerçek zamanlı biçimde el ve/veya beden hareketlerinden oluşan bir işaret verme yöntemi kullanarak gerçekleştirilen besteleme şeklidir. Geleneksel yöntem besteciye eseri üzerinde değişiklik veya düzeltmeler yapabilme imkanı sunan bir zaman sağlar ve geleneksel veya geleneksel olmayan bir çeşit notasyon içerir. Thompson (2009) genel anlayıştan farklı olarak grafik notasyonlu eserler gibi geleneksel sayılmayan notasyon biçimlerini de geleneksel besteler içine dahil etmektedir. Canlı bestelemede ise yaratım süreci o anda gerçekleşmekte ve bittiği anda beste üzerinde değişiklik yapma şansı kalmamaktadır. Bu iki yol bestecilere birbirinden farklı kompozisyonel imkanlar sağlamaktadır. Bu tez çalışması Christian Wolff, Pauline Oliveros ve Tom Philips'in eserlerini yorumlayarak, Soundpainting'in belirsiz müziğin özgünlüğünü nasıl ilettiğini değerlendirmektedir. Ayrıca bu yöntemin hem bestecilerin niyetlerine sadık kalıp kalamadığını hem de icracıların ifadesi için ne derecede yenilikçi olabildiğini incelemektedir. Seçilen kompozisyonlar icra aşamasında belirsizlik içermektedirler. Çalışma, belirsiz müzik üzerinden Soundpainting'in etkili kullanımlarını gösteren deneyler aracılığıyla nitel bir analiz içerir. Çalışma içeriği, üç aşamadan oluşmaktadır. İlk olarak, Soundpainting'in tarihsel kökenleri, ilgili teorik prensipler ve pratikte uygulaması incelenmektedir. İkinci olarak, Soundpainting'in işaret dağarcığı aracılığıyla eserler bir grup icracı eşliğinde yorumlanmıştır. Son olarak bu yorumlar belirsizlik kavramları, Benjamin Brinner'ın müzikal etkileşim teorisi ve Nattiez'in müzik olaylarını yaratıcı (poietik), alıcı (estezik) ve nesnel (nötr) seviyelere ayıran üçlü bölüm (tripartition) modeli ile analiz edilmektedir. Bu modeller, çalışmanın ilk kısmında, yorumlama aşaması öncesinde, Soundpainting pratiği için genel olarak uygulanmaktadır. Son aşamada ise gerçekleştirilen deney çalışmaları bu modeller kullanılarak tekrar incelenmiştir. Çalışmanın ilk aşaması, Soundpainting'in nasıl bir yenilik ve esneklik getirdiğini ve müzikal ilişkiler ve yapılar arasında sıra dışı bir bağ kurma potansiyeli olduğunu ortaya koymaktadır. Soundpainting'in icracıların anlık yaratıcı ifadelerine alan açması sebebiyle belirsizlik öğesi içeren müziğin doğasıyla paralellik gösterdiği ifade edilmektedir. Ardından bir performans grubu türü ve bir gelenek olarak değerlendirilen Soundpainting pratiğinde müzisyenler ve Soundpainter arasında gerçekleşen karmaşık etkileşim dinamikleri detaylı bir şekilde irdelenmektedir. Son olarak Soundpainting dilinin anlam ve işlevselliği geniş bir perspektiften incelenmektedir. İkinci aşama için eser seçimlerinde belirli kriterler uygulanmıştır. Başlıca kriter, Türkiye'de henüz çok sayıda müzisyenin Soundpainting diline aşina olmaması sebebiyle, parçaların olabildiğince belli enstrümanları talep etmemesi olmuştur. Böylece, yorumlamaya katılan müzisyenlerin uzman oldukları enstrümanların çalışmayı olumsuz etkilememesi amaçlanmıştır. İki farklı çeşitte eserlerden bir seçki yapılmıştır. İlk çeşit eserler grafik notasyon şeklinde bestelenmiş eserlerdir. Bu seçim hem Soundpainting'in görsel sanatlarla olan bağına bir atıfta bulunmak için hem de yoruma oldukça açık olan bu bestelerin ortaya çıkarabileceği imkan ve kısıtları değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu çeşitteki bestelere örnek olarak Tom Philips'in Jigsaw Pieces No: IV. Palindrome ve Ornamentik Opus IX eserleri yorumlanmıştır. Diğer çeşit olarak, metin komutları şeklinde bestelenmiş eserler seçilmiştir. Bu eserler bir işaret dili olarak tanımlanan Soundpainting'in gramer ve dağarcığının da metinsel içerikleri olması nedeniyle yorumlamaya uygun olacağı ve yeni bakış açıları getirebileceği düşünülerek seçilmiştir. Bu eserlere örnek olarak Christian Wolff'un Crazy Mad Love ve Pauline Oliveros'un Tuning in Meditation eserleri yorumlanmıştır. Son aşamada Soundpainting'in yorumladığı eserlerde belirsizlik kavramı açısından nasıl değişikliklere sebep olabildiği incelenmektedir. Ardından Jean-Jacques Nattiez'in semiotik yaklaşımı, Soundpainting performanslarında anlamın nasıl inşa edildiğini açıklamak için bir çerçeve sağlamaktadır. Benjamin Brinner'ın müzikal etkileşim teorisi ise hem yorumlama sürecinde etkin olan etkileşimlerin incelenmesi hem de işaretlerdeki belirlilik oranlarının anlaşılması açısından aydınlatıcı analizler sağlamıştır. Deneyler esnasında Soundpainting, esneklik, sanatçı takdiri ve gerçek zamanlı yaratım gibi belirsizlik öğesi içeren eserlerin özelliklerini kapsayarak, eserlerin yorumlanmasını Soundpainter ve icracılar arasında bir etkileşime dönüştürmüştür. Ancak icracıların Soundpainting olmaksızın eserleri yorumlaması durumuna kıyasla Soundpainting ile yorumlandığındaki etkileşim miktarları daha kısıtlı kalmıştır. Bunun nedeni, eserlerin yorumlama ve performans boyutlarında icracıların birbirleriyle değil, daha çok Soundpainter ile etkileşimde olmalarıdır. Ayrıca eserlerin notasyonlarını sadece Soundpainter yorumladığı için icracıların bestecilerin fikirleriyle doğrudan etkileşime geçme şansları da olmamıştır. Bu durum etkileşimin yönlülüğünde bir farklılık oluşturur. Tipik Soundpainting seanslarından farklı olarak, deneyler sırasında Soundpainter, önceden hazırlandığı partisyonlar nedeniyle daha belirli şekilde ilerleyen bir yorumlama deneyimlemiştir. Buna karşın, deneylerde belirsiz müziğin hazırlık süreci açısından bir avantaj söz konusu olmuştur. İcracılar, notasyonu çalışmak ve ortak yorumlarını gözden geçirmek için prova organize etmek zorunda kalmamışlar, bu aşamaların tümü Soundpainter tarafından üstlenilmiştir. Bu çalışma, Soundpainting ve belirsiz müzik araştırmalarına katkıda bulunmakta ve yorumlama ile performans için yeni olanaklar sunmaktadır. Performans aşamasındaki belirsizlik öğelerinin etkili bir şekilde nasıl iletilebileceği konusundaki anlayışımızı genişletmektedir. Soundpainter'lara yeni müzikal ifade arayışlarında farklı bir bakış açısı yaratması beklenmektedir. Araştırmada bahsedilen teorilerin uygulanması Soundpainting'in daha derinlikli biçimde anlaşılması ve belirsizlik öğesi içeren eserleri icra etme potansiyelinin ortaya çıkarılarak kapsamının genişletilmesi açısından anlamlı bilgiler sağlamıştır.
Özet (Çeviri)
Soundpainting is a sign language for improvisation developed by Walter Thompson. It involves a Soundpainter who uses a vocabulary of gestures to guide performers through many musical and sonic parameters. Each gesture represents an instruction or musical idea, ranging from indicating changes in dynamics or tempo to suggesting particular playing techniques or even asking for improvised solos. The Soundpainter interacts with the performers in real time, shaping the music as it unfolds. The performers, in turn, respond in real time to these cues, exploring different sonic possibilities and contributing their own unique interpretations. On the other hand, various composers and musicians have explored the concept of indeterminacy in music throughout its history. It challenges traditional notions of composition and performance by introducing elements such as chance and performer's initiative. Composers either use chance or similar methods while creating their compositions or provide performers with vague or open-ended instructions, thus inviting them to actively participate in shaping the musical outcome. Thus, indeterminate music challenges conventional interpretation due to its inherent flexibility and variability in composition and performance. This study proposes Soundpainting as a dynamic tool for interpreting such works that resist traditional analysis. It looks closely at how effectively Soundpainting works as a way to understand indeterminate compositions. It focuses on the works of Christian Wolff, Pauline Oliveros, and Tom Philips. The goal is to evaluate how Soundpainting communicates the nuances contained within non-traditional scores characteristic of indeterminate music. The study also pays attention to how this method can be both faithful to composers' intentions and innovative for performers' expression. The study takes two consecutive routes. Firstly, it experiments with a Soundpainting ensemble to interpret selected indeterminate scores using the vocabulary of Soundpainting. Secondly, the study examines these practical interpretations with existing theories: the concepts of indeterminacy, Benjamin Brinner's theory of musical interaction, and Nattiez's tripartition model, which divides musical events into poietic (creative), esthesic (receptive), and neutral (objective) levels. The concept of indeterminate processes aligns with Soundpainting's spontaneous nature. Similarly, Christian Wolff's open-form compositions fit with Soundpainting's performer-driven musical content. Moreover, Tom Philips' graphic scores present a good opportunity to bridge visual art with sonic realization, which is already inherent in Soundpainting. Benjamin Brinner's musical interaction theory underlines the highly interactive aspects of Soundpainting. Such dynamics become crucial when interpreting scores that necessitate collective decision-making. Jean-Jacques Nattiez's semiotic approach provides a framework to dissect how meaning is constructed in Soundpainting performances. By exploring the theories mentioned, this research gives a more in-depth understanding of Soundpainting. Furthermore, the study looks at the potential for expanding the scope of Soundpainting by performing indeterminate pieces. The study involves qualitative analysis through experiments that illustrate effective uses of Soundpainting in interpreting indeterminate music.
Benzer Tezler
- Resilient places, resilient childhood: Exploring the role of the built environment in supporting the well-being of children in war
Dirençli yerler, dirençli çocukluk: yapılı çevrenin savaştaki çocukların refahını desteklemekteki rolünü keşfetmek
SANA AL AZZAWI
Yüksek Lisans
İngilizce
2018
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. GÖKSENİN İNALHAN
- Arkitektonik kavramının yerel ve çağdaş mimari arakesitinde geçişkenlikler üzerinden incelenmesi
Analyzing the concept of architectonics through transitions at the intersection of local and contemporary architecture
ÖZNUR AKYOL
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OZAN ÖNDER ÖZENER
- Dialogue for all: Crafting inclusive and humanized voice assistants for diverse populations through an interdisciplinary approach
Herkes için diyalog: Farklı topluluklar için kapsayıcı ve insani sesli asistanlar oluşturmak üzerine disiplinler arası bir yaklaşım
YELİZ YÜCEL
Doktora
İngilizce
2023
İletişim BilimleriGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KEREM RIZVANOĞLU
- İstanbul Boğazı'nın görünmeyen zeminleri:Kayıp mekânların keşfi ve kamusal sanatla yeniden değerlendirilmesi
The unsighted grounds of the İstanbul Bosphorus:The discovery of lost spaces and their re-evaluation with public art
İLKAY DİLAN TAŞKİREÇ DURUP
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiKentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. İSMAİL EREN KÜRKÇÜOĞLU
- Semantic search on Turkish e-commerce data: Benchmarking language models
Türkçe e-ticaret verisi üzerinde semantik arama: Dil modelleri karşılaştırması
SELAMİ UĞUR CİVELEK
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolBahçeşehir ÜniversitesiMühendislik ve Doğa Bilimleri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DUYGU ÇAKIR YENİDOĞAN