Geomorphometric analysis of Elmali Plain and its archaeological settlements
Elmalı Ovası ve arkeolojik yerleşmelerinin jeomorfometrik analizi
- Tez No: 867364
- Danışmanlar: PROF. DR. BÜLENT ARIKAN, PROF. DR. PEDAR WILLIAM FOSS
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Arkeoloji, Arkeometri, Archeology, Archaeometry
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Ekoloji ve Evrim Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Jeoantropoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 145
Özet
İnsanın çevresiyle olan ilişkisi tarih boyunca farklı ve karmaşık boyutlarda olmuştur. İnsan-çevre ilişkileri perspektifinde değerlendirildiğinde, çevre hakkında sahip olunan bilgi ve bu bilginin sosyo-kültürel arka planı gibi faktörler insanların çevre algısını etkilemiştir. Bu tezde, Teke Yarımadası'nın orta kesiminde, birçok karstik şeklin görüldüğü kapalı bir havzada yer alan Elmalı Ovası'nın, Neolitik ile Erken Bizans dönemleri (yaklaşık MÖ 8000 – MS 1176) arasına tarihlenen arkeolojik yerleşmeleri ile Ova'nın yer şekilleri özellikleri arasındaki ilişkiler analiz edilerek bölgenin çevresel karakteri ile yerleşim yeri tercihleri arasındaki ilişkisi incelenmiştir. Bu çalışmada, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamında, yer şekillerinin sayısal temsili ile topografyanın anlaşılmasına olanak sağlayan jeomorfometrik yöntemler kullanılmıştır. Elmalı Havzası'nı içine alan yüksek çözünürlüklü Sayısal Yükseklik Modeli (SYM) üzerinde çalışma alanının arazi parametrelerini ve morfolojik özelliklerini tespit etmek üzere jeomorfometri analizleri yapılmıştır. Bölgede yapılmış olan kapsamlı arkeolojik yüzey araştırmasında toplanan mekânsal ve mekânsal olmayan veri setleri değerlendirilerek çalışmaya eklenmiş, analize dahil edilen her bir yerleşmeye görünürlük analizi (viewshed) yapılmıştır. Tüm çıktılar dönem bazında değerlendirilerek bölgedeki arkeolojik yerleşim dinamikleri, çevresel faktörler göz önünde bulundurularak açıklanmıştır. Tarih öncesi dönemlerden itibaren iskân edildiği bilinen Ova'nın Neolitik ile Erken Bizans dönemleri arasında arkeolojik yerleşim özellikleri gösteren alanları kendi dönemleri içerisinde değerlendirilerek çevresel koşullar ile arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir. Tezin odak noktası Elmalı Ovası olmasına rağmen, çalışma Ovanın bulunduğu havzanın tamamını kapsamaktadır. Elmalı havzası, Anadolu'da karst topografyasının en iyi gerçekleştiği yerlerden biri olması sebebiyle neredeyse her türlü karstik şeklin görülebildiği, bu nedenle de çevresel olarak incelenmeye değer bir çalışma sahasıdır. Dağlık, ovalık ve platoluk alanlardan oluşmaktadır. Havza tabanını çevreleyen ve yükseltileri 3000 metreyi aşan sıradağlar, Batı Toros'ların en yüksek zirvelerini temsil eder. Az eğimli sırtlar ve tepeler ile birbirinden ayrılan polyeler bulunmaktadır. Polyelerde yüzey sularını yer altına aktaran birçok düden bulunmasına rağmen, suların yeterince drene edilemediği yerlerde yer yer geçici göller oluşur. Çevresel koşullara bağlı olarak zaman zaman yaşanan akarsu taşkınları Elmalı Ovası'ndaki Karagöl ve Avlan Gölü gibi önemli göllerin alanlarını genişletmiş, bu genişleme zaman zaman iki gölün neredeyse birleşmesine neden olmuştur. 1976 yılında Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından drene edilene kadar göllerin sağladığı doğal kaynak ve imkânların, havzanın tarih öncesi dönemlerden bu yana iskân edilmesinde büyük rolü olduğu söylenebilir. Tez kapsamında, 1997-2005 yılları arasında Elmalı havzasında yapılan yüzey araştırmasında höyük, tümülüs, yerleşme, mezarlık, kale vb. gibi arkeolojik sitlerden elde edilen veri seti kullanılmıştır. Mekânsal ve dönemsel özelliklerindeki boşluklar göz önünde bulundurularak, analizlere dahil edilmeyecek olan kayıtlar çıkarıldığında, toplam 50 arkeolojik sit verisi CBS ortamına aktarılarak araştırmaya dahil edilmiştir. Özelliklerine göre gömüt yapısı, yerleşme, savunma yapısı ve belirsiz olarak sınıflandırılan sitlerin, %16'sını gömüt yapısı, %8'ini savunma yapısı, %10'unu tepe üstü, %38'ini yerleşme, %28'ni belirsiz sitler oluşturmuştur. Orta Tunç Çağı (OTÇ) (yaklaşık MÖ 2000-1500) ve Geç Tunç Çağı (GTÇ) (yaklaşık MÖ 1500-1200) dönemlerinde sit sayılarında görülen boşluğa ve bu dönemleri takip eden Demir Çağı'ndaki (yaklaşık MÖ 1200-600) düşüşe rağmen, genel olarak doğrusal bir artış olduğu tespit edilmiştir. Helenistik dönem (MÖ 331-32), Gölova polyesinin KD çıkışında görülmeye başlanan iki yerleşme ile önceki dönemlerden farklıdır ve ek olarak bu dönemde tüm savunma yapılarının eş zamanlı olarak görülmesi dikkat çekmektedir. Roma döneminde (MÖ 32 - MS 330) havzanın tamamında artan sit sayısı, Erken Bizans döneminde (MS 330-1176) Elmalı Ovası'nda yoğunlaşarak en yüksek seviyeye çıkmıştır. Araştırma sahasının jeomorfolojik özelliklerinin genel eğiliminin anlaşılması için, yeryüzü şekillerinin matematiksel ifadesi ve sayısal analizi ile ilgilenen temel bir disiplin olarak tanımlanan jeomorfometrik analizler yapılmıştır. Sayısal Yükseklik Modelleri çevresel modelleme için temel veri kümeleridir. Çevresel olguları temsil eden veya etkileyen arazi indislerinin türetildiği temel verileri ve aynı zamanda belirli jeomorfometrik özelliklerin tanımlandığı veya karakterize edildiği kaynağı sağlarlar. Tezde, Teke yarımadasını içine alan 5 metre çözünürlüklü bir SYM üzerinde yapılan jeomorfometrik analizler sonucunda, çalışma alanının arazi (terrain) ve morfoloji özellikleri tespit edilmiştir. SYM tarafından temsil edilen yüzey formunun karakterizasyonunu anlamak için yükselti, eğim ve bakı analizleri yapılmıştır. En düşük havza tabanı yüksekliği, Karagöl'ün drene edildiği alanda 1025 metre olarak ölçülmüştür. Eğim analizi sonuçları, derecelerine göre 0-2° düzlük, 2-15° hafif eğim, 15-30° orta eğim, ve >30° dik yamaç olarak sınıflandırılmıştır. Toplamda 226,687 hektarlık alanı kaplayan Elmalı havzasının %46.7'sini düzlük ve hafif eğimli alanlar oluşturmaktadır. Arkeolojik sitlerin %30'u düzlükte, %60'ı hafif eğimde, %8'i orta eğimde, ve %2'si dik yamaçta konumlanmaktadır. Bakı analizlerinde eğimin yönü, K, KD, D, GD, G, GB, B, KB ve düz olmak üzere 9 grupta incelenmiştir. Sırasıyla D, G ve GD yönlerine doğru eğimli alanlarda yüksek oranda sit olması dikkat çekmektedir. Morfometrik analizler, bir yüzeyin matematiksel şekline ve bunun analiz penceresiyle konumsal ilişkisine göre, her konumu morfometrik özelliklere sınıflandırarak uygulanmıştır. Tezin odak noktası, peyzajı jeomorfometrik özellikleri açısından düzlük (planar), çukur (pit), kanal (channel), geçit (pass), sırt (ridge) ve zirve (peak) olarak 6 özellikte karakterize etmektir. Sırasıyla sırt, kanal ve düzlük formlarının yoğun olarak görüldüğü havzada, zirve, geçit ve çukur alanları toplamda %1'in altındadır. Çukur ve geçit formları hiçbir arkeolojik dönemde görülmemektedir, Yerleşme deseninde Ova genelinde gözlemlenen OTÇ ve GTÇ dönemlerine ait boşluktan sonra Demir Çağı'ndaki sırt formu yüksekliği dikkat çekmektedir. Düzlük ise sırasıyla Neolitik (yaklaşık MÖ 8000-5500) ve Erken Tunç Çağı (ETÇ) (yaklaşık MÖ 3100-2000) dönemlerinde en yüksek oranda görülmektedir. Neolitik ve ETÇ'deki düzlük oranı yüksekliğini diğer dönemlerde sırt sağlamıştır. Arkaik dönemde (MÖ 600-480) ise sırt formu tercihi doruğa ulaşmaktadır. ETÇ'de genişlemeye başlayan Karagöl'ün, OTÇ ve GTÇ boyunca yüksek seviyesini korumuş olması, insanların göl ve bataklık etkilerinden uzaklaşıp daha eğimli alanlara taşınmış olabileceğini düşündürmekle birlikte, ETÇ'de yerleşim görüp Demir Çağı'nda da iskânı devam eden sitlerin %80'inin sırt ve zirve formunda konumlanması jeomorfometrik özelliklerin yerleşim seçimlerindeki belirleyiciliğini ispatlamaktadır. Belirli bir noktadan bakan gözlemcinin hangi alanları görebildiğinin tespit edilmesini sağlayan görünürlük analizleri bölgedeki yerleşimlerin çevresel koşullarla olan ilişkisinin incelenebilmesi için gerekli veriyi sağlamıştır. Görünürlük analizleri için, birbirine en uzak sitlerin arasındaki mesafe (45 km), yarıçap değeri olarak seçilmiştir. Her bir sit konumu için ayrı görüş noktaları (viewpoint) oluşturulmuş ve ikilli görüş alanı (binary viewshed) analizi yapılmıştır. Böylece bir görüş noktasından bakıldığında 45 km'lik yarıçapta çalışma sahası içerisinde görülebilen alanların piksel değeri 1, görülemeyen alanların piksel değeri 0 olacak şekilde analiz çıktıları alınmıştır. Bu çıktıların aynı arkeolojik döneme tarihlenenleri kendi içlerinde 'Raster boolean AND' algoritması kullanılarak birleştirilip kümülatif olarak ayrıca değerlendirilmiş, dikkate değer bir örtüşme görülememiştir. Elmalı havzasının arkeolojik geçmişi, Kocapınar'da bulunan çakmaktaşı alet buluntuları ile birlikte Orta Paleolitik döneme (yaklaşık MÖ 160 000 - 60 000) kadar uzanmaktadır. Bu dönemden itibaren yaklaşık MÖ 7. bin yıla kadar Elmalı'da bir yerleşme henüz tespit edilmiş değildir. Ancak MÖ 7. bin yıldan itibaren bazı Neolitik dönem yerleşimleri görülmektedir. Sığ ve istikrarlı su seviyeleri ile karakterize edilen Neolitik dönemde, göllerin seviyelerinde düşmeler olmuş buralarda gölden ziyade bataklık ortamına geçildiği bilinmektedir. Ovalık alanların genişlemesiyle birlikte bu döneme tarihlenen sitlerin %75'i düzlük jeomorfunda olduğu tespit edilmiştir. Gölova polyesinin dışında, Elmalı polyesinde Akçay akarsuyuna yakınlığıyla dikkat çeken sitler içerisinde yerleşme özelliği gösterenlerin, su kaynaklarını görecek şekilde konumlandığı tespit edilmiştir. İkili görünürlük analizleri, Neolitik, Kalkolitik (yaklaşık MÖ 5500-3100) ve ETÇ dönemlerine tarihlenen yerleşmelerin, su kaynaklarının görünürlüğünde yoğunlaştığını göstermektedir. Demir Çağı, Elmalı polyesine Gölova'dan ve GB yönünden giriş çıkış alanlarının; Arkaik dönemde ise Elmalı Ovasına GB yönünden, GD yönünden ve Gölova'dan giriş çıkış alanlarının ve Ovanın KD tabanının tamamen görünür alanda olduğu tespit edilmiştir. Klasik dönemden itibaren Gölova polyesine KD yönlü giriş bu dönemin görülebilir alanına dahildir. Helenistik dönem itibariyle Karagöl sınırları tamamen görülebilir ve Gölova polyesi tabanının kuzeyi ile KD yönlü ova giriş-çıkışı görülmektedir. Helenistik dönemde görülen savunma yapılarının görüş alanları ise neredeyse havzanın tamamını kapsamaktadır. Roma döneminde havzanın tüm giriş çıkışları görülmekte, bu durum Erken Bizans döneminde de devam etmektedir. Çevre statik bir olgu değildir, oldukça dinamiktir ve her saniye değişebildiği gibi milyonlarca, milyarlarca yıl sürede de değişebilen bir yapıdır. Dolayısıyla çevre, değişim ile her zaman iç içedir. İnsan topluluklarının bir alandaki varlığı, meydana getirdikleri kültür o alanın coğrafyasına bağlıdır çünkü yeryüzü şekilleri hem iklimi hem besin kaynaklarını doğrudan etkiler. Farklı alanların coğrafi çeşitliliği bu alanda yaşayan insanların yaşama biçimlerini ve kültürlerini etkiler ve çeşitlendirir. Bu etki, Elmalı havzasında Neolitik'ten Bizans dönemine kadar geçen tüm dönemlerde yerleşmelerin gelişimini ova tabanlarındaki göllerin seviyelerinde meydana gelen değişikliklerde izlenebilmektedir.
Özet (Çeviri)
Throughout history, the relationship between humans and their environment has manifested in various and intricate dimensions. When evaluating human-environment relations, factors such as environmental knowledge and socio-cultural background have influenced people's perceptions. The thesis analyzes the relationship between the environmental characteristics of the Elmalı Plain, situated in a closed basin with numerous karstic forms in the central part of the Teke Peninsula, and the archaeological settlements dating from the Neolithic to the Early Byzantine Period (ca. 8000 BCE - 1176 CE) in the region. The aim is to examine how the environmental characteristics of the region might have influenced settlement location preferences by analyzing the relationship between the terrain morphology of the Plain and its archaeological sites spanning from the archaeological periods mentioned. Although the focus of the thesis is the Elmalı Plain, the study encompasses the entire basin in which the Plain is located. The Elmalı Basin is an area of environmental significance, as it is one of the regions in Anatolia where karst topography is most prominently exhibited, with almost all types of karst formations observable. The basin comprises mountainous, plain, and plateau areas. The mountain ranges surrounding the basin floor, with elevations exceeding 3000 meters, represent the highest peaks of the Western Taurus Mountains. There are poljes separated by gently sloping ridges and hills. Although many sinkholes in the poljes transfer surface water underground, temporary lakes form in areas where water drainage is insufficient. Occasional river floods, influenced by environmental conditions, have expanded the areas of significant lakes such as Karagöl and Avlan Lake in the Elmalı Plain, sometimes causing the two lakes to nearly merge. It can be argued that the natural resources and opportunities provided by these lakes played a major role in the settlement of the basin from prehistoric times until they were drained by the State Hydraulic Works (DSI) in 1976. In this study, geomorphometric methods enabling the understanding of topography through the numerical representation of landforms were employed within the framework of Geographic Information Systems (GIS). Geomorphometric analyses were conducted on a 5-meter spatial resolution Digital Elevation Model (DEM), covering the Elmalı Basin to determine the terrain parameters and morphometric features of the study area. Spatial and non-spatial data collected from a comprehensive archaeological survey conducted in the region, between 1997 and 2005, were evaluated and incorporated into the study. Visibility analysis was conducted for each site included in the analysis. All outputs were evaluated on a period-by-period basis to explain the dynamics of archaeological settlements in the region, considering environmental factors. Archaeological sites of the plain, known to have been inhabited since prehistoric times, were evaluated within their respective periods from the Neolithic Period to the Early Byzantine Period to examine their relationships with environmental conditions.
Benzer Tezler
- Silifke-Erdemli arasındaki derelerin jeomorfometrik analizi
Geomorphometric analysis of creeks between Silifke and Erdemli (Mersin)
MUHAMMET TOPUZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
CoğrafyaKahramanmaraş Sütçü İmam ÜniversitesiCoğrafya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT KARABULUT
- Drenaj havzalarının aster GDEM ve SRTM verileri temelinde karşılaştırmalı jeomorfometrik analizi
The compared geomorphometric analysis of drainage basins derived from aster GDEM and SRTM dem
MELİKE SULTAN KARABULUT
- Studying the ancient settlement of Hacılar Büyük Höyük with integrated methods
Hacılar Büyük Höyük yerleşiminin disiplinlerarası yöntemlerle incelenmesi
İNCİ NURGÜL ÖZDOĞRU
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Arkeolojiİstanbul Teknik Üniversitesiİklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BÜLENT ARIKAN
DR. ÖĞR. ÜYESİ MELDA KÜÇÜKDEMİRCİ
- Van ve İran bal arısı popülasyonlarının geomorfometrik yöntemlerle karşılaştırmalı analizi
Comparative analysis of Van and Iran honey bee populations using geomorphometric methods
SİMANUR AKÇAKAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
BiyoteknolojiVan Yüzüncü Yıl ÜniversitesiTarımsal Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ CANSU ÖZGE TOZKAR
DR. ÖĞR. ÜYESİ CENGİZ ERKAN
- İran'ın kuzeyinde yayılış gösteren bal arısı populasyonlarının morfometrik ve geomorfometrik analizi
Morhometric and geomorhometric analysis of honeybees (Apis mellifera L.) distributed in northern iran
MOHAMMAD NİMA BADALİ