Geri Dön

Türk basınında hilafet tartışmaları (Abdülmecit Efendi'nin halifeliğe seçilmesinden kaldırılmasına kadar)

Calife discussions in the Turkish media from Abdülmecid Efendi's election as caliph, until removement

  1. Tez No: 875351
  2. Yazar: OZAN EROĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FATİH MEHMET SANCAKTAR
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 203

Özet

Halifelik, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in ölümünden sonra Müslümanların oluşturduğu devlet başkanlığı makamıdır. Hulefa-yı Raşidin dönemiyle başlayan hilafet makamı sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Memlükler ve Osmanlılar tarafından üstlenilmiştir. İlk önce seçimle iş başına gelen halifeler Emeviler döneminden itibaren babadan oğula geçen bir hanedanlık sistemine dönüşmüş ve bu durum 1924 yılına kadar sürmüştür. Genel olarak 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı Osmanlı topraklarına katmasıyla halifeliğin Osmanlılara geçtiği rivayet edilmektedir. İlk etapta Osmanlılar, padişahlık kurumuna daha çok atıf yaparken devletin zayıflaması, imparatorluk nüfusunun büyük bir oranın Müslümanların oluşturması ve İslam toplulukları arasında milliyetçilik akımının yayılmasını önlemek vs. gibi nedenlerden dolayı halifelik makamına büyük önem vermeye başlamıştır. Özellikle II. Abdülhamid hilafeti iç ve dış siyasetin bir argümanı haline getirmiştir. 1 Kasım 1922'de alınan karar ile saltanata son verilmiş, hilafetin Osmanlı Hanedanı'nın“erşat ve eslah”olanına verilmesi kararlaştırılmıştı. Bu karar hilafetin kaldırılmasına giden sürecin en önemli adımlarındandı. Ancak TBMM tarafından 1 Kasım 1922'de alınan kararda devlet başkanlığı hakkında bir hüküm bulunmaması çeşitli çevreler tarafından Halife Abdülmecid Efendi'nin devlet başkanı olarak görülmesine sebebiyet vermişti. Bu yasal boşluk 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilan edilmesi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın reisicumhur seçilmesiyle son buldu. Cumhuriyetin ilan edilmesi ve devlet başkanının belirlenmesi halifeliğin durumunu tekrardan tartışmaya açtı. Bu süreçte muhalif basında cumhuriyet rejimi, anayasa değişikliği ve devlet başkanına verilecek yetkiler vs. gibi konular üzerinden yürütülen tartışmalar bir kenara bırakılarak halifelik ve halifenin durumu meseleleri geniş bir şekilde işlenmeye başlandı. Özellikle Tevhid-i Efkar, Vatan ve Tanin gibi İstanbul matbuatının önemli gazetelerin başyazarlarının kaleme aldığı yazılar ve hazırlanan haberlerle Halife Abdülmecid Efendi Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya karşı bir denge unsuru olarak ön plana çıkarılmaya çalışıldı. Özellikle 9 Kasım 1923'te Halife Abdülmecid Efendi'nin istifa edeceğine dair haberlerin çıkması üzerine İstanbul matbuatı yeni hükümete karşı eleştirilerinin dozajını arttırdı ve bu İstanbul İstiklal Mahkemesine giden sürecin önünü açtı. Halifenin istifa şayiaları üzerine çıkan haberler, Ağa Han ve Emir Ali'nin Halife Abdülmecid Efendi'nin nüfuzunun attırılmasına öneren mektubun ilk olarak İstanbul matbuatında yayınlanması, Abdülmecid Efendi'nin tahsisatın arttırılması talep etmesi vs. gibi gelişmeler 3 Mart 1924'te TBMM tarafından halifeliğin kaldırılmasına yol açtı. Hilafetin ilgası üzerine kaleme alınan başyazılarda ve haberlerde olumsuz bir tutum görülmemiştir. Özellikle cumhuriyetin ilanı öncesi ve sonrasında sert eleştirilerde bulunan Tevhid-i Efkar, Vatan ve Tanin gibi gazeteler bu süreci destekler yorumlarda bulunmuştur.

Özet (Çeviri)

The Caliphate, established after death of the Prophet Muhammad, was the head of state for Muslims. The institution of the Caliphate began with the Rashidun Caliphate and subsequently held by the Umayyads, Abbasids, Mamluks and Ottomans. Initially, caliphs were elected, but starting with the Umayyads, the caliphate became a hereditary institution a practice that lasted until 1924 İt is generally believe that the caliphate passed to the Ottomans in 1517 when Sultan Selim incorporated Egypt into the Ottoman Empire. İnitially, the Ottomans emphasized the sultanate over the caliphate. However, the empire's weaking, the predominantly Muslim population, and the spread of nationalism among İslamic communities led to an increased emphasis on the caliphate. Notably, Sultan Abdulhamid II used the caliphate as a tool for both domestic and foreign policy. On November 1, 1922, the abolition of the sultanate was decided, and it was resolved that the caliphate would be assigned to the“most qualified”member of the Ottoman dynasty. The decision was a significant step towards the eventual abolition of the caliphate. However, the lack of a provision regarding the head of state in the decision by the Grand National Assembly of Turkey on Novenber 1, 1922, led some to view Caliph Abdülmecid Efendi as the head of state This legal ambiguity was resolved with the proclamation of the Republic on October 29, 1923, and the election of Mustafa Kemal Pasha as president. The proclamation of the Republic and the establishment of the presidency reignited discussions about the status of the caliphate. During this period, the opposition press shifted their focus from debates about the republican regime, constitutional amendments, and the powers of the president etc. to extensively cover the issues of the caliphate and the caliph. Prominent İstanbul newspaper such as Tevhid-I Efkar, Vatan and Tanin featured articles reports portraying Caliph Abdülmecid as a counterbalance to President Mustafa Kemal Pasha. On Novenber 9, 1923, reports of Caliph Abdülmecid Efendi's possible resignation intensified the criticism of the new government in the İstanbul press, paving the way for İstanbul İndependence Tribunal. The speculation about the caliph's resignation, the publication of letters from Aga Khan and Emir Ali proposing the enhance Caliph Abdülmecid Efendi's influence and Abdülmecid Efendi's request for increase allowances were among the developments that led to the abolition of the caliphate by the TBMM on March 3, 1924. Following the abolition of the caliphate, editorial and news coverage did not exhibit a negative stance. Newspapers that had previously been critical, such as Tevhid-I Efkar, Vatan and Tanin, supported the process surrounding the declaration of the Republic and its aftermath.

Benzer Tezler

  1. Mısır basınında hilafet tartışmaları 1922-1926

    Debates on the Caliphate in the Egyptian press 1922-1926

    HİLAL LİVAOĞLU MENKÜÇ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Tarihİstanbul Üniversitesi

    İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İLYAS TOPSAKAL

  2. Türk basınında siyasi bir gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın

    Başlık çevirisi yok

    AYŞE AZMAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Gazetecilikİstanbul Üniversitesi

    Gazetecilik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECLA ARAT

  3. 1904-1905 Rus-Japon Savaşında Osmanlı kamuoyu

    The Ottoman Public opinion During the Russo-Japanese War

    MEHMET SALİH ÇOBAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Tarihİstanbul Üniversitesi

    Yakınçağ Tarihi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MUSTAFA TANRIVERDİ

  4. Cumhuriyet Döneminin ilk İstiklal Mahkemesine giden süreç ve İstanbul İstiklal Mahkemesi

    The process to the Independence Tribunal of the Republic Period and The İstanbul İndependence Tribunal

    ABDULLAH AYDIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    TarihYozgat Bozok Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ İSMİGÜL ÇETİN

  5. Hilâfetin kaldırılmasının Türk basınına yansımaları

    Reflections of the abolition of caliphate in Turkish press

    NİDA ÖZMEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    TarihFırat Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. TURGAY MURAT