Finansal gelişme ve makroekonomik performans: Asya ve Latin Amerika deneyimine dönük gözlemler ve Türkiye ekonomisine ilişkin ampirik bulgular
Financial development and macroeconomic performance: Observations towards Asian and Latin American experiences and empirical findings related to the Turkish economy
- Tez No: 89081
- Danışmanlar: PROF. DR. TEZER ÖÇAL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1999
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 355
Özet
ÖZET Finansal gelişme literatürü incelendiğinde; finansal piyasaların önemli ölçüde derinlik kazanması, finansal araçların çeşitlenmesi ve finansal kurumların daha rekabetçi koşullarda çalışmasının, ancak finans sistemine dönük reformlarla mümkün olabileceğini, bunun da finansal liberalizasyon politikalarının uygulanmasına bağlı olduğunu savunan Neo Liberal görüşün Mc Kinnon-Shaw hipotezine ve dolayısıyla Neo Klasik temellere dayandığı görülmektedir. Bu görüşe göre; gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasaların derinleşmesi, mali baskıya son verilmesi ve finansal sistemin liberalizasyonu ile ilgili uygulamalara gidilmesi bir yandan tasarruflar, yatırımlar ve büyüme hızını arttırarak diğer yandan da enflasyonu düşürerek kaynak dağılımında etkinliği sağlamaktadır. öte yandan, finansal gelişme ve ekonomik kalkınma arasındaki nedensellik ilişkilerini ele alan ampirik çalışmaların ulaştıkları sonuçlar, gelişmekte olan ülkeler için önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Sözgelimi, Asya deneyimine bakıldığında, devletin finansal sistemin işleyişinde üstlendiği düzenleyici ve yönlendirici rolün, ekonomik büyümeyi hızlandıran faktörlerin başında geldiği gözlenmekte ve bu anlamda söz konusu deneyimin başarısı, finansal liberalizasyona dönük uygulamalardan kaynaklanmamaktadır. Latin Amerika deneyimi ise, finansal liberalizasyon politikalarının ekonomik istikrarsızlık ve kriz ortamını sürekli kılarak, düşük tasarruf ve yatırımlarla, yavaş büyüme ve yüksek enflasyon gibi sorunlara yol açtığını kanıtlamaktadır. Finansal liberalizasyon politikalarının, gelişmekte olan ülkelerde kendisinden beklenen olumlu sonuçlan doğurmaması, literatürde liberalizasyonun hızı ve sıralaması ile ilgili tartışmaların büyümesine neden olurken, aynı zamanda Neo Liberal yaklaşıma alternatif olarak belli başlı üç teorik yaklaşımın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlar; Yeni Yapısalcı, PostKeynesyen ve Yeni Keynesyen yaklaşımlardır. Her üç yaklaşımın da birbirinden ayrılan yönleri olmakla birlikte, ulaştıkları ortak bir sonuç vardır. O da, gelişmekte olan ülkelerde finansal gelişme ve ekonomik kalkınmanın her zaman finansal piyasaların derinleşmesi ve finansal sistemin liberal izasyonu ile mümkün olamayacağıdır. Yeni Yapısalcı yaklaşımın temel argümanları; gelişmekte olan ülkelerde organize olan (resmi) ve organize olmayan (gayri resmi) finansal piyasalar şeklindeki ikili piyasa ayrımının yanısıra, oligopolcü piyasa yapısına ve mark-up fiyatlama davranışlarına dayanmaktadır. Post Keynesyen yaklaşımın temel argümanları; ağırlıklı olarak bankacılık sektörüne dayalı bir finans sistemine, kırılgan bir finansal yapıya ve finansal istikrarsızlık ile kriz olgularına dikkat çekmektedir. Yeni Keynesyen yaklaşımın temel argümanları ise; bankacılık sektörünün yanısıra, sermaye piyasasını da ön plana çıkarmakta ve gelişmekte olan ülkelerdeki finansal piyasaların aksak bir şekilde işlemesi ve asimetrik bilgi dağılımı sonucu, ters seçim ve ahlaki risk gibi sorunlarla kredi tayınlaması durumunun ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Türkiye'de, 1980'li yılların başında uygulamaya konulan iç finansal liberalizasyona dönük politikalar sonucu, reel faiz oranları önemli ölçüde yükselmiş, ancak söz konusu politikalar tasarruflar, yatırımlar ve büyüme hızını arttırıcı, enflasyon oranını ise düşürücü yönde etkili olamamıştır. 1980'li yılların sonlarında, dış finansal liberalizasyon sürecine girilmesiyle, sermaye hareketleri serbest bırakılmış, bu dönemde izlenen yüksek faiz ve aşırı değerli döviz kuru politikaları, ülkeye önemli ölçüde bir sıcak para girişinin olmasına yol açmıştır. Türkiye ekonomisi, 1980 sonrası dönemde giderek kronikleşen bir yüksek enflasyon ve istikrarsız büyüme süresine girmiştir. Bu sürece girilmesinin en önemli sebeplerinden biri de, sürekli artan kamu finansman açıkları sorununa bir türlü çözüm bulunamamasıdır. Öte yandan, söz konusu dönemde Türkiye'nin bir üretim ekonomisinden rant ekonomisineIll dönüşmesinde, oldukça yükselen faiz oranlarının, kamu kesiminin finansmanı amacıyla, hazine tarafından rantiye kesimine adeta bir gelir transfer aracı olarak kullanılması da önemli ölçüde rol oynamıştır. 1994 yılında yaşanan finansal krizin olumsuz etkileri, daha sonra reel kesime sıçramış ve Türkiye ekonomisi, tarihindeki en yüksek enflasyon oranı (%150) ile en düşük büyüme hızını (-%6) görmüştür. Önümüzdeki dönemde, ülke ekonomisinin buna benzer finansal ve reel krizlerle karşı karşıya kalmaması için, öncelikli olarak kamu finansman açığı sorununa çözüm bulunmalıdır. Bunun yolu da, daha fazla iç borçlanmaya gitmek yerine, vergi gelirlerinin arttırılmasından geçmektedir. Bugüne kadar, ekonomi yönetiminde para politikası tek başına etkili bir araç olmaktan çıktığı için, artık maliye politikasına daha fazla ağırlık verilmelidir, öte yandan, devletin finansal sisteme ilişkin olarak düzenleyici ve yönlendirici rolünün etkin bir şekilde sağlanması, finansal piyasalarda görülen aşırı dalgalanmaların ve istikrarsızlıkların önlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Çünkü, 1997 yılından bu yana yaşanmakta olan ve Asya'dan Latin Amerika'ya kadar birçok ülkeye yayılma etkisi gösteren global finans krizi de bunun yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Özet (Çeviri)
IV ABSTRACT In reviewing the literature on financial development, it is seen that the Neo Liberal view which contends that for the financial markets to gain significant depths, for the financial instruments to attain more varieties and for the financial institutions to operate under more competitive conditions, are only possible with reforms oriented towards the financial system and that this is contingent on the implementation of financial liberalization policies, is based on Mc Kinnon-Shaw hypothesis and consequently on Neo Classic foundations. According to this view, gaining of depths by the financial markets, putting an end to financial repression and carrying out the liberalization of the financial system in developing countries, provide the efficiency on the allocation of resources by increasing savings, investments and growth rates on the one hand, while decreasing inflation on the other. The results obtained by the empirical studies which deal with the causality relations between financial development and economic growth, show significant differences for developing countries. For example, in looking at the Asian experience, it is seen that the regulating and directing role assumed by the government in the functioning of the financial system comes first from the point of view of the factors which accelerate economic growth and in this sense, the success of this experience does not stem from the implementations related to the financial liberalization. As for the Latin American experience, this proves that financial liberalization policies bring about some problems such as low savings and investments, slow growth and high inflation by making the atmosphere of economic instability and crisis in permanent. While the inability of the financial liberalization policies to create positive results expected from it in developing countries causes to grow the discussions on the speed and sequence of liberalization in literature, at the same time it has initiated to occur three significant theoretical approaches as an alternative to the Neo liberal view. These are Neo Structuralist, PostKeynesian and New Keynesian approaches. Although all three approaches have different aspects, they all reach a common result. This result is that financial development and economic growth in developing countries can not only be possible with financial deepening and financial liberalization. The main arguments of the Neo Structuralist approach are based on the oligopolistic market structure and the behaviour of mark-up pricing, in addition to the discrimination of dual market in the form of organized (formal) and unorganized (informal) financial markets in developing countries. The main arguments of Post Keynesian approach pay attention to a financial system based largely on the banking sector, the fragility of financial structure, financial instability and crisis. As for the main arguments of New Keynesian approach, these arguments give a priority to the capital market in addition to the banking sector and emphasize to occur the problems such as adverse selection and moral hazard and the situation of credit rationing as a result of imperfect functioning of the financial markets and assymetric distribution of information in developing countries. As a result of the implementation of policies oriented towards internal financial liberalization in Turkey at the begining of 1980s, real interest rates increased considerably, however these policies were not be able to effective in increasing savings, investments and growth rate and decreasing inflation. With the start of the external financial liberalization process at the end of 1980s, capital movements were set free, the implementation of high interest rates and over-valued foreign exchange rates policies during this period led to the entry of hot money into country considerably. After the period of 1 980s, Turkish economy entered into a process of chronic high inflation and instable growth. One of the main reasons that led to this process is the inability to find solution to the problem of ever growing public finance deficits. On the other hand, the use of considerable high interest rates as a means of income transfer to the rentier from the treasuryVI in order to finance the public sector, played a key role in the transition of Turkey from the production economy to the rent economy during this period! The negative effects of the financial crises experienced in 1994, were thrown out the real sector later, the highest inflation rate (150%) and the lowest growth rate (-6%) were observed in the history of Turkish economy. In order to prevent Turkey from encountering similar financial and real crisis in the future, the solution to the problem of public finance deficit must be found urgently. The way to do this is to increase tax revenues more than increasing internal debts. More emphasis should be given to the fiscal policy, owing to the monetary policy has not been effective by itself in the management of economy up to date. On the other hand, the achievement of regulating and directing role of the state efficiently in the financial system, is very important to prevent the excessive fluctuations and instabilities which have been seen in the financial markets. Because, the global financial crises which has been experienced since 1997 and had a contagion effect on the most countries from Asia to Latin America, has also needed to do this.
Benzer Tezler
- Özbekistan'ın geçiş döneminde uyguladığı politikaların makroekonomik performansa etkisi
The effect on macroeconomic performance of Uzbekistan's transformation policies
DÖNDÜ KURT
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
EkonomiNevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM ÖZTÜRK ÇETENAK
- Katılım bankalarının finansal performansı üzerinde etkili olan değişkenlerin belirlenmesi: Gelişen ve gelişmekte olan ülkeler üzerine bir uygulama
Determining the variables affecting financial performance of participation banks: An application on developing and emerging countries
ONUR DEMİRTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Bankacılıkİstanbul ÜniversitesiPara Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET SABRİ TOPAK
- Finansal istikrar ve makroekonomik performans ilişkisi: Karşılaştırmalı bir analiz
Relationship between financial stability and macroeconomic performance: A comparative analysis
BETÜL KURTOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
EkonomiPamukkale ÜniversitesiUluslararası Ticaret Ve Finansman Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. DİLEK DURUSU ÇİFTÇİ
- Merkez Bankası bağımsızlığı ve makroekonomik performans: Türkiye örneği
Central Bank independence and macroeconomic performance: Evidence from Turkey
SERKAN KARDEŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
EkonometriBursa Uludağ ÜniversitesiEkonometri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KADİR YASİN ERYİĞİT
- Bankaların finansal performansının seçilmiş makro göstergeler paralelinde analizi: Türkiye örneği
Analysis of banks' financial performance in parallel of selected macro indicators: The case of Turkey
MEHMET AKİF BALCI
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
BankacılıkAnkara Hacı Bayram Veli ÜniversitesiBankacılık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ABDURRAHMAN OKUR