Coupling ozone with GAC, AIX and biochar: Removal of pharmaceuticals from the biologically treated wastewater and fate of their transformation products
Ozonun granüler aktif karbon, iyon değişimi veya biyokömürle kombinasyonu ile farmasötiklerin biyolojik arıtılmış atıksudan giderilmesi ve transformasyon ürünlerinin akıbeti
- Tez No: 903976
- Danışmanlar: PROF. DR. İZZET ÖZTÜRK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Çevre Mühendisliği, Environmental Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Çevre Bilimleri, Mühendisliği ve Yönetimi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 121
Özet
Su kirliliğini önlemek amacıyla atıksu arıtma tesislerinden ilaçları etkili bir şekilde uzaklaştırmak için, maliyet-etkin dördüncül arıtma teknolojilerini geliştirmeye olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu bağlamda farmasötikler ve per- ve polifluoroalkil maddeler (PFAS) gibi kalıcı kirleticilerin de dahil olduğu organik mikrokirleticileri (OMK'lar) gidermek amacıyla çeşitli fiziksel, biyolojik ve kimyasal yöntemler geliştirilmektedir. Bu gelişmiş teknikler arasında ozonlama ve aktif karbon adsorpsiyonu, farmasötik konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltmak için ekonomik açıdan en uygun seçenekler olarak görülmektedir. Aktif karbon gibi karbon bazlı malzemeler, ilaçları uzaklaştırmak için kullanılan etkili adsorbentler olarak bilinmektedir. Benzer şekilde, ozon (O3), doğrudan veya hidroksil radikallerinin oluşturulması yoluyla organik mikrokirleticileri okside edebilen yüksek derecede etkili bir oksitleyici olarak işlev görmektedir. Ancak ozonlama neticesinde, bazı bileşikler mineralize edilmeden dönüşüm ürünleri adı verilen diğer maddelere dönüşebilmektedir. Bu durum ise orijinal bileşiğin varlığından daha yüksek bir toksisiteye neden olabilmektedir. Ayrıca, bromür ile ozon arasında gerçekleşen reaksiyon, toksik bir yan ürün olan bromatı üretmektedir. Bu bağlamda, ozonlamadan kaynaklanan potansiyel olumsuz etkileri azaltmak için genellikle biyolojik veya adsorptif sistemler gibi son işlemler uygulanması önerilmektedir. Bu sistemler, potansiyel dönüşüm ürünlerini ve yan ürünleri ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktadır. Aktif karbon adsorpsiyonu ile birlikte uygulandığında, ozonlama adsorpsiyona dirençli bileşikleri uzaklaştırmak için ilave bir yöntem olarak işlev görmektedir. Bunun yanısıra, geniş özgül yüzey alanına ve yüksek konsantrasyonda fonksiyonel gruplara sahip olan aktif karbonun, ozonlama sırasında oluşabilecek dönüşüm ürünlerini ve yan ürünleri ortadan kaldırma yeteneği kanıtlanmıştır. O3-GAK (granüler aktif karbon) eşleşmesinin etkinliği kanıtlanmış olmasına rağmen, literatürde ozonlama ile anyon değişimi (AIX) veya ozonlama ile biyokömür gibi daha sürdürülebilir adsorpsiyon malzemeleriyle yapılan kombinasyonlarla ilgili sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu tez kapsamında çalışılan O3-AIX kombinasyonunun denenmesinin temel sebebi ise, atıksu arıtma tesislerinin birçoğunda bulunan ve giderimi oldukça zor olan PFAS gibi kirleticileri uzaklaştırmada birçok atıksu arıtma tesisinine ışık tutma ihtimalinin bulunmasıdır. Çalışmada numune temin edilen Kentsel Atıksu Arıtma Tesisinde (AAT) arıtılan atıksu, Fyrisån Nehri'ne deşarj edilmektedir. Söz konusu atıksu buradan da Ekoln Gölü'ne, Mälaren Gölü'ne ve nihayetinde Baltık Denizi'ne akmaktadır. Fyrisån Nehri ayrıca şehrin içme suyu için kullanılan yeraltı suyu kaynağını doldurmada kullanılmaktadır. Sonuç olarak, arıtılmamış mikrokirleticileri içeren konvansiyonel olarak arıtılmış atıksu, nihayetinde içme suyu kaynağı olarak hizmet veren bir nehre deşarj edilmektedir. Bu bağlamda, bu çalışma atıksu arıtma tesisleri için potansiyel bir ileri arıtma adımının simülasyonunu amaçlamaktadır. Bu araştırmanın önemi, mikrokirleticileri tam ölçekli atıksu arıtma tesislerinden uzaklaştırmak için ileri tekniklerin uygulanmasına rehberlik etmesi ve aynı zamanda üç farklı kombine sistemde (ozon ve granüler aktif karbon filtrasyonu, ozon ve iyon değişimi ve ozon ve biyokömür) dönüşüm ürünlerinin akıbetini de araştırmasıdır. Bu tezin amacı, seçilen 24 farmasötiğin etkin bir şekilde giderimini ve ve bunların oksidasyon dönüşüm ürünlerini de içeren 7 metabolitinin akıbetinin incelenmesidir. Bu araştırmada, tam ölçekli AAT'nin gerçek çıkış suyu kullanılarak laboratuvar ölçeğinde gerçekleştirilen deneylerde O3-GAC, O3-biyokömür (iki farklı biyokömür çeşidiyle) ve O3-AIX kombinasyonları kullanılmıştır. Sistemde, her biri 2 hafta işletilmek üzere üç farklı O3 dozu ile çalışılmıştır. İki farklı biyokömürden biri orman biyokütlesinden, diğeri ise atıksu çamurundan türetilmiş olup, çalışmada bu materyalerin yanısıra yeniden aktive edilmiş GAC ve bir AIX reçinesi de dahil olmak üzere çeşitli adsorpsiyon filtrelerinin performansları değerlendirilmiştir. Sonuçlar değerlendirilirken sadece mikrokirleticilerin giderimine değil, aynı zamanda dönüşüm ürünlerinin ve yan ürünlerinin oluşumuna da odaklanılmıştır. İncelenen 24 ilacın 23'ü, Kungsängsverket AAT'den alınan çıkış atıksuyunda tespit edilmiştir. Bulgular, sertralin, trimetoprim, flukonazol, atenolol ve sülfametoksazol konsantrasyonlarının 500 ng/L'nin altında olduğunu, ancak venlafaksin, desvenlafaksin, fexofenadin, bikalutamid ve lamotrigin konsantrasyonlarının 5.000 ng/L'nin üzerinde olduğunu ortaya koymuştur. Çalışma sonuçlarına göre, 0.28 g O3/g ÇOK dozunda, seçilen ilaçların ortalama giderim oranları %8.8 ile %97 arasında değişirken, daha yüksek O3 dozları için (0.96 ve 2.17 g O3/g ÇOK) %86 ile %99 arasında değişiklik göstermiştir. Flukonazol, atenolol, metoprolol ve tramadol gibi ilaçlar, 0.28 g O3/g ÇOK ozon dozunda, furosemid, propranolol, klindamisin ve klaritromisin gibi yüksek giderime sahip bileşiklere kıyasla daha düşük giderim verimleri göstermiştir (%9-15). Bu çalışmada, ozonla yüksek reaktiviteye sahip olan üçüncül aminlerden olan setirizin ve fexofenadin, 0.28 g O3/g ÇOK dozunda sırasıyla %79 ve %89 giderim verimlerine ulaşmıştır. Bunun yanısıra, karbamazepin, diklofenak, sülfametoksazol ve trimetoprim gibi yüksek reaktifliğe sahip olan bileşikler, mevcut literatürle uyumlu olarak 0.28 g O3/g ÇOK ile sırasıyla %70, %85, %70 ve %88 oranında giderilmiştir. Öte yandan flukonazol, 0.28 g O3/g ÇOK ozon dozuyla %9'luk bir giderim oranına ulaşırken, atenolol ortalama %15 oranında giderilmiştir. Çalışmada performansı test edilen tüm sorpsiyon malzemeleri arasında GAC en iyi performans gösteren adsorban olmuş; iki hafta sürekli işletimden sonra dahi neredeyse tüm bileşiklerin konsantrasyonunu etkili bir şekilde ölçüm limitinin (LOQ) altına düşürmüştür (YH=864). Atıksu arıtma tesisinin genel sürdürülebilirliği açısından çalışmaya dahil edilen, AAT çamurundan elde edilen biyokömür 2'nin farmasötikleri gidermede potansiyel etkinliği önem arz etmektedir. Sonuçlara göre biyokömür 1, biyokömür 2'den daha iyi performans göstermiş olup, iki haftalık örnekleme periyodu sonuçlarına göre her iki adsorpsiyon malzemesi de (YH=864) karbamazepin, fexofenadin, tramadol, flukonazol, sülfametoksazol ve eritromisin de dahil olmak üzere çoğu hedef bileşiğin giderim performansında, adsorpsiyon kapasitesinin azalmasına bağlı olarak zamanla azalma gözlemlenmiştir. İki haftalık işletim süresinin sonunda, biyokömür 1, seçilen bileşikleri %30 ile %89 arasında (%ortalama 68) giderirken, biyokömür 2, söz konusu bileşikleri %8.5 ile %82 arasında (%ortalama 38) oranlarda gidermiştir. Öte yandan, PFAS uzaklaştırılması hedefiyle çalışmaya dahil edilen AIX, beklenildiği gibi, iki hafta sonunda biyokömür 1 ve 2'ye kıyasla daha düşük giderim performansı göstermiştir. AIX ile pozitif giderim verimlerini kapsayan sonuçlara göre (%BV=3,264) %2 ile %55 arasında değişen bir ortalama giderim (ortalama %20) gözlemlenmiştir. Ozon ile 4 farklı sorpsiyon materyalinin kombinasyon sonuçları incelendiğinde, GAK'ın en yüksek performans sergilediği (ortalama %99'dan fazla) gözlemlenmiş olup, yüksek performans çerçevesinde GAK'ı biyokömür 1 takip etmiştir. Genel olarak, ozonla biyokömür 1'in kombinasyonu (ortalama=%91, aralık: %42-99) biyokömür 2 ile olan kombinasyonundan (ortalama=%79, aralık: %29-99) daha iyi performans göstermiştir. Beklenildiği gibi farmasötikler için en düşük giderim oranları ozonla AIX'in kombinasyonu neticesinde gözlemlenmiştir (ortalama=%58, aralık: %6-98). Sonuçlara göre tüm numunelerde hem ozonlama öncesi hem de sonrasında yedi metabolitten altısı tespit edilmiştir. Bu bağlamda bazı metabolitlerin konsantrasyonlarının ozonlama sırasında azalmasına rağmen, citalopram N-oksit gibi bazı metabolitlerin konsantrasyonunun iki haftalık sürekli işletim periyodunda zamana bağlı olarak arttığı gözlemlenmiştir. 0.28 g O3/g ÇOK'luk bir O3 dozuyla sitalopram konsantrasyonu ortalama %81 azalırken, sitalopram N-oksit bileşiği (sitalopramla ilişkili E bileşiği)'nin konsantrasyonunun %19 arttığı tespit edilmiştir. Sistem, 2.17 g O3/g DOC'lik bir O3 dozunda çalıştığında ise sitalopram'ın konsantrasyonu ölçüm limitinin altına düşürülürken, sitalopram N-oksit konsantrasyonundaki artış %33'e ulaşmıştır. Çalışmada tespit edilmiş olan tüm metabolitlerin konsantrasyonu, iki hafta sürekli işletim sonunda ölçüm limitinin altına indirilmiştir. Biyokömür 1 ve biyokömür 2 için zamanla çoğu metabolitin konsantrasyonları lineer olarak azalırken, AIX için belirli metabolitlerin konsantrasyonları zamanla artmıştır. Üç ozon dozunda da (0.28, 0.96 ve 2.17 g O3/g ÇOK) bromat konsantrasyonları 5 µg/L'nin altında kalmıştır. Kullanılan AAT çıkış suyundaki bromür konsantrasyonu, en düşük ozon dozu olan 0.28 g O3/g ÇOK'ta 1.03 mg/L iken, daha yüksek ozon dozları olan 0.96 ve 2.17 g O3/g ÇOK'luk O3 dozlarında sırasıyla 0.52 ve 0.96 g O3/g ÇOK) farmasötikleri ve metabolitlerini yüksek oranda giderirken, nispeten düşük O3 dozunda (0.28 g O3/g ÇOK), etkili bir farmasötik giderimi için bir son işlemin gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak yüksek O3 dozları ile çalışmak, artan işletme maliyetleri ve dönüşüm ürünü oluşumu riski taşımaktadır. Bu nedenle, farmasötikler ve metabolitlerinin giderimi için tek başına ozonlama yönteminin kullanılması yerine, kombinasyonlu sistemlerin kullanılması önerilmektedir. Bu çalışmada incelenmiş olan farklı son işlem filtre adsorbanlarının karşılaştırma sonuçlarına göre, farmasötiklerin ve metabolitlerinin giderilmesi için en etkili yöntemin GAK olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuçlara göre iki farklı biyokömür tipinin adsorpsiyon kapasiteleri, sürekli iki haftalık işletme boyunca azalmış, ancak GAK'ın performansı tüm süre boyunca kararlı kalmıştır. Biyokömür 1'in performansı, farmasötik giderimi açısından biyokömür 2'yi geride bırakırken, AIX, en düşük giderim verimlerini sergilemiştir ve ozonlama sırasında hem ilaçların hem de PFAS'ların eş zamanlı uzaklaştırılması hedeflendiğinde bir son arıtma olarak yeterli olamayacağı sonucuna varılmıştır. Genel olarak, O3 ile GAK'ın kombinasyonu, farmasötiklerin giderimi için en etkili performansı göstermiştir. Biyokömür, ağaç gibi yenilenebilir malzemelerden elde edilebildiğinden, GAK'a karşı daha sürdürülebilir bir alternatif olarak umut vadetmektedir. Ancak, birleşik O3-biyokömür sistemlerinin etkinliğini daha iyi anlamak için, daha uzun süreli işletmeyi de içeren yeni araştırmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sistemlerin tam ölçekli bir AATT'ye uygulanmadan önce, daha kapsamlı bir laboratuvar ölçekli çalışma sonrasında pilot ölçekli sistemde incelenmesi gerekmektedir. Bunun yanısıra, ozon ve biyokömür kombine sistemi için bir yaşam döngüsü değerlendirmesi ve fizibilite analizi yapılması önerilmektedir.
Özet (Çeviri)
In order to prevent water pollution in the water bodies, there has been a rising interest in improving cost-efficient quaternary treatment technologies to efficiently remove pharmaceuticals from the effluents of wastewater treatment plants. Various methods, including physical, biological, and chemical processes, are being utilized to eliminate organic micropollutants (OMPs) which include pharmaceuticals and persistent pollutants such as per- and polyfluoroalkyl substances (PFAS). Among these advanced techniques, ozonation and activated carbon adsorption are currently suggested as the most feasible options for substantially decreasing pharmaceutical concentrations in the wastewaters. Carbon-based materials such as activated carbon are notably effective adsorbents used for removing pharmaceuticals. Likewise, ozone is a highly potent oxidizing agent capable of oxidizing micropollutants directly via O3 itself or indirectly through the generation of hydroxyl radicals. However, after ozonation, instead of being mineralized, compounds can be converted into other substances known as transformation products, which may pose greater toxicity than the original compound. Additionally, the reaction between bromide and ozone produces bromate which is a toxic and carcinogenic by-product. To mitigate potential adverse effects from ozonation, it is often recommended to implement post-treatments such as biological or adsorptive systems like granular activated carbon (GAC) to eliminate potential transformation products and by-products. When combined with activated carbon adsorption, ozonation acts as an additional method for removing compounds that are resistant to adsorption. Crucially, activated carbon, with its extensive specific surface area and high concentration of functional groups, has demonstrated its ability to eliminate transformation products and by-products that may be generated during ozonation. While the effectiveness of the O3-GAC pairing is well-documented in literature, less attention has been given to combinations like ozonation with anion exchange (AIX) or other potentially more sustainable sorption materials such as biochar. The O3-AIX combination is particularly intriguing for this study, as many wastewater treatment plants, including the WWTP that provided wastewater for this research, are grappling with the challenge of removing PFAS. The treated wastewater from the aforementioned WWTP is released into the Fyrisån River, which flows into Ekoln Lake, Mälaren Lake, and eventually to the Baltic Sea. Fyrisån River also contributes to replenishing a groundwater source used for the city's drinking water. Consequently, the conventionally treated wastewater, containing untreated micropollutants, is discharged into a river that ultimately serves as a drinking water source. Thus, this study aims to simulate a potential combined advanced treatment step for the wastewater treatment plant. This research is particularly noteworthy as it not only provides guidance for implementing advanced techniques to remove micropollutants in full-scale wastewater treatment plants, but also investigates the fate of transformation products within three different combined systems: ozone and granular activated carbon filtration, ozone and ion exchange, and ozone and biochar. The objective of this thesis was both to examine the effectiveness of removing 24 selected pharmaceuticals and to monitor the fate of 7 of their metabolites, including oxidation transformation products. This investigation utilized a combination of processes, namely O3-GAC, O3-biochar (with two different types of biochar), and O3-AIX, in laboratory-scale experiments using actual effluent from a full-scale WWTP. The entire system was operated with three different O3 dosages, each maintained continuously for two weeks. Various sorption filters, including two types of biochar (one derived from forest biomass and the other from sewage sludge), reactivated GAC, and an AIX resin, were assessed. The evaluation of results focused not only on micropollutant removal but also on the generation of transformation products and by-products. 23 out of the 24 pharmaceuticals examined were detected in the effluent wastewater collected from the Kungsängsverket WWTP in total. The findings revealed that concentrations of sertraline, trimethoprim, fluconazole, atenolol, and sulfamethoxazole were below 500 ng/L, whereas the average concentrations of venlafaxine, desvenlafaxine, fexofenadine, bicalutamide, and lamotrigine were above 5,000 ng/L. According to the study findings, the average removal of selected pharmaceuticals varied between 8.8% and 97% with an O3 dosage of 0.28 g O3/g DOC, while it ranged from 86% to 99% for higher O3 dosages (0.96 and 2.17 g O3/g DOC). Pharmaceuticals such as fluconazole, atenolol, metoprolol, and tramadol exhibited relatively lower removal rates (9-15%) with the specific O3 dosage of 0.28 g O3/g DOC compared to furosemide, propranolol, clindamycin, and clarithromycin, which showed high removal rates (>90%). Tertiary amines like cetirizine and fexofenadine, known for their high reactivity with ozone, achieved removal rates of 79% and 89%, respectively, via 0.28 g O3/g DOC in this study. Furthermore, highly reactive compounds such as carbamazepine, diclofenac, sulfamethoxazole, and trimethoprim were removed by 70%, 85%, 70%, and 88%, respectively, with 0.28 g O3/g DOC, consistent with existing literature. Conversely, fluconazole exhibited a removal rate of 9% with an O3 dosage of 0.28 g O3/g DOC, while atenolol had an average removal rate of 15%. Among all materials tested, GAC emerged as the top-performing sorbent, effectively removing nearly all compounds below the limit of quantification (LOQ) even after continuous operation for two weeks (BV=864). The potential efficacy of biochar 2 for pharmaceutical removal, which was derived from sewage sludge, was particularly significant for the overall sustainability of the WWTP. Although biochar 1 exhibited better performance than biochar 2, both sorption materials showed decreased sorption capacity over the two-week period (BV=864) for most target compounds, including carbamazepine, fexofenadine, tramadol, fluconazole, sulfamethoxazole, and erythromycin. By the end of the continuous two-week operation, biochar 1 achieved removal rates ranging between 30% and 89% (mean 68%), while biochar 2 removed selected compounds at rates of 8.5% to 82% (mean 38%). Conversely, AIX that has been included for PFAS removal, demonstrated lower removal rates as expected after two weeks compared to biochars 1 and 2, ranging between 2% and 55% (average: 20%) for positive removal rates (BV= 3,264). Based on the findings, GAC exhibited the highest performance when paired with ozone (>99%), followed by biochar 1. Generally, the combination of ozone with biochar 1 proved to be more effective (mean=91%, range: 42-99%) than with biochar 2 (mean=79%, range: 29-99%). As anticipated, the combination of ozone with AIX yielded the lowest removal rates for pharmaceuticals (mean=58%, range: 6-98%). Based on the findings, six out of seven metabolites were identified in samples both pre- and post-ozonation. The results suggested that while the concentrations of certain metabolites decreased during ozonation, some metabolites, including oxidation transformation products like citalopram N-oxide, exhibited an increase over the two weeks of continuous operation. On average, citalopram concentration decreased by 81%, whereas the concentration of citalopram N-oxide increased by 19% with an O3 dosage of 0.28 g O3/g DOC. With the system operating at 2.17 g O3/g DOC, citalopram's average removal reached the LOQ, while the increase in citalopram N-oxide exceeded to 33%. Furthermore, all detected metabolites were eliminated to below the LOQ using GAC after two weeks of operation. Concentrations of most metabolites exhibited a linear decrease over time for biochar 1 and biochar 2, while for AIX, concentrations of certain metabolites increased over time. During all three O3 dosages (0.28, 0.96, and 2.17 g O3/g DOC), bromate concentrations remained below 5 µg/L. At the lower O3 dosage of 0.28 g O3/g DOC, the bromide concentration in the utilized WWTP effluent was 1.03 mg/L, whereas at the higher O3 dosages of 0.96 and 2.17 g O3/g DOC, the bromide concentrations were 0.52 and 0.96 g O3/g DOC), while at lower O3 dosages (0.28 g O3/g DOC), a post-treatment became necessary for effective pharmaceutical removal. However, higher O3 dosages entail increased operational costs and pose a risk of transformation product formation. Therefore, employing combined systems for pharmaceutical and metabolites elimination is suggested as a preferable alternative to sole reliance on ozonation as the advanced treatment method. Comparative analysis of different post-treatment filter sorbents indicated that GAC yielded the most favorable results for pharmaceutical and metabolite removal. Conversely, the adsorption capacities of two distinct biochar types diminished over the continuous two-week operation, whereas GAC's performance remained consistent throughout. Biochar 1 outperformed biochar 2 in terms of pharmaceutical removal. AIX exhibited the lowest removal efficiencies, suggesting it may not suffice as a polishing step for ozonation when simultaneous removal of pharmaceuticals and PFAS is targeted. Overall, the combination of O3 with GAC demonstrated the most effective performance for pharmaceutical removal. Biochar holds promise as a more sustainable substitute for GAC, as it can be sourced from renewable materials like wood. However, there is a need for ongoing development to better understand the efficacy of combined O3-filter systems, with a focus on considering long-term operation. Before scaling up to a full-scale WWTP, conducting a life cycle assessment and feasibility analysis would be prudent steps to take.
Benzer Tezler
- The effect of peroxides on the ozonation of reactive dyebath effluent
Peroksitlerin reaktif boya banyo atıksularının ozonlanmasına etkisi
SHIMA FARASAT
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İDİL ARSLAN ALATON
- Pamuklu kumaşlar için yeni UV koruyucu reaktif boyaların sentezi
Synthesis of new UV protective reactive dyes for cotton fabrics
BÜŞRA SÖĞÜTLÜ
- Evaluation of co-substrate alternatives for co-digestion of sewage sludge: Coupling plant-wide modelling with life cycle analysis
Arıtma çamurunun birlikte çürütülmesi için ilave substrat alternatiflerinin değerlendirilmesi: Tesis bazlı modelleme ve yaşam döngüsü analizinin birlikte kullanılması
EMİRCAN KARA
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUSTAFA EVREN ERŞAHİN
- Yüksek sönümleme özelliğine sahip epiklorohidrin esaslı elastomerlerin hazırlanması ve karakterizasyonu
Preparation and characterization of high damping epichlorohydrin based elastomers
ORHAN SOYDAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Polimer Bilim ve TeknolojisiHacettepe ÜniversitesiPolimer Bilim ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MURAT ŞEN
- Degradability of synthetic dyestuff by acoustic cavitation: Impacts of system conditions and physical/chemical agents
Sentetik boyar maddelerin akustik kavitasyonla indirgenmesi
GÖKÇE TEZCANLI GÜYER
Doktora
İngilizce
2003
Çevre MühendisliğiBoğaziçi ÜniversitesiÇevre Teknolojileri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLSUN İNCE