Yaşamda anlam bulma, stresle başa çıkma ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkilerde narsisizmin rolü: Toplum örnekleminde transaksiyonel stres ve başa çıkma modeli kapsamında bir inceleme
The role of narcissism in the relationships between finding meaning in life, coping with stress, and quality of life: An examination within the framework of the transactional stress and coping model in a community sample
- Tez No: 905107
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ESİN TEMELOĞLU ŞEN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Psikoloji, Psychology
- Anahtar Kelimeler: Narsisizm, Yaşamın Anlamı, Stresle Başa Çıkma, Yaşam Kalitesi, Transaksiyonel Stres ve Başa Çıkma Modeli, Narcissism, Meaning in Life, Coping with Stress, Quality of Life, Transactional Stress and Coping Model
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uygulamalı Psikoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Klinik Psikoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 201
Özet
Bu araştırmada, Lazarus ve Folkman tarafından 1984 yılında geliştirilen 'Transaksiyonel Stres ve Başa Çıkma Modeli' (TSBÇM) kapsamında narsisizmin, yaşamda anlam bulma, stresle başa çıkma ve yaşam kalitesi üzerindeki ve birbirleriyle olan ilişkilerindeki etkilerini ortaya koymak; kavramların arasındaki ilişkilerin doğasına dair literatüre katkı sunmak ve geliştirilecek müdahalelere kaynak oluşturmak amaçlanmıştır. Araştırmanın en temel sorusu; narsisizmin büyüklenmeci ve kırılgan boyutlarının ilgili değişkenler ve aralarındaki ilişkiler üzerinde ne gibi etkileri olabileceğidir. TSBÇM, tüm bu değişkenleri bir arada incelemeyi sağlayacak teorik bir çatı sunmaktadır. Model, birincil değerlendirmeler (stres kaynağına ilişkin) ve ikincil değerlendirmelerin (stresör faktörüyle başa çıkmada bireysel kaynaklara ilişkin) bir arada hangi başa çıkma stratejisinin kullanılacağını belirlediğini; başa çıkma stratejilerinin ise yaşam kalitesi gibi sağlık sonuçlarını etkilediğini öne sürmektedir. Öte yandan model kapsamında birincil ve ikincil değerlendirmelerin, stresle başa çıkma stratejilerinin ve bunların sonuçlarının kişilik özelliklerinden de etkilenebildiği öngörülmektedir. Bu araştırmada modele etkisi açısından incelemeye alınan kişilik özelliği, çağımızın önemli klinik görüngülerinden olan narsisizmdir. Çalışmanın katılımcılarını yaşları 18 ile 77 arasında değişen, farklı sosyodemografik özelliklerde toplam 607 yetişkin (342 kadın, 265 erkek) oluşturmuştur. Araştırmaya katılım için onam vermiş katılımcıların demografik bilgileri 'Psikososyodemografik Bilgi Formu', narsisizmi 'Patolojik Narsisizm Envanteri', yaşam anlamları 'Yaşamın Anlamı Ölçeği', stresle başa çıkma stratejileri 'Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği' ve yaşam kaliteleri 'SF 36 Yaşam Kalitesi Ölçeği' ile online platform üzerinden ölçülmüştür. Araştırma değişkenlerinin birbirleriyle ilişkileri korelasyon analizi ile incelenmiş, sonuç değişkeni olarak ele alınmış yaşam kalitesi üzerindeki etkileri için ise basit doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarında bütün değişkenlerin birbirleriyle ilişkili olduğu ve yaşam kalitesi üzerinde anlamlı yordayıcı etkileri olduğu bulgulanmıştır. Narsisizmin bu ilişkileri nasıl etkileyeceğine yönelik araştırma sorusu için aynı analizlere narsisizm dahil edildiğinde, narsisizmin farklı boyutlarının, söz konusu korelasyonel ilişki ve yordayıcı etkilerde farklı çıktılar verdiği bulgulanmıştır. Araştırma değişkenlerinin farklı narsisizm türlerindeki görüngülerini incelemek için farklı narsisizm türlerindeki ölçek ortalamaları incelenmiştir. Bunun için yapılan tek yönlü ANOVA analiz sonuçları, büyüklenmeci narsisizmin yaşamda daha yüksek anlam bulma, daha fazla problem odaklı daha az duygu odaklı başa çıkma ve daha yüksek yaşam kalitesiyle ilişkili olduğu; kırılgan narsisizmin ise daha düşük anlam duygusu, daha fazla duygu odaklı daha az problem odaklı başa çıkma ve daha düşük yaşam kalitesiyle ilişkili olduğu sonuçlarını vermiştir. Demografik değişkenlere dair bağımsız örneklemler için T-Testi ve gruplar arası fark ANOVA analizlerinde, 35 yaş üstü olmak, erkek olmak, evli olmak, çalışıyor olmak ve orta-üstü gelir düzeyine sahip olmanın psikolojik yaşam kalitesini yükseltici faktörler olduğu sonuçları elde edilmiştir. Öte yandan fiziksel yaşam kalitesinde ise tek anlamlı faktörün aktif çalışma hayatı olduğu ve fiziksel yaşam kalitesinin çalışanlarda daha yüksek olduğu bulgulanmıştır. Narsisizmin iki boyutu da cinsiyetler arasında anlamlı olarak fark göstermemiştir ancak evli ve çalışan katılımcıların büyüklenmeci narsisizmi daha yüksek bulunmuş, kırılgan narsisizmleri ise farklılaşmamıştır. Kırılgan narsisizmin ise yaş ilerledikçe azaldığı bulgulanmış fakat büyüklenmeci narsisizmde yaş grupları arasında anlamlı fark görülmemiştir. Yaşamın anlamı açısından farklılık gösteren demografik değişkenler medeni durum ve çalışma hayatı olmuş; evli olan ve çalışan katılımcıların yaşamlarını daha anlamlı bulduğu görülmüştür. 50 yaş üzeri, evli, çalışan, orta-yüksek gelir düzeyli grupların diğer gruplardan daha fazla problem odaklı başa çıkma stratejisi kullandığı bulgulanmıştır. Öte yandan evlilerin bekarlardan; düşük ve orta gelir düzeyindeki katılımcıların ise yüksek gelir düzeyindeki katılımcılardan daha fazla duygu odaklı başa çıkma stratejisi kullandığı bulgulanmıştır. Araştırmada duygu odaklı başa çıkmanın yaşam kalitesinin fiziksel ve psikolojik alt boyutlarıyla farklı narsisizm türlerinde tutarlı bir şekilde negatif ilişkili olduğuna dair elde edilen bulgular, duygu odaklı başa çıkmanın kısa vadedeki işlevselliğinin yaşam kalitesi gibi uzun vadeli sağlık sonuçları için geçerliliği konusunda soru işaretleri oluşturma konusunda önemli olmuştur. Yaşamın anlamının değişkenler ve gruplar arasında kısıtlı etkilerde bulgular vermesi, anlam değişkeninin anlam değil anlamsızlık duyguları üzerinden incelenmesinin daha isabetli olabileceği fikrini doğurmuştur. Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde narsisizmin büyüklenmeci boyutunun sağlık sonuçları üzerinde kırılgan narsisizme göre daha avantajlı olduğu söylenebilir.
Özet (Çeviri)
In this study, the aim is to reveal the effects of narcissism on finding meaning in life, coping with stress, and quality of life, as well as their interrelationships, within the scope of the“Transactional Model of Stress and Coping”(TMSC) developed by Lazarus and Folkman in 1984. Additionally, it seeks to contribute to the literature regarding the nature of the relationships between these concepts and provide a resource for future interventions. The fundamental research question is: what potential effects do the grandiose and vulnerable dimensions of narcissism have on the relevant variables and their relationships? The TMSC offers a theoretical framework to examine all these variables together. The model suggests that primary appraisals (related to the source of stress) and secondary appraisals (related to individual resources for coping with the stressor) collectively determine which coping strategy will be used, and these coping strategies, in turn, affect health outcomes such as quality of life. Moreover, the model also posits that primary and secondary appraisals, coping strategies, and their outcomes can be influenced by personality traits. The personality trait examined in this study, in terms of its impact on the model, is narcissism—one of the significant clinical phenomena of our time. The study's participants consisted of a total of 607 adults (342 women, 265 men), ranging in age from 18 to 77, with various sociodemographic characteristics. The demographic information of participants who provided consent for the study was collected using the 'Psychosociodemographic Information Form'. Narcissism was measured using the 'Pathological Narcissism Inventory', meanings in life with the 'Meaning in Life Questionnaire', coping styles with the 'Coping Styles Scale' and quality of life with the 'SF-36 Quality of Life Scale' all of which were administered through an online platform. The relationships between the research variables were examined using correlation analysis, while simple linear regression analysis was employed to assess their effects on quality of life, which was treated as the outcome variable. The analysis results indicated that all variables were interrelated and had significant predictive effects on quality of life. When narcissism was included in the same analyses to explore how it influences these relationships, it was found that the different dimensions of narcissism yielded varying outcomes in terms of the correlational relationships and predictive effects. To investigate the manifestations of the research variables across different types of narcissism, the scale means for different narcissism types were examined. The results of the one-way ANOVA analysis revealed that grandiose narcissism was associated with higher levels of meaning in life, more problem-focused and less emotion-focused coping, and higher quality of life. In contrast, vulnerable narcissism was associated with lower levels of meaning in life, more emotion-focused and less problem-focused coping, and lower quality of life. In the independent samples T-tests and ANOVA analyses of differences between groups for demographic variables, the results showed that being over 35 years old, being male, being married, being employed, and having an upper-middle income level were factors that enhanced psychological quality of life. On the other hand, the only significant factor for physical quality of life was active employment, with employed participants having higher physical quality of life. Neither dimension of narcissism showed a significant difference between genders. However, grandiose narcissism was found to be higher in married and employed participants, while vulnerable narcissism did not show any significant differences in these groups. It was also found that vulnerable narcissism decreased with age, but no significant differences were observed between age groups for grandiose narcissism. Regarding the meaning of life, the demographic variables that showed differences were marital status and employment, with married and employed participants perceiving their lives as more meaningful. Participants over 50, those who were married, employed, and had middle to high income levels were found to use problem-focused coping strategies more frequently than other groups. On the other hand, it was found that married participants used emotion-focused coping strategies more than singles, and those with low to middle income levels used these strategies more than those with higher income levels. The findings of the study, which consistently show a negative relationship between emotion-focused coping and the physical and psychological subdimensions of quality of life across different types of narcissism, are significant in raising questions about the relevance of the short-term functionality of emotion-focused coping for long-term health outcomes such as quality of life. The limited effects of the meaning of life across variables and groups suggest that examining the variable of meaning through feelings of meaninglessness rather than meaning itself might be more appropriate. Overall, the results suggest that the grandiose dimension of narcissism may be more advantageous for health outcomes compared to vulnerable narcissism.
Benzer Tezler
- Finding authentic meaning at work and self-actualization from an existentialist perspective: A qualitative study for early career, female therapists
Varoluşçu perspektiften iş yerinde otantik anlam bulma ve kendini gerçekleştirme: Erken kariyer, kadın terapistler için niteliksel bir araştırma
CANSU ÇABUCAK
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Psikolojiİstanbul Bilgi ÜniversitesiÖrgütsel Psikoloji Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GERGELY CZUKOR
- Radyoterapi alan meme kanseri hastalarında yaşamdan anlam bulma ve yaşam kalitesinin, öz-yeterlik için semptom yönetimine etkisi
The effect of life finding meaning and quality of life on symptom management for SELF-efficiency in breast cancer patients taking radiotherapy
DERYA KAYA
- Alkol ve madde kullanımı ile yaşam anlamı ve amaçları arasındaki ilişki: Eskişehir ilinde yaşayan beliren ve genç yetişkinlerle yapılan çalışma
The relationship between alcohol and substance use and the meaning and purpose of life: A study with beren and young adults living in Eskişehir province
CANSEL AKTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
PsikolojiÜsküdar ÜniversitesiKlinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FERİDE GÖKBEN HIZLI SAYAR
- Isparta ilindeki görme engelli bireylerde yaşam amacı oluşturma, yaşamda anlam bulma ve umut düzeylerinin belirlenmesi
Determination of the levels of li̇fe goals, meaning in life and hope for visually impaired individuals living in Isparta
HİLAL CENGİZ DENİZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
HemşirelikOkan ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SALİHA HALLAÇ
- Psikoaktif madde kullanım bozukluğu tanısı alan 18-24 yaş arası gençlerde yaşam amacı oluşturma ve yaşamda anlam bulma düzeylerinin belirlenmesi
Determination of setting life goals and meaning in life levels in youth between 18-24 years old diagnosed with psychoactive substance use disorders
ABDULLAH KÜÇÜK
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
HemşirelikAkdeniz ÜniversitesiHemşirelik Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SALİHA HALLAÇ