Koroner yavaş akımda kronotropik inkompetans
Chronotropic incompetence in coronary slow flow
- Tez No: 909746
- Danışmanlar: PROF. DR. NESLİGÜL YILDIRIM
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 90
Özet
Amaç: Koroner yavaş akımın(KYA) ve kronotropik yetersizliğin(KY) artan mortalite ile ilişkisi daha önce gösterilmiştir. KYA'ın kesinleşmiş bir tedavi protokolü yoktur. Biz bu çalışmada;“KYA'ı olan hastalarda KY var mıdır ? Varsa bu hastaların kardiyak şikayetler ile hastaneye başvuru sıklıklarında artış var mıdır? ”gibi sorulara yanıt bulmayı hedefledik. Yöntem: Çalışmamıza hastanemize başvuran şikayetleri nedeni ile 12 derivas-yonlu elektrokardiyografi(EKG), ekokardiyografi ve kan tetkiki yapılmış sonrasında ileri tetkik olarak egzersiz ekg testi(EET) ve koroner anjiyografi yapılmış, 18 yaşın-dan büyük, anjiyografi sırasında Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI) kare sayısına göre KYA tespit edilen 29 hasta ve normal koroner arter (NKA) saptanan 27 kişi kontrol grubu olarak dahil edilmiştir. Bir veya daha fazla koroner arterde darlık veya obstrüksiyon izlenmeksizin düzeltilmiş TIMI frame sayısı (TFC) > 27 olması KYA fenomeni varlığı olarak değerlendirildi. Hastaların KY varlığı EET'de yaşa göre beklenen maksimum kalp hızının(YGBKH) %80'ine ulaşamaması olarak kabul edildi. Kronotropik indeks (Kİ), Kalp hızı(KH) rezervinin bir göstergesi olarak ta-nımlanmaktadır. KH rezervi ise dinlenmeden maksimum egzersize kadar olan KH'daki değişim olarak tanımlanır. Dinlenmeden zirve egzersize kadar KH'daki de-ğişimin, dinlenme KH'ı ile YGBKH arasındaki farka bölünmesiyle Kİ elde edilir[1]; (𝐾İ=(𝐾𝐻𝑝𝑖𝑘−𝐾𝐻𝑑𝑖𝑛𝑙𝑒𝑛𝑚𝑒)/(𝑌𝐺𝐵𝐾𝐻−𝐾𝐻𝑑𝑖𝑛𝑙𝑒𝑛𝑚𝑒)𝑥100) [1]. Biz de çalış-mamızda bu formülü kullandık. Bulgular: Bu çalışmaya %51,8'i (n=29) KYA hastası, %48,2'si (n=27) de kont-rol grubu olmak üzere toplam 56 hasta dahil edildi. KYA grubunda vücut-kitle in-deksi (VKİ) ortalaması ve hipertansiyon(HT) varlığı oranı kontrol grubuna göre ista-tistiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p değerleri sırasıyla; p=0,015, p=0,039). KYA tespit edilen hasta grubunda trombosit değerleri kontrol grubuna göre istatistik-sel olarak anlamlı düşük tespit edilirken; üre ve ürik asit değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p değerleri sırasıyla; p=0,002, p=0,027, p=0,026). KYA tespit edilen hasta grubunda sol atriyum(SA) çapı, sol vent-rikül(SV) diyastolik ve sistolik çapları, SV enddiyastolik volümü, SV sistolik kütlesi, mitral kapaktan ölçülen deselerasyon zamanı değerleri kontrol grubuna göre istatis-tiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p değerleri sırasıyla; p=0,041, p=0,034, p=0,014, p=0,022, p=0,025, p=0,011). Mitral kapaktan ölçülen deselerasyon eğim değeri KYA grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düşük sap-tandı (p=0,009). EET sırasında ulaşılan maksimum kalp hızı KYA tespit edilen has-talarda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düşük saptandı (p=0,045). KYA tespit edilen hasta grubunda KY varlığı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p=0,038). Fakat Kİ arasında anlamlı fark yoktu (p=0,953). Duke treadmill skorlar(DTS)ı gruplar arasında benzer olarak tespit edildi (p>0,05). Sonuç: KYA hastaların EET'nde KY olarak adlandırılan YGBKH'nın %80'ine ulaşamama durumu istatiksel olarak anlamlı daha fazla bulunmaktaydı. Fakat KY'in bir göstergesi olan Kİ değerlerinde gruplar arasında anlamlı farklılık izlenmedi. Bu sonuçlar bize KYA'da otonomik disfonksiyon varlığını düşündürmektedir. Fakat bu konuyla ilgili daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Objective: Previous studies have associated coronary slow flow (CSF) and chronotropic incompetence (CI) with increased mortality. There is no established tre-atment protocol for CSF. In this study, we aimed to answer questions such as“Is there CI in patients with CSF? If so, is there an increase in the frequency of hospital admis-sions due to cardiac complaints in these patients?”Methods: Our study included 29 patients with CSF detected by Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI) frame count and 27 control individuals with normal coronary arteries (NCA) who were admitted to our hospital and underwent 12-lead electrocardiography (ECG), echocardiography, and blood tests, followed by exercise ECG test (EET) and coronary angiography. CSF was defined as a corrected TIMI frame count (TFC) > 27 without stenosis or obstruction in one or more coronary arte-ries. CI was defined as the inability to reach 80% of the age-predicted maximum heart rate (APMHR) during EET. Chronotropic index (CI) was calculated as a measure of heart rate (HR) reserve, using the change in HR from rest to peak exercise divided by the difference between resting HR and APMHR. [1] We used the same calculation in our study. 𝐶𝐼:(𝐻𝑅𝑚𝑎𝑥−𝐻𝑅𝑟𝑒𝑠𝑡)/(𝐴𝑃𝑀𝐻𝑅−𝐻𝑅𝑟𝑒𝑠𝑡)𝑥100 Results: A total of 56 patients, 51.8% (n=29) with CSF and 48.2% (n=27) cont-rols, were included. In the CSF group, the mean body mass index (BMI) and the pre-sence of hypertension (HT) were statistically significantly higher than the control group (p=0.015, p=0.039, respectively). Platelet counts were significantly lower, while urea and uric acid levels were significantly higher in the CSF group compared to cont-rols (p=0.002, p=0.027, p=0.026, respectively). Left atrium (LA) diameter, left vent-ricle (LV) diastolic and systolic diameters, LV end-diastolic volume, LV systolic mass, and deceleration time measured from the mitral valve were significantly higher in the CSF group (p=0.041, p=0.034, p=0.014, p=0.022, p=0.025, p=0.011, respectively). The deceleration slope measured from the mitral valve was significantly lower in the CSF group (p=0.009). The maximum HR achieved during EET was significantly lower in the CSF group compared to controls (p=0.045). The presence of CI was significantly higher in the CSF group compared to controls (p=0.038), but there was no significant IV difference in the chronotropic index (p=0.953). Duke treadmill scores (DTS) were si-milar between the groups (p>0.05). Conclusion: The inability to reach 80% of APMHR, termed CI, was signifi-cantly more prevalent in CSF patients during EET. However, there was no significant difference in the chronotropic index, a marker of CI, between the groups. These fin-dings suggest the potential presence of autonomic dysfunction in CSF patients, altho-ugh further studies are needed to explore this aspect.
Benzer Tezler
- İzole perfüze sıçan kalbinde asetilkolinin etki mekanizmaları
Effect mechanisms of acetylcholine in isolated perfused rat hearts
SADİYE ATEŞ
- Koroner yavaş akımda EKG bulguları ve bağlantılı değişkenler
ECG findings and related variables in coronary slow flow
İPEK BÜBER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
KardiyolojiPamukkale ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAVANE ASUMAN KAFTAN
- Koroner yavaş akımda dolaşım bozukluğunun fundus fluoresein anjiografi ile değerlendirilmesi
Evaluation of circulation disorder in coronary slow flow by fundus fluorescein angiography
ŞAHBENDER KOÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
KardiyolojiBaşkent ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET BÜLENT ÖZİN
- Koroner yavaş akımda paraoksonaz gen polimorfizmleri
Paraoxonase gene polymorphyism in coronary slow flow
ARZU NESLİHAN AKGÜN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
KardiyolojiFırat ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
DOÇ. DR. MUSTAFA FERZEYN YAVUZKIR
- Koroner yavaş akımı olan hastalarda kalp hızı değişkenliği, elektrokardiyografik değişiklikler ile serum galectin 3 düzeyi ilişkisi
Relation of heart rate variability, electrocardiographic changes and serum galectin 3 levels in patients with coronary slow flow
ASLIGÜL CÜREOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
KardiyolojiÇukurova ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA DEMİRTAŞ