Doğurganlık çağındaki evli kadınlarda adet öncesi gerilim sendromunun cinsel yaşam üzerine etkisi
The effect of premenstrual syndrome on sexual life in married women of fertile age
- Tez No: 911125
- Danışmanlar: DOÇ. DR. HABİBE İNCİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Aile Hekimliği, Family Medicine
- Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, premenstürel sendrom, adet öncesi gerilim sendromu, adet öncesi sendrom, cinsel yaşam kalitesi ölçeği, Family medicine, premenstrual syndrome, premenstrual tension syndrome, sexual quality of life scale
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 95
Özet
Amaç: Bu çalışmada doğurganlık çağındaki evli kadınlarda adet öncesi gerilim sendromunun (AÖS) cinsel yaşam kalitesi üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, 01.02.2024-30.04.2024 tarihleri arasında Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Karabük İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı birimlerde 261 hasta üzerinde kesitsel bir anket çalışması olarak yürütülmüştür. Çalışmaya katılmayı kabul eden bireylerden yazılı onam alınarak yüz yüze anket uygulandı. Erkekler, doğurganlık çağı dışındaki kadınlar, gebeler, yabancı uyruklular, oral kontraseptif kullananlar, evli olmayan kadınlar ve araştırmaya katılmaya gönüllü olmayanlar çalışma dışında bırakıldı. Anket formu 24 sorudan ve cinsel yaşam kalitesi ölçeğinden oluşmaktadır. Araştırma sonuçları SPSS yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Kadınların %90,42'si adet görmeyi doğal ve fizyolojik bir süreç olarak tanımlarken, %4,6'sı rahatsızlık verici bir durum olarak görmektedir. Çalışmaya katılanların %90,04'ünde fiziksel ya da ruhsal şikayetlerden en az biri mevcuttu. Çalışmada AÖS (adet öncesi gerilim sendromu, premenstürel sendrom) tanı kriterleri göz önüne alındığında çalışmaya katılan kadınların %55,56'sı AÖS + olarak değerlendirildi. AÖS saptanmayanların CYKÖ (cinsel yaşam kalitesi ölçeği) puanı istatistiksel anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Katılımcılardan kronik hastalığı olanlarda, düzenli ilaç kullananlarda ve dismenoresi olanlarda AÖS sıklığı istatistiksel anlamlı düzeyde yüksek saptandı. CYKÖ puanında 1 birimlik artış AÖS pozitifliğini %13,6 düşürürken, akrabada AÖS olması AÖS pozitifliğini 3,234 kat arttırmaktaydı. Adet döngüsü 35 günden fazla olanların AÖS pozitiflik riski adet döngüsü 21 günden az olanlardan 6,113 kat yüksek olduğu belirlendi. Katılımcıların %45,98'i AÖS semptomları yaşadığında uykuya daha fazla zaman ayırmak gerektiğini, %26,44'ü kafein ve tuz tüketimimim azaltılması gerektiğini, %23,37'si magnezyum desteği almak gerektiğini, %16,86'sı D vitamini desteği almak gerektiğini belirtmiştir. Katılımcıların %30,27'si AÖS semptomları yaşandığı sırada hiçbir şey yapmaya gerek olmadığını ifade etmiştir. Katılımcıların AÖS'de tedavi seçeneği olarak %49,43'ü ağrı kesicilerini, %14,18'i antidepresanları, %14,18'i doğum kontrol haplarını, %8,05'i östrojen baskılayıcı ilaçları belirtmiştir. Katılımcıların %40,61'i bilmiyorum yanıtını vermiştir. Çalışmada katılımcıların CYKÖ toplam puan ortanca değeri 74,44 olarak bulundu. Katılımcılardan ön lisans ve üstü eğitim düzeyine sahip olanların CYKÖ puanı istatistiksel anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Çocuk sahibi olmayan katılımcıların CYKÖ puanı çocuk sahibi olanlardan istatistiksel anlamlı düzeyde yüksekti. Geliri giderinden az olan katılımcıların CYKÖ puanı diğer gelir gruplarından istatistiksel anlamlı düzeyde düşük saptandı. Çalışmada kronik hastalığı olmayan grubun CYKÖ puanı kronik hastalık sahibi olanlardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksekti. Çalışmada dismenoresi olmayanların CYKÖ puanı istatistiksel anlamlı düzeyde yüksek saptandı. Katılımcılardan akrabasında AÖS olanların CYKÖ puanı olmayanlardan istatistiksel anlamlı düzeyde düşük saptandı. Çalışmaya dahil edilenlerden fiziksel ve ruhsal şikayeti olanların CYKÖ puanı şikayeti olmayanlardan istatistiksel anlamlı düzeyde düşük saptandı. Katılımcıların yaşları ile CYKÖ puanı arasında negatif yönlü düşük/orta düzeyde korelasyon saptandı. Sonuç: Adet öncesi gerilim sendromunun (AÖS) fiziksel ve psikolojik belirtileri cinsel yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkilere sebep olabilmektedir. Birinci basamak hekimleri tarafından hastalar bütüncül olarak değerlendirilip gerekli tedaviler başlanmalı veya hastalar ilgili branş hekimlerine yönlendirilmelidir.
Özet (Çeviri)
Aim: The aim of this study was to investigate the effect of premenstrual syndrome (PMS) on the quality of sexual life in married women of childbearing age. Materials and Methods: The study was conducted as a cross-sectional survey study on 261 patients in Karabük Training and Research Hospital and Karabük Provincial Health Directorate units between 01.02.2024-30.04.2024. Written informed consent was obtained from the individuals who agreed to participate in the study and a face-to-face questionnaire was administered. Men, women outside the childbearing age, pregnant women, foreign nationals, oral contraceptive users, unmarried women and those who did not volunteer to participate in the study were excluded from the study. The questionnaire consisted of 24 questions and a sexual quality of life scale. The results of the study were analyzed using SPSS software. Result: While 90.42% of the women defined menstruation as a natural and physiological process, 4.6% considered it as a disturbing condition. At least one of the physical or mental complaints was present in 90.04% of the participants. Considering the diagnostic criteria for PMS, 55.56% of the women participating in the study were evaluated as PMS+. The SQLS (sexual quality of life scale) score of those without PMS was found to be statistically significantly higher. The frequency of PMS was found to be statistically significantly higher in participants with chronic diseases, regular medication use and dysmenorrhea. While a 1-unit increase in the SQLS score decreased PMS positivity by 13.6%, having PMS in a relative increased PMS positivity by 3.234 times. Those with a menstrual cycle of more than 35 days had a 6.113 times higher risk of PMS positivity than those with a menstrual cycle of less than 21 days. 45.98% of the participants stated that they should spend more time sleeping when experiencing PMS symptoms, 26.44% stated that they should reduce caffeine and salt consumption, 23.37% stated that they should take magnesium supplements, and 16.86% stated that they should take vitamin D supplements. 30.27% of the participants stated that there was no need to do anything when experiencing PMS symptoms. 49.43% of the participants reported painkillers, 14.18% antidepressants, 14.18% birth control pills and 8.05% estrogen suppressants as treatment options for PMS. 40.61% of the participants answered that they did not know. In the study, the median value of the participants' total score on the SQLS was found to be 74.44. Among the participants, those with an associate's degree and higher education level had a statistically significant higher score. Participants who did not have children scored statistically significantly higher than those who had children. Participants whose income was less than their expenditure had a statistically significantly lower score on the SQLS compared to other income groups. The SQLS score of the group without chronic diseases was statistically significantly higher than those with chronic diseases. In the study, the SQLS score of those without dysmenorrhea was found to be statistically significantly higher. Participants whose relatives had PMS had a statistically significantly lower SQLS score than those without PMS. Among the participants included in the study, those with physical and mental complaints had statistically significantly lower SQLS scores than those without complaints. There was a negative low/moderate correlation between the age of the participants and the SQLS score. Conclusion: Physical and psychological symptoms of premenstrual syndrome may have negative effects on the quality of sexual life. Patients should be evaluated holistically by primary care physicians and necessary treatments should be initiated or patients should be referred to relevant specialty physicians.
Benzer Tezler
- Bucak köyü ve civarında doğurganlık çağındaki evli kadınlarda ruhsal hastalık oluşumuna risk teşkil eden durumların tesbiti ve yaşam kalitesi üzerine etkisi
The determination of situations that cause risk for the development of mental disease in fertility women in bucak village and around and its effect on the quality of life
EMİN AKILLIOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Aile HekimliğiSağlık Bilimleri ÜniversitesiAile Hekimliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. KENAN TOPAL
- Doğurganlık çağındaki kadınlarda rubella seroprevalansı
Seroprevalence of rubella in fertile women
PINAR ERGEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2000
Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon HastalıklarıSağlık BakanlığıEnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NAİL ÖZGÜNEŞ
- Erzurum İl Merkezi'nde doğurganlık çağındaki kadınlarda depresif bozuklukların yaygınlığı ve ilişkili etmenler
Prevalance of depressive disorder and related factors among women in fertility period in Erzurum province
NERİMAN ARAS
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
PsikiyatriAtatürk ÜniversitesiPsikiyatri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ELİF ORAL
- Granülomatöz mastit tanılı hastalarda tanı ve tedavi yaklaşımı
Diagnosis and treatment of granulomatosis mastitis patients
TÜLAY MIZRAKLI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
Genel Cerrahiİstanbul ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ASİYE PEREK
- Ümraniye'de yaşayan 15-49 yaş kadınların üreme sağlığı durumları ve ilişkili faktörler
Reproductive health status and related factors of the women aged 15-49 living in umraniye
PINAR TEPE
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Halk SağlığıMarmara ÜniversitesiHalk Sağlığı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SİBEL SAKARYA
DOÇ. DR. AYŞE NİLÜFER ÖZAYDIN