Geri Dön

Primer hiperoksalüri kayıt sistemi: Çok merkezli Türkiye verisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 923664
  2. Yazar: ELİFSU GÖZDE AKBÖRÜ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SEVCAN AZİME BAKKALOĞLU EZGÜ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 92

Özet

Primer hiperoksalüri (PH), nadir görülen otozomal resesif geçişli bir metabolik hastalık olup, böbrek taşları, nefrokalsinozis ve ilerleyici böbrek yetmezliği ile karakterizedir. Bu çalışmada PH ulusal kayıt sistemi verileri kullanılarak Türkiye'deki çocuk nefroloji merkezlerinde takip edilen PH tanılı hastaların demografik ve klinik özelliklerinin, fenotipik ve genotipik özelliklerini, tanı ve tedavi süreçlerinin değerlendirilmesini amaçlanmıştır. Çalışmaya, PH1, PH2 veya PH3 tanısı almış 0-18 yaş aralığında 88 hasta dahil edilmiştir. Veriler, Türkiye genelinde çok merkezli bir kayıt sistemi aracılığıyla toplanmış ve analiz edilmiştir. Hastaların klinik tanıları büyük çoğunlukla genetik analiz, daha nadir olarak da karaciğer biyopsisi-enzim aktivite tayini veya idrar oksalat metabolitlerinin değerlendirilmesi ile doğrulanmıştır. Çalışmada, hastaların yaş, cinsiyet, ilk başvuru nedenleri, tanı alma süreleri, genetik mutasyon tipleri, uygulanan tedaviler ve hastalık prognozları analiz edilmiştir. Hastaların %56'sı erkek, %44'ü kız olup, en sık başvuru nedenleri kalsiyum oksalat taşları ve tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarıdır. İlk belirtiler ortalama 7. ayda ortaya çıkarken, kesin tanı ortalama 3 yaşında konmuştur. Tanı konulmadan önce hastaların %67'sinde semptomların mevcut olduğu, ancak tanının yaklaşık 2,5 yıl geciktiği belirlenmiştir. Genetik incelemelerde hastaların %85'inde AGXT mutasyonları saptanmış olup, PH1 en yaygın alt tip olarak tespit edilmiştir. En yaygın mutasyonun PH1'de c.971_972delTG olduğu saptanmış olup belirgin bir fenotip-genotip korelasyonu saptanamamıştır. Yedi hasta siRNA 77 tedavisi (Lumasiran ve Nedosiran) altında olup, bu hastalardan böbrek fonksiyonları normal olanlarında uzun dönem etkililik ve güvenlilik verileri beklenmektedir. Son dönem böbrek yetmezliği gelişen hastalarda kombine karaciğer ve böbrek naklinin, izole böbrek nakline kıyasla daha iyi sonuç verdiği görülmüştür. Bu çalışma, Türkiye'de PH1 hastalarındaki en sık genotipi belirlemekte, erken tanı ve tedavinin önemini vurgulamaktadır. Primer Hiperoksalüri Kayıt Sistemi dahil olan hastaların artması ile güvenilir bir Türkiye ulusal verisinin oluşmasına, hastalığın tüm alt tiplerinin seyrinin ve uzun dönem prognozunun belirlenmesine, yeni erişilen siRNA tedavilerin etkisinin değerlendirilmesine olanak sağlayacaktır.

Özet (Çeviri)

Primary hyperoxaluria (PH) is a rare autosomal recessive metabolic disorder characterized by kidney stones, nephrocalcinosis, and progressive kidney failure. This study aimed to evaluate the demographic and clinical features, phenotypic and genotypic characteristics, and diagnostic and treatment processes of patients diagnosed with PH who are being followed in pediatric nephrology centers across Türkiye, using data from the national PH registry system. A total of 88 patients aged 0–18 years with a diagnosis of PH1, PH2, or PH3 were included in the study. Data were collected and analyzed through a multicenter nation-wide registry system. The clinical diagnosis was predominantly confirmed via genetic analysis and less frequently, by liver biopsy with enzyme activity assays or by assessing urinary oxalate and its metabolites. The study analyzed the patients' age, gender, initial reasons for referral, time to diagnosis, types of genetic mutations, treatments administered, and disease prognoses. Among the patients, 56% were male and 44% were female. The most common reasons for referral were calcium oxalate stones and recurrent urinary tract infections. The first symptoms appeared at an average of 7 months of age, while a definitive diagnosis was established at an average of 3 years. It was found that 67% of the patients had symptoms before the diagnosis, with a diagnostic delay of approximately 2.5 years. Genetic analyses revealed AGXT mutations in 85% of the patients, with PH1 being identified as the most common subtype. 79 The most frequently identified mutation in AGXT gene as a cause of PH1 was c.971_972delTG, although no significant genotype–phenotype correlation was observed. Seven patients were receiving siRNA therapy (Lumasiran and Nedosiran), and long-term efficacy and safety data are awaited for those with normal kidney function. In patients who developed end-stage kidney failure, combined liver and kidney transplantation was observed to yield better outcomes compared to isolated kidney transplantation. This study identifies the most frequent genotype in PH1 patients in Turkey and emphasizes the importance of early diagnosis and treatment. As the number of patients included in the Primary Hyperoxaluria Registry System increases, it will lead to a reliable national dataset for Türkiye, facilitate the determination of the disease course and long-term prognosis for all subtypes, and allow for the evaluation of the effects of new siRNA therapies.

Benzer Tezler

  1. Primer hiperoksalüri Tip 1'de genetik tanı

    Genetic diagnosis in primary hyperoxaluria in Type 1

    EMEL ISIYEL

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    NefrolojiGazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEVCAN BAKKALOĞLU EZGÜ

  2. Üriner sistem taş hastalığı olan çocukların retrospektif analizi

    Retrospective analysis of children with urinary tract stone disease

    UMAY KAVGACI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    NefrolojiHacettepe Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATİH ÖZALTIN

  3. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesinde kalıtsal metabolik hastalık tanısı ile karaciğer nakli uygulanan hastaların kısa ve uzun dönem sonuçlarının değerlendirilmesi

    Determination of short and long term results of liver transplanted patients with the diagnosis of inborn errors of metabolism at Başkent University, Ankara Hospital,

    HAZEL DELAL DARA KAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBaşkent Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HALİL İBRAHİM AYDIN

  4. Çocuklarda böbrek naklinin demografik ve klinik özellikleri, anemi ve enfeksiyon ilişkili sorunlar

    Demographic and clinical characteristics of kidney transplantation in children, anemia and infection related problems

    AHMET KAHVECİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAnkara Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATMA FATOŞ YALÇINKAYA

  5. Hiperoksalüri oluşturulmuş sıçanlarda, böbrek dokusundaki FGF23/klotho ekspresyon profilinin ürolitiyazis patogenezindeki rolünün araştırılması

    Investigation of the role of FGF23/klotho expression profile in the pathogenesis of urolithiasis on renal tissue of hyperoxaluria induced rats

    CİHANGİR YAVUZ PARS

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıYeditepe Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN AYDIN