Modern Şii düşüncesinde kötülük problemine yaklaşımlar: Seyyid Hüseyin Nasr örneği
Approaches to the problem of evil in modern Shii thought: The example of Seyyed Hossein Nasr
- Tez No: 923782
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İBRAHİM HAKKI İNAL
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 82
Özet
Kötülük probleminin özünü oluşturan iyilik ve kötülüğün, ahlâkî değerlerin ve hukukun kaynağının ne olduğu, insan aklının ilahî mesajdan bağımsız olarak iyi ve kötüyü belirleyip belirleyemeyeceği sorunu üzerindeki tartışmalar düşünce tarihinin çok eski dönemlerine kadar götürülmektedir. Nitekim antikçağ Yunan filozofları ontolojik açıdan iyilik ve kötülük üzerinde durmuşlardır. Sokrat dindarlığın, sadece ilahî iradeye uygunluğu açısından değil bizatihi iyi olduğu için iyi kabul edildiğini söylemiştir. Daha sonra onun bu görüşü Eflatun ve Aristo tarafından“rasyonel iyi düşüncesi”şeklinde ifade edilmiştir. Epikür, evrenin her türlü kötülüklerle dolu olduğunu ileri sürerken Plotin âlemdeki kötülüğü maddeye bağlamıştır. Eski İran'da Maniheizm ve Mecusilik'te, nur ve zulmet tanrısı (Yezdan ve Ehrimen) şeklindeki düalist tanrı inancı çerçevesinde kötülüğün tanrının irade ve fiiline nispetiyle ilgili olarak ele alınırken, Hint kökenli Semeniyye ve Berâhime, epistemolojik bir bakışla, aklın iyinin ve kötünün mutlak bilgisine ulaşabileceği ve dolayısıyla peygamberlere ihtiyaç olmayacağı şeklindeki iddiaları çerçevesinde söz konusu meseleyi gündeme getirmişlerdir. Hristiyan teologlardan Saint Augustinus insandan bağımsız bir kötülüğün olmadığını iddia etmiş, Saint Thomas da benzer görüşleri ileri sürmüştür. İslam mezhep ekolleri bağlamında değerlendirdiğimizde ise İslam âlimleri, şer'î hükümlerin yaratıcı kaynağı anlamında tek hâkimin Allah ve O'nun iradesi olduğu görüşünde ittifak etmişlerse de, söz konusu hükümlerin Peygamber ve ilahî kitaplar olmadan akıl yoluyla bilinip bilinemeyeceği konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Mu`tezile, Maturüdiyye, Eş`arîyye ve Şia ekolleri kendi sistematikleri içerisinde kötülük problemini işlemiş ve her biri farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Çalışmanın içerisinde mezkur mezheplerin teodise konusuna yaklaşımları, ihtilafları ve çözümleri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilecektir. Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız argümanlar teodise tartışmalarında günümüze kadar varlığını sürdürmüş ve farklı düşünürlerin eklemlemeleriyle kümülatif bir yapıyla bize ulaşmıştır. Özellikle 20. ve 21. yüzyıllarda konu birçok farklı sebeple gündeme gelmiş ve geniş bir tartışma mecrası bulmuştur. Kimi düşünürler direkt olarak kimileri ise dolaylı yollardan kötülük problemine temas etmiş ve kendi çözüm önerisini geliştirip insanlığın hizmetine sunmuştur. Bu düşünürlerden biri de yakın tarihe fikirleriyle damga vurduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz Seyyid Hüseyin Nasr'dır. İslam dünyasının yakın dönemde yetiştirdiği en etkili fikir adamlarından olan Nasr, kötülük problemini müstakil bir konu olarak işlememiş olsa diğer birçok düşünür gibi eserlerinin birçok noktasında bu hususa değinmiştir. Bu çalışmanın konusu da Nasr'ın düşünce dünyasında kötülük problemini işleme şekli ve çözüm önerileridir.
Özet (Çeviri)
The discussions on the question of what is the source of good and evil, moral values and law, and whether the human intellect can determine good and evil independently of the divine message, which constitute the essence of the problem of evil, date back to ancient times in the history of thought. As a matter of fact, ancient Greek philosophers focused on good and evil from an ontological perspective. Socrates argued that piety is considered good not only because it is in conformity with the divine will but also because it is good in itself. Later, his view was expressed by Plato and Aristo as the“rational idea of the good”. While Epicur argued that the universe was full of all kinds of evil, Plotin attributed the evil in the universe to matter. In ancient Iran, Manichaeism and Zoroastrism dealt with the attribution of evil to God's will and action within the framework of the dualistic belief in the gods of light and darkness (Yezdan and Ehrimen), while the Semeniyye and Berāhime of Indian origin raised the issue from an epistemological point of view within the framework of their claims that reason can attain absolute knowledge of good and evil and therefore there is no need for prophets. Among Christian theologians, Saint Augustine claimed that there is no evil independent of human beings, and Saint Thomas put forward similar views. In the context of Islamic sectarian schools of thought, Islamic scholars are unanimous in their view that God and His will is the sole judge in terms of the creative source of sharia rulings, but they disagree on whether these rulings can be known through reason without the Prophet and the divine books. The Mu`tezile, Maturüdiyye, Eş`arîyye and Şia schools dealt with the problem of evil within their own systematics and each of them put forward different views. In this study, the approaches of the aforementioned sects to theodicy, their disagreements and solutions will be evaluated in detail. One of these thinkers is Seyyed Hossein Nasr, who we can easily say has left his mark on recent history with his ideas. Nasr, who is one of the most influential intellectuals of the Islamic world in the recent period, has touched upon this issue at many points in his works like many other thinkers, even though he has not treated the problem of evil as a separate subject. The subject of this study is Nasr's treatment of the problem of evil in the world of thought and his solution suggestions.
Benzer Tezler
- Çağdaş İslâm düşüncesinde öze dönüş (yeni selefilik bağlamında)
Return to essence at modern Islamic thought (in the context of new salafism)
SEVAL BAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
DinDokuz Eylül ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN KARADENİZ
- İbn Teymiyye'nin aşırı Şiî fırkalara yaklaşımı
Ibn Teymi̇yye's approach to excessi̇ve Shi̇a sects
MOHAMMAD DAWOD HAJİZADA
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
DinNecmettin Erbakan ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. AYTEKİN ŞENZEYBEK
- İslami radikalizm: Ali Şeriati örneği
Islamic radicalism: The case of Ali Shariati
FATİH DUMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
DinAnkara ÜniversitesiKamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TANER TİMUR
- Şia Kelamında Beda anlayışı
Doctrine of Bada' in Shia
ÖMER FARUK DEMİRCİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
DinNecmettin Erbakan ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KAMİL GÜNEŞ
- İran'da 1979 devrimi'nden sonra egemenlik ve siyasal iktidar
Sovereignty and political power in iran aftr the 1979 revolution
GHOLAMREZA POORBAGHER
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
Siyasal BilimlerAnkara ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. TÜLİN ÖNGEN