Yedi yıllık şilotoraks olgularının retrospektif olarak değerlendirilmesi
Retrospective evaluation of seven year chylothorax cases
- Tez No: 929689
- Danışmanlar: PROF. DR. CELAL TEKİNBAŞ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göğüs Cerrahisi, Thoracic Surgery
- Anahtar Kelimeler: Şilotoraks, konservatif, girişimsel, cerrahi, Chylothorax, conservative, interventional, surgical
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Karadeniz Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 52
Özet
Amaç: Şilotoraks nadir görülen bir plevral efüzyon sebebi olmakla beraber etkin tedavi edilmediği takdirde yüksek mortalite ve morbiditeyle seyreden klinik bir durumdur. Etiyolojisinde en sık travmatik ve malign sebepler karşımıza çıkmaktadır. Tedavisinde en sık kullanılan yöntemler konservatif ve cerrahi uygulamalardır. Cerrahi tedavinin başarı oranı yüksektir. Son yıllarda girişimsel tedavi yapan merkez sayısının artmasıyla girişimsel uygulamalar da yaygınlık kazanmıştır. Kliniğimizde üç tedavi yöntemi de ayrı ayrı veya birlikte uygulanmış olup sonuçlarını ortaya çıkarmak amacıyla bu retrospektif çalışma planlanmıştır. Materyal ve Metot: Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nda 2017-2023 yılları arasında şilotoraks tanısıyla takip ve tedavi edilen 39 olgu çalışmaya dahil edildi. Hastaların verileri tıbbi kayıtlarından retrospektif olarak belirlendi. Veriler cinsiyet, yaş, etyoloji, taraf, nüks, şilotoraks trigliserit düzeyi, tanı aldığı gün toplam göğüs tüpü drenaj miktarı, tedavi süresi, tedavi yöntemi ve mortalite oranlarını içeriyordu. Veriler birbiriyle kıyaslandı ve istatiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 20'si (%51,3) erkek, 19'u (%48,7) kadın olup toplam 39 kişiydi. Yaş ortalaması 58,2 idi. Şilotoraks hastaların %66,7'sinde sağ, %23,1'inde sol tarafta iken %10,3'ünde bilateraldi. Tanı aldığı gün toplam göğüs tüpü drenajları ortalaması 871,8 dl ve trigliserit seviyeleri ortalaması 579,9 mg/dl idi Etiyolojiler incelendiğinde %43,6'sı iatrojenik, %41'i malignite, %5,1'i travmatik, %10,3 ü diğer nedenler şeklindeydi. Hastaların %30,8'ine konservatif, %25,6'sına cerrahi, %23,1'ine girişimsel işlem ve %20,5'ine ise kombine tedavi uygulandı. Cerrahi ve girişimsel işlem uygulanan hastaların çoğunda başlangıçta konservatif tedavi uygulandı ancak tedavi başarısızlıkla sonuçlandı. Kombine tedavi ise cerrahi ve girişimsel tedavilerin beraber uygulandığı veya bu tedavilerden fayda görmeyip tekrar konservatif yöntemlerle tedavi olan hastaları kapsıyordu. Tedavisi başarı ile sonuçlanan hastaların %38,9'u konservatif, %36,1'i cerrahi ve %25'i ise girişimsel işlemden fayda gördü. Konservatif tedavi alanların %45,2'sinde, cerrahi tedavi alanların %76,5'inde, girişimsel tedavi alanların %56,3'ünde başarılı olunmuştur. Tedavi olan hastaların %7,7'sinde takibinde nüks görülmüş olup nüksleri de tedavi edildi. Ortalama tedavi süresi 20,4 gündü. Tedavi süresince hastaların %7,7'si exitus olup bu hastalardaki tedavi başarısız kabul edildi. Etiyolojiyle tedavi süresi, uygulanan tedavi yöntemi, taraf, cinsiyet ve nüks arasında istatiksiksel olarak anlamlı bir ilişki saptandı. Tedavi yöntemiyle tedavi süresi ve mortalite açısından ise istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Drenaj ve trigliserit seviyeleriyle tedavi süresi ve tedavi yöntemi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Şilotoraks tedavisine konservatif yöntemle başlanan olguların tedavi oranı %50'ye yakındır, ancak birçok hastada tek başına bu uygulama yeterli olmamaktadır. Girişimsel işlemler, uygulayan merkezlerin yaygınlaşması ve daha az invaziv olduğundan dolayı konservatif tedaviyle birlikte uygulanabilir. Lenfatik sistemin etkin görüntülenmesi ve kateterizasyonu gibi sorunlar göz önünde bulundurulduğunda cerrahi tedavi öncesi uygulamak başarı oranını artırabilir. Genel olarak şilotoraksta başarı oranı en yüksek tedavi cerrahidir. Doğru zamanlama ve teknikle cerrahi uygulanan hastaların tedavi şansı yüksektir. İlk cerrahiden sonra şilotoraksı düzelmeyen hastalarda plöredez uygulanabileceği gibi ikinci bir cerrahiyle kimyasal ve mekanik plöredez birlikteliği de düşünülebilir.
Özet (Çeviri)
Aims: Chylothorax is a rare cause of pleural effusion and is a clinical condition with high mortality and morbidity if not treated effectively. Traumatic and malignant causes are the most common etiologies. The most commonly used methods of treatment are conservative and surgical interventions. Surgical treatment has a high success rate. In recent years, interventional applications have become widespread with the increase in the number of centers performing interventional treatment. In our clinic, all three treatment methods were applied separately or together and a retrospective study was planned to reveal the results. Material and Method: Thirty-nine patients who were followed and treated with the diagnosis of chylothorax between 2017 and 2023 at Karadeniz Technical University Faculty of Medicine, Department of Thoracic Surgery were included in the study. The data of the patients were retrospectively identified from their medical records. Data included gender, age, etiology, side, recurrence, chylothorax triglyceride level, total amount of chest tube drainage on the day of diagnosis, duration of treatment, treatment modality and mortality rates. Data were compared with each other and statistically evaluated. Results: When the data of the patients were analyzed, 20 (51.3%) were male and 19 (48.7%) were female, totaling 39 patients. The mean age was 58.2 years. It was rightsided in 66.7%, left-sided in 23.1% and bilateral in 10.3% of the patients. The mean total chest tube drainage on the day of diagnosis was 871.8 dl and the mean triglyceride level was 579.9 mg/dl. When the etiologies were analyzed, 43.6% were iatrogenic, 41% malignancy, 5.1% traumatic, and 10.3% other. Conservative treatment was applied to 30.8%, surgical treatment to 25.6%, interventional treatment to 23.1% and combined treatment to 20.5% of the patients. Most of the patients who underwent surgical and interventional treatment were initially treated conservatively, but the treatment was unsuccessful. Combined treatment included patients in whom surgical and interventional treatments were applied together or who did not benefit from these treatments and were treated again with conservative methods. Of the patients whose treatment was successful, 38.9% benefited from conservative, 36.1% from surgical and 25% from interventional treatment. Conservative treatment was successful in 45.2%, surgical in 76.5% and interventional in 56.3% of patients. Recurrence was seen in 7.7% of the treated patients during follow-up and the recurrences were also treated. The mean duration of treatment was 20.4 days. During the treatment period, 7.7% of the patients were exited and the treatment in these patients was considered unsuccessful. There was a significant correlation between etiology and treatment duration, treatment modality, side, gender and recurrence. No significant correlation was found between treatment modality and treatment duration and mortality. No significant correlation was found between drainage and triglyceride levels and treatment duration and treatment method. Conclusion: The cure rate of patients treated conservatively is close to 50%, but it is not sufficient in many patients. Interventional procedures can be applied in combination with conservative treatment because of the widespread use of interventional centers and because they are less invasive. Considering the problems such as effective visualization and catheterization of the lymphatic system, preoperative intervention may increase the success rate. However, surgery has the highest success rate in chylothorax. Patients who undergo surgery with the right timing and technique have a high chance of cure. In patients whose chylothorax does not resolve after the first surgery, pleurodesis can be applied or a second surgery with chemical and mechanical pleurodesis can be considered.
Benzer Tezler
- Physical characteristics of the Black Sea inferred from argo profiling data
Karadenizin fiziksel özelliklerinin argo tipi şamandıra verilerinden çıkarımı
ANIL AKPINAR
Yüksek Lisans
İngilizce
2010
Deniz BilimleriOrta Doğu Teknik ÜniversitesiFiziksel Oşinografi ve Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TEMEL OĞUZ
YRD. DOÇ. DR. BETTİNA FACH SALİHOĞLU
- Tatar aydınlarından Lebib Karan (1887-1964): Hayatı, faaliyetleri ve fikirleri
A Tatar intellectual, Lebib Karan (1887-1964): His life, activities and ideas
CAN KARAMANOĞLU
- Türkiye'de bölgeler arası işgücü verimliliğinin yakınsaması: 2005-2011 arası mekânsal panel veri analizi
Interregional labor productivity convergence in Turkey: spatial panel data analysis between 2005-2011
İBRAHİM TUĞRUL ÇINAR
- Video elektroensefalografi monitorizasyonunun tanı, sınıflama ve tedaviye katkısı - yedi yıllık Trakya Üniversitesi Tıp fakültesi deneyimi
Contribution of video electroencephalography monitoring to diagnosis, classification and treatment - Trakya University Faculty of Medicine experience of seven years
ASLI SERT SUNAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
NörolojiTrakya ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BABÜRHAN FEYZULLAH GÜLDİKEN
- Romatolojik tanılı hastaların travma ilişkili acil başvurularının özellikleri ve sonuçları
Characteristics and outcomes of trauma-related emergency visits of patients with rheumatological diseases
CEREN ÇİMEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Acil Tıpİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaAcil Tıp Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İBRAHİM İKİZCELİ