Geri Dön

Massenmedienforschung am beispiel der politischen rede: Turkisch-Deutscher sprachvergleich

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 92988
  2. Yazar: ALİ CAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. İBRAHİM İLKHAN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, Dilbilim, German Linguistics and Literature, Linguistics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Almanca
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Alman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 237

Özet

HI _ ÖZET (Zusammenfassung): Dil denen mefhum, insanları diğer yaratıklardan ayınran en belirgin özelliktir. Çünkü dil bir düşencenin, aldın ve dimağın ürünüdür, yani değişken ve biolojik bir olgudur. İnsanlar bu dil yeteneği sayesinde yaşantılarını paylaşabilmekte, görüş alış verişinde bulunabilmekte, bilgiyi kuşaktan kuşağa aktarabilmekte ve bir başka ifade ile iletişim sürecine girebilmektedir. Sanırım dilin en önemli boyutu da bu yönüdür. İnsan hayatının ilctişimsiz devam etmesi düşünülemez. İletişimin en basit biçimde verici, mesaj ve ahcı olarak tanımlamak mümkündür. İletişimin amacına ve ortamına göre çeşitli türleri vardır. Bir başka gerçek, her tür iletişim sürecinde iletişim aracı sözlü veya sözsüz dildir. Dil insanlar arasında en önemli ve yegane iletişim aracıdır. Dilin ise çeşitli,“ verbal”veya“averbal”diye tanımlanan, sözlü, yazılı, el - kol hareketleriyle, jest, mimik v.b. gibi biçimleri vardır. Dilin karmaşık yapısı, esnekliği ve geniş bir anlatım gücü vardır. Dilin bu niteliklerini gerek politikacılar gerekse kitle iletişim araçlarını kullananlar çok önceden keşfetmişler ve bilinçli bir biçimde kullanmaktadırlar. Dilin düşünceleri meydana getirdiğini veya düşüncelerin dil ile ifade edildiği teorisinden hareketle, ister politikacı olsun ister kitle iletişimcileri olsun, amaç daima hedef kitlelerin belli bir düşünce veya davranış yönünde etkilenmesidir. İnsanlar mademki dünyayı dil aracılığıyla algılayabiliyorlarsa ve bu algılama sonucunda zihinlerinde algıladıkları dünya veya realiteye ilişkin kendilerine ait yeni bir kanaat oluşturabiliyorlarsa, ve yine o dil olgusu aracılığıyla kanaatlerini ifade edebiliyorlarsa, o zaman şunu da söyleyebiliriz sanırım, dili nasıl kurgularsanız, bu kurgulama ile realiteyi nasıl biçimlendirirseniz, insanların söz konusu realiteyi o doğrultuda algılaman da beklenir. Dolasıyla politikacının ve iletişimin sürecine katılanların amacı diğer bireyleri ve kitleleri kendi düşünce ve görüşleri doğrultusunda etkilemektir. Bu etkiyi, yani hedefin yapmasını bekledikleri davranışı oluşturabilmek için dili bilinçli bir şekilde kullanmayı başarmışlardır. Bazı kavramlar dışında kendine özgü ne bir politaka dili ne de bir medya dili vardır, sadece dilin bu amaçlar doğrultusunda kullanımı ve biçimlendirilmesi söz konusudur. Dilin en önemli öğesi kelimelerdir. Ama kelimelerin anlamlan hiçbir zaman sözlüksel anlamlanyla sınırlı değildir, aynca yan anlamlan da vardır. Kitle iletişim araçtan kelimelerin sözlüksel anlamlarından daha ziyade yan anlamlanm tercih ederek daha çarpıcı ve daha fazla ilgi uyandıncak, farklı duygu ve düşünce meydana getirecek bir biçimde kullanmaktadırlar. Yani kullanılan dil, kelimelerin temel anlamlanna bağlı kalınarak değil, yan anlamlan düşünülerek, eğriteleme yapılarak, deyim kullanılarak veya farklı alanlardan kelimer seçilmiş bir dildir. Medyanın amacı, kitleleri belli bir yönde etkilemekdir. Medya değişik yerlerde oturan, farkh ortamlarda yaşayan insanlara aym anda, aynı mesajı ileterk, bütün bireylerin bir gerçeği ve görüşü paylaşmasını sağlamakadır. Medyanın kitlelerin yönlendirilmesinde ve biçimlendirilmesinde etkin bir rolü vardır. Bu rolü yerine getirmek için ise dilin gücünden faydalanmaktadır. Geçen yüzyılın özellikle son çeyreğinden itibaren hızla gelişen Kitle iletişim araçlanndaki gelişmeler insanlığın ve insan davranışlanmn hızlı bir şekilde değişmesine sebeb olmuş ve olmaktadır. Adeta toplumlar bir kültürün bir düşüncenin etrafında toplanmış durumdadırlar. Artık bireyler ve toplumlar için dünyanın bilinmeyen bir yöresi ve dünyada meydana gelen hiçbir olay onların bilgisi dışında değildir. Kısacası dünyada gelişenIV bütün olaylardan insanlar aynı anda haberdar olmaktadır. Bu iletişim ise Kitle iletişim araçlarıyla gerçekleşmektedir. Kitle ilitişim araçlarının çağımızda internet* ten sinema'ya varıncaya kadar çok yönlü olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Ama Kitli iletişim denilince daha ziyade Televizyon, Radyo ve Gazete akla gelmektedir. Biz de bu scbebten araştırmamızın konu olarak söz konusu kitle iletişim araçlanm aldık. İletişim çeşitlerini, özellikle de Kitle iletişim araçlarını inceledikten sonra kitle iletişimi ile dil arasındaki ilişkiyi inceledik. Dil olmadan ilitişimin olamayacağını, iletişim varsa orada dilin de olmak zorunda olduğunu ortaya koymaya çalıştım. Dilin ancak iletişim sürecinde somutlaştığını ve incelenebir duruma geldiğini anlatmaya çalıştım. Bu bolümde dilin anlam, yapısal ve edimbilimsel boyutunu inceledim ve teorileri örneklerle izah etmeye çalıştım. Daha sonra dilin politaka ile olan ilişkisine değinildi. Burada da politanın ancak realitenin farklı dilsel biçimlendirilmesi ile yapıldığı anlatılmaya çalışıldı. Her türlü dilsel eylemin politik olduğunun yanısıra, politikacıların olaylara farklı bakış açıları getirdiklerini ve bu bakış açılarını da yine dilsel kurgulamalarla topluma pazarladıkları tespit edildi. Dolasıyla dilin politanın da bir aracı olduğu ortaya çıktı. Yani farklı ideolojilerin farklı dil yapdan olduğunu belirlendi. Dolasıyla politikacılar farklı düşüncelerini dile yükleyerek kitlelere (seçmene) ulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu süreçte kitle iletişim araçları önemli bir görev yüklenmişlerdir. Ama, bu kuruluşlar ticaridir. Bazen bu amaçlar maalesef politikacılar ile kitle iletişim kuruluşlarının menfaat'a dayalı ilişkilere girmelerine sebeb olmuştur. Bu ise zamanla gerçeklerin gizlenmesine veya çarpıtılmasına yol açmıştır. Bu çarpıtılma eylemi ise daha ziyade açık bir dille yapılmayıp, aksine gizli bir lisanla gerçekleştirilmektedir. Kitle iletişim araçları belli bir ideolojinin veya partinin taraftarı olabilmektedir. Bu sorun sadece ulusal medyada olmayıp uluslararası durumlarda da söz konusu olmaktadır, incelediğimiz haber metinlerinde, örneğin alman gazetelerinin türkiyenin iç işlerini ilgilendiren konularda daha az taraflı oldukları ama dış politika da, kendi ülke menfaatlan doğrultusunda açık ve net bir biçimde taraflı olduklarını, türk gazetelerinin ise hem iç politikada tarafı oldukları parti veya düşünce doğrultusunda hem de dış politika da taraflı haber verdikleri tespit edilmiştir. Bu taraflılık ise, haber manşetlerinin veriliş biçimi ve bu manşetlerle belirlenen bakış açılarının yanısıra, kelime seçimleri ve konuya ilişkin bilgilerin veriliş tarzlarında belirginleşmektedir. Daha manşetlerle, alıcıların söz konusu haberlere ilişkin neyi, ne kadar bileceği ve nasıl düşüneceği, iletişimci tarafından belirlenerek, hedefe bir bakış açısı sunulmakta ve gösterilmektedir. Eğer hedef kitle bu bilgiyi farklı bir yayın organı aracılığıyla doğrulanmamışsa, söz konusu medya kuruluşunun veya gazetecinin görüşü doğrultusunda bir görüş sahibi olması kaçınılmaz oluyor. Aynı zamanda medya kuruluşlarının kartelleşmesinin gerçekleştiği toplumlarda bu karşdaştırma yoluyla haber ve bilgi doğrulama işlemi zora girmekte ve kitlelerin manipulasyonu daha kolay olmaktadır. Toplumların kültür ve bilgi seviyesi arttıkça manipulasyon ihtimali azalmaktadır. Bu yüzden toplumlar daha az veya hiç manipulc edilmemeleri için gerek politikanın gerekse ilictişimin en önemli aracı olan dili, bilinçli bir şekilde öğrenerek kültür seviyelerini geliştirmeleri gerekmektedir. Aksi dunnda manipule edilmeleri kaçınılmazdır.

Özet (Çeviri)

SUMMARY Language is the most important aspect of humans that separates them from other creatures. Because language is the product of thought, brain and intelligence. That is to say, it is a changing biological concept. Thanks to this ability of language speaking, human beings are able to share their lives with the others, communicate within their society, transfer their potential of knowledge to the next generations, in other words, are able to enter a process of communication. 1 personally think, that is the most important dimension of language speaking. Language has a complicated structure, flexibility and a high narrative power. These aspects of language were realised long ago by politicians and those who use the media therefore they have been using and benefiting it consciously. Disregarding the theories that language make up our thoughts and that thoughts are uttered by language, it has been used to affect and change the attitudes of the masses. In our age, this mutual relation is mainly seen in the media and in its tools. It is therefore that we have decided to study the media and its tools in our research. Firstly we studied the types of communication -especially the mass media and its kinds-, secondly the relation between language and the media. I have tried prove that without a certain language there will be no communication and also that where there is communication, there has got to be language. I have tried to show that language is only concrete within the process of communication. Only then that language can be studied and commented on. In the first part, I studied the means of mass communication, and in the second part I studied the various dimensions of language such as the meaning, structure and literature as I tried to give examples of theories. In the third part, the political function of language has been studied. In the fourth part, the power language in politics has been studied. In the fifth part, the political aspect of language has been focused. In part six, the selected examples from The Turkish and The German media have been analysed. In part seven, the reflections of the same news in different media have been studied and compared. In part eight, the summary was given and the bibliography has been listed in part nine, finally in part ten, the materials we benefited have been listed. The thesis contains a total of 226 pages.

Benzer Tezler