Geri Dön

Liberal ekonomi politikaları altında İstanbul'un dönüşümü: 1984-1989 arası dönemde istanbul'da yürütülen imar faaliyetleri

Transformation of İstanbul under liberal economic policies: the redevelopment works between 1984–1989

  1. Tez No: 935761
  2. Yazar: EBRU ŞEVKİN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MEHMET MURAT GÜL
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 217

Özet

Türkiye'de 1980'li yılların özgün çerçevesini içe kapalı ve yerli sermayeyi korumaya yönelik ekonomi politikalarının yerini dışa dönük ve ihracat odaklı bir modele bıraktığı kapsamlı bir dönüşüm tariflemektedir. 24 Ocak 1980 tarihinde ilan edilen ekonomi programı ile başlayan bu reform süreci, sırasıyla askeri yönetim ve Anavatan Partisi (ANAP) hükümetleri tarafından uygulamaya konmuştur. Ekonomik reformların ardındaki teknokrat olan Turgut Özal'ın, kurucusu olduğu ANAP ile 1983 yılında ülke yönetiminin başına geçmesi Türkiye'nin ekonomi politikalarında on yıllık bir sürekliliği meydana getirmiştir. ANAP'ın tek başına iktidarda olduğu 1980'li yıllar boyunca Özal'ın çizdiği siyasi portre, ekonomik reformları toplumsal hayatın geneline yaymada etkili olmuştur. Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve toplumsal yapısındaki bu değişiklikler İstanbul kent tarihinde yeni bir kırılma noktası yaratacak geniş çaplı bir fiziksel dönüşümün de kapısını aralamıştır. 1980'li yıllarda şehri tekrar uluslararası ağın bir parçası yapma arzusuyla hareket eden siyasi kadrolar, İstanbul'un küresel bir şehir olarak taşıdığı potansiyelin altını kalın çizgilerle çizmiştir. Yabancı sermayenin kalkınmanın önemli bir aracı olduğu yeni ekonomik modelde İstanbul; turizm, iş dünyası ve uluslararası organizasyonlar için cazip bir durak olarak tasavvur edilir. Ancak 1950'li yıllardan beri kontrolsüz olarak göç alan ve sanayileşen İstanbul'un fiziki altyapısı böyle bir rolü üstlenmek için elverişli değildir. Bu noktada ANAP hükümetinin liberal politikaları kapsamında hayata geçirilen yerel yönetim reformu önemli bir kırılma noktası tanımlamaktadır. Ankara İstanbul ve İzmir'de yeni kurulan büyükşehir belediyeleri yasal düzenlemelerle idari ve mali anlamda güçlendirilmiş, bunu bağlı olarak yerel yönetimlerin hizmet hacmi önemli bir artış göstermiştir. Bu sayede, 1984-1989 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan Bedrettin Dalan, geniş kapsamlı bir imar programını hayata geçirme fırsatını yakalamıştır. İlk kez kurucusu olduğu ANAP kadrolarında siyasete atılan Dalan, Özal'ın yakın çevresinde yer alan yeni kuşak teknokrat kadrolara örnek bir kişiliktir. Büyükşehir belediye başkanlığı görevini mühendislik eğitiminin üzerine koyduğu özel sektör ve işletmecilik tecrübeleri ile devralan Dalan, şehrin yönetimine Türkiye siyasetinde ANAP hareketi ile özdeşleşen pragmatik tavırla yaklaşmıştır. Nitekim, 1980'li yıllar Türkiye'sinde siyasetin benimsediği dil pratik icraatçılığa büyük bir önem atfetmektedir. Bu bağlamda Dalan'ın da aralarında bulunduğu ANAP kadroları, icraatın en somut haliyle karşılık bulduğu yerel yönetimlerde 'işbitiricilik' kavramına coşkun bir vurgu yapmıştır. 1984 tarihli yerel yönetim reformu ile birlikte modern Türkiye tarihinde ilk kez doğrudan seçimle iş başına gelmiş bir belediye başkanı İstanbul'un geleceğini şekillendirme fırsatını elinde bulunduran bir aktör haline gelmiştir. İstanbul'u geç kaldığını düşündüğü bir modernliğe yetiştirme arzusuyla hareket eden Dalan'ın imar programının önemli bir ayağını kentte öteden beri sıkıntısı çekilen altyapı sorunlarının giderilmesi oluşturur. Bu dönemde belediye kaynaklarının önemli bir kısmı hem uluslararası sermayenin iş yapabileceği koşulları yaratmak hem de kentlinin birikmiş sorunlarını çözmek amacıyla geniş çaplı altyapı yatırımlarına aktarılmıştır. Bununla birlikte 19.yüzyıldan beri İstanbul'un gündeminde olan kent merkezinde yeni yollar açılması fikri de Dalan'ın imar programının merkezindedir. Bu bağlamda Şişhane-Taksim arasında inşa edilen Tarlabaşı Bulvarı ile Boğaz ve Marmara Denizi kıyılarında inşa edilen sahil yolları kent morfolojisinde önemli bir dönüşümü meydana getirmiş; sahil yollarına eşlik eden geniş dolgu alanları ise kentin su ile ilişkisini yeniden tanımlamıştır. Dalan'ın görev süresinin ilk yıllarında attığı adımlar, özellikle kent sakinlerinin gündelik hayatını etkileyen altyapı yatırımları, geniş kesimlerin nezdinde olumlu bir karşılık bulmuştur. Ancak ilerleyen yıllarda tarihi kent dokusunda meydana gelen yıkımlar ve uygulanan imar programının önceden hazırlanmış planlara dayanmadığı eleştirisi, Dalan'a karşı muhalefetin tonunu sertleştirmiştir. Mimarlar Odası'nın öncülüğünde dile getirilen bu eleştiriler günümüzde İstanbul'un 1980'li yıllardaki dönüşümüne ilişkin anlatının ana kaynağını oluşturmaktadır. Çağdaş söylemde sıklıkla yer bulmasına karşılık söz konusu dönemi derinlemesine ele alan akademik çalışmaların sayısı sanırlı kalmıştır. Bu boşluğu doldurmayı hedefleyen tez çalışması 1980'li yıllarda Türkiye ekonominin dışa açılma sürecini merkezine alarak bu sürecin İstanbul'daki ilk yansımalarını, 1984-1989 yılları arasında kent morfolojisinde meydana gelen dönüşüm üzerinden değerlendirmeyi hedeflemektedir. Dalan'ın görev süresinde hayata geçirilen en büyük ölçekli müdahale Haliç'in rehabilitasyonudur. Yerel seçimlerin hemen ardından Haliç kıyılarına yerleşmiş olan büyük ve küçük ölçekli fabrika, imalathane, depo gibi yapıların hızla yıkılması kararı alınmıştır. Bununla birlikte hal, çarşı, küçük ölçekli imalathane, sandalcı, balıkhane gibi küçük işyerlerinin de neredeyse tamamı hedeftedir. 1980'li yılların sonuna gelindiğinde Haliç yüz yıldan fazla süredir taşımakta olduğu sanayi merkezi rolünü yitirmiş, yıkımlardan arda kalan alanlar yeşil alan ve park olarak yeniden düzenlenmiştir. Haliç'in rehabilitasyonu projesi kent merkezindeki ciddi bir çevresel soruna çözüm getirmesi ve kıyıları kamusal kullanıma açması bakımından kentlinin gündelik hayatında önemli bir etki yaratmıştır. Öte yandan, sanayi fonksiyonuna ek olarak Haliç kıyılarında yüzyıllar boyu süreklilik göstermiş olan pek çok işlevin yer değiştirmesi bölgeyi günümüze kadar süren bir kentsel kimlik sorunu ile de karşı karşıya bırakmıştır. Günümüze kadar geçen sürede bölgeye yönelik bütüncül bir proje uygulamaya konmadığından Dalan'ın Haliç'e müdahalesi bugün hala bölgenin kentsel kimliğinin ana belirleyicisidir. İstanbul'un kentsel morfolojisinin geniş çaplı dönüşümlere sahne olduğu her dönemde olduğu gibi, Dalan'ın imar programı kapsamında da kent içinde geniş bulvarların açılması fikri gündemdedir. Bu süreçte Beyoğlu'nun 19. yüzyıl sivil mimari örneklerini barındıran kentsel dokusunun içinden geçirilerek açılan Tarlabaşı Bulvarı, Şişhane ile Taksim arasını bağlayacak bir yol önerisi olarak ilk kez 20. yüzyılın başında ortaya atılmış ve sonraki yıllarda tekrar gündeme taşınmıştır. Söz konusu müdahale 19. yüzyıldan bu yana İstanbul'un imarına yönelik benimsenen tepeden modernleştirmeci tavrın 1980'li yıllara kadar taşındığını göstermesi bakımından anlamlıdır. 1980'li yılların ikinci yarısında İstanbul kent morfolojisindeki en köklü dönüşümlerden biri de kıyı şeridinde meydana gelmiştir. Haliç, Boğaz ve Marmara kıyıları boyunca açılan yeni yollar, rekreasyon alanı olarak düzenlenip kamusal kullanıma açılan kıyı dolguları ve sahil düzenlemeleri hem kıyı çizgisini hem de kentin suyla ilişkisini değiştirmiştir. Kendi siyasi söyleminde söz konusu projelere sıklıkla yer veren Dalan, küresel dinamiklerin kente etkisi güçlendikçe kıyıları halka açarak 'şehri geri alma' yönünde adım attığını vurgulamıştır. Özellikle Boğaz kıyılarındaki yalıların önünden geçirilen kazıklı yollar, Dalan'ın belediye başkanı sıfatıyla planlama ilkeleri, yasal çerçeveler ve bürokratik prosedürler karşısındaki hareket serbestliğine işaret etmektedir. Dalan'ın uygulamaya koyduğu imar programına ek olarak, 1980'li yılların özgün çerçevesinin kent imgesine doğrudan etkilerinden biri 1980'li yılların ikinci yarısında sayıları hızla artan turizm yatırımlarıdır. Süzer Plaza, Park Otel, Taşkışla, Çırağan Sarayı gibi söz konusu dönemde inşa edilen ya da inşa edilmesi önerilen projeler 1980'li yıllarda ortaya konan yeni İstanbul vizyonunun kentin fiziki yapısındaki ilk somut karşılıklarıdır. Yasal düzenlemelerle elde edilen ayrıcalıklı imar koşullarıyla hayata geçirilen bu yapılar, İstanbul'un Türkiye'nin uluslararası arenaya açılan stratejik bir kapı olarak üstlendiği rolü temsil etmektedir". Hem kent imgesindeki fiziki varlıklarıyla hem de uzun yıllara yayılan yapım süreçlerinde tetikledikleri tartışmalarla kentsel bellekte önemli bir yer edinmiş olan bu projeler, şehrin silüetinde ileriki yıllarda hız kazanacak dönüşümün de ilk sinyallerini vermiştir.

Özet (Çeviri)

The comprehensive transformation of Turkey's economic policies from an inward-oriented economic model based on state-protected, import-substituting industrialization to an outward-looking and export-oriented model defined the unique framework of the 1980s. This process of opening up the Turkish economy began with the inauguration of an economic reform program on January 24, 1980, and continued through the interim military government (1980-1983) and subsequent ANAP governments (1983-1991). When Turgut Özal, the technocrat behind the economic reforms, assumed the country's leadership in 1983 with his newly founded Anavatan Party, Turkey experienced an unprecedented continuity in economic leadership for ten years. Özal's area of influence spanned multiple dimensions, impacting not only the economic field but also politics, culture, and foreign policy initiatives. These comprehensive economic, political, and social transformations paved the way for a significant physical transformation, marking a new turning point in Istanbul's urban history. In the 1980s, political leaders aiming to reintegrate the city into the international network strongly emphasized Istanbul's potential as a global city. Within the framework of the new economic model, in which foreign capital was as a key driver for development, Istanbul was envisioned as an appealing destination for tourism, business, and international organizations. However, the city's physical capasity, which had been adversly affected by uncontrolled immigration and industrialization since the 1950s, was unprepared to meet such a formidable challenge. At this critical juncture, the local government reform enacted under the liberal policies of the ANAP government marked a significant turning point. Legal arrangmenents increased the administrative and financial power of the newly established metropolitan municipalities in Ankara, Istanbul, and Izmir, thereby enhancing their scope of services. As a result, Bedrettin Dalan, who served as the Mayor of Istanbul Metropolitan Municipality from 1984 to 1989, had the opportunity to implement a comprehensive development program. Despite having no prior political experience, Dalan became a founding member of ANAP, representing a new generation of technocrats in the close circles of Özal. He assumed the role of Istanbul Metropolitan Mayor, leveraging his background in public service, the private sector, and business, along with his engineering degree. Dalan approached the city's administration with a pragmatic attitude that aligns with the general characteristics of his party. During the 1980s, political discourse in Turkey placed great importance on practical execution. Consequently, ANAP members, including Dalan, strongly emphasize the concept of 'getting things done' in local governments, where the effects of this attitude are most apparent. As a result of the local government reform, for the first time in Turkish history, a mayor elected by the people of İstanbul had the opportunity to almost single-handedly guide the city's development. Dalan's development program, driven by the desire to modernize Istanbul, initially focused on eliminating the city's long-standing infrastructure problems and preparing the city for the international capitay. During this period, a significant portion of the municipality's resources was channelled towards large-scale infrastructure investments. Moreover, the idea of opening new roads, which had been on Istanbul's agenda since the 19th century, was at the center of Dalan's development plan. In this context, the opening of Tarlabaşı Boulevard between Şişhane and Taksim, along with the coastal roads along the shores of the Bosphorus and Marmara, resulted in a significant transformation of the urban morphology. The large landfill areas accompanying these coastal roads also redefined the city's relationship with water. In the early years of his term, Dalan's actions, particularly his infrastructure investments, were positively received by the city's residents. However, as time passed, the destruction of the historic urban fabric and the criticism around his development program based on lacking prior planning intensified opposition against him. This criticism, spearheaded by the Chamber of Architects, has significantly shaped the narrative of Istanbul's transformation in the 1980s. While this topic is frequently discussed in contemporary discourse, a limited number of academic studies thoroughly examine this period. To address this gap, this thesis will evaluate the transformation of Istanbul's urban morphology from 1984 to 1989, particularly in the context of Turkey's economic liberalization process. One of the most significant ventures of the Dalan administration was the rehabilitation of the Golden Horn, the city's industrial hub. The demolition of large and small factories, workshops, and warehouses along the shores of the Golden Horn began swiftly after the local elections. This process extended beyond industrial establishments; nearly all small businesses, including markets, bazaars, small workshops, boatmen, and fishmongers, were also demolished. By the end of the 1980s, the Golden Horn had lost its century-long status as an industrial center. The areas left after these demolitions were turned into vast network of parks and green spaces. The rehabilitation of the Golden Horn significantly improved the resident's daily lives by addressing a serious environmental issue in the city center and opening the waterfront to public use. However, the displacement of long-standing businesses and activities along the Golden Horn left the region grappling with an urban identity problem that persists to this day. Since no comprehensive project for the Golden Horn has been undertaken since then, Dalan's mark on the Golden Horn remains evident. The development of major thoroughfares to address the city's serious traffic issue was another key aspect of Dalan's urban development program. A large boulevard, named Tarlabaşı, was constructed between Şişhane and Taksim by demolishing a significant part of a 19th-century neighborhood, included heritage-listed items. This project was initially proposed in the early 20th century and was revisited in later years. This intervention is particularly noteworthy as it underscores how the top-down modernization approach to urban development in Istanbul, first introduced in the 19th century, continued into the 1980s. Among Dalan's initiatives, one of the most notable transformations occurred along the city's waterfront. Key projects included moving out the industry, opening new motorways and constructing large landfill areas to develop new public spaces. Dalan's interventions drastically altered the coastal contour and water-urban interface. These waterfront projects were deeply embedded in Dalan's political narrative. As the city became increasingly internationalized, the mayor promoted the waterfront interventions as means of 'reclaiming the city'. Notably, the roads built along the shores of the Bosphorus, which passed in front of historic mansions, highlighted the mayor's considerable manoeuvring space in navigating legal frameworks and bureaucracy. Alongside Dalan's development program, one of the immediate effects of the changing economic policies on the urban image of Istanbul was the surge in tourism investments. Both proposed and constructed hotel projects, such as Süzer Plaza, Park Otel, Taşkışla and Çırağan Palace, initiated through tourism incentive program became the physical manifestation of the new vision for Istanbul. These structures, built under favorable zoning conditions, vividly illustrated Istanbul's new role as a strategic gateway for Turkey to enter global markets. They left an indelible mark on the city's collective memory, not only for their physical presence but also for the discussions they sparked during their lengthy construction processes. They also signaled the beginning of a transformation that will further alter the city's skyline in the future.

Benzer Tezler

  1. Development as an apparatus of liberal governmental intervention: USA and Türkiye in the early cold war period

    Liberal yönetimsel müdahalenin aygıtı olarak kalkınma: Erken soğuk savaş döneminde ABD ve Türkiye

    MUHAMMET SALİH KAHRAMAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2025

    Siyasal Bilimlerİstanbul Teknik Üniversitesi

    Siyaset Çalışmaları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UMUT UZER

  2. Reading the modern through hotel interiors of the 1950s: Divan and Çınar Hotels in İstanbul

    1950'ler otel iç mekanları üzerinden moderni okumak: İstanbul Divan ve Çınar Otelleri

    HANDE ATMACA ÇETİN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FUNDA UZ

    DOÇ. DR. ZEYNEP TUNA ULTAV

  3. Kentsel mekanın, deprem risklerinin azaltılmasına yönelik yeniden organizasyonu ve bir toplumsal katılım süreci

    Reorganization of urban space in order to mitigate earthquake risks, and a process for social participation

    SÜLEYMAN BALYEMEZ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. LALE BERKÖZ

  4. Sosyo-ekonomik ilişkiler bağlamında İzmir gecekondularında kimlik yapılanmaları: Karşıyaka-Onur Mahallesi ve Yamanlar Mahallesi örnekleri

    The Structuring of identity within the context of socio-economical relations in squatter settlements of İzmir: A specific case study on Karşıyaka-Onur and Yamanlar districts

    HAYAT ÜNVERDİ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaDokuz Eylül Üniversitesi

    Şehir Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. SEZAİ GÖKSU

  5. İstanbul'da kiralık konutlar için ödenebilirlik analizi

    Affordability analysis on rental housing in Istanbul

    SAFİYE ÖZGE SUBAŞI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞEVKİYE ŞENCE TÜRK