Geri Dön

Development as an apparatus of liberal governmental intervention: USA and Türkiye in the early cold war period

Liberal yönetimsel müdahalenin aygıtı olarak kalkınma: Erken soğuk savaş döneminde ABD ve Türkiye

  1. Tez No: 918441
  2. Yazar: MUHAMMET SALİH KAHRAMAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. UMUT UZER
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Tarih, Uluslararası İlişkiler, Political Science, History, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Çalışmaları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Siyaset Çalışmaları Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 129

Özet

Fransız düşünür Michel Foucault'nun kavramsallaştırmasına göre“yönetim”(government) insan veya insan olmayan unsurların doğasına uygun şekilde yönetilmesi ve yönlendirilmesi anlamına gelir. Bu sadece insanların yönetimi değil, insanlar ve şeyler arasındaki karmaşık ilişkiler bütününün yönetimi anlamına gelir. Bu bağlamda, yönetimin ilgilendiği unsurlar insanlar ve onların diğer şeylerle olan çeşitli bağlantılarıdır; bu unsurlar arasında doğal kaynaklar, geçim araçları, belirli özelliklere sahip topraklar, iklim vb. yer alır. Liberal yönetim anlayışının geliştiği dönemde siyasi yönetimin merkezinde sadece toprağın egemenliği yer almamaktadır. Hükümet artık insanlar ve nesneler arasındaki karmaşık ilişkileri düzenleyecek tekniklere sahiptir. Siyasi hükümet artık nüfusu etkileyen faktörlerle ilgilenmektedir. Hükümet, yaşam, ölüm, kıtlık, salgın hastalıklar gibi beklenmedik olayların yönetimi anlamına gelir. Bu tez, erken Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Türkiye'de uyguladığı kalkınma politikalarının, liberal yönetimselliğin (governmentality) küresel ölçekte yayılmasında nasıl bir araç işlevi gördüğünü ve bu süreçte hangi bilgi/iktidar pratiklerinin devreye sokulduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Michel Foucault'nun“yönetimsellik”(governmentality) kavramı ile Tania Li'nin“geliştirme istenci”(the will to improve) yaklaşımı çerçevesinde, kalkınmanın salt bir teknik yardımdan veya ekonomik dönüşüm aracı olmaktan öte, toplumsal ilişkileri, kurumsal yapıları ve bireylerin davranış kalıplarını dönüştürmeyi hedefleyen bir iktidar pratiği olduğu savunulmaktadır. Kalkınma, liberal teşviklerle yapılandırılmış bir söylemler ve müdahaleler bütünüdür. Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında ABD'li uzmanlar tarafından hazırlanan kalkınma raporları, Türkiye'nin ekonomik ve kurumsal çerçevesini liberal bir mantıkla“iyileştirmeyi”amaçlayan müdahalelerdir. Bu müdahaleler, köylülerin ya da fabrika işçilerinin gündelik gerçekliklerini teknik kategoriler ve istatistiki verilerle yeniden tanımlayarak, onlara nasıl“yaşamaları”gerektiğine dair bir dizi öneri ve yükümlülük sunmaktadır. Dolayısıyla, kalkınma projelerinde gözlemlenen“iyileştirme isteği”, mevcut toplumsal ve siyasi ilişkileri dönüştürme dürtüsünü de beraberinde getirmektedir. Teknik program ve projelerin ötesinde, bu müdahaleler belirli bir“hakikat rejimi”kurgusu ve güç ilişkileri ağı üreterek bürokrasi, piyasa, yerel topluluklar ve uluslararası aktörler arasındaki güç ilişkilerini yeni şekillerde düzenler. Ancak tüm bu düzenleme girişimleri hem yerel düzeyde öngörülemeyen sosyo-ekonomik süreçlerle hem de kalkınma söyleminin dışında kalan ya da buna direnen farklı aktörlerin siyasi itirazlarıyla karşı karşıya gelir. Bu nedenle tez, kalkınmanın başarı ya da başarısızlık öyküsünden ziyade, 'nasıl müdahale ediliyor, hangi bilgi ve kimin otoritesi tarafından yönlendiriliyor ve hangi siyasi sınırlar ve çatışmalar içinde?“ sorusuna odaklanıyor ve Li'nin ”iyileştirme iradesi“ kavramını Türkiye'deki erken dönem Soğuk Savaş kalkınma raporları üzerinden tartışıyor.Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında ABD'li uzmanlar tarafından hazırlanan kalkınma raporları, Türkiye'nin ekonomik ve kurumsal çerçevesini liberal bir mantıkla ”iyileştirmeyi“ amaçlayan müdahalelerdir. Bu müdahaleler, köylülerin ya da fabrika işçilerinin gündelik gerçekliklerini teknik kategoriler ve istatistiki verilerle yeniden tanımlayarak, onlara nasıl ”yaşamaları“ gerektiğine dair bir dizi öneri ve yükümlülük sunmaktadır. Dolayısıyla, kalkınma projelerinde gözlemlenen ”iyileştirme isteği“, mevcut toplumsal ve siyasi ilişkileri dönüştürme dürtüsünü de beraberinde getirmektedir. Teknik program ve projelerin ötesinde, bu müdahaleler belirli bir ”hakikat rejimi“ kurgusu ve güç ilişkileri ağı üreterek bürokrasi, piyasa, yerel topluluklar ve uluslararası aktörler arasındaki güç ilişkilerini yeni şekillerde düzenler. Ancak tüm bu düzenleme girişimleri hem yerel düzeyde öngörülemeyen sosyo-ekonomik süreçlerle hem de kalkınma söyleminin dışında kalan ya da buna direnen farklı aktörlerin siyasi itirazlarıyla karşı karşıya gelir. Bu nedenle tez, kalkınmanın başarı ya da başarısızlık öyküsünden ziyade, 'nasıl müdahale ediliyor, hangi bilgi ve kimin otoritesi tarafından yönlendiriliyor ve hangi siyasi sınırlar ve çatışmalar içinde?”sorusuna odaklanıyor ve Li'nin“iyileştirme iradesi”kavramını Türkiye'deki erken dönem Soğuk Savaş kalkınma raporları üzerinden tartışıyor. İkinci bölümde liberalizm ve müdahale arasındaki ilişki üzerinde durulmuştur. Liberalizm genel olarak bireysel özgürlük ve sınırlı devlet müdahalesi fikrine dayanır. Liberal düşünce bu hakları evrensel kategoriler olarak inşa etmiştir. Ancak, klasik düşünürlerden bu yana, bu kategoriler, bu özgürlük biçimini teşvik eden sosyal örgütlenme özelliklerine ve biçimlerine sahip olmayan topluluklar söz konusu olduğunda müdahalenin önü açılmıştır. Az gelişmiş insan toplulukları ya uygarlık koşullarına uyum sağlayacak ya da ortadan kaldırılacaktır. Liberal yönetimde müdahale, belirli koşullar altında makul kabul edilen bir gerekliliktir. Foucaultcu anlamda liberal yönetim tanımı da bu anlayışla örtüşen şekilde belirli hedeflere yönelik düzenlenmiş eylemleri düzenleyen bir ilkedir. Yönetimsel teknolojiler gerekli söylemsel inşayı oluşturan aygıtlar olarak işlemektedir. Liberal yönetim müdahalelerinin kapsamı ve alanı teknik ve bilimsel ilerlemelerle genişlemiştir. Müdahale, belirli bir alandaki işlevselliği iyileştirmeyi ve engelleri ortadan kaldırmayı amaçlayan kasıtlı bir eylemdir. Tanımlanmış bir çerçevede, kurumları, ekonomileri veya bölgeleri hedef alarak çalışır ve genellikle bilimsel veya teknik disiplinlere dayanan amacı ile gerekçelendirilir. Müdahale, tahminleri ve sınıflandırmaları aracılığıyla yönetilebilir koşullar yaratır ve amaçlanan sonuçlara ulaşmak için yeni düşünme biçimlerini teşvik eder. Bu doğrultuda kalkınma söylemi, işsizlik, kıtlık ve GSYİH gibi kategoriler aracılığıyla nüfusları sınıflandırır. Genellikle havuç ve sopa ikilemi içinde çerçevelenen kalkınma müdahaleleri, davranışları yönlendirmeyi ve piyasa verimliliği ile bireysel özerkliğe elverişli koşullar oluşturmayı amaçlar. Raporlar ve projeler, ekonomik ve sosyal ilişkileri dönüştüren teknik gereklilikler inşa etmekte, yönetim taktikleri, bilimsel yöntemler ve kurumsal çerçeveler ihraç etmektedir. Müdahaleleri, başarılarını değerlendirmek yerine güç ilişkilerinin araçları olarak analiz eden bu çalışma, kalkınma politikalarının insanların yaşamlarını şekillendirme, alternatif modelleri marjinalleştirme ve liberal yönetimin baskın paradigmalarını pekiştirme biçimlerini vurgulamaktadır. Üçüncü bölüm, Amerika Birleşik Devletleri'nde kalkınma politikalarının bir aygıtı olarak yönetimsel teknolojilerin gelişimini tartışmaktadır. ABD'nin bağımsızlığını takip eden dönemde, sosyal ve ekonomik alanlarda bilimsel bilgi ve uygulamalarda bir genişleme yaşanmıştır. Yeni kurulan cumhuriyetin ethosu, teknik ve endüstriyel süreçleri yönetmenin ve yönlendirmenin en iyi yolu olarak sunulmuştur. 1890-1930 yılları arasında ABD, bilimsel yönetimin ticari, endüstriyel ve kamu sektörlerindeki yönetim tekniklerini daha verimli ve bilimsel bir temelde düzenlemek için kullanıldığı“ilerici dönem”(progressive era) olarak adlandırılan bir dönüşüm geçirmiştir. Liberal kalkınma modelinde planlamanın gelişmesindeki bir diğer önemli etken de New Deal döneminde uygulanan federal programlardır. Tennessee Valley Authority (TVA) bu dönemde başlatılan ve ülkenin az gelişmiş bölgelerinin merkezi planlama yoluyla modern altyapı, enerji ve mallara erişebileceğini gösteren bir projedir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kalkınma aygıtı, ABD'de yükselen liberal hükümeti ulusötesi müdahaleye ve küresel ekonomik düzene entegre etmiştir. ABD Başkanı Harry Truman tarafından“Adil Düzen”(Fair Deal) olarak ilan edilen ve az gelişmiş ülkelerdeki yoksulluğu ve ilkel ekonomik sistemleri ABD önderliğinde değiştirmeyi amaçlayan bir dizi programla başlamıştır. Bu dönemde Türkiye de Sovyetler Birliği'nden etkilenmiş ve beş yıllık kalkınma planları modelini uygulamıştır. Azgelişmiş ülkelerin kalkınması için yeni bir umut gibi görünen devletçi modele karşı ABD liberal kalkınmacı bir yaklaşım geliştirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, sosyal bilimcilerin dünyanın az gelişmiş bölgelerini incelemesi ve kalkınmaya giden“liberal”bir yol yaratması gerekiyordu. Rostow ve Lerner gibi modernleşme teorisyenleri, kalkınmayı Amerikan deneyimine dayanan dönüştürücü bir süreç olarak kavramsallaştırdı. Kalkınma aygıtı, müdahaleleri liberal özerkliği ve serbest piyasa rasyonalitesini teşvik etmek için gerekli olarak çerçevelemiştir. Dördüncü bölümde Türkiye'nin kalkınma serüveni ele alınmaktadır. Erken cumhuriyet döneminde Türkiye, içinden çıkamadığı bir azgelişmişlik durumunda olduğu bilinmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Türkiye'nin ekonomi politikaları büyük ölçüde güvenlik kaygıları, devlet öncülüğündeki girişimler ve Batı'nın jeopolitik düzenine uyum ile şekillenmiştir. Bu dönemde Türkiye'deki hükümet modern ve medeni bir ulus inşa etme arzusundadır. Bu amaçla, Sümerbank ve Etibank gibi kamu iktisadi teşebbüsleri ülke çapında fabrikalar ve büyük sanayi kuruluşları açmak için çalışmıştır. Thornburg bu girişimleri açıklamak için fabrika bacalarını“Atatürk'ün minarelerine”benzeterek cumhuriyet vizyonunu anlatmaya çalışmıştır. Ancak bu vizyona uygun girişimler sınırlı kalmıştır. Bu zıtlığı, modernleşmenin sembolü olan jet uçağının Türkiye'si ile hala eski tarım yöntemlerine bağlı kalan öküz arabasının Türkiye'si arasındaki uçurumla ifade eder. Türkiye, jeostratejik konumu ve Batı bloğuna katılmaya istekli olması nedeniyle ABD yardımından erken faydalanan ülkelerden biri olmuştur. Bu dönemde hazırlanan Thornburg Raporu (1949) ve Barker (IBRD) Raporu (1951), liberal piyasa modeline uygun kalkınma reformlarının Türkiye'de nasıl uygulanacağını anlatan metinler olarak öne çıkmaktadır. Bu raporlarda Türkiye'deki devletçi sanayileşme deneyimi ve devletin ekonomik faaliyetlerdeki ağırlığı bir“verimsizlik”kaynağı olarak eleştiriliyordu. Ekonomik kalkınma için özel girişim desteklenmeli, muhasebe ve işletme teknikleri rasyonelleştirilmeli, yol ve ulaşım altyapısı iyileştirilmeli ve kırsal alanlar piyasaya dahil edilmeliydi. Ekonomik sistemin organizasyonu ve teknolojik altyapılar, refahın ve ekonomik kârın toplumun geneline yayılmasını engelliyordu. Bu noktada Thornburg, herhangi bir batılı uzmanın Türkiye'yi analiz etmesi durumunda çözümlerin aynı olacağını iddia etmiştir. Türkiye için çözüm ve nihai hedef, tarımsal verimliliği ve üretkenliği artırmaktı. ABD'li uzmanlar Türkiye'de sosyal, ekonomik ve siyasi ilişkilerin düzenlenmesinde liberal yönetim rasyonellerinin gerekliliğini vurgulayan bir söylem inşa etmişlerdir. Kalkınma raporlarında tarımda modernleşme vurgusunun köylerin ekonomik ve sosyal yapısında yol açtığı değişimleri gözlemlemek için Amerikalı antropolog Stirling'in 1940'ların sonu ve 1950'lerin başında Anadolu köylerinde yaptığı gözlemlere değinilmektedir. Bu gözlemler, kalkınma uzmanlarının“yenilik ve ilerleme”olarak gördükleri müdahalelerin bazen yerel değerler ve alışkanlıklarla eklemlenerek yeni ilişki biçimleri yarattığını göstermektedir. Son olarak, Türkiye'deki akademik tartışmaların liberal yönetim teknolojilerinin teşvik edilmesi üzerindeki etkisi incelenmiştir. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dergilerinde yayınlanan makaleler, devlet teşkilatının rasyonelleştirilmesi, işletme bilimi ilkelerinin kamu yönetimine uyarlanması, istatistik ve bütçe tekniklerinin geliştirilmesi gibi konulara odaklanmıştır. Bu tez, kalkınma hedefleri doğrultusunda hazırlanan rapor ve metinlerin incelenmesinin,“liberal yönetimsel”müdahalelerinin nasıl formüle edildiğini ve yaygınlaştırıldığını daha iyi anlamak açısından faydalı olabileceğini öne sürmektedir. Raporlar,“az gelişmiş ülkelerin”kalkınma süreçlerine rehberlik etmek amacıyla uzmanlar tarafından hazırlanan ayrıntılı belgelerdir. Bu raporlar, ilgili ülkelerin ekonomik, sosyal ve demografik koşullarını analiz etmeyi ve kalkınma hedeflerine ulaşmak için stratejiler önermeyi amaçlar. Bu metinlerde coğrafi, ekonomik ve nüfus verileri kullanılarak ülkenin haritası çıkarılmakta, kaynakları sınıflandırılarak ekonomik potansiyeli belirlenmekte ve eksiklikler tespit edilmektedir. Sınıflandırma, ülke nüfusu üzerindeki belirli nitelikleri önceliklendirir ve vurgular ve toplumsal, siyasi ve ekonomik unsurları yeniden tanımlar. Ekonomik büyümenin önündeki eksiklikleri ve engelleri tespit ederek bu eksikliklerin giderilmesi için çözümler sunar. Ayrıca raporlar, ülkenin potansiyelini belirlemek için ekonomik hesaplamalar yapar ve gelecekteki büyüme için olası alanları belirler. Az gelişmiş ülkeler için hazırlanan raporlardaki temel vurgu, uluslararası pazarla bütünleşme ve kapitalist pazar ekonomisinin kurulmasıyla ilgili kalkınma hedeflerine ulaşmak için 'gerekli koşulların' yaratılması etrafında dönmektedir. Bu tez, ABD öncülüğündeki“kalkınma”müdahalelerinin, erken Soğuk Savaş döneminde alıcı ülkelere yönelik liberal yönetimselliğin bir aygıtı olarak nasıl işlediğini göstermeyi amaçlamaktadır. Michel Foucault'nun yönetimsellik kavramını ve Tania Li'nin“iyileştirme iradesi”kavramını uygulayarak, kalkınmanın piyasanın verimli ve üretken bir şekilde işlemesi için gerekli koşulları yaratmayı amaçlayan hesaplanmış bir müdahale biçimi olduğunu savunmaktadır. Kalkınma, liberal teşviklerle yapılandırılmış bir söylemler ve müdahaleler bütünüdür. Sonuç olarak tez, Türkiye'deki ABD öncülüğündeki kalkınma girişimlerinin maddi eksiklikleri gidermenin ötesine geçtiğini göstermektedir. Bu girişimler, kurumsal yapıları yeniden düzenlemek ve bireysel davranışları dönüştürmek için uzmanlığı ve istatistiksel bilgiyi seferber eden bir liberal hükümet müdahalesi biçimi olarak faaliyet göstermiştir.

Özet (Çeviri)

Government is the right disposition of things. This means not only the management of people but the administration of the complex whole of relationships between people and things. In liberal government, intervention is a necessity that is considered reasonable under certain conditions. Liberal government in the Foucauldian sense exists through the mechanisms of knowledge/power that it brings into existence through certain political rationalities. The interventionist aspect of liberal government in practice has not been limited to societies where liberal values are embedded. A new form of liberal intervention manifested itself when the free market model idealized in liberal societies and the understanding of liberal government were put forward as a model for countries marked as underdeveloped. The US-led“developmentalism”after World War II is a clear example of such an intervention. The development apparatus derived its governmental techniques from US experiences such as the“progressive era”and the“new deal”. This context invites an examination of how these reports and programs are constructed and what they omit. Development programs and reports claim to improve people's lives based on scientific and technical expertise. The analysis of liberal governmentality aims to scrutinize in detail the practices of government, the tools and techniques invented for government, and the subjects affected and influenced. This“analytic”includes the history of political ideas and the genealogy of governmental technologies. Türkiye was an early beneficiary of US aid due to its geostrategic position and its willingness to join the Western bloc. The Thornburg Report (1949) and the Barker (IBRD) Report (1951) prepared during this period stand out as the texts describing how developmental reforms in line with the liberal market model should be implemented in Türkiye. These reports criticized the experience of statist industrialization in Türkiye and the weight of the state in economic activities as a source of“inefficiency”. For economic development, private enterprise had to be supported, accounting and business techniques had to be rationalized, road and transportation infrastructure had to be improved, and rural areas had to be included in the market. The organization of the economic system and technological infrastructures prevented the spread of prosperity and economic profit throughout society. The development reports prepared by US experts during the early Cold War years are interventions that aim to“improve”Türkiye's economic and institutional framework with a liberal rationale. By redefining the everyday realities of peasants or factory workers with technical categories and statistical data, these interventions impose a set of recommendations and obligations on how they“should live”. However, all these attempts at regulation are limited both by unpredictable socio-economic processes at the local level and by the political objections of different actors who remain outside the development discourse or resist it. Therefore, rather than the success or failure story of“development,”the thesis focuses on the question“how is it intervened, guided by what knowledge and whose authority, and within what political boundaries and conflicts?”and discusses through early Cold War development reports in Türkiye.

Benzer Tezler

  1. The Role of accumulation connections in re-production of spatial organization. The industrial capital as an apparatus for regulations about the city

    Mekan organizasyonunun yeniden üretiminde birikim ilişkilerinin rolü, kent ve onun düzenleyicisi bir aygıt olarak sanayi kapitali

    FUNDA ALTINÇEKİÇ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    1998

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaDokuz Eylül Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TAYFUN TANER

  2. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın siyasi biyografisi

    8th President Turgut Özal's political biography

    SAMİ ORÇUN ERSAY

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Siyasal BilimlerGalatasaray Üniversitesi

    Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN ÖZGÜR ADADAĞ

  3. Küreselleşme sürecinde kamu yönetiminde değişim ve kamu hizmetleri alanında toplam kalite yönetimi

    The Change in public administration in the course of globalization and total quality management in public services

    MEHMET ULVİ SARAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Kamu YönetimiAnkara Üniversitesi

    Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. CAHİT EMRE

  4. Refah Partisi'ni yaratan tarihsel dinamiklerin kuramsal çözümlemesi: Sınıf, siyaset, devlet

    Theoretical analysis of the historical dynamics that created the Welfare Party: Class, politics, state

    SEDA BAYDENK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Siyasal BilimlerGiresun Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. RASİM BERKER BANK

  5. L'analyse des processus de prise de décision dans l'intervention en Afghanistan et le retrait de l'Union Soviétique: Une approche poliheuristique

    Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesindeki ve geri çekilmesindeki karar alma süreçlerinin analizi: Polihöristik bir yaklaşım

    BURAK HACIOĞLU

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    2023

    Uluslararası İlişkilerGalatasaray Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı

    PROF. DR. ERHAN ŞAHAP BÜYÜKAKINCI