Bir göç politikası olarak Martin Heidegger'in sorge anlayışı
Martin Heidegger's concept of sorge as a migration policy
- Tez No: 950304
- Danışmanlar: PROF. DR. SENEM KURTAR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Heidegger, Sorge, Göç, Varoluşsal kaygı, Feminist teori, Heidegger, Sorge, Migration, Existential anxiety, Feminist theory
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Gaziantep Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Felsefe Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 78
Özet
Bu çalışma, Martin Heidegger'in varoluşsal felsefesindeki“Sorge”(kaygı) kavramını göç deneyimleriyle ilişkilendirerek özgün bir perspektif sunmaktadır. Heidegger'in“Dasein”anlayışı, insanın dünyada var olma biçimini ifade ederken, göçmen bireyler için bu varoluş özellikle karmaşık bir hal almaktadır.“Dünya-içinde-olma”kavramı, göçmenlerin yeni coğrafyalarda kendilerini konumlandırma sürecindeki ontolojik zorluklarını açıklamada kritik bir çerçeve oluşturmaktadır.Göç süreci, bireylerin varoluşsal temellerini sarsan derin bir deneyimdir. Tanıdık çevreden uzaklaşma, yeni kültürel kodlarla karşılaşma ve aidiyet duygusunun kaybolması, Heidegger'in tanımladığı anlamda otantik bir kaygı durumu yaratmaktadır. Bu kaygı, yıkıcı olmaktan ziyade, bireyleri kendi özgünlüklerini keşfetmeye yönlendiren yapıcı bir güç olarak işlev görmektedir. Heidegger'e göre kaygı, Dasein'ın en temel varoluş kiplerinden biridir ve göçmen deneyiminde bu durum en çıplak haliyle ortaya çıkmaktadır.Feminist ve postkolonyal teorilerin entegrasyonu, özellikle göçmen kadınların deneyimlerinin çok katmanlı analizini mümkün kılmaktadır. Cinsiyet, etnik köken, sınıf ve göçmen statüsünün kesiştiği noktada ortaya çıkan ayrımcılık biçimleri, varoluşsal kaygının toplumsal boyutlarını görünür kılmaktadır. Göçmen kadınlar, hem patriarkal yapıların hem de ırkçı sistemlerin baskısı altında kimliklerini yeniden inşa etme mücadelesi vermektedir.Araştırma boyunca, göç deneyiminin tetiklediği varoluşsal kaygının, bireyleri pasif kurbanlar olmaktan çıkarıp aktif özne konumuna taşıdığını göstermek amaçlanmıştır. Bu süreç, kimlik inşasının dinamik ve sürekli bir süreç olduğunu, göçmenlerin kendi otantikliklerini arayışlarında yaratıcı stratejiler geliştirdiklerini ortaya koymaktadır.
Özet (Çeviri)
This study presents an original perspective by connecting Martin Heidegger's concept of“Sorge”(anxiety) in existential philosophy with migration experiences. While Heidegger's understanding of“Dasein”expresses the mode of human existence in the world, this existence becomes particularly complex for migrant individuals. The concept of“Being-in-the-world”forms a critical framework for explaining the ontological difficulties in the process of migrants positioning themselves in new geographies.The migration process is a profound experience that shakes the existential foundations of individuals. Moving away from familiar environments, encountering new cultural codes, and the loss of belonging create an authentic state of anxiety in the sense defined by Heidegger. Rather than being destructive, this anxiety functions as a constructive force that directs individuals toward discovering their own authenticity. According to Heidegger, anxiety is one of the most fundamental modes of existence of Dasein, and in the migrant experience, this condition emerges in its most naked form.The integration of feminist and postcolonial theories enables a multi-layered analysis of migrant women's experiences in particular. The forms of discrimination that emerge at the intersection of gender, ethnicity, class, and migrant status make visible the social dimensions of existential anxiety. Migrant women struggle to reconstruct their identities under the pressure of both patriarchal structures and racist systems.Research findings demonstrate that existential anxiety triggered by the migration experience transforms individuals from passive victims into active subjects. This process reveals that identity construction is a dynamic and continuous process, showing that migrants develop creative strategies in their search for their own authenticity. The migration experience thus becomes not merely a geographical displacement but a profound ontological transformation that challenges and reshapes the very foundations of being and belonging in the world. A significant role in individuals' pursuit of authentic identity.
Benzer Tezler
- Sivil toplum kuruluşlarının Suriye krizi ile birlikte değişen yüzü: Sosyal hizmet uygulamaları bağlamında Mardin örneği
The changing face of civil society organizations with the Syrian crisis: The Mardin example in the context of social work practices
SEVDA YAZĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Sosyal HizmetlerYalova ÜniversitesiSosyal Hizmet Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BEDRETTİN KESGİN
- Türkiye'nin sosyo-politik dönüşümü ve Süryaniler: Mardin il örneği
Turkey's socio-political transformation and Syrians: The Example of Mardin province
MEHMET ŞİRİN BAKIR
Doktora
Türkçe
2025
Siyasal Bilimlerİnönü ÜniversitesiKamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. IŞIL ARPACI
- Continuity and change in the US foreign policy toward Kosovo question
ABD'nin Kosova sorununa yönelik dış politikasında devamlılık ve değişim
MERVE KALA
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA TÜRKEŞ
- Kırım ve Kafkasya'dan Diyarbakır ve çevresine göçler (1876-1914): Elazığ, Malatya, Mardin ve Diyarbakır örneği
Immigrations from Crimea and Caucasia to the region around the province of Diyarbakır (1876-1914): The case study of the provinces of Elazıg, Malatya, Mardin and Diyarbakır
HAKAN ASAN
- Community within an individual in a transcultural work: Ali Baba und 40 Räuber
Transkültürel bir eserde bireydeki topluluk: Ali Baba und 40 Räuber
ELİF DAMLA YAVUZ
Doktora
İngilizce
2014
Müzikİstanbul Teknik ÜniversitesiMüzikoloji ve Müzik Teorisi Ana Bilim Dalı
PROF. SONGÜL KARAHASANOĞLU
PROF. DR. RALF MARTİN JÄGER