Local community's perception of the impacts of tourism development in rural areas–a case study in Zanzibar
Kırsal bölgelerde turizmin gelişiminin etkilerine ilişkin yerel halkın algısı-Zanzıbar örneği
- Tez No: 952419
- Danışmanlar: PROF. DR. YAŞAR SARI, DOÇ. DR. DAVUT UYSAL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Turizm, Tourism
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Turizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Turizm İşletmeciliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 134
Özet
Günümüzde turizm, özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel itici güçlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dikkat çeken pek çok bölge, turizm sayesinde ekonomik anlamda önemli fırsatlar yakalamakta, yeni istihdam alanları oluşturmakta, döviz girdisi sağlamakta ve yerel halkın yaşam kalitesinin iyileştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Turizm sektörü, doğru yönetildiğinde, sadece ekonomik fayda sağlamakla kalmayıp aynı zamanda sosyal ve kültürel gelişimi destekleyen bir araç olarak da işlev görmektedir. Ancak bu potansiyelin her zaman yerel halkın lehine kullanıldığı söylenemez. Turizmin hızla büyüdüğü bazı bölgelerde gelir eşitsizlikleri artmakta, toplumsal gerilimler yoğunlaşmakta ve bölgesel gelişim süreçlerinde dengesizlikler ortaya çıkmaktadır. Bu durum, turizmin sosyo-ekonomik etkilerinin kapsamlı ve dengeli bir şekilde ele alınmasının ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, Afrika'nın doğu kıyılarında yer alan ve Tanzanya'ya bağlı özerk bir bölge olan Zanzibar Adası, son yıllarda turizm sektöründe kayda değer bir büyüme yaşamış ve bölgesel kalkınmada önemli bir destinasyon haline gelmiştir. Özellikle Zanzibar'ın ana adası Unguja başta olmak üzere bazı bölgelerinde yapılan turizme yönelik yatırımlar, ekonomik canlılığı artırmış ve turizm gelirleri aracılığıyla bölgeye önemli döviz kaynakları kazandırmıştır. Turizmin getirdiği bu ekonomik hareketlilik, yerel halk için yeni iş olanakları yaratırken, aynı zamanda altyapı ve hizmet sektörlerinde iyileşmelere kapı aralamıştır. Ancak, bu olumlu gelişmelere rağmen, adanın kırsal kesimlerinde yaşayan topluluklar için durum her zaman iç açıcı olmamıştır. Kırsal bölgelerde sosyal hizmetlerin eksikliği, temel altyapı yetersizlikleri, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimde yaşanan güçlükler ile turizm gelirlerinin adil olmayan dağılımı, bu bölgelerde yaşayanların yaşam kalitesinin istenilen seviyeye ulaşmasını engellemektedir. Ayrıca, turizmin hızla büyümesi, bazı durumlarda yerel kültürel yapının erozyona uğraması ve toplumsal dengelerin bozulması gibi sosyal sorunları da beraberinde getirebilmektedir. İşte bu çerçevede, bu çalışma Zanzibar'ın kırsal bölgelerinde yaşayan bireylerin turizmin gelişimine ilişkin algılarını, bu gelişmenin onların maddi refahı ve manevi dünyaları üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda, yerel halkın turizm planlama süreçlerine katılım düzeyleri, turizmin bölgesel kalkınmadaki rolü ve kırsal toplulukların turizmin sürdürülebilir gelişimine nasıl katkıda bulunabileceği gibi kritik sorulara yanıt aranmaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca ekonomik verilerin değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve psikososyal faktörlerin de dikkate alındığı kapsamlı bir analiz zemini oluşturmaktadır. Böylelikle, Zanzibar'ın kırsal alanlarındaki turizm dinamiklerinin çok yönlü etkileri ortaya konulmakta ve bu bölgelerde daha dengeli, kapsayıcı ve sürdürülebilir turizm politikalarının geliştirilmesine bilimsel bir temel sağlanmaktadır. Araştırmanın Amacı ve Önemi Bu araştırmanın temel amacı, Zanzibar'ın kırsal kesimlerinde yaşayan yerel halkın turizm gelişimine ilişkin algılarını detaylı bir biçimde incelemek ve bu algıların bireylerin duygusal dayanışma düzeyleri, mekânsal aidiyet hisleri, maddi refah algıları ile turizme destek verme istekleri üzerindeki çok yönlü etkilerini analiz etmektir. Özellikle kırsal alanlarda yaşayan bireylerin turizm faaliyetlerini nasıl deneyimledikleri ve bu deneyimlerin onların sosyal ilişkileri, toplumsal bağları ve mekânsal kimliklerine yansımaları, araştırmanın toplumsal ve kültürel açıdan önemini önemli ölçüde artırmaktadır. Turizmin sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, kırsal toplulukların sosyal dokusunu şekillendiren, aidiyet duygularını pekiştiren ve toplumsal dayanışmayı etkileyen karmaşık bir olgu olarak ele alınması, çalışmanın özgünlük ve katkı düzeyini yükselten temel unsurlardan biridir. Araştırma, aynı zamanda kırsal turizme ilişkin literatüre önemli bir katkı sağlamayı ve turizm politikalarının daha kapsayıcı, adil, yerel dinamikleri gözeten ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda şekillendirilmesine bilimsel temel oluşturmayı hedeflemektedir. Literatürde çoğunlukla turizmin kentsel merkezlere veya tek bir yerleşim birimine odaklanan araştırmaların yoğunlukta olduğu dikkate alındığında, bu çalışmanın on farklı kırsal yerleşim birimini kapsaması, araştırmaya hem geniş ölçekli hem de derinlemesine bir kapsayıcılık kazandırmaktadır. Bu sayede, farklı kırsal toplulukların turizme ilişkin deneyim ve beklentilerindeki çeşitlilik gözlemlenmekte ve bölgesel farklılıklar ayrıntılı şekilde ortaya konulabilmektedir. Bunun yanında, araştırma yerel halkın sesini duyurmayı, onların ihtiyaç ve görüşlerini karar alıcı mekanizmalara aktarmayı amaçlamaktadır. Böylece, turizm planlama ve yönetim süreçlerinde halkın aktif katılımını teşvik eden, sosyal adalet ve katılımcılığı ön planda tutan politikaların geliştirilmesine zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda, çalışma sadece akademik bir katkı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Zanzibar'ın kırsal kesimlerinde sürdürülebilir turizmin toplumsal boyutlarının anlaşılması ve geliştirilmesi için pratik öneriler sunmayı da amaçlamaktadır. Dolayısıyla, bu araştırma, kırsal turizmin sosyal, ekonomik ve kültürel boyutlarını bir arada ele alan bütüncül bir bakış açısıyla, hem yerel halkın refahını artırmaya hem de turizmin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı hedefleyen önemli bir bilimsel girişim niteliğindedir. Literatür Taraması Yerel halkın turizme yönelik algısı (Resident Perception – RP), bireylerin yaşadıkları çevrede gelişen turizm faaliyetlerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel boyutlardaki etkilerine ilişkin bilinçli ya da sezgisel değerlendirmelerini ifade eder. Turizm gelişiminin, yerel topluluklar tarafından nasıl algılandığı, turizme yönelik destek ya da karşı duruş üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Yerel halk, turizmi ekonomik kalkınmanın ve istihdam olanaklarının bir aracı olarak görebileceği gibi; kültürel erozyon, çevresel bozulma ya da yaşam maliyetlerinin artışı gibi olumsuzlukların kaynağı olarak da algılayabilir. Bu nedenle, algının yönü –olumlu ya da olumsuz olması– yerel halkın tutumlarını ve davranışlarını doğrudan etkilemektedir. Duygusal dayanışma (Emotional Solidarity – ES), yerel halk ile turistler arasında kurulan olumlu sosyal ilişkiler ve karşılıklı anlayışa dayalı bağları ifade eder. Woosnam (2012) tarafından geliştirilen duygusal dayanışma teorisi, topluluk üyelerinin turistlerle olan ilişkilerinde benzer değerleri paylaşma, sempati duyma ve dostça yakınlık kurma eğilimlerinin, turizme karşı olumlu tutum geliştirilmesinde önemli bir unsur olduğunu ortaya koyar. Turizm faaliyetlerinin artmasıyla birlikte yerel halk ve turistler arasındaki etkileşim yoğunlaşmakta; bu etkileşim duygusal dayanışmayı güçlendirerek toplumsal uyumu ve turizmin sürdürülebilirliğini desteklemektedir. Mekânsal aidiyet (Place Attachment – PA), bireylerin belirli bir coğrafi alanla kurdukları duygusal, bilişsel ve davranışsal bağları içeren çok boyutlu bir kavramdır. Bu bağ, bireyin yaşadığı yerle özdeşleşmesi, o yerin kimliğine kendini ait hissetmesi ve mekânın korunmasına yönelik motivasyonlar geliştirmesiyle ortaya çıkar. Turizm faaliyetleri, yerel halkın mekâna yönelik bağlarını hem güçlendirebilir hem de zayıflatabilir; bu durum turizmin mekânsal değişimlere nasıl neden olduğu ve bu değişimlerin bireylerin yaşam alanı algılarına nasıl etki ettiğiyle ilişkilidir. Olumlu bir turizm gelişimi, mekânsal aidiyet duygusunu destekleyerek yerel halkın kendi yerel kimliğini daha fazla sahiplenmesini sağlayabilir. Maddi refah (Material Well-being – MW), bireylerin ekonomik ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi, yaşam standartları ve finansal güven duygusu gibi unsurları kapsar. Turizm, doğrudan ve dolaylı gelir kaynakları, yeni iş fırsatları, altyapı yatırımları ve hizmet kalitesindeki artış gibi mekanizmalar yoluyla yerel halkın maddi refahını olumlu yönde etkileyebilir. Bununla birlikte, turizm gelirlerinin adaletsiz dağılımı, dış yatırımcıların payı artırması ya da mevsimsel istihdam gibi sorunlar, yerel halkın beklenen refah düzeyine ulaşmasını engelleyebilir. Bu bağlamda, turizmin ekonomik katkılarının yerel halk nezdinde algılanması, turizme yönelik genel tutumu şekillendirmektedir. Turizme destek niyeti (Intention to Support Tourism – INT), bireylerin yaşadıkları bölgede turizmin gelişimine yönelik olumlu tutumlar sergilemeleri, bu süreci desteklemeleri ve katkıda bulunma eğilimleriyle ilgilidir. Sosyal alışveriş kuramı (Social Exchange Theory – SET) çerçevesinde, bireyler turizmin kendi yaşamlarına getirdiği faydaları algıladıklarında bu gelişimi desteklemeye daha yatkın hale gelirler. Olumlu algı, yüksek maddi refah ve güçlü mekânsal aidiyet gibi faktörler, bireylerin turizme destek verme niyetlerini pekiştirir. Bu niyet, turizmin sürdürülebilirliği açısından kritik olup, yerel halkın katılımı ve desteği olmadan başarılı turizm politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması mümkün değildir. Bu beş kavram, Zanzibar gibi turizm potansiyeli taşıyan ancak sosyoekonomik açıdan kırılgan bölgelerde, turizm planlaması ve topluluk temelli sürdürülebilir kalkınma stratejileri açısından temel kavramsal çerçeveyi oluşturmaktadır. Yöntem ve Araştırma Modeli Araştırma, nicel araştırma yöntemi esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Yerel halkın turizme yönelik algılarını anlamak ve değişkenler arasındaki ilişkileri ölçmek amacıyla Yapısal Eşitlik Modellemesi (SEM - Structural Equation Modeling) kullanılmıştır. Bu model kapsamında beş temel değişken üzerine odaklanılmıştır: 1. RP (Resident Perception / Yerel Halkın Algısı): Yerel halkın turizmin olumlu ya da olumsuz etkilerine dair genel değerlendirmeleri. 2. ES (Emotional Solidarity / Duygusal Dayanışma): Yerel halk ile turistler arasında kurulan duygusal bağlar, karşılıklı anlayış ve empati düzeyi. 3. MW (Material Well-being / Maddi İyi Oluş): Turizmden elde edilen maddi kazançların bireylerin ekonomik yaşamlarına olan yansıması. 4. PA (Place Attachment / Mekânsal Aidiyet): Bireylerin yaşadıkları yerle kurdukları psikolojik ve kültürel bağlar. 5. INT (Intention to Support Tourism / Turizme Destek Niyeti): Yerel halkın turizmin daha fazla gelişmesi yönündeki istekliliği. Veri toplama süreci Zanzibar'ın Unguja Adası'ndaki on kırsal köyü kapsayan geniş bir alanda gerçekleştirilmiş ve toplamda 732 katılımcı ile yüz yüze anket yapılmıştır. Katılımcıların seçimi rastlantısal örnekleme yöntemiyle belirlenmiş ve cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi gibi demografik bilgileri de analizde dikkate alınmıştır. Toplanan veriler, önce SPSS yazılımı ile tanımlayıcı istatistikler aracılığıyla değerlendirilmiş, ardından LISREL programı ile yapısal eşitlik modellemesi kurulmuştur. Model uyum indeksleri, değişkenler arasındaki korelasyonlar, yol katsayıları ve doğrulayıcı faktör analizleri dikkate alınarak yorumlanmıştır. Araştırma Bulguları Araştırma kapsamında test edilen tüm hipotezlerin istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü ilişkiler gösterdiği saptanmıştır. Bu durum, çalışmada ele alınan temel değişkenler arasında güçlü ve anlamlı bağlantıların varlığını ortaya koymakta; modelin genel geçerliliğini ve içsel tutarlılığını desteklemektedir. Özellikle, yerel halkın turizm gelişimine yönelik algısının (Resident Perception - RP), hem maddi refah düzeylerini (Material Well-being - MW) hem de bulundukları yere yönelik aidiyet hislerini (Place Attachment - PA) olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Bu bulgular, H1 ve H2 hipotezlerinin doğrulandığını ortaya koymaktadır. Buna ek olarak, duygusal dayanışma (Emotional Solidarity - ES) değişkeni de hem maddi refah hem de mekânsal aidiyet ile istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif ilişkiler sergilemiştir. Bu durum, H3 ve H4 hipotezlerini desteklemekte olup, duygusal bağların ve sosyal etkileşimin bireylerin hem ekonomik algıları hem de yaşadıkları yere olan duygusal bağları üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, hem maddi refah hem de mekânsal aidiyet düzeylerinin, yerel halkın turizmin gelecekte daha da gelişmesine yönelik destek verme niyetlerini anlamlı şekilde artırdığı bulunmuştur. Bu doğrultuda, H5 ve H6 hipotezleri de doğrulanmış ve desteklenmiştir. Elde edilen bulgular, turizme ilişkin tutumların yalnızca ekonomik beklentilerle değil, aynı zamanda sosyal ilişkiler, topluluk bağları ve mekânsal kimlik gibi çok boyutlu faktörlerle şekillendiğini göstermektedir. Bütün bu ilişkiler yüksek derecede anlamlılık düzeylerinde ortaya çıkmıştır ve daha önce turizm, çevresel etkileşim, kültürel süreklilik ve sürdürülebilir kalkınma konularında yapılan araştırmalarla büyük ölçüde örtüşmektedir. Bu sonuçlar, kırsal toplulukların turizmi yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak görmediklerini, aynı zamanda sosyal aidiyet, kültürel değerler ve duygusal dayanışma bağlamında da değerlendirdiklerini ortaya koymakta; dolayısıyla sürdürülebilir turizm politikalarının çok boyutlu yaklaşımlarla ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Tartışma ve Sonuçlar Araştırma bulguları, özellikle kırsal bölgelerde turizmin yerel halk üzerindeki etkilerinin yalnızca ekonomik kazanımlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda sosyal, kültürel ve mekânsal boyutları da kapsayan çok yönlü bir etki alanına sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Turizmin, bireylerin maddi refah seviyelerini yükseltmesinin ötesinde; toplumsal ilişkileri güçlendirdiği, yaşanılan yere duyulan aidiyet duygusunu artırdığı ve yerel düzeyde bir toplumsal bütünlük sağladığı görülmektedir. Bu bağlamda, turizmin halk nezdindeki değeri sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal sermayeyi ve toplumsal dayanışmayı da pekiştiren bir unsur olarak şekillenmektedir. Bu çok boyutlu etkiler dikkate alındığında, yerel halkın turizme yönelik algı ve tutumlarının anlaşılması, sürdürülebilir turizm politikalarının başarısı açısından kritik bir öneme sahiptir. Halkın desteğinden yoksun bir turizm gelişimi; zamanla toplumsal gerilimlerin artmasına, yerel kimliğin zedelenmesine ve doğal-kültürel kaynakların tahribatına neden olabilir. Bu durum, sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel ya da ekonomik bir hedef değil, aynı zamanda sosyal bir zorunluluk olduğunu da ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, kamu kurumları, yerel yönetimler ve özel sektör temsilcileri, turizm planlama süreçlerinde yerel halkın görüş ve ihtiyaçlarını merkeze alan katılımcı yaklaşımlar benimsemelidir. Yerel halkın karar alma mekanizmalarına aktif katılımı, yalnızca projelere yönelik desteği artırmakla kalmayacak, aynı zamanda aidiyet duygusunu da güçlendirecek ve toplumsal meşruiyeti sağlayacaktır. Bununla birlikte, turizm gelirlerinin adil ve şeffaf bir biçimde dağıtılması, yalnızca belirli aktörlerin değil tüm topluluğun bu gelişmeden faydalanmasını garanti altına alacaktır. Ayrıca, altyapı yatırımlarının kırsal bölgelere yönlendirilmesi, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerin iyileştirilmesi; yerel halkın yaşam kalitesini artıracak ve turizme karşı daha olumlu bir tutum geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Bu tür bütüncül yaklaşımlar, kırsal bölgelerde turizmin yalnızca bir kalkınma aracı değil, aynı zamanda sosyal adaletin ve toplumsal dayanışmanın yeniden inşası için de bir fırsat olduğunu göstermektedir. Katkı ve Özgünlük Bu araştırma, Zanzibar'ın kırsal bölgelerinde gerçekleştirilmiş olması ve on farklı köyü kapsayan geniş ve çeşitlendirilmiş bir örneklem yapısına dayanması nedeniyle, kırsal turizm literatüründe özgün ve önemli bir yere sahiptir. Mevcut çalışmaların büyük bir kısmı, genellikle tek bir yerleşim birimini odağına alarak gerçekleştirilmekte ve bu da elde edilen bulguların geniş coğrafi alanlara ya da farklı topluluklara genellenmesini sınırlamaktadır. Buna karşılık, bu çalışma, çoklu köy örneklemi sayesinde bölgesel farklılıkları ve kırsal topluluklar arasındaki çeşitliliği dikkate alma imkânı sunmakta, böylelikle bulguların hem yerel bağlamda derinlemesine hem de bölgesel çapta karşılaştırmalı analizlere zemin hazırlaması açısından önemli bir metodolojik avantaj sağlamaktadır. Bu yönüyle, araştırma saha çalışmalarına yönelik metodolojik yaklaşımlara önemli bir katkı sunmakta ve kırsal turizmin dinamiklerini anlamada örnek teşkil etmektedir. Araştırmanın bir diğer önemli boyutu ise teorik çerçevesidir. Çalışma, turizmin etkilerini yalnızca ekonomik göstergelerle sınırlandırmayıp, aynı zamanda duygusal dayanışma, mekânsal aidiyet ve maddi refah gibi psikososyal kavramları entegre ederek çok boyutlu bir değerlendirme yaklaşımı benimsemektedir. Bu kapsamlı perspektif, turizmin sadece ekonomik sonuçlarına odaklanan klasik modellerden farklı olarak, sosyal ilişkiler, toplumsal bağlar ve bireylerin mekânsal kimlikleri üzerindeki etkilerini de göz önüne almaktadır. Bu durum, araştırmanın disiplinler arası bir bakış açısıyla, sosyoloji, çevre psikolojisi ve kalkınma çalışmaları gibi farklı bilim dallarının kesişiminde konumlanmasını sağlamaktadır. Böylece, turizmin yerel halk üzerindeki sosyal, kültürel ve ekonomik etkilerine dair daha bütüncül ve çok katmanlı bir anlayış geliştirilmesine olanak tanımaktadır. Sonuç itibarıyla, bu çalışma hem örneklem çeşitliliği hem de entegre teorik yaklaşımıyla mevcut literatüre hem metodolojik hem de kavramsal açıdan yenilikçi katkılar sunmakta; kırsal bölgelerde sürdürülebilir turizmin toplumsal temellerinin daha kapsamlı ve derinlemesine analiz edilmesini mümkün kılmaktadır. Böylelikle, kırsal turizmin karmaşık dinamiklerinin anlaşılmasına ve bu alandaki politika, planlama ve uygulama süreçlerinin geliştirilmesine önemli bir bilimsel altyapı sağlamaktadır. Öneriler Bu araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, kırsal bölgelerde sürdürülebilir turizmin sağlanmasına ve yerel halkın bu süreçte aktif bir rol üstlenmesine katkı sunacak birtakım politika ve uygulama önerileri geliştirilmiştir: 1. Yerel halkın turizme yönelik algılarının olumlu yönde gelişmesi için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır. Turizmin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve çevresel etkileri olduğu hususunda halkı bilgilendirmeye yönelik seminerler, atölye çalışmaları ve yerel düzeyde yürütülecek farkındalık kampanyaları büyük önem taşımaktadır. Bu tür faaliyetler sayesinde, yerel toplulukların turizmle ilgili doğru bilgiye erişimi sağlanacak ve olası önyargılar ya da bilgi eksiklikleri giderilecektir. Özellikle gençlerin ve kadınların bu süreçlere dâhil edilmesi, toplumsal kapsayıcılığı artıracaktır. 2. Turizmden elde edilen gelirlerin daha adil ve kapsayıcı biçimde dağıtılması sağlanmalıdır. Mevcut uygulamalarda özel sektörün ağırlıklı olarak ekonomik fayda elde ettiği görülmektedir. Oysa yerel halkın da bu gelirlerden doğrudan fayda sağlayabileceği modellerin geliştirilmesi gerekmektedir. Kooperatifler, yerel girişimler ve topluluk temelli turizm uygulamaları teşvik edilerek, ekonomik kaynakların kırsal alanlarda daha geniş kitlelere yayılması mümkün olacaktır. Bu durum, halkın sektöre olan güvenini artıracak ve turizm faaliyetlerine yönelik destekleyici tutumları pekiştirecektir. 3. Katılımcı turizm planlaması anlayışı benimsenmeli; yerel halk, karar alma süreçlerinin pasif bir izleyicisi değil, aktif bir paydaşı hâline getirilmelidir. Planlama süreçlerinde yerel bilgiye, deneyime ve beklentilere dayalı yaklaşımlar ön plana çıkarılmalı; halkın ihtiyaç ve öncelikleri dikkate alınarak sürdürülebilir turizm politikaları oluşturulmalıdır. Yerel yönetimler, kamu kurumları ve özel sektörün iş birliğiyle oluşturulacak danışma kurulları ve halk meclisleri, bu sürecin demokratikleşmesine katkı sunacaktır. 4. Kırsal bölgelerde altyapı hizmetlerinin güçlendirilmesi, turizmin sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu biçimde gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ulaşım, sağlık, eğitim, kanalizasyon, temiz su temini gibi temel hizmetlerdeki iyileştirmeler hem yerel halkın yaşam kalitesini artıracak hem de turistlerin bölgeye olan ilgisini sürdürülebilir hâle getirecektir. Bu tür altyapı yatırımları aynı zamanda turizmin olası olumsuz etkilerini (nüfus baskısı, çevresel tahribat vb.) dengeleyecek ve kırsal alanlarda toplumsal refahı uzun vadede destekleyecektir. Sonuç itibarıyla, kırsal turizmin sürdürülebilir bir başarıya ulaşabilmesi, yalnızca ekonomik kalkınma hedefleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda sosyal bütünlüğün güçlendirilmesi, kültürel mirasın korunması ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerinin bütüncül bir yaklaşımla entegrasyonuna bağlıdır. Ekonomik büyümenin yerel toplulukların yaşam kalitesini iyileştirmesi ve gelir dağılımında adaleti sağlaması elzem olmakla birlikte, bu süreç toplumsal dayanışma ve kimlik duygusunun pekiştirilmesiyle desteklenmediği sürece kalıcı sonuçlar vermeyecektir. Ayrıca, kırsal alanların özgün kültürel değerlerinin ve doğal kaynaklarının korunması, hem turizmin cazibesini artırmak hem de gelecek nesillere sürdürülebilir bir çevre bırakmak açısından vazgeçilmezdir. Bu nedenle, kırsal turizm politikaları; ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel boyutları bir arada gözeten kapsayıcı ve entegre stratejiler üzerine inşa edilmelidir. Böyle bütüncül politikalar, sadece turizm sektörünün uzun vadeli sürdürülebilirliğini güvence altına almakla kalmayacak, aynı zamanda yerel halkın refahını ve yaşam kalitesini artırarak, toplumsal yapının güçlenmesine ve kırsal alanların kalkınmasına anlamlı katkılar sunacaktır. Dolayısıyla, kırsal turizmin başarısı, çok boyutlu ve disiplinler arası bir perspektif ile ele alınan planlama, yönetim ve uygulama süreçlerinin etkili bir şekilde hayata geçirilmesine bağlıdır.
Özet (Çeviri)
Zanzibar's rural areas have problems with economic infrastructure and the development of social services. This led to an increase in criminal activities, as well as making community life hard. Unequal distribution of tourism benefits may have caused this problem, as it stems from collecting money through taxes, entrance fees, and other tourism-related payments. The main purpose of this research is to investigate how local communities perceive the impacts of tourism development in Zanzibar's rural areas. Residents' Perception of the impact of tourism development (RP), Emotional Solidarity (ES), Material Well-being (MW), Place Attachment (PA), and Intention to support further tourism development (INT) were utilized to construct the structural equation model to examine the research objectives. This study employed a quantitative research approach. The researcher selected ten villages from Unguja Island as study areas, and 732 respondents were chosen. The SPSS and LISREL software were employed to analyze the data. The findings were found to be reliable, and the study proved a significant and positive relationship. Significantly, the study proved that the community has a positive perception of the impacts of tourism development in the rural areas. Considering the study results, we can claim that this research is very important for government organizations, the main tourism stakeholders, and that it can engage residents in tourism planning. Since they are responsible for considering the villages' facilities to improve life quality for people through the tourism planning process, and to ensure an increase in individuals' wealth. Increasing the relevant literature on Zanzibar's rural tourism areas is also important since it has examined the ten rural touristic villages in a single study. This makes this study different from other studies conducted using only one village.
Benzer Tezler
- Turizmin Bakü'de yerel halk tarafından algılanması
The perception of tourism by local Baku residents
İMDAD HASANLI
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
TurizmGazi ÜniversitesiTurizm İşletmeciliği Eğitimi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. EVREN GÜÇER
- Turizm gelişiminin sosyokültürel etkilerinin yerel halk tarafından algılanması: Marankiari Bajo örneği
Local people's perception of sociocultural impacts of tourism development: the case of Marankiari Bajo
LOURDES MARIANELLA GUEVARA VILLALOBOS
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
Turizmİstanbul Medeniyet ÜniversitesiTurizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SALİH KUŞLUVAN
- Yerel halkın turizm gelişim algısının yaşam kalitesi ve duygusal dayanışma düzeyine etkisi: Afyonkarahisar Ayazini köyü örneği
The effect of local resident's perception of tourism development on quality of life and emotional solidarity: The case of Afyonkarahisar Ayazini village
SONER DURĞUT
Yüksek Lisans
Türkçe
2025
TurizmAfyon Kocatepe ÜniversitesiTurizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ AVAN
- Yerel halkın sürdürülebilirlik çerçevesinde turizm etki algısı ve turizm desteği: Alanya ilçesi örneği
LOCAL PEOPLE'S PERCEPTION OF TOURISM IMPACT AND TOURISM SUPPORT WITHIN THE FRAMEWORK OF SUSTAINABILITY: THE CASE OF ALANYA DISTRICT
EDA BOHUR SÜNTAR
- Destinasyon yönetiminde toplum temelli turizm algısı: Burdur ve Isparta yöresinde bir araştırma
Community-based tourism perception in destination management: A research in Burdur and Isparta region
HATİCE SARI GÖK