Geri Dön

Rusya'daki Almanların milletleşme süreci

The nation-building process of Germans in Russia

  1. Tez No: 962852
  2. Yazar: ERSOY YILMAZ DİNİZ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİHAN LİMONCUOĞLU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Uluslararası İlişkiler, Political Science, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Gelişim Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 336

Özet

Rusya'daki etnik Almanların bir ulus haline gelip gelemediği konusu, milliyetçilik kuramları ve bilhassa Etno-sembolik bakış açısı perspektifinden ele alındığında siyasi, tarihi ve kültürel faktörler bakımından incelendiğinde, bu konunun karmaşık bir mesele olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Etnik Rus Almanları, X. asırdan itibaren takip eden XVI., XVII. yüzyıllarda ve özellikle XVIII. yüzyılda II. Katerina'nın davetiyle Avrupa'dan ve Almanya'nın çeşitli bölgelerinden Rus hinterlandına göç eden bir topluluk olarak ortaya çıkmıştır. Çariçenin ortaya koyduğu 1762-1763 tarihli manifestolar, göçle gelen Almanlara arazi, vergiler ve askerlikten muaf tutulma ile dini özgürlükler gibi ayrıcalıklar sunarak, bu coğrafyadaki yeni yerleşimlerin teşvik edilmesini sağlamıştır. İlk başlarda kültürel özerkliklerini muhafaza eden bu toplum, Volga ırmağı etrafında yaşam alanları oluşturarak, kendilerine özgü kimliklerini devam ettirmişlerdir. Fakat, 1800'lerin sonlarına doğru giderek kendini gösteren“Ruslaştırma”politikaları, önceden mevcut olan bu durumu sınırlı hale getirmiş ve etnik Almanları asimilasyon aşamalarına mecbur bırakmıştır. XX. asra gelindiğinde ise, Sovyetler Birliği idaresi altında, daha çok II. Dünya Harbi esnasında, Rusya'daki Almanlar, Nazi Almanya'sı ile ittifak potansiyeline sahip bir topluluk olarak anlaşılmış ve bu sebeple Türkistan (Orta Asya) ve Sibirya Bölgelerine tehcir edilmişlerdir. Bu evrede grubun büyük çoğunluğu yaşamını yitirmiş, geride kalmış olanlar ise; kültürel köklerinden kopmak zorunda kalmışlardır. Sovyetlerin siyasi yaklaşımları, etnik Almanların kimliklerini korumalarını daha da güçleştirmiş, diaspora şeklindeki kimlik yapısını ön plana çıkarmıştır. Milliyetçilik teorileri bağlamında, bir toplumun ulus haline gelebilmesi, farklı görüşlerle ifade edilebilmektedir. Primordialist düşünceye göre, ortak değerler ve idealler, dil ve kültürel özellikler ön planda yer alırken; Modernist düşünürler, ulusları çağdaşlaşma sürecinin bir çıktısı olarak görmektedirler. Etno-sembolik bakış açısı ise bu kavramı izah ederken, kültürel ve tarihsel kökenlere vurgu yapmaktadır. Bu teoriye göre, bir ulusun oluşabilmesi için mitlere dayalı müşterek geçmiş, sembolik kültürel oluşum ve ortak gelecek tasavvuru gerekmektedir. Etnik Rus Almanları, bu ögelerin birçoğuna sahip olsalar da, zorlamalar, baskılar ve sürgünler sebebiyle kolektif hafızaları zayıflamış, kültürel sembolleri yıpranmış ve müşterek gelecek öngörüsü oluşturamamışlardır. Ağırlıklı olarak Sovyet döneminde maruz kalınan sürgünler, bölgesel bütünlüğü nihayete erdirmiş ve diaspora kimliğini hâkim hale getirmiştir. Diaspora grupları, millet olmanın esas unsurlarından biri olan coğrafi birlikten mahrumdur. 1990'lı yıllardan itibaren anavatan Almanya'ya doğru yapılan göç süreçleri, etnik Rus Almanları'nın kimliklerini daha da parçalamış ve milletleşme aşamalarının zedelenmesine neden olmuştur. Etno-sembolik görüşe göre, milletleşme, sadece kültürel ve tarihsel kökenlerle değil, güncel kültürel ve politik projelerle de biçimlenmektedir. Fakat, Rusya'daki Almanların karşı karşıya kaldığı asimilasyon ve dağılma süreçleri, böyle oluşumların ortaya çıkmasına engel olmuştur. Rus Almanları, günümüzde etnik bir topluluk olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Bununla beraber, onlar hakkında bir millet haline gelip gelemedikleri sorusuna yanıt aranırken; tarihi devamlılık, sembolik birliktelik gibi değerlere de sahip oldukları halde, aralarında müşterek bir gelecek tasavvurunun tam manasıyla gerçekleşememesi ve uluslararası alanda tanınan bir devletlerinin var olmaması gibi nedenlerden dolayı, bir ulus haline gelmeleri varsayımına ulaşılamamaktadır.

Özet (Çeviri)

The question of whether ethnic Germans in Russia have evolved into a nation is a complex issue when examined through the lens of nationalism theories, particularly from an ethno-symbolic perspective, considering political, historical, and cultural factors. Ethnic Russian Germans emerged as a community migrating from various regions of Germany and Europe to the Russian hinterland, particularly in the 16th and 17th centuries and, most notably, in the 18th century following the invitation of Catherine II. The Empress's manifestos of 1762-1763 encouraged new settlements in this geography by granting privileges such as land, tax exemptions, military service exemptions, and religious freedoms to German migrants. Initially preserving their cultural autonomy, these communities established settlements along the Volga River and maintained their distinct identity. However, by the late 19th century, increasingly prominent“Russification”policies began to curtail this autonomy, forcing ethnic Germans into stages of assimilation. By the 20th century, particularly during World War II under Soviet rule, Germans in Russia were perceived as a group with potential ties to Nazi Germany. Consequently, they were subjected to deportation to Turkestan (Central Asia) and Siberia. During this period, a significant portion of the population perished, while those who remained were severed from their cultural roots. Soviet policies further hindered their ability to preserve their identity, reinforcing their existence as a diaspora rather than a unified national entity. Within the framework of nationalism theories, the formation of a nation can be interpreted through different perspectives. While primordialist thought emphasizes shared values, ideals, language, and cultural traits, modernist theorists view nations as products of modernization. The ethno-symbolic approach, however, underscores cultural and historical origins, arguing that the formation of a nation requires a shared past based on myths, symbolic cultural structures, and a common vision for the future. Although ethnic Russian Germans possessed many of these elements, their collective memory weakened due to oppression, coercion, and exile, their cultural symbols eroded, and they failed to construct a unified vision for the future. The forced deportations, particularly during the Soviet era, dismantled their regional cohesion and reinforced their identity as a diaspora. Diaspora communities lack one of the fundamental elements of nationhood-territorial unity. Furthermore, migration waves toward their ancestral homeland, Germany, since the 1990s have further fragmented the identity of ethnic Russian Germans, disrupting their path toward nationhood. According to the ethno-symbolic perspective, nation-building is shaped not only by cultural and historical roots but also by contemporary cultural and political projects. However, the assimilation and dispersal processes that Russian Germans have faced have hindered such developments. Today, Russian Germans continue to exist as an ethnic community. Nevertheless, while they possess historical continuity and symbolic unity, the absence of a fully realized collective vision for the future and the lack of an internationally recognized state prevent them from being classified as a nation.

Benzer Tezler

  1. The Impact of Turkmen identity on Turkmen foreign policy

    Başlık çevirisi yok

    AHMET TUBA KURU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1999

    Uluslararası İlişkilerFatih Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NADİR DEVLET

  2. Türkistan'da dil tartışmaları Özbekçe'nin icat edilişi (1917-1940)

    Başlık çevirisi yok

    MEHMET UZMAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Türk Dili ve EdebiyatıGazi Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATMA ÖZKAN

  3. Rıza Şah Döneminde İran-Almanya siyasal kültüral ilişkileri

    The political cultural relations between Iran-Germany during Reza Shah

    ROGHİYEH ASGARY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Uluslararası İlişkilerAtılım Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HASAN ÜNAL

  4. Polonya'nın jeopolitiğinde Almanya'nın yeri

    Germany's location in Poland's geopolitics

    HASAN HOŞOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Uluslararası İlişkilerKara Harp Okulu Komutanlığı

    Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SOYALP TAMÇELİK

  5. Almanların Konya ve çevresindeki faaliyetleri (1876-1918)

    The activities of Germans in Konya and its neighbouring (1876-1918)

    FATİH ÇOLAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    TarihSelçuk Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMAZAN ÇALIK