The Restructuring process of European security architecture in the post cold war era and its effects on Turkey's security
Soğuk savaş sonrası dönemde Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden yapılanma süreci ve Türkiye'ye etkileri
- Tez No: 102478
- Danışmanlar: PROF.DR. CENGİZ OKMAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Siyasal Bilimler, Uluslararası İlişkiler, Political Science, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2001
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 181
Özet
ÖZET Tarihsel gelişimi boyunca birçok evrelerden geçen Avrupa birlikteliğinin eline, 21nci yüzyıla damgasını vurarak dünya liderliğinde söz sahibi olma konusunda stratejik bir fırsat geçmiştir. Bu fırsatı doğuran temel gelişme ise dünyada meydana gelen ve önceden tahmin edilemeyen kuvvet dengesindeki değişiklikler ve otorite boşluğudur. Berlin duvarının yıkılması ile sembolize edilen bu gelişme Avrupa Birliği'nin önünü açmış ve stratejik bir güç olarak ortaya çıkması için fırsat yaratmıştır. Bu fırsatın olumlu yönde kullanılması halinde, siyasal anlamda inisiyatifin Avrupa'nın eline geçme ihtimali her zamankinden daha fazladır. Avrupa Birliği'ni oluşturan ülkeler münferit olarak incelendiğinde, birliğe üye ülkelerin büyük bir çoğunluğunun insan gücü, tabi kaynak, coğrafi alan bakımından yetersiz ve potansiyel olarak sınırlandırılmış olduğu görülmektedir. Müşterek hareket etmemeleri halinde, siyasi arenada bir güç olarak çıkma olasılıklarının oldukça düşük olacağı gerçeği ile birlikte güvenlik zafiyetleri, bu ülkeleri birlikte hareket etmeye zorlamaktadır. Avrupa Birliği bünyesinde, bu ihtiyacı karşılamaya yönelik genel hatları ile tanımlanmış güvenlik işbirliği fikri, EPC tartışmalarında ortaya çıkmıştır. Nitekim, bu toplantılar bir güvenlik yapısı oluşturmada kısmen de olsa başarılı olmuşlardır. Birliği meydana getiren ülkelerden İngiltere, Fransa ve Almanya siyasi, ekonomik ve askeri açıdan birliğin itici, yönlendirici ve belirleyici gücüdürler. Uluslararası siyasal ortamda söz sahibi olmanın önemli koşulu, büyük ve güçlü bir orduya sahip olmaktır. Soğuk savaş dönemi boyunca kendi savunma güvenliğini NATO'ya dayandıran Avrupa Birliği, ABD'nin konvansiyonel ve nükleer gücünü kendi güvenliği ile bütünleştirmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise, ortaya çıkan gerçek, AB' nın askeri güç zaafiyeti nedeniyle Bosna ve Kosova sorunlarında arzu ettiği şekilde söz sahibi olamadığı hususudur. Mevcut güvenlik yapısı ile tek başına hiçbir örgüt(NATO, AB, AGİK veya Avrupa Konseyi), tüm Avrupa'nın güvenlik işlevini yüklenebilecek yetenekte görünmemektedir. Kurumsal tepki, mevcut durumun taleplerini karşılamada yetersizkalmaktadır. Karmaşık olan sorun, yalnızca AB veya NATO'nun nasıl genişleyeceği değil, aynı zamanda, değişen uluslararası güvenlik ortamını etkin olarak karşılayabilecek yeni bir güvenlik sisteminin kurulmasıdır. O nedenle, odaklanmanın hem iç kurumların dönüşümüne ve hem de mevcut güvenlik yapılarının yeni görevlere uyarlanmasına, ve güvenlikle ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğine yoğunlaşması gerekmektedir. Ancak, iç dönüşüm ve Avrupa Konseyi, OECD, AB, ve NATO gibi eski Batı kurumlarının genişlemesi, çoğunlukla bir çelişki olarak algılanmakta ve yeni bölünmeler yaratma eğiliminde olan bir süreç olarak görülmektedir. Fransız Savunma Bakanı Alain Richard'a göre,“Bu tarz yeni yapılanmalara karşı gizlenen korku, aslında AB gibi yeni bir siyasi ortakın ortaya çıkmasının ABD'de doğurduğu endişedir”. Ancak, daha iyi bir savunma teknolojisine, daha iyi eğitimli askeri personele ve en azından paralel çalışma yeteneğine sahip askeri yapıya ulaşmadan, ciddi bir ortak güvenlik politikasını öngörmek, oldukça güç olacaktır. Bir taraftan, böyle bir yapıya ulaşırken Batı Avrupa ülkeleri arasında şiddetli tartışmaların vuku bulması muhtemeldir. Çünkü, yüksek teknolojili istihbarat, elektronik harp ve arama-kurtarma birlikleri büyük miktarda kaynak aktarımını gerektirecektir ki, bugün üye ülkelerin çoğu buna pek istekli görünmemektedir. Diğer taraftan ise, böyle bir yapılanma NATO ile imkan ve kabiliyetler açısından duplikasyona neden olacaktır. Ancak, yetenek ve altyapı açısından böyle bir duplikasyona bazı çevreler sıcak bakmaktadır. Bunun altında yatan gerekçe de, muhtemelen, gelecekte NATO'dan bağımsız bir güvenlik yapısına ulaşma isteğidir. Birleşik Avrupa'nın AGSK kapsamındaki acil müdahele kuvvetinin 2003'e kadar aktif hale gelmesi öngörülüyor. Daha çok Fransız, İngiliz ve ispanyol askerlerinden teşkil edilmiş ve sembolik anlamı bulunan Eurocorps yerine bu acil müdahele kuvveti, takriben 60 000 asker bulunduracak ve NATO dışında savunma yetenekleri olan gerçek bir Avrupa savunma kimliğinin oluşumunun göstergesi olacak. Ancak, bu kuvvetle ilgili olarak bir takım belirsizlikler mevcuttur. Bu kuvvetin askeri yetenekleri neler olacaktır? Lojistik desteği nasıl karşılanacaktır? Avrupa uluslarının bu kuvvetin oluşumuna finansman katkısı nasıl sağlanacaktır? Bu yönde bir irade mevcut mudur? Görünen o ki, çoğu Avrupalı devleti, ölmeye değil, Avrupa güvenliği için para harcamaya bile pek gönüllü değildir. mAGSK hem Avrupa hem de ABD için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, AGSK ve NATO arasında görev ve yük paylaşımı yönünden bir belirsizlik ve sorun mevcuttur. Avrupa'nın dış yardım sağlanması gibi“soft güce”, ABD'nin ise kuvvet kullanımını da içeren“hard güce”sahip olması öngörülüyor. Ancak böyle bir bölünme yük-paylaşımı açısından bir takım tartışmaları doğurmaktadır. AGSK altındaki AB operasyonlarına Amerikan desteğinin koşulu, kuvvetlerin müsait olması olduğu varsayılabilir. Tabii ki, AB'nin talep yaptığı sırada Amerikan kuvvetlerinin dünyanın başka herhangi bir yerinde operasyon icra ediyor olması durumunda, sorunların çıkacağı açıktır. Gelecekte muhtemel sorunlardan biri de yeni AB ile NATO arasındaki ilişki olacaktır. AB üyesi olmayan NATO ülkeleri Avrupa savunmasının oluşumundaki karar sürecinde yer almak istiyorlar. Diğer bir tartışma konusu da muhtemel krizlere önce NAT O'nun mu yoksa AB'nin mi müdahele edeceğidir. Türkiye'nin AGSK içerisinde yer alması özellikle büyük önem arzetmektedir. Türkiye'nin özel ilgisi kriz yönetimi ve askeri müdahele konularında AB'nin karar verme sürecine katılma, NATO ve Türkiye'nin NATO'ya tahsis ettiği imkanlarının kullanımında söz hakkı ve güçlü bir transatlantik bağını sürdürülmesinde yoğunlaşmaktadır. Türkiye'nin AGSK'ya yapabileceği birçok pratik katkı mevcuttur. Türkiye'nin AB'ye kabulü, benzersiz jeopolitik konumu ve kritik bir coğrafyada sahip olduğu nüfuz kapasitesi ile AGSK'yı büyük oranda güçlendirecektir. Dahası, Türkiye NATO ve AGSK arasında aktif bir köprü vazifesi görebilir. Soğuk Savaş döneminde Türkiye'siz Avrupa'nın güvenliğinden söz edilemediği gibi, bugün de Türkiye'nin yer almadığı bir AGSK eksik ve yetersiz kalacaktır. Bu çalışmanın amacı, Avrupa'da oluşum aşamasında olan yeni güvenlik yapılanmasının tarihsel arkaplanı ile birlikte ayrıntılı analizini yapmak, AB'nin askeri kanadının teşkil edilmesinin NATO'nun Avrupa'daki varlığına muhtemel etkilerini ortaya koymak ve Türkiye'nin bu yeni askeri yapılanmaya karşı takip edebileceği politikanın ana hatlarının belirlenmesine yardımcı olmaktır. IV
Özet (Çeviri)
ABSTRACT The European unison that experienced several phases throughout the historical progress had a strategic opportunity to put its impression into the 21 century by taking a position in world leadership. The main development which gives the so-called opportunity is the unpredictable change in the global balance of power and the absence of the authority. This development which is sembolized by the fall of the Berlin Wall, paved the way of the EU and created an opportunity to appear as a strategic power. In case of using this opportunity in a positive way, the possibility of taking the initiative in political means is more than ever. When considered individually, it is acknowledged that most of the members of the EU are inadequate in terms of man power, natural resources and geographical position and are limitted potantially. The security short-commings and the fact that there is a little possibility of becoming a power center in the international unless they act togather force these countries act in cooperation. The idea of loosely defined security collaboration within the EC arose out of the EPC discussions. Some achievements have been made for establishing a security structure. Among the countries which establish the Union the UK, France and Germany are dominat and pivotal countries in the pollitical, economical and military dimension. The pre-condition of having a position in the decission making mechanisms of the global political arena is to have a huge and powerful military force. In the Cold War era the EU relied on NATO for its own defence and integrated its security with the conventional and military capabilities of the US. In the Post Cold War era, the appeared reality is that EU cannot manage the Bosnia and Kosovo problems, because of lack of genue military capacity. No single organisation - NATO, the EU, the OSCE or the Council of Europe - with their current structures seem capable to handle the whole European security process. The institutional response remains inadequate to the demands of thecurrent situation. The issue at stake is not only how to enlarge NATO or the EU, but how to establish a new security system in Europe that will efficiently correspond to the changing international security environment. The focus should therefore be both on the internal transformation and adaptation of the existing security structures to the new tasks and on the co-operation between security related organisations and institutions. The internal transformation and enlargement of initially Western institu tions, such as the Council of Europe, EU, and NATO, is often perceived as a contradiction and as something that tends to create new divisions. French Defense Minister Alain Richard argued that“what fear of duplication really conceals is worry [in the United States] about the appearance of a new political partner, the EU. It will be difficult to foresee a serious European defence identity that does not acquire better defense technology, better trained and deployable troops, as well as at least some parallel military structure. It is on this point that some significant troubles could appear because it seems evident that EU Member States at present do not wish to allocate sufficient money to buy defense systems - ranging from intelligence gathering equipment, precision-guided weapons, and electronic warfare capabilities. This type of a structure will couse some duplication with the NATO in terms of capabilities and infrastructure. But some countries do not endorse these duplication of capabilities and infrastructure. The reality lies under this position is probably the aim of having a security structure in the future with no dependence on NATO. The proposed joint European rapid reaction force, which is to be operational by 2003, will be the first tangible manifestation of a political Europe. In contrast to the already existing, but largely symbolic, ”Eurocorps'-composed primarily of French, German, Spanish - the planned force would be assembled when needed from pre- dedicated combat units, would number up to 60,000 men and Its appearance would mark the emergence of a genuine ESDI, capable of military action outside of NATO. But, at this point, there remain some questions about the realiztion and sustainibility of the new European force: will the force be rapidly deployable, will it be militarily capable, and will it be logistically sustainable? Europe has the means to create such a force; the question is whether it has the will. The problem is that most Europeans still remain unwilling not only to die but even to pay for Europe's security. VI tc ruxsi oomnuimsvoN' sîerke^The creation of a real European security and defence capability is critically important to Europe and to the US. There exist debate and trouble between the ESDI and NATO about task and burden-sharing. Europe takes responsibility for 'soft power' issues like foreign aid, while the US takes responsibility for 'hard power' issues with the use of force. But such a division inspires debates about burden- sharing. The provision of the US support to EU operations under ESDI can be assumed if they are available. Problems could arise however, if these capabilities, which are neither unconstrained nor plentiful even within US forces, are committed elsewhere in the world at a time when Europeans want them. Another issue is the future relationship between the EU and NATO. Non-EU NATO members have made it clear that they want to be involved in the decision shaping process on European defense. The other part of this debate is the question of whether NATO or EU have to be consulted first to the possible crisis. Turkey's presentation in the ESDI mechanisms has a great importance. Specific Turkish concerns include the nature of its participation in EU decisionmaking in matters of crisis management and military intervention when NATO and Turkish assets would be used. There are many practical contribution that Turkey can make to the ESDI. With its attractive geopolitical features and its capacity to exert influence in a critical region, Turkey's involvement strengthens the ESDI. Furthermore, Turkey can be an inter-active bridge between the NATO and ESDI. In the Cold War era it was far a way from reality mentioning of European security without Turkey, just as the ESDI which does not include Turkey will be incomplete and inadequate. The purpose of this study is to analyze in detail the new security structure which is at construction with its historical background, to state the possible effects of establishment of the EU's military side to the NATO's presence in Europe and to help formalizing the main lines of policy which Turkey should pursue according to these new' military structure. Vll
Benzer Tezler
- Avrupa-Atlantik güvenliği açısından NATO-Rusya Federasyonu ilişkileri
The role NATO-Russian Federation relations in Euro-Atlantic security
EMIN IBRAHIMOV
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Uluslararası İlişkilerAnkara ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. EREL TELLAL
- The Various levels of European security and defense cooperation: Turkey's position in emerging security architecture
Avrupa'da güvenlik ve savunma işbirliğinin değişik seviyeleri: Türkiye'nin yeni güvenlik mimarisindeki yeri
KADİR TANER AKÇAKAYA
Yüksek Lisans
İngilizce
2001
Uluslararası İlişkilerİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiDOÇ. DR. GÜLNUR AYBET
- The European security process in the second half of the twentieth century and its implications on Turkey
20. yy.'ın ikinci yarısında Avrupa güvenlik süreci ve Türkiye'ye etkileri
DEMET ÇALIŞKAN
- Türkiye'de jandarmanın yeniden yapılandırılması: Avrupa jandarma kuvveti üyesi ülkeler ile karşılaştırmalı bir inceleme
Restructuring of the gendarmerie in Turkey: A comparative study with the European gendarmerie force member countries
MUSTAFA ERYILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Kamu YönetimiGiresun ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ CENK ÖZGEN
- AB'ye katılım sürecinde Türk inşaat sektörünün iş güvenliği açısından yeniden yapılandırılması
Turkey construction sector in the process of accession to the EU in terms of the restructuring of work safety
MEHMET KÜÇÜK