Geri Dön

Meme lezyonlarında indüklenebilir nitrik oksit sentetaz (İNOS) ve steroid hormon reseptör ekspresyonlarının histopatolojik parametrelerle karşılaştırılması

Expression of İNOS and steroid hormone receptors in breast lesions and their relationship to histopathological parameters

  1. Tez No: 103464
  2. Yazar: ASİYE ŞAFAK BULUT
  3. Danışmanlar: PROF.DR. ESRA ERDEN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2001
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 100

Özet

VII-ÖZET Çalışmamızda, normal meme dokusu, fibroadenomlar, değişik derecelerdeki epitelyal hiperplaziler ve invaziv duktal karsinom olgulannda, İNOS ve AR ekspresyonlannın araştırılması, invaziv kanserlerde bunların prognostik faktörler olan hasta yaşı, tümör boyutu ve grade' i, lenf ganglionu metastazı, vasküler invazyon varlığı ve ayrıca ER-PR ekspresyonları ile karşılaştırılması planlanmıştır. Bu amaçla 50 invaziv karsinom, epitelyal hiperplazi komponenti içeren 20 fibrokistik hastalık, 20 fibroadenom ve 1 1 normal meme dokusu olmak üzere toplam 101 meme spesimeninde histopatolojik ve immünohistokimyasal inceleme yapılmıştır. İnvaziv duktal kanserlerde tümöre ait histopatolojik özellikler değerlendirildiğinde lenf ganglionu metastazının, büyük boyutlu, vasküler invazyon bulunduran tümörlerde ve yaşlı hastalarda daha sık olduğu izlenmiştir. Olgu gruplarında AR ekspresyonları incelendiğinde normal meme dokusu, fibroadenomlar, çeşitli derecelerdeki epitelyal hiperplazi alanları ve invaziv kanser olgulannda birbirlerine yakın oranlarda AR ekspresyonu tespit edilmiştir. Serimizi oluşturan malign ve farklı malignite geliştirme risklerine sahip gruplarda AR ekspresyonunun benzer oranlarda bulunması, bunun, malignite varlığı ya da potansiyelini gösteren bir özellik olmadığını düşündürmüştür. Dolayısıyla herhangi bir meme lezyonunda AR ekspresyonunun, lezyonun prekanseröz potansiyelini göstermek için kullanılamayacağını düşünmekteyiz. AR ekspresyonu ile histopatolojik prognostik parametreler arasındaki ilişkiler incelendiğinde küçük boyutlu, düşük grade' li tümörlerde ve yaşlı hastalarda AR ekspresyonun daha yüksek oranda olduğu tespit edilmiş, tümör diferansiasyonu azaldıkça AR ekspresyonunun da yitirildiği gözlenmiştir. Aksiller lenf ganglionu metastazı ve vasküler invazyon bulunan ve bulunmayan olgularda ise AR ekspresyonu açısından bir farklılık izlenmemiştir. Bu bulgularımıza göre, AR'nin tek başına prognostik bir parametre olarak kullanılamayacağı düşünülmüştür. Diğer taraftan, bazı ER(-) PR(-) olgularda AR pozitifliği gösterilmesi halinde endokrin tedaviye yanıt alma ihtimali olduğu bildirildiğinden, AR'nin prognostik öneminin büyük olasılıkla endokrin tedaviye verilen yanıtla ilgili olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle ER(-) PR(-) grubun tedavi şeması belirlenirken mutlaka AR ekspresyonu araştırılmalıdır. X6Ayrıca bizim bulgularımıza göre genç, küçük boyutlu ve diferansiye tümörlü hastalarda AR ekspresyonunun fazla olduğu gözönüne alınarak, özellikle ER ve PR ekspresyonunun izlenmediği bu olgularda AR varlığının araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Apokrin metaplazilerde AR ekspresyonu incelendiğinde farklı şiddetlerdeki epitelyal hiperplaziler ve fibroadenomlara eşlik eden tüm apokrin metaplazi alanlarında birbirine benzer özellikte yaygın ve şiddetli AR boyanması saptanmıştır. Proliferasyon Özellikleri birbirinden farklı bu lezyonlara komşu apokrin metaplazi alanlarında benzer AR ekspresyonunun saptanması, apokrin metaplazi alanlarında ER ve PR kaybının olduğunun bildirilmesi, ayrıca bir çalışmada apokrin epitelle döşeli kist sıvısında androjen düzeylerinin yüksek bulunması nedeniyle apokrin metaplastik epitelin dişi seks steroid hormonlarına cevapsız ancak AR aracılığı ile androjenlere duyarlı bir epitel olduğunu düşünmekteyiz. İNOS ekspresyonları incelendiğinde normal meme dokusunda duktal epitelyal hücrelerde, fibroadenomlarda epitelyal komponentte, epitelyal hiperplazilerde hiperplastik epitelde giderek artan oranlarda İNOS ekspresyonu tespit edilmiştir. İNOS ekspresyonunun normal meme dokusu, fibroadenom, epitelyal hiperplazi, kanser spektrumunda giderek artan miktarlarda bulunması, bu spektrumda artmış proliferasyon ve buna bağlı olarak artmış apopitozun bir göstergesi olarak düşünülmüştür. Meme karsinomlarında düşük grade' li, küçük boyutlu, lenf ganglionu metastazı ve vasküler invazyon içermeyen tümörlerde ve genç hastalarda İNOS ekspresyonu daha fazla olarak tespit edilmiştir. Bu bulgularımıza göre, invaziv duktal karsinomlarda yüksek İNOS ekspresyonunun daha az agresiflikle ilgili olduğunu düşünülmekteyiz. Çalışmamızda ayrıca stromal hücrelerde İNOS ile boyanma olmaması, epitelyal hücrelerdeki İNOS ekspresyonunun lenf ganglionu metastazı ve vasküler invazyon bulunmayan olgularda daha yüksek olması, îNOS'un epitelyal ekspresyonunun stromal ekspresyondan farklı olarak invazyonu önlediğini düşündürmüştür. Ayrıca kanserlerde diğer lezyonlardan belirgin olarak yüksek oluşu, NO'nun DNA sentez ve tamiri üzerine etkisi ile açıklanmıştır. 87İNOS ekspresyonu apokrin metaplazi alanlarında da belirgin olarak yüksek bulunmuştur. Apokrin metaplazi gösteren hücrelerde elektron mikroskopik incelemede endoplazmik retikulum, mitokondri, intermediyer flaman ve sekretuar veziküllerin artmış olduğu bulgusuna dayanarak bu hücrelerin durağan hücreler olmadıklarını ve devamlı sentez halinde olduklarını, artmış İNOS ekspresyonizmin da artmış NO sentezinin bir göstergesi olduğunu düşünmekteyiz. İnvaziv duktal kanser olgularında ER ve PR ekspresyonları histopatolojik parametrelerle karşılaştırıldığında, ER ve PR ekspresyonları ile tümör boyutu, vasküler invazyon ve lenf ganglionu metastazı arasında herhangi bir ilişki izlenmememiştir. Bu bulgular ER ve PR ekspresyonunun hasta prognozunu belirlemek üzerine direk etkisi olmadığım düşündürmüştür. Ancak ER pozitif tümörlerin %60'ının, hem ER hem PR pozitif tümörlerin %70-75'inin endokrin tedaviye yanıt verdiği gözönüne alındığında, tümörlerde bu steroid hormon reseptör ekspresyonlarının gösterilmesinin endokrin tedaviye cevabı belirleyip, indirek olarak prognoz üzerine etkili olduğu düşünülmüştür. 88

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Meme lezyonlarında dinamik kontrastlı MR'ın tanıya katkısı

    Contribution of dynamic contrast enhanced MRI to the diagnosis breast lesions

    SEVİYE BORA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Radyoloji ve Nükleer TıpSağlık Bakanlığı

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA FAZIL GELAL

  2. Meme lezyonlarında ince iğne aspirasyon biyopsisinin diğer tanı yöntemleriyle karşılaştırılması

    The Comparison of fine needle biopsy with the other diagnostic methods at breast lesions

    NAZMİ İBİŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Genel CerrahiDicle Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. BİLSEL BAÇ

  3. Meme lezyonlarında ultrasonografi eşliğinde uygulanan ince iğne aspirasyon ve kesici iğne biopsilerinin tanı değeri

    Diagnosis value of US-guided fine needle aspiration and large-core needle biopsy of breast lesions

    NİLGÜN GÜLDOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Radyoloji ve Nükleer Tıpİstanbul Üniversitesi

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALTUĞ AYÇA

  4. Meme lezyonlarında doppler ultrasonografi bulgularının meme mr ve patoloji sonuçları ile korelasyonu

    Başlık çevirisi yok

    HAKAN YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Radyoloji ve Nükleer TıpSağlık Bakanlığı

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MURAT SERHAT AYGÜN

  5. Meme lezyonlarında ultrasonografi eşliğinde uygulanan ince iğne aspirasyon ve kesici iğne biopsilerinin tanı değeri

    Diagnosis value of US-guided fine needle aspiration and large-core needle biopsy of breast lesions

    NİLGÜN GÜLDOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Radyoloji ve Nükleer Tıpİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Radyodiagnostik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP AYÇA ALTUĞ