Prostat karsinomlarında neovaskülaritenin anlamı ve regülatörlerinin rolü
The Role of regulatory factors and significance of neovascularization in prostatic adenocarcinomas
- Tez No: 103465
- Danışmanlar: PROF.DR. ÖZDEN TULUNAY
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Patoloji, Pathology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2001
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 94
Özet
64 VII- ÖZET: Anjiogenez regülatörleri PC 'inde tümör agresivitesinde yol gösterici parametreler olarak ele alınmaya başlanmıştır. Bu regülatörlerden bir kısmının PC patogenezindeki prognostik önemini anlamak üzere yapmış olduğumuz çalışmada radikal prostatektomi materyallerinde p53 tümör baskılayıcı gen, CD34 ve VEGF gibi MVD'yi değerlendirmeye olanak verecek antikorların ekspresyonu ile bFGF ve TSP-1 gibi büyüme faktörlerinin durumu incelenmiştir. PC 'inde anjiogenezin bu faktörlerden ne şekilde etkilendiği yarımda, bu incelemenin PC, PIN ve BPH dokularında yapılmasıyla da, BPH- PC spektrumunda etkilerin hangi basamakta ortaya çıktığı sorusunun cevabı araştırılmıştır. Olgularımızda PC 'inde CD34 ekspresyonu ile ortaya konan MVD değerlerinin PIN ve BPH alanlarına göre daha yüksek olduğu tesbit edilmiştir. VEGF ekspresyonu da benzer sonuç göstermiş, lezyonlar arasındaki bu farklı ekspresyon her iki marker için istatistiksel anlamlılık içermiştir. Böylece, prostatta neoplazi vaskülarizasyonunun, nonneoplastik ve preneoplastik alanlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. İstatistiksel anlamlı MVD değeri PIN ve BPH lezyonlan arasında da bulunduğundan, MVD'nin benign dokudan malign dokuya doğru basamak basamak artarak neoplazi-tümöriogenez tablosunda anjiogenezin yeri istatistiksel anlamlılık düzeyinde ortaya konmuş olmaktadır Çalışmamızda, prostatta stromal ve epitelyal hücrelerce sentezlenen bFGF'ün PC, PIN ve BPH dokularında ekspresyonu yönünden fark bulunmadığı görülmüştür. Her üç doku komponentinin de stromal bFGF ekspresyonunu epitelyal ekspresyondan daha belirgin olarak ortaya koyduğu tesbit edilmiş, epitelyal bFGF ekspresyonunun PIN alanlarında PC ve BPH alanlarına göre daha yüksek oranda geliştiği görülmüştür. Prostatta stromal fibroblastlar ve endotel hücreleri tarafından sentezlenen bu büyüme faktörünün esas olarak BPH gelişmesinde stromal-epitelyal etkileşimin önemli bir mediatörü olabileceği anlaşılırken, immün lokalizasyonunun daha çok stromal komponentte olduğu anlaşılmaktadır. bFGF'ün anjiogenik bir faktör olduğu bilinmekle birlikte, çalışmamız, PC 'inde bFGF ekspresyonu ile diğer65 anjiogenik parametreler arasında istatistiksel anlamlı fark göstermemiştir. bFGF'ün PC'ri patogenezinde rolü net olmamakla birlikte proliferatif durumlarda artmış oranlarda varlığı, yeni çalışmalar ışığında patogenezi açıklayacak deliller olarak gelecekte yerini alacaktır. Anjiogenezin inhibisyonu ve stimülasyonu sürecinde görev aldığı düşünülen TSP-l'in, PC ve BPH'de rolüne ya da VEGF ile ilişkisine dair literatür bilgilerimiz oldukça kısıtlı olmakla birlikte, biz TSP-1 ekspresy onunu PC 'inde PIN ve BPH alanlarına göre daha yüksek oranda bulduk ve TSP-l'in diğer anjiogenik faktörlere benzer şekilde PC 'inde neovaskülarizasyona katkıda bulunduğu kanaatine vardık. Bu çalışmada PC alanlarında p53 ekspresyonu PIN ve BPH alanlarına göre istatistiksel anlamlı olarak daha yüksek bulunmuş, diğer taraftan PIN alanları da BPH dokularına göre daha yüksek p53 ekspresyonu göstermekle birlikte aradaki fark istatistiksel anlamlılık içermemiştir. Bu bulgular, BPH, PEN ve PC spektrumunda giderek artan bir mutant p53 ekspresyonu bulunduğunu gösterirken, artmış p53 ekspresyonunun benign hiperplastik prostatik glandlarda bazal hücrelerin bilinen proliferatif kapasitesi ile ilişkili olduğunu, kontrolsüz proliferasyonun kazanıldığı PIN ve PC durumunda ekspresyonun sekretuar hücreye kaydığı ve şiddetlendiğini düşündürür niteliktedir. Gleason skoru 7 ve üzerinde olan vakalarda daha yüksek TPSA düzeyi bulunduğu tesbit edilmiştir. Bu da az differansiye tümörlerin daha yüksek düzeyde PSA meydana getirdiğini düşündürür niteliktedir. Çalışmamızda PC'inde Gleason skoru, TPSA düzeyi, p53, VEGF, bFGF, TSP-1 ekspresyonları ve MVD arasında istatistiksel anlamlılık düzeyinde bir ilişki bulunmamıştır. Bu parametreleri içeren böyle bir çalışma literatürde bulunmamakta olup, ilk kez yapılan bir araştırmayı ifade etmektedir. Öyle görünmektedir ki, birçok büyüme faktörü, tümör baskılayıcı gen ürünleri ve anjiogenik faktörün PC gelişim sürecinde birbirleriyle bir denge içinde ve karşılıklı etkileşimle rol almaktadır. Bunların diğer ilişkili gen ve faktörlerle çeşitli kombinasyonlar halinde66 araştırılmaları prostat kanserinde prognozu tayindeki rollerinin daha net olarak ortaya konmasını sağlayabilecektir.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Prostat karsinomlarında nöroendokrin tümör hücrelerinin proliferasyona ve apoptozise etkisi
Başlık çevirisi yok
ARZU AYDOĞAN ÇİLİNGİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2006
PatolojiOndokuz Mayıs ÜniversitesiPatoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. OĞUZ AYDIN
- Prostat karsinomlarında ve prostatın prekanseröz lezyonlarında Ag Nor yöntemi
Başlık çevirisi yok
YEŞİM S. GÜRBÜZ
- Prostat karsinomlarında immünohistokimya ve flouresan in situ hibridizasyon yöntemleriyle Her-2/neu onkogen ekspresyon ve amplifikasyonunun değerlendirilmesi
The evaluation of expression and amplification of Her-2/neu oncogene in prostate carcinomas by imünohistochemistry and flouresan in situ hybridigation
DUYGU ENNELİ KANKAYA
- Prostat karsinomlarında E-cadherin ve Beta-catenin ekspresyonlarının Gleason grade ve diğer prognostik faktörler ile karşılaştırılması
Comparison between E-cadherin and Beta-catenin expression and Gleason grading system and the other prognostic factors in prostatic carcinomas
TOLGA BAĞLAN
- Benign, prekanseröz ve kanseröz prostat dokularında NKX3.1 ekspresyonunun tanısal değeri
Diagnostic value of NKX3.1 expression in benign, premalignant and malignant prostatic lessions
ERDEM VARGÖL