Geri Dön

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne yönelik dış politika oluşum süreci: Avrupa Konseyi'nin Lüksemburg (Aralık 1997)-Helsinki (Aralık 1999) zirveleri arası dönem

Turkey's foreign policy making process regarding the European Union: The period between European Council's Luxembourg (December 1997) and Helsinki (December 1999) summits

  1. Tez No: 110800
  2. Yazar: ERHAN DOĞAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. CENGİZ OKMAN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2002
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Marmara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 460

Özet

Özet Türkiye-AB ilişkileri, Doğu-Batı arasmdaki Soğuk Savaşın başlangıç yıllarında, ağırlıklı olarak güvenlik kaygılarıyla ve Tanzimat'tan bugüne süregelen Batı ile eklemlenme çabalarının bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. 1970 yılında Gümrük Birliğine giden sürecin başlangıcı olan Katma Protokolün imzalanması ile ülke içindeki iktisadi aktörler konu ile ilgilenmeye ve bu alandaki politika süreçlerine dahil olmaya, etki etmeye başlamıştır. Bu dönemde 1960 askeri müdahalesinin ardından ekonominin ithal ikameci ve korumacı bir biçimde yeniden yapılandırılma çabalan ile Katma Protokolün öngördüğü Gümrük indirimleri, birbiri ile çelişen uygulamalardır. Bu çelişki siyasal arenada da karşılığını bulmuş ve konu parlamentoda korumacılık-Batı sömürgeciliği eksenlerinde ele alınmıştır. 1980 yılında Adalet Partili Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'in Yunanistan'ın ardından AET'ye tam üyelik başvurusu yapma girişimleri, Milli Selamet Partisinin Erkmen hakkında verdiği gensoru sonrası yapılan oylamada Erkmen'in güvensizlik oyu alarak bakanlığının düşürülmesi ile sonuçlanmıştır. Gensoru önergesi görüşmelerinde MSP'nin meseleyi, ekonomik korumacılık-milli sanayi yaratma söylemi yanında, oldukça ideolojik gerekçelerle ve Müslüman-Hıristiyan/Yahudi/Mason çatışması ekseninde ele aldığını görürüz. 1980 askeri darbesi, Türkiye- AET ilişkilerinde önemli bir aşamaya karşılık gelir. Bu dönemde ilişkiler oldukça gerilemiştir. 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi prensiplerine göre, dışa açık ve rekabetçi bir biçimde yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştır. Daha önce DPT müsteşarı olduğu dönemlerde korumacı politikaların uygulayıcısı olan Başbakan Özal, 1987 yılma gelindiğinde ekonominin yapısal sorunlarını çözebilmek, güvenilir ve istikrarlı pazarlara sahip olabilmek ve yabancı sermaye girişini sağlayabilmek için AT'ye tam üyelik başvurusu yapmanın gerekli olduğu kararını vermiştir. Bu başvuru AT'nin yeni üye kabul etmeye hazır olmadığı cevabı ile reddedilmiştir. 1980'li yıllar, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan çatışmalar ve 12 Eylül dönemi sonrası uygulamalar nedeniyle, insan haklan ihlallerinin arttığı ve demokrasinin kurumlarının sıkıntılı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde insan haklan ihlalleri ile ilgili olarak Özal'ın Avrupa İnsan Haklan Konseyine kişisel başvuru hakkını tanıması önemli gelişmelerden biridir. Özal'ın ülkenin karşı karşıya olduğu demokrasi, insan haklan ve ekonominin yeniden etkin ve üretken bir biçimde yapılandırılması sorunlarını ülke içi dinamiklerle çözmek yerine sorunu, ülke dışında bu alanlarda en ileri normlar geçerli kılmaya çalışan kurumlara bağlanarak çözmeye çalışması, Türk siyasetinin yapısal sorunlarına bağlı bir siyasal tercihtir.¥U In between Luxembourg and Helsinki summits, when we have a look at the discourses and actions of the political actors, we can see the clues of their post“Accession Partnership”behaviors. But they were avoiding to be a part of a blurred discussion and not come across each other. Turkey-EU relations transformed form an intergovernmental relationshi to a complicated one in which non-governmental actors have been heavily involved. This relationship could be examined through a viewpoint of realism, neo-realism and neo-liberal institutionalism which sees the actors as unitary states and policy processes as rational ones, or it can be examined through the lenses of“domestic political dynamics approach”which is focused on domestic political structures, policy processes and coalition formations. A body of literature, which emanates form the Domestic Political dynamics approach, is used as a starting point in this study. The growing body of literature mainly focuses on the domestic reasons of war and alliance formation and foreign economic policies. This literature is trying to build up a data-base via examining certain foreign policy behavior of some states.Özet Türkiye-AB ilişkileri, Doğu-Batı arasmdaki Soğuk Savaşın başlangıç yıllarında, ağırlıklı olarak güvenlik kaygılarıyla ve Tanzimat'tan bugüne süregelen Batı ile eklemlenme çabalarının bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. 1970 yılında Gümrük Birliğine giden sürecin başlangıcı olan Katma Protokolün imzalanması ile ülke içindeki iktisadi aktörler konu ile ilgilenmeye ve bu alandaki politika süreçlerine dahil olmaya, etki etmeye başlamıştır. Bu dönemde 1960 askeri müdahalesinin ardından ekonominin ithal ikameci ve korumacı bir biçimde yeniden yapılandırılma çabalan ile Katma Protokolün öngördüğü Gümrük indirimleri, birbiri ile çelişen uygulamalardır. Bu çelişki siyasal arenada da karşılığını bulmuş ve konu parlamentoda korumacılık-Batı sömürgeciliği eksenlerinde ele alınmıştır. 1980 yılında Adalet Partili Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'in Yunanistan'ın ardından AET'ye tam üyelik başvurusu yapma girişimleri, Milli Selamet Partisinin Erkmen hakkında verdiği gensoru sonrası yapılan oylamada Erkmen'in güvensizlik oyu alarak bakanlığının düşürülmesi ile sonuçlanmıştır. Gensoru önergesi görüşmelerinde MSP'nin meseleyi, ekonomik korumacılık-milli sanayi yaratma söylemi yanında, oldukça ideolojik gerekçelerle ve Müslüman-Hıristiyan/Yahudi/Mason çatışması ekseninde ele aldığını görürüz. 1980 askeri darbesi, Türkiye- AET ilişkilerinde önemli bir aşamaya karşılık gelir. Bu dönemde ilişkiler oldukça gerilemiştir. 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi prensiplerine göre, dışa açık ve rekabetçi bir biçimde yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştır. Daha önce DPT müsteşarı olduğu dönemlerde korumacı politikaların uygulayıcısı olan Başbakan Özal, 1987 yılma gelindiğinde ekonominin yapısal sorunlarını çözebilmek, güvenilir ve istikrarlı pazarlara sahip olabilmek ve yabancı sermaye girişini sağlayabilmek için AT'ye tam üyelik başvurusu yapmanın gerekli olduğu kararını vermiştir. Bu başvuru AT'nin yeni üye kabul etmeye hazır olmadığı cevabı ile reddedilmiştir. 1980'li yıllar, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan çatışmalar ve 12 Eylül dönemi sonrası uygulamalar nedeniyle, insan haklan ihlallerinin arttığı ve demokrasinin kurumlarının sıkıntılı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde insan haklan ihlalleri ile ilgili olarak Özal'ın Avrupa İnsan Haklan Konseyine kişisel başvuru hakkını tanıması önemli gelişmelerden biridir. Özal'ın ülkenin karşı karşıya olduğu demokrasi, insan haklan ve ekonominin yeniden etkin ve üretken bir biçimde yapılandırılması sorunlarını ülke içi dinamiklerle çözmek yerine sorunu, ülke dışında bu alanlarda en ileri normlar geçerli kılmaya çalışan kurumlara bağlanarak çözmeye çalışması, Türk siyasetinin yapısal sorunlarına bağlı bir siyasal tercihtir.

Özet (Çeviri)

¥U In between Luxembourg and Helsinki summits, when we have a look at the discourses and actions of the political actors, we can see the clues of their post“Accession Partnership”behaviors. But they were avoiding to be a part of a blurred discussion and not come across each other. Turkey-EU relations transformed form an intergovernmental relationshi to a complicated one in which non-governmental actors have been heavily involved. This relationship could be examined through a viewpoint of realism, neo-realism and neo-liberal institutionalism which sees the actors as unitary states and policy processes as rational ones, or it can be examined through the lenses of“domestic political dynamics approach”which is focused on domestic political structures, policy processes and coalition formations. A body of literature, which emanates form the Domestic Political dynamics approach, is used as a starting point in this study. The growing body of literature mainly focuses on the domestic reasons of war and alliance formation and foreign economic policies. This literature is trying to build up a data-base via examining certain foreign policy behavior of some states.Özet Türkiye-AB ilişkileri, Doğu-Batı arasmdaki Soğuk Savaşın başlangıç yıllarında, ağırlıklı olarak güvenlik kaygılarıyla ve Tanzimat'tan bugüne süregelen Batı ile eklemlenme çabalarının bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. 1970 yılında Gümrük Birliğine giden sürecin başlangıcı olan Katma Protokolün imzalanması ile ülke içindeki iktisadi aktörler konu ile ilgilenmeye ve bu alandaki politika süreçlerine dahil olmaya, etki etmeye başlamıştır. Bu dönemde 1960 askeri müdahalesinin ardından ekonominin ithal ikameci ve korumacı bir biçimde yeniden yapılandırılma çabalan ile Katma Protokolün öngördüğü Gümrük indirimleri, birbiri ile çelişen uygulamalardır. Bu çelişki siyasal arenada da karşılığını bulmuş ve konu parlamentoda korumacılık-Batı sömürgeciliği eksenlerinde ele alınmıştır. 1980 yılında Adalet Partili Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen'in Yunanistan'ın ardından AET'ye tam üyelik başvurusu yapma girişimleri, Milli Selamet Partisinin Erkmen hakkında verdiği gensoru sonrası yapılan oylamada Erkmen'in güvensizlik oyu alarak bakanlığının düşürülmesi ile sonuçlanmıştır. Gensoru önergesi görüşmelerinde MSP'nin meseleyi, ekonomik korumacılık-milli sanayi yaratma söylemi yanında, oldukça ideolojik gerekçelerle ve Müslüman-Hıristiyan/Yahudi/Mason çatışması ekseninde ele aldığını görürüz. 1980 askeri darbesi, Türkiye- AET ilişkilerinde önemli bir aşamaya karşılık gelir. Bu dönemde ilişkiler oldukça gerilemiştir. 1980'li yıllarda Türkiye ekonomisi, serbest piyasa ekonomisi prensiplerine göre, dışa açık ve rekabetçi bir biçimde yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştır. Daha önce DPT müsteşarı olduğu dönemlerde korumacı politikaların uygulayıcısı olan Başbakan Özal, 1987 yılma gelindiğinde ekonominin yapısal sorunlarını çözebilmek, güvenilir ve istikrarlı pazarlara sahip olabilmek ve yabancı sermaye girişini sağlayabilmek için AT'ye tam üyelik başvurusu yapmanın gerekli olduğu kararını vermiştir. Bu başvuru AT'nin yeni üye kabul etmeye hazır olmadığı cevabı ile reddedilmiştir. 1980'li yıllar, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanan çatışmalar ve 12 Eylül dönemi sonrası uygulamalar nedeniyle, insan haklan ihlallerinin arttığı ve demokrasinin kurumlarının sıkıntılı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde insan haklan ihlalleri ile ilgili olarak Özal'ın Avrupa İnsan Haklan Konseyine kişisel başvuru hakkını tanıması önemli gelişmelerden biridir. Özal'ın ülkenin karşı karşıya olduğu demokrasi, insan haklan ve ekonominin yeniden etkin ve üretken bir biçimde yapılandırılması sorunlarını ülke içi dinamiklerle çözmek yerine sorunu, ülke dışında bu alanlarda en ileri normlar geçerli kılmaya çalışan kurumlara bağlanarak çözmeye çalışması, Türk siyasetinin yapısal sorunlarına bağlı bir siyasal tercihtir.VI status to Turkey, instead they proposed a special status. Mesut Yılmaz government reacted very strictly to the Council decision and decided not to negotiate the political issues with the EU institutions. Luxembourg summit was followed by a series of government changes in some of the EU countries. Among these changes, especially the one in Germany created quite important implications for Turkey-EU relations. In this period, leaving aside the establishment of two new governments, there was no other major change in the political perspectives of the Turkish governmental organizations. Mesut Yılmaz government could not get vote of confidence and had to resign. Ecevit, formed a transition government and after the 1999 elections a new government was formed among ANAP-DSP and MHP. Ecevit became the prime minister in this new government, and Yılmaz became a pivotal figure in the EU affairs. To remember, Ismail Cem from DSP was the foreign minister of Turkey during the Luxembourg summit and Ecevit was a member of the cabinet as a deputy prime minister on Yılmaz government of that time. After the Luxembourg summit, Economic Development Foundation (İKV), Turkish Businessmen and Industrialists Association (TÜSİAD), Progressive Labor Unions Confederation (DİSK) and HAK-İŞ were heavily involved in the EU affairs. These non governmental organizations, through their connections with the EU countries tried to create an impact on the EU governments to change their policies towards Turkey. These groups also tried to persuade the Turkish government to revive the relations and get closer to the EU. After all these intensive efforts, by the help of government changes in some EU countries and undeniable support of the USA president Bill Clinton, Turkey's candidature status has been regarded and announced by the EU Council in Helsinki. Turkish governments' sharp reaction forced the European governments to reconsider their strategic and ideological concerns about Turkey. Turkey-EU relations became one of the pivotal subjects of Turkey's domestic politics after the submission of the“Accession Partnership”document by the EU Commission. In response to the Accession Partnership, Turkish government declared her“National Plan”which was showing Turkey's short term, midterm and longterm commitments under different headings to the EU to get Turkey closer to the Union. The political actors supporting or opposing the EU membership have become more visible after the“Accession Partnership”compared to the pre-Helsinki period.¥U In between Luxembourg and Helsinki summits, when we have a look at the discourses and actions of the political actors, we can see the clues of their post“Accession Partnership”behaviors. But they were avoiding to be a part of a blurred discussion and not come across each other. Turkey-EU relations transformed form an intergovernmental relationshi to a complicated one in which non-governmental actors have been heavily involved. This relationship could be examined through a viewpoint of realism, neo-realism and neo-liberal institutionalism which sees the actors as unitary states and policy processes as rational ones, or it can be examined through the lenses of“domestic political dynamics approach”which is focused on domestic political structures, policy processes and coalition formations. A body of literature, which emanates form the Domestic Political dynamics approach, is used as a starting point in this study. The growing body of literature mainly focuses on the domestic reasons of war and alliance formation and foreign economic policies. This literature is trying to build up a data-base via examining certain foreign policy behavior of some states.

Benzer Tezler

  1. Avrupa güvenlik yapılanması ve Türkiye

    Başlık çevirisi yok

    İSMAİL BİRER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Uluslararası İlişkilerGazi Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. REFET YİNANÇ

  2. Avrupa'daki Türk ve Ermeni Diasporalarının Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecine etkilerinin karşılaştırmalı analizi

    Comparative analysis of influences of Turkish and Armenian Diasporas in Europe on Turkey's European Union membership process

    BURCU ÖZTÜRK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Siyasal BilimlerHarp Akademileri Komutanlığı

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BARIŞ ÖZDAL

  3. ЕВРАЗИЯ ЭКОНОМИКАЛЫК БИРЛИГИ: КЫРГЫЗСТАН МИСАЛЫНДА

    Avrasya Ekonomik Birliği: Kırgızistan örneği / The Eurasian Economic Union: The Case Of Kyrgyzstan

    ŞAMİL BALCI

    Doktora

    Kırgızca

    Kırgızca

    2024

    EkonomiKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CUSUPCAN PİRİMBAYEV

  4. Türkiye iktisat politikalarının belirlenmesinde iktisadi kurum-kural ve kuruluşların rolleri

    Başlık çevirisi yok

    İBRAHİM GÜRAN YUMUŞAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    DOÇ.DR. YUSUF TUNA

  5. La coopération entre les pays Turcophones et le nouveau régionalisme

    Türk dili konuşan ülkeler arasinda işbirliği ve yeni bölgeselcilik

    PELİN MUSABAY BAKİ

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2020

    Uluslararası İlişkilerGalatasaray Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ALİ FAİK DEMİR