The Making of Adam and Eve: 'Changing' concepts of masculinity and femininity in patriarchal Britain
Adem ve Havva: Ataerkil İngiltere'de 'Değişen' erkeklik ve kadınlık kavramları
- Tez No: 113355
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. CAN ABANAZIR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sosyoloji, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2002
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 87
Özet
Bu çalışmanın amacı, İngiltere'de ataerkilliğin tarihsel sürecini ve günümüzde nasıl algılandığını araştırmaktır. Bu çalışmada, toplumda erkeğin ve onun soyunun temel olarak alındığı bir düzen olarak tanımlanabilecek ataerkililiğin, toplumun düzenini sağlamak için bireylerin cinselliklerini nasıl kontrol altında tutup, onlara yasa, yöntem ve ahlak kavramlarının öngördüğü cinsel kimlik ve davranışları nasıl dayattığı incelenmektedir. Bu açıdan, erkek egemen düzeni öngören bir anlayış olan ataerkillik, totalitarizm gibi diğer politik ideolojilere benzemektedir. Ataerkil toplum düzeninde, bireylerin cinsel hak ve özgürlükleri, bütün yetkiyi ve gücü elinde tutan erkek egemen grupların baskısı altındadır. Bu bütüncül yaklaşım, genellikle gücü erkek egemen gruplarla ilişkilendirerek, kadınlar ve eşcinsel kimlikleri kapsayan, cinsel azınlıkların oluşmasına neden olmaktadır. Ancak, bu azınlıkların oluşturulup, toplumda bastırılması sadece erkek bireyler ve gruplar tarafından değil, ataerkil ideolojiyi içselleştiren toplumun diğer bireyleri tarafından da sağlanmaktadır. Birinci bölüm, ataerkillik kavramını, biyoloji ve sosyoloji gibi çeşitli akademik disiplinler açısından tanımlamaktadır. Çalışmanın bu bölümü, bu disiplinlerin ataerkillikle ilgili farklı tanımlarını inceleyerek, ataerkilliğin başlangıç ve dinamiklerinin daha detaylı bir araştırması için kültürel bağlamın önemini vurgular. Bu nedenle, bu bölüm on dokuzuncu yüzyıl sonuna kadar olan dönemdeki çeşitli kültürel devrelerde ataerkil ideolojinin köklerini araştırır. Özellikle Sanayi Devrimi öncesi İngiltere'sinde egemen toplum düzeni tarafından dayatılan kültürel senaryolara ayak uyduramayan bireylerin bastırılması ve cezalandırılması söz konusu olmuş, kanunlar, sosyal normlar ve Hrisliyan'lığın etkileri önem kazanmıştır. Bunu takip eden dönemlerde İngiltere'de Sanayi Devrimi'nin etkisiyle gelişen kapitalizm ve bireysellik, cinsel kimliklerin ve faaliyetlerin çeşitliliğinin ön plana çıkmasına neden olmuştur.III İkinci bölüm, bu cinsel çeşitliliği destekleyen, kadınların haklarını savunan feminist akımlar ile eşcinsel haklan için savaşan akımları incelemektedir. Bu bölümde, özellikle 1950 sonrası İngiltere'sinde ortaya çıkan bu akımlar ve ataerkil topluma karşıt düzeni hazırlayan kültürel koşullar irdelenecektir. Bu çerçevede kapitalizmin ve bireyselliğin baskın ataerkil düzene alternatif olarak geliştirilen kültürel senaryolara olan etkisi sorgulanacaktır. Buna bağlı olarak, kadınların ve eşcinsel kimliklerin etkinliği olmayan pasif bireylerden çok, toplumsal cinsiyet düzeninin bir parçası olarak yaşamın her alanında yer alan ve gerek yeniden üreterek gerekse direnerek ataerkillik ile sürekli bir etkileşimi olan aktif özneler oldukları görüşü ileri sürülecektir. Son bölüm ise, 1990'lı yıllardaki postmodern dönem İngiltere'sindeki parçalanmış ve belirsiz toplum anlayışı içinde yer alan cinsel kimliklerin doğasını incelemektedir. Bireyselliğin en ön planda olduğu bu kültürel yapı içinde cinsel özgürlük kavramının sınırları ve ataerkil ideoloji ile olan etkileşimleri tartışılmaktadır. Bu dönem içinde ortaya atılan postmodern feminizm olarak da tanımlanan postfeminizm ve Türkçe'ye eşcinsellik kuramı olarak çevrilebilen“queer”teorisinin ışığı altında postmodern dönemde ataerkil ideolojinin gücünü yitirip yitirmediği ya da sona erip ermediği sorusu da irdelenmektedir. Günümüz İngiltere'sinde, halen kadın ve eşcinsel özgürlüğünü savunan akımların varlıklarından da anlaşılacağı gibi dinamik bir ideoloji olan ataerkilliğin modern dönem öncesi ve modern dönemde olduğu gibi 1990'lı yıllara da damgasını vurduğu ve gücünü bu dönemde de sürdürdüğü savunulmaktadır. Ancak, postmodern dönemde cinsel özgürlüklerin ifadeleri tüketime dayalı olduğundan ataerkillik, kapitalizm gibi diğer sömürücü güçlerle birleşmektedir. Buna karşın, ataerkilliğin olumsuz etkilerini azaltmak için, hala karşıt ideolojiler gündeme gelmektedir. Sonuç olarak bu çalışma ataerkil ideolojinin, günümüz İngiltere'sinde hala güçlü olduğunu ve ortadan kaldırılmasının imkansız olduğunu savunmaktadır.
Özet (Çeviri)
This thesis aims to study the historical development of patriarchy and how it is perceived today. This thesis is concerned with how patriarchy, which can be defined as a male privileging ideology, regulates the sexuality of individuals and reinforces the sexual identities and behaviours privileged by the laws, regulations and moral norms to maintain social order. From this perspective, patriarchy is an ideology similar to any other political ideology such as totalitarianism. In patriarchal paradigms, the sexual rights and freedoms of the individuals are under the suppression of male groups, who have the dominant power and authority. This totalitarian ideology causes the creation of sexual minorities that include homosexual and lesbian identities, which are on the whole suppressed by other members of society who internalize patriarchy as a hegemonic ideology. The opening chapter defines the concept of patriarchy from various academic disciplines ranging from biology to sociology and psychoanalysis. Analyzing the opposing definitions brought about by these disciplines, suggests the importance of cultural context for a further and more detailed analysis of the origins and the dynamics of patriarchy. Therefore, this chapter studies the origins of patriarchy in various cultural contexts until the end of the nineteenth century. In Britain, especially before the Industrial Revolution, social norms, laws and the effects of Christianity were significant, since there is the suppression and punishment of individuals, who did not conform to the cultural scenarios proffered by the cultural context. The following periods in Britain were generally characterized by growing capitalism, which validated individualism and thus sexual plurality. The second chapter examines the movements that have supported sexual plurality, namely the feminist movements fighting for the rights of women, and the gay and lesbian liberation movements. The main motive, in this chapter, is to focuson the fifties in Britain to describe the cultural factors that prepared the emergence of these organized movements and sub-cultural formation of homosexual identities that reacted against patriarchy. Therefore, the chapter discusses the influence of capitalism and individualism over the creation of alternative scenarios that were developed against patriarchy. Within this framework, it is argued that female, gay and lesbian identities are not passive but, rather active members of the social structure, they constantly interact with patriarchy either to recreate it or react against it in every aspect of life. The final chapter of the thesis analyzes postmodern Britain and thus the fragmentary and ambiguous nature of sexual identities and activities, in addition to the effect of patriarchy on the formation of these. Thus, the limits of sexual freedom and its interaction with patriarchal ideology are discussed. In the light of the emergence of postfeminism and queer theory, this chapter focuses on the question whether patriarchy has come to an end or not. As evident from the existence of feminist and gay/lesbian rights movements in contemporary Britain, the thesis claims that patriarchy similar to the pre-modern and modern periods was also strongly embedded in British culture in the nineties. However, since the expression of sexuality was dependent on consumerism in the nineties, patriarchy cooperates with capitalism, which is just another type of exploitative power. Yet, it is important to note that there are still reactions against patriarchy to neutralize the negative effects of it. All in all, the thesis claims that patriarchy, which is still powerful in contemporary British culture, is impossible to eliminate.
Benzer Tezler
- Erken Hristiyan ve ilk Bizans resim ve kabartma sanatında kaynak ve okullar (2 cilt)
Sources and school of painting and sculpture during the early Christian and first Byzantine period
AHMET MEHMET KİPMEN
- Nîsâbûrî'nin (Sa'lebî) 'Kısas-ı Enbiyâ' adlı eserindeki minyatürlerde melek figürü ve özgün tasarımlar
The angel figure in the illustrations of Nîsâbûrî's (Sa'lebî) Qisas al-Anbiya and unique designs
SEÇİL SEVER
Sanatta Yeterlik
Türkçe
2020
El SanatlarıDokuz Eylül ÜniversitesiGeleneksel Türk Sanatları Ana Sanat Dalı
DOÇ. FİLİZ ADIGÜZEL TOPRAK
- Kur'an-ı Kerim'de baba olan peygamberler ve babalık rolleri
Father prophets in the Qur'an and their role of fatherhood
AYŞEGÜL KİP
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
DinAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZEKİYE DEMİR
- Bayraktar Bayraklı'nın 'Yeni bir anlayışın ışığında Kur'an Tefsiri' adlı eseri ve kadın hakkındaki ayetlere getirdiği yorumlar
The book 'Yeni bir Anlayışın Işığında Kur'an Tefsiri' which was written by Bayraktar Bayraklı in terms of the woman verses
MUSTAFA ATİLLA
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
DinIğdır ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET ÜNAL