Postmenopozal osteoporoz tedavisi ve önlenmesinde non-hormonal tedavi rejimlerinin karşılaştırılması
The comparison of non-hormonetreatment regimes in postmenopausal osteoporosis treatment
- Tez No: 141758
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. LEVENT TÜTÜNCÜ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: GATA
- Enstitü: Haydarpaşa Eğitim Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 86
Özet
ÖZET Osteoporoz, kemik yapının mikromimarisinde bozulma sonucu kırılganlığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır. Bu durum, semptomatik travma olmadan kırık riskinde artışa yol açar. Yaşlı kadınlardaki osteoporotik kırıklar sakatlığa, Ölüme ve mali yüke neden olurlar. Bütün dünyada önümüzdeki 30 yıl içerisinde 65 yaşın üzerindeki kadın sayışırım artması nedeniyle osteoporoza bağlı kınklann görülme oranlan yükselecektir. Menopoz, hızlı kemik kaybı ve kemik yapıda geri dönülmez yapısal değişikliklere yol açarak osteoporoz gelişimine neden olur. Yaklaşık olarak her iki postmenopozal kadından birisi hayatlarının bir döneminde osteoporoza bağlı bk kırıkla karşılaşacaklardır. Postmenopozal kadınlarda en sık görülen kırıklar vertebra, ön kol ve femur başı kırıklarıdır. Bu nedenlerle osteoporotik kırık görülme oranım azaltmaya yönelik etkin tedavi yöntemleri bulmak büyük önem taşımaktadır. Günümüzde postmenopozal osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde bir çok farklı tedavi ajanı kullamlmaktadır. Bu ajanların kemik mineral yoğunluğu (BMD) ve biyokimyasal kemik döngü belirteçleri üzerine olan tedavi edici etkileri ile kırık önleyici etkileri doğru orantılıdır. Günümüzde kullanılan ilaçların büyük çoğunluğu osteoklastlara bağlı yıkım ve kemik yeniden yapılanmasını düşüren antirezorptif ilaçlardır. Postmenopozal osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde kullanılan antirezorptif ilaçlar, hormon tedavisi, alendronat ve risedronat gibi bisfosfonatlarlar, salmon kalsitonini ve raloksifen gibi selektif östrojen reseptör modülatörleridir. Bu antirezorptif tedavi ajanlarının her biri tedavi edici etMnliklerini farklı etki mekanizmaları üzerinden göstermektedirler. Daha önce yapılan bazı çalışmalarda iki antirezorptif ajanın kombine edilerek birlikte kullanıldığında, bu ajanların tek tek verilmesine nazaran daha faydalı olabildiği gösterilmiştir. Burada sunulan çalışmanın temel amacı, postmenopozal osteopeni ve osteoporozlu kadınlarda raloksifen ve alendronatın tek tek veya kombine edilerek birlikte kullanıldığında, lomber vertebra ve femur boynu BMD 'si ile kemik metabolizması biyokimyasal belirteçleri üzerine olan etkilerini, plasebo ile karşılaştırarak ortaya koymaktır, ikincil amaç ise bu ajanların postmenopozal kadınlardaki kardiyovasküler risk faktörleri ve doğal antikoagülan proteinler üzerine olan etkilerini belirlemektir. Çalışmada hastalar, lOmg/gün alendronat, 60 mg/gün raloksifen, 10 mg/gün alendronat ve 60 mg/gün raloksifeni kombine veya plasebo olarak 600mg/gün kalsiyum ve 400 IU/gün D vitamini kullandılar. Tedavinin başlangıcında ve 12. ayında dual X-ray absorbsiyometre (DEXA) kullanılarak BMD ölçümü yapıldı. Ayrıca biyokimyasal kemik 72döngü belirteçleri ve kardiyovasküler risk faktör belirteçleri de ölçüldü. Çalışmada ilaçların güvenilirliği ve tolerabilitesini araştırılabilmek için yan etkiler de kaydedildi. Raloksifen ve alendronat, sağlıklı postmenopozal osteopeni ve osteoporozu bulunan kadınlarda, tek tek veya kombine kullanıldığında, lomber vertebra ve femur BMD'yi arttırmış, kemik döngü belirteçlerinin tamamını azaltmıştır. Alendronatın tek basma veya raloksifen ile kombine kullanımında, BMD ve biyokimyasal kemik döngü belirteçleri üzerine olan etkisi raloksifenin tek basma kullanımından anlamlı olarak daha fazla bulunmuştur. Raloksifenin BMD üzerine yaptığı arttırıcı etki diğer tedavi gruplarından daha düşük saptanmıştır. Hem alendronat hem de alendronat ve raloksifenin beraber kullanıldığı kombine tedavi grubunda kalça ve vertebradaki BMD değerleri daha belirgin olarak yükselmiş, kemik döngü belirteçlerinde ise 12 aylık bir süre sonrası raloksifenden daha fazla düşme görülmüştür. Alendronat ve raloksifenin kombine kullanımı, bu ilaçların tek tek kullanımlarma göre kemik döngüsünü daha fazla düşürmüş ve daha fazla BMD artışı sağlamıştır, fakat bu sonucun kemik kırık riskini azaltıp azaltmadığı kesin olarak belli değildir. 73
Özet (Çeviri)
SUMMARY Osteoporosis is a systemic skeletal disease characterized by microarchitectural deterioration of bone tissue with a resultant increase in fragility. This leads to an increased risk of fracture, which may occur even in the absence of significant trauma. Osteoporotic fractures in older women constitute a major cause of disability, mortality and economic burden. The incidence of fractures related to osteoporosis will increase worldwide over the next three decades as the proportion of women over the age of 65 increases. Menopause is characterized by an increased rate of bone loss, potentially leading to irreversible structural changes and the development of osteoporosis. Approximately one in two postmenopausal women will experience an osteoporosis related fracture during their lifetime. The most common fractures in postmenopausal women are those of the vertebral body, the distal forearm and the proximal femur. It is therefore important that we identify efficacious treatments that will reduce the incidence of osteoporotic fractures. Multiple therapeutic agents are now approved for the prevention and treatment of postmenopausal osteoporosis. The therapeutic effects of these agents on bone mineral density (BMD) and markers of bone turnover correlate with their antifracture efficacy in clinical trials. Most currently used drugs are antiresorptive agents that reduce osteoclast mediated resorption and bone remodeling. The antiresorptive agents that are currently approved for the prevention and treatment of postmenopausal osteoporosis include hormone therapy, the bisphoshonates alendronate and risedronate, salmon calcitonin and the selective estrogen receptor modulator raloxifene. Each antiresorptive therapy achieves its therapeutic effects on bone through different modes of action. Previous studies have found that greater skeletal benefits are obtained when two antiresorptive therapies are administered in combination, compared with either agent given alone. The primary objective of the present study was to evaluate the effects of raloxifene and alendronate, either alone or in combination, compared with placebo, on lumbar spine and femoral neck BMD and biochemical markers of bone metabolism in postmenopausal women with osteopenia and osteoporosis. The secondary objective of the study was to determine the effects of these agents on the levels of cardiovascular risk factors and natural anticoagulant proteins in postmenopausal women. 74In this prospective, randomized, double blind 1 year study assessed the effects of combined raloxifene and alendronate in 9& postmenopausal women with osteopenia and osteoporosis. Women received 10 mg/day alendronate, 60 mg/day raloxifene, 10 mg/day alendronate and 60 mg/day raloxifene combined or 600 mg/day caleium and 400 IU/day vitamin D as a placebo. At baseline and 12 months, BMD was measured by dual x-ray absorbtiometry. The bone turn-over markers and cardiovascular risk factor markers were -measured too. Adverse experiences were recorded to assess treatment safety and tolerability. Raloxifene and alendronate, alone or in combination, increased lumbar spine and femoral neck BMD and decreased all biochemical markers of bone -turnover, compared with baseline in healthy postmenopausal women with osteoporosis. The effects of alendronate alone and in combination with raloxifene on all BMD and bone marker endpoints were significantly greater than those observed with raloxifene alone. Raloxifene produces smaller increases in BMD than other treatment groups. Both alendronate and combined therapy with alendronate and raloxifene produced significantly greater increases in spine and hip BMD and greater reductions in markers of bone turnover than raloxifene over 12 months. Both medications had similar safety and tolerability profiles. Alendronate and raloxifene in combination reduced bone turnover more than either drug alone, resulting in greater BMD increment, but whether this difference reflects better fracture risk reduction was not assessed in this study. 75
Benzer Tezler
- Postmenapozal kadınlarda alendronat kalsitonin raloksifen ve hormon replasman tedavilerinin serum nitrik oksit düzeylerine etkisi
The effect of alendronate, calsitonin, raloxifene and hormone replacement therapy on nitric oxide levels in postmenopausal women
SİBEL SARIKAYA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
Kadın Hastalıkları ve DoğumGazi ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ZEKİ TANER
- Hormon replasman tedavisi olan menopozdaki hastalarda mastalji sıklığı ve mamografi değişiklikler
Başlık çevirisi yok
NURSEL BAZOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2001
Kadın Hastalıkları ve Doğumİnönü ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. FEZA BURAK
- Postmenopozal kadınlarda frax skoru kullanılarak majör osteoporotik ve kalça kırık riskinin değerlendirilmesi
Evaluatıon of major osteoporotıc and hıp fracture rısk ın postmenopausal women by usıng frax score further on ten-years
AYŞE DEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Aile HekimliğiSelçuk ÜniversitesiAile Hekimliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. RUHUŞEN KUTLU
- Postmenopozal osteoporozda hormon replasman tedavisi ve kalsiyum tedavisinin kemik mineral dansitesine etkilerinin karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
SERAP TİRYAKİ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1997
Kadın Hastalıkları ve DoğumÇukurova ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. LEVENT TOKSÖZ
- Postmenopozal osteoporoz modeli oluşturulmuş sıçanlarda stronsiyumun lipid peroksidasyonu ve antioksidan sistem üzerine etkileri
The effects of strontium on lipid peroxidation and antioxidant system in rats having experimental postmenopausal osteoporosis
ÖZGÜN SAĞIR