Geri Dön

Bir politika filozofu olarak Kant

Kant as a political philosopher

  1. Tez No: 146218
  2. Yazar: HAKAN ÇÖREKÇİOĞLU
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. NİLGÜN TOKER KILINÇ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Felsefe, Philosophy
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2004
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 263

Özet

Bu çalışmada Kant'ın felsefesinin en genel hedeflerinden hareketle“kritik”in politik boyutunu ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmamızın temel yönlendirici ilkesi eleştirel projenin amacı bakımından pratik olduğu düşüncesidir. Kant'ın kendisi tarafından da ilan edilen bu amaç, onun pratik aklın teorik akıldan üstün olduğu iddiasının da zemininde yer alır. İşte bu yönlendirici ilkeyle bir bütün olarak teorik ve pratik eleştirel felsefenin politik hedeflerini ortaya koymaya çalıştık. Kant eserlerini modernitenin ilk krizi olarak adlandırılan bir dönemde kaleme alır. Bu kriz, Hume'un nedensellik ve Rousseau'nun uygarlık eleştirisiyle başlar ve Almanya'da Jacobi öncülüğündeki“akıl karşıtı”misolojist gelenek içinde gelişerek Aydınlanmanın krizine dönüşür. Kant'ın bu krize ilişkin teşhisi, onun akla karşı bir güvensizlik krizi olduğu yönündedir. Bu güvensizliğin nedeni ise, akim felsefe tarihi boyunca iki büyük metafizik ve epistemolojik sistem arasında içine sürüklendiği çözümsüz çatışmalarıdır. Kant bu çatışmaları çözmek ve söz konusu krizi aşmak için modern akıl kavramını ve yöntem anlayışını yeniden yapılandırır. Bu yapılandırma Kant'ın yeni bir politik Aydınlanma anlayışı geliştirmesiyle sonuçlanır. Kant, modern akıl ve yöntem anlayışını yeniden yapılandırdığı Saf Aklın EleştirisVnâs dogmatik rasyonalizm ve şüpheci empirizm olarak adlandırdığı iki büyük metafizik sisteme yönelik eleştirilerini sadece epistemolojik bir bakış açısından hareketle değil aynı zamanda kullanmış olduğu birtakım metaforik ifadelerin de işaret ettiği gibi, politik bir bakış açısından hareketle de ortaya koymuştur. Böylece Kant, dogmatik rasyonalist ve şüpheci empirist metafiziklerin sırasıyla despotik ve anarşist söylemlerin ve argümanların da zemininde yattığım göstererek, bu iki büyük metafizik sistemde bilgi ve hakikat ölçütlerinin birincisinde aşkın ikincisinde ise empirik gönderim noktalarıyla temellendirilmesini her türlü çatışmanın temel kaynağı olarak ele alır. Kant bu gönderim noktalarının her iki metafizikte de özneye dışsal (aşkın veya empirik) olarak tasarlanmasının, aynı 252zamanda, hem epistemolojik hem de politik otonominin imkanını ortadan kaldırdığını düşünür. Nitekim Saf Aklın Eleştirisi' 'nin“Estetik”ve“Analitik”bölümlerinin temel hedefi, bilgiyi zihnin bir konstruksiyonuna dönüştürerek epistemolojik otonomiyi tesis etmektir. Kant, aynı otonomi ilkesinden hareketle, eserin son bölümünü oluşturan“Transandantal Yöntem Öğretisi”nde ise, dogmatik ve anarşist akıl yürütme biçimleri veya söylemleri arasında uzlaşım sağlamayı hedefleyen bir felsefi yöntem geliştirir. Bu yöntem, ortak akılsal ölçütlerin özneler tarafından öz-düşünümsel, iletişimsel ve kamusal düşünme ve tartışma eylemlerinde yapılandırılmasına olanak tanır. Böylece eleştirel teorik felsefede akılsal ilkeler, ne rasyonalizmde olduğu gibi özneye aşkın hakikatlerin kavranmasıyla ne de empİrizmde olduğu gibi empirik faktörlere gönderimle temellendirilmez; tam tersine söz konusu temellendirme özgür öznelerden oluşan kamusal alandaki tartışmalarla ilişkilendirilir. Böylece Saf Aklın Eleştirisi, akılsal ilkeleri kamusal tartışmalarda tesis etmeye olanak tanıyan bir felsefi yöntemin inşasıyla politik bir boyut kazanır. Kant,“Transandantal Yöntem ÖğretisP'nin alt bölümü olan ”Saf Aklın Kanonu“nda ahlak felsefesine bir giriş yapar ve Pratik Aklın Eleştirisi' nde kategorik imperatifi aklın en üstün ilkesi olarak adlandırır. Eğer akılsal ilkeler kamusal tartışmalarda uzlaşma yoluyla tesis edilecekse, o zaman aklın en üstün ilkesi olan kategorik imperatifin de ancak iletişimde temellendirilebileceği, onun ancak iletişim yoluyla ortak düşünme ve eylem ilkesi haline gelebileceği açıktır. Kant'a göre kamusal tartışma farklı görüşlere sahip olanların iletişimsel olduğu kadar öz- düşünümsel eylemlerini de ifade ettiği ve insan aklı, ortak yapısı gereği, aynı düzenleyici ilkelere sahip olduğu için, düşünmenin en yüksek düzenleyici ilkesi olan kategorik imperatifin tartışma süreci içinde tesis edilmesi kaçınılmazdır. Böylece o, hem iletişimi yönlendiren hem tartışmayı otoriter ve anarşist argümanlara karşı disipline eden hem de otoritesi ancak iletişimde temellendirilen en üstün akılsal ilke olarak tasarlanır. Düşünmenin, karar vermenin ve yargıda bulunmanın düzenleyici/yönlendirici ilkesi olarak Kategorik imperatifin öz-düşünümsel, iletişimsel ve kamusal olarak temellendirilmesi, insanların hem birbirleriyle hem de devletle ilişkisini düzenlerken, politik kararlarının ve tercihlerinin içeriğini belirlerken, ”öteki"nin perspektifini hesaba katmasına olanak tanır ve bu yönüyle doğrudan doğruya politik eşitlikçiliğin tesis edilmesine bağlanır. Nitekim Kant' in 253rasyonalist ve empirist ahlak anlayışlarına getirdiği eleştiriler, onların politik elitizm ile paternalistik despotizmi meşrulaştırma olasılıkları ve bu olasılığın politik eşitlikçilik üzerindeki olumsuz sonuçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Kant, toplumsal sözleşme idesinden hukuk ilkelerine, otonomi kavramından pratik özgürlük ilkesine kadar kendi pratik felsefesinin bütün tamamlayıcı öğelerinin zeminine, aklın/düşünmenin düzenleyici ilkesi olarak kategorik imperatifı yerleştirir ve bu suretle ona politik eşitlikçiliği tesis etme işlevini kazandırır. Kant'ın pratik akıl eleştirisinin politik boyutu ise tam da burada açığa çıkar. Bütün bunların sonucu olarak Kant, aklı kamusal kılma cesareti olarak tanımladığı Aydınlanma anlayışıyla da modernite geleneği içinde radikal bir dönüşüm meydana getirir. Kant için Aydınlanma Fransız Ansiklopedistlerinde olduğu gibi, bilimsel-akılcı davranış modellerinin ve düşünme biçimlerinin öğrenilmesi olarak değil, evrensel bir kamusal alanın kurulması vasıtasıyla akılsal ölçütleri, yani en genel olarak kategorik imperatifî ve onun temelinde yatan politik eşitlikçiliği tesis etme süreci olarak tanımlanır. 254

Özet (Çeviri)

İNGİLİZCE ABSTRAKT (en fazla 250 sözcük) : Taking Immanuel Kant's general targets as the base, this study aims to disclose the political dimension of the“critique”. The principle in charge of the research is the idea that the critical project is practical in its purpose. This purpose, which had been declared by Kant himself as well, constitutes the base of his claim that the practical reason is superior to the theoretical one. The political targets and results of Kant's theoretical and practical philosophy have been scrutinized by taking this guiding principle as the origin: Kant struggles to surpass the conflicts between the rationalist (metaphysics) and skeptic empiricist metaphysics through his conception of 'critical reason'. For Kant, in the origin of the despotic and the anarchist ways of reasoning and discourse lie these two metaphysics. In the Critique of Pure Reason, Kant develops a philosophical method in order to solve the conflicts between those two discourses and their derivatives and therefore, he associates the construction of the principles of critical reason with the self-reflexive and communicative debates among autonomous subjects in the public realm. As the process of public discussion, for Kant, is simultaneously self-reflexive, the categorical imperative is the basic regulative principle of consensus and hence, the categorical imperative, which is defined by Kant as the most supreme principle of the reason, is justified in communication. The concept of categorical imperative is central to Kant's ethics of autonomy and his ethical theory is based on the criticism of rationalist and empiricist understanding of ethics through the perspective of the autonomy. At the same time, these two ethical theories, for Kant, make up the origins of justification for the elitist and the despotic political orders, as well. Therefore, Kant envisions the categorical imperative, which he offers as the regulative principle of the reason and thinking, as the cornerstone of the autonomy on the ethical plane and of the egalitarian order on the political grounds and he suggests the categorical imperative as the basic regulative principle not only for the individual actions but also for judging the political systems and making political decisions and preferences. According to Kant, the categorical imperative can perform its function only via the debates and communications that take place in the public realm. As a result of all those, the Enlightenment, which is identified by Kant as the 'the courage of using Reason', is directly envisaged as the process of construction of an autonomous public realm. 259

Benzer Tezler

  1. Le rapport des droits de l'homme au politique: Lefort et Rancière

    İnsan haklarının politik-olan bağlantısı: Lefort ve Rancière

    EYLEM YOLSAL MURTEZA

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2022

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİYE KARABÜK KOVANLIKAYA

  2. Özgürlük kavramını yeniden düşünmek: Kant ve Arendt'te etik ve politik bir sorun olarak özgürlük

    Rethinking the concept of freedom: Freedom as an ethical and polti̇cal problem in Kant and Arendt

    ELİF ÇETİNKIRAN BALCI

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    FelsefeHacettepe Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. HARUN TEPE

  3. The Kantian theory of the Sublime and humanist politics

    Kantçı Yüce teorisi ve humanist siyaset

    TUĞBA AYAS

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2013

    Felsefeİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. AHMET GÜRATA

    PROF. DR. MAHMUT MUTMAN

  4. The concept of radical evil in Kantian ethics and Arendt's political philosophy

    Kant etiği ve Arendt'in politika felsefesinde radikal kötülük kavramı

    ZÖHRE ÖZLEM KARAGÖZ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    FelsefeYeditepe Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MELİKE DURMAZ KUYUCU

  5. Kant'ın ebedi barış ideali bağlamında Habermas ve Rawls'da Uluslararası Hukuk

    International Law in Habermas and Rawls in the context of Kant's perpetual peace

    ZEHRA TATLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    FelsefeAdnan Menderes Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TALİP KABADAYI