Geri Dön

İdrarda N-asetil-B-D-glukozaminidaz enziminin ölçümü ve klinik uygulaması

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 156900
  2. Yazar: ÖMER KAYA
  3. Danışmanlar: PROF.DR. İSMAİL KURT
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Biyokimya, Biochemistry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2004
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: GATA
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Biyokimya ve Klinik Biyokimya Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 42

Özet

VI- ÖZET Bu çalışmada, idrarda N-asetil-B-D-glukozaminidaz (NAG) enziminin spektrofotometrik bir ölçüm metodu irdelendi ve rutin klinik laboratuarda kullanılması için değerlendirmeler yapıldı. idrarla birlikte yaklaşık elli kadar enzim fizyolojik olarak atılmaktadır. Bunların çoğunun dayanıklı olmaması, ölçümlerinin klinik kullanımını kısıtlamaktadır. Ancak idrardaki NAG, tubüler hücre kaynaklıdır ve aktivitesini uzun süre korumaktadır. Molekül ağırlığının büyük olması nedeniyle NAG, glomerüllerden filtre edilmediğinden, tubüler fonksiyonun bir göstergesidir. İdrardaki artışı tubüllerden aşın serbestleşmesini ve böylece tubüler hasarı göstermektedir. Bizim yaptığımız çalışmada metodun 4-100 U/L aktivite değerleri arasında doğrusal olduğu bulundu. Analitik sensitivitesi 4 U/L olarak saptandı. Normal ve yüksek aktivitelerde yapılan gün içi ve günler arası çalışmalarda değişim katsayısı değerleri sırasıyla %2.62 ve %3.61 ile %5.97 ve %5.7 olarak tespit edildi ve bu değerler klinik kullanım için uygun bulundu. Referans aralık çalışmasında 70 sağlıklı bireyden elde edilen sonuçlara göre tüm yaş grupları için 0-3.72 U/mmol-kreatinin aralığı saptandı. Sonuçlar genel olarak yayınlanmış referanslarla uyumlu bulundu. Substratın (4-Nitrofenil N-asetil beta-D-glukozaminid) en az 30 gün boyunca, +4°C'de buzdolabında ve -30°C'de derin dondurucuda dayanıklılığını koruduğu gözlendi, örneklerin ise -30°C'de derin dondurucuda 15 gün boyunca dayandığı, 30. günde ise idrar NAG aktivitesinde %20-25 civarında kayıp olduğu gözlendi. Metodun klinik uygulama çalışmalarında, sağlıklı bireylerde idrar NAG düzeyleri ile idrar total protein atılımı arasındaki ilişkiyi inceledik ve iki parametre arasında pozitif korelasyon bulduk (p=0.008). Kan kurşun seviyeleri ile idrar NAG düzeyleri arasındaki ilişkinin araştırılmasında ise, kan kurşun seviyesi >5 ug/dL olan grupta idrar NAG seviyeleri, kan kurşun seviyesi

Özet (Çeviri)

VII- SUMMARY In this study, a s pectrophotometric method for measurement of urinary N- acetyl-B-D-glucosaminidase (NAG) was used and the value of the use of this test in clinical laboratory was evaluated. About fifty enzymes are excreted into urine physiologically. The practical use of the measurement of these enzymes is limited because of their instability in urine. However, urinary NAG, which originates from renal tubular cells, is stable in urine. Since it is not filtered from glomeruli because of its high molecular weight, NAG is a marker of tubular function. Elevated levels of this enzyme indicate renal tubular damage regarding to oversecretion from tubular cells. In our study, we found that the method was linear between 4-100 U/L, analytical sensitivity was 4 U/L, intraassay and interassay precisions for normal and higher enzyme activities were 2.62%, 3.61%, and 5.97% and 5.7%, respectively, and these results were found to be suitable for clinical use. In the reference range study, according to the results of 70 healthy subjects, a range of 0-3.72 U/mmol-creatinine was obtained. The results were found compatible with published references. The substrate (4-Nitrophenyl N-acetyl beta-D-glucosaminide) was stable either at +4°C or -30°C for at least 30 days. Samples were observed to be stable for 15 days at -30°C and to lose about 20-25% of their activity at the 30th day. In the clinical application of this method, we investigated the relationship between urinary NAG levels and urinary total protein excretion and found a positive correlation between these two parameters (p=0.008). In subjects screened for blood lead levels, urinary NAG levels were found statisticaly higher in the group with blood lead levels >5 ug/dL than the group having

Benzer Tezler

  1. Klasik tedaviye dirençli romatoid artrit ve ankilozan spondilit hastalarında tümör nekroz faktör alfa blokeri kullanımının böbrek fonksiyonları üzerine etkisi

    The use of tumor necrosis factor alpha blockers on effects of kidney functions with the patients in rheumatoid arthritis and ankylosing sponylitis that are resistant to classical therapy

    OĞUZHAN ÖZTÜRK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    RomatolojiUludağ Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. KAMİL DİLEK

  2. Prematüre yenidoğanlarda total parenteral nutrisyonun böbrek fonksiyonları üzerine etkileri

    Renal effects of total parenteral nutrition in premature new borns

    MEHMET ÖNCÜL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİnönü Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YILMAZ TABEL

  3. Kronik hepatit B ve C virüs infeksiyonlu hastalarda renal glomerülo- tubuler fonksiyon ve vasküler değişiklikler

    Renal glomerulo-tubular function and vascular alterations in patients with chronic hepatitis B and C virus infection

    FUNDA SEZER DAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon HastalıklarıTrakya Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SANİYE ŞEN

  4. Tip II diabetes mellituslu hastalarda renal hasarın tespit edilmesinde glomerüler ve tübüler belirteçlerin rollerinin irdelenmesi

    Grumerular and tubular markers in A group of type II diabetic patiens

    NİHAL AKSOY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    BiyokimyaMarmara Üniversitesi

    Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. YAVUZ TAGA