Das Essayhafte in Thomas Manns 'Der Zauberberg'
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 17063
- Danışmanlar: PROF.DR. GÜRSEL AYTAÇ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, German Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1991
- Dil: Almanca
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 122
Özet
114- TÜRKÇE ÖZEÎ Çalışmamda Thomas Kann1 in iki ciltlik romanı“Der Zauberberg”te yapı öğesi olarak denemenin yerini araştırdım. Bu konuda yazar olarak özellikle Thomas Mann1 ı seçmiş olmamın en önemli sebeplerinden biri, onun bir yönüyle de denemeci olması ve deneme tarzının romana girmesindeki yadsınamayacak katkılarıdır.“Der Zauberberg”yapıtı üzerine şimdiye dek birçok makale, araştırma yazıları ve kitaplar yazılmıştır. Ancak deneme türünün esere yerleştirilişi, bunların denemenin hangi özelliklerini taşıdıkları, bir başka deyişle hangi özelliklerinden dolayı deneysel olarak nitelendire- bilinecekleri, daha çok hangi konuları içerdikleri, bu türün roman içerisindeki yeri, ne amaçla romanın dokusuna yerleştirilmiş olabileceği, roman içerisinde ne tür yazın şekilleri ile ortaya çıktığı konusunda daha önce kapsamlı bir araştırma yazılmamış olması da bu konuyu seçmiş olmamın bir başka sebebidir. Çalışmamda ana yapıt doğal olarak“Der Zauberberg”romanıdır. Bunun yanında Trier, Mannheim, Hacettepe, Ankara ve Ankara Alman Kültür Enstitüsü kütüphanelerinden almış olduğum kitap ve bilimsel yazılara da yeri geldikçe değindim. Şimdiye kadar bu eser hakkında yazılmış olan çeşitli makale ve eleştirilerde ele almış olduğum konuya her ne kadar yüzeysel olarak yaklaşılmışsa da, Zjauberberg1 de denemenin yeri konusundaki görüşlere çalışmamda yer verdim.Bu eleştiri ve görüşlerden bazılarına burada kısaca değinmek istiyorum.115 Adolf Frise 1963 de yayınlamış olduğu“Roman und Essay”(Roman ve Deneme) başlıklı yazısında, Th. Mann1 in bilimsel yazıları eserin dokusu içerisine çözümlemeden yerleştirdiğini ileri sürmektedir. Bu konu¬ da kendisine kesinlikle karşı çıkmak gerekir. Thomas Mann romanlarını yazmadan önce uzun çalışmalar sonucu elde etmiş olduğu çeşitli konulardaki bilimsel verileri, bilgileri kendi gözlemleri ve yaşam tecrübesi ile birleştirerek öylesine sanatsal bir şekilde romanın dokusuna yerleştirmiştir ki, bunlar o doku içerisinde değil çözümlenmemiş olmak, tam tersine adeta kaybolmuşlardır.“Die Geburt deş modernen intellektuellen Romans”(Modern entellektuel romanın doğuşu) adlı makale¬ nin (1965) yazarı Ilja Pradkin ise, romanda bazen bir bölümün bazen de düzinelerce sayfanın bilimsel deneme tarzına dönüştüğünü, buralarda bioloji, anatomi, fizyoloji, embriyoloji v.s. sorunları hakkında birçok görüşün bilimsel yazı özelliği ile tartışıldığını ve tüm bunları ortaya koymanın sanatsal bir yön gerektirmediğini, bu yüzden de bu bölümlerin romanı biraz ağırlaştırdığını ileri sürmektedir.“Zauberberg”de bilimsel yazı özelliği taşıyan tartışmaların yer aldığı ve bunların sanat- sallık gerektirmediği konusunda IIja Fradkin* e karşı çıkmak gerekir. Doğal olarak deneme, bilimlerin kesinliğini taşımaz, ama bu onun bilimsel verilerden yararlanmasını da önlemez. Buradaki tartışmalar da her ne kadar nesnel gerçekleri içerseler de yazarın öznel dam-116 gasını taşımaktadırlar. Th. Mann yüksek bir dil, sanatsal bir dil yapısı kullanarak sınırlı, aydın bir okuyucu topluluğuna hitap etmektedir, îşte tüm bunlar onun eserini bilimsel yazı nesnelliğinden, donukluğundan a- yıran özelliklerdir. Prof. Dr. Gürsel Aytaç1 in 1972 senesinde yayınlamış olduğu“Thomas Mann1 in 'Der Zauberberg1 ve.Lotte in Weimar' romanlarındaki edebi kişiliği”adlı eserinde de Zauberberg1 in deneysel yönü hakkında ye¬ rinde görüşler yer almaktadır. Yazar bilimsel birer incelemeye dayalı detayların yapıtı beslediğini, bunların felsefe, biyoloji, psikoloji, metafizik gibi çeşitli alanlarda Th. Mann* in nasıl bilgi sahibi olduğunu eser boyunca ortaya koyduğunu, ayrıca onun bu düşüncelerini sanat kıvraklığıyla, hayat canlılığıyla birleştirdiğini dile getirmektedir. Araştırmanın ana bölümüne geçmeden önce deneme v© roman konularına da yer vermek istedim, 16* yüzyılda Montaigne il© ortaya çıkan deneme türünün günümüze dek kısa tarihsel gelişimi ve günümüzde“deneme”nin ne anlama geldiği konusunu ele aldım. Araştırmam sırasında deneme türünün tanımları arasında birbirine ben¬ zeyen, ortak özellikleri dile getiren tanımlardan başka, f arlılıklar gösteren birçok tanıma da rastladım. Bu yüzden çalışmamda, tek bir tanımdan yola çıkmaktansa, değişik tanımların kesişen özelliklerini temel almayı yeğledim.“”Zauberberg' in deneysel yönü“ konusun¬ da çeşitli tanımlardaki ortak özelliklerden faydalandım.117 Yirminci yüzyıl insanlık tarihinde tüm geleneksel değer Ölçülerinin altüst olması ve teknoloji toplumlarının hızla değişmesi sonucu çağımız sanatçıları da yeni gerçekliği ortaya koymak üzere yeni biçim arayışları içine girmek zorunluluğu duymuşlardır, insanın yeryüzündeki durumu değiştiğine göre, buna uygun yeni veriler, yeni anlatım biçimleri kullanmak gerekmektedir. Bu değişim hızıyla yarışmak zorunda kalan romancıların durumu ise hiç de kolay değildir. Romancılar da çağımızın karmaşık toplumsal yapısını, hızla değişimini, kav¬ ram ve değer kargaşasını yeni yazın teknikleri ile yansıtma yoluna gitmişlerdir. Birçok yeni yazın teknikleri yanında, denemenin roman dokusuna yerleştirilmesiyle roman artık sadece kurmaca değil, fikir yönü de olan bir eser olarak ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Gürsel Aytaç1 in da ”Denemeler Seçkisi“ adlı kitabında belirttiği gibi, birçok çağdaş roman yazarı eserinin dokusu içerisin¬ de deneme tarzında bilgi verme, yorum yapma, değerlendirmelere girişme gibi yolları ”dener“. Thomas Mann* in eseri ”Der Zauberberg" de deneme tarzının romanda kullanılması konusunda araştırılmağa değer bir yapıttır. Yazar eserin dokusuna yerleştirdiği bu bölümlerde çeşitli konuları ele alır. Sanat, röntgen bilimi, psikoloji, anatomi, fizyoloji, biyolji, kimya, patoloji, botanik, astroloji, felsefe, farmakoloji, meteoroloji, din, tıp alanlarında işlenen deneysel bölümler, her ne kadar çok değişik konuları içeriyor gibi görünseler de, hikaye edilen olayın ana konuları ile bir bütün oluştururlar. Deneme özelliği göste-118 ren tüm bu parçalar hastalık-sağlık, ölüm-yaşam ve zaman başlıkları altında birleşerek Castorp' un hikayesi ile bir paralellik içerisinde roman dokusuna yerleştirilmiştir ve romanda monolog, anlatıcı izlenimleri, dialog, bazen de Dr. Krokowski'nin konferansları şeklin de ortaya çıkarlar. Th. Mann deneysel bölümleri yerleştirirken en fazla dialoglara yer vermiştir. Çalışmam sırasında deneysel bölümlerin, dene menin ne tür özelliklerini taşıdığı konusunu da ele aldım. Bunlar Castorp' un hikayesi ile bir bütün oluştur maktadırlar, hikayenin detayları ile o denli yoğrulmuşlardır ki, bütünden ayırıp incelemek mümkün değildir. Deneysel parçacıkların birçoğu Castorp'un yaşantısını ön plana alarak, yaşantısal bir doku içerisinde verilmektedir. Ele alman konu çoğu zaman çeşitli perspektiflerden aydınlatılırken, ifadelerdeki zıtlıklar, il- ginç görüşler de dikkati çekmektedir. Anlaşılır, düşünsel yönü zengin bir anlatım biçimine, sezgisel ifadele re yer verilmiştir, öne sürülen düşüncelerde doğrulama, kanıtlama gibi bir kaygı yoktur. Bir başka deyişle de neysel parçalar, bilimsel bir şekilde, adım adım ispat lama yoluna giderek değil de, çağrışımlara dayalı, es tetik etkiyi önemseyerek, sanatsal bir anlatım tarzıyla, yaşantısal bir doku içerisinde, gerçeklere uygun olabilecek şekilde romanın dokusuna ustaca işlenmiştir. Deneme özellikleri taşıyan bu bölümler Th. Mann' ın de taylı çalışmalarının, bilimsel araştırmalarının bir yansıması olarak ortaya çıkmaktadır.119 Th. Mann, denemede olduğu gibi, ele aldığı konuları amaç değil araç olarak kullanır. H. Castorp örneği ile var olmak sorunlarına değinmektedir, Castorp sanatoryumda kaldığı sürece, ölümün, dolayısıylada yaşamın ne olduğu sorusuna cevap aramaktadır. Deneysel parçalar Castorp'un bilinçlenme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Zaman konusundaki uzun dialoglar, anlatıcı gözlemleri de Castorp' un yaşamı ile iç içedir. Castorp' un zamanı yaşayışı ile teorik ifadeler paralellik gös- terirler. Olaylar ve teorik anlatılar bir uyum içindedir. Thomas Kann gerçeklerden, bilgilerden, bilimsel verilerden yola çıkarak, bunları kendi gözlemleri, yaşam tecrübesi ile yaşantılaştırır, eleştirel, sanatsal bir şekilde yazıya dönüştürür. Yazar romanda düşünsel boyutlar kullanarak bilgi aktarma yoluna gider. Klişeleşmiş düşünce tarzına karşı çıkarak, okuyucuyu doğru bildiklerinden şüphelenmeye, farklı düşünce tarzlarının da olabileceğine yöneltmeye çalışır. Düşünsel yönü zengin ifadeler okuyucuyu düşünmeye zorlar. Sonuç olarak da genç mühendis Hans Castorp deneysel özellikler taşıyan bölümler sayesinde, nere deyse ansiklopedik bir bilgi sahibi olur ve yaşam-ölüm kavramları düşüncesinde açıklığa kavuşur.
Özet (Çeviri)
110 ZUSAMMMFASSUflG Der erste Weltkrieg 1914» die Sozialistische Oktober- revolution 1917 in RuBland, also die Ereignisse, die die ganze Welt erschütterten, führten sowohl zur Verânde- rungen im gesellschaftlichen und geistigen Leben der Menschheit, als auch zur Entwicklung der Literatür und Kunst. So nimmt der Roman gattungsfremde Elemente, wis- senschaftliche Erörterungen, psychologische Studien, Essays, Dialoge auf zur Beseitigung der Fabel öder zum Einschmelzen der Wirklichkeit in die Fiktion. Der Ro¬ man macht sich den Essay nutzbar. Essayistische Partien dienen zu einer kritisch-künstlerischen, geistreichen Erzâhlweise. Es handelt sich um eine realistische 0?en- denz, unter deren bedeutensten Vertretern auch Thomas Mann zu nennen ist. in seinem Werk“Der Zauberberg”be- finden sich viele Stücke essayistischen Charakters. Meine Aufgabe bestand darin, diese essayhaften Partien im Roman zu untersuchen. Zum SchluB möchte ich die Er- gebnisse meiner Untersuchung zusammenfassen* Thomas Kann bedient sich einer reichen G?hemenauswahl. Stücke essayistischen CSaarakters auf dem Gebiet der Kunst, Röntgenkunde, Psychologie, Anatomie, Physiolo- gie, Lebenskunde, Biologie, Chemie, Pathologie, Bo¬ tanik, Astrologie, Philosophie, Pharmakologie, Meteoro- logie, Religion, Medizin begleiten die Handlung» Ali diese Themen erscheinen aber im Interesse von Fragen deş Daseins wie Krankheit-Gesundheit, Tod-Leben und Zeit. Sie sind umgeformt zu Monologen, Betrachtungen111 deş Erzâhlers, Vortr&gen und Gesprâchen. Das Überwiegen der Dialoge fâllt auf, die aile ohne Ausnahme in Hans Castorps Anwesenheit geführt werden. leh legte auch ¥ert darauf, es festzustellen, welcîıe essayistisehe Eigenschaften diese Partien aufweisen. Sie stehen im Kontext mit dem Fiktiven, mit der Ge- scMchte Gastorps* Beide bilden ein ganzes, untrenn- bares. Meşe Stücke sind mit fabulierendem Detail so reich ausgestattet, daB sie aus dem Gesammtzusamıaen- hang nicht getrennt zu untersuchen sind. Viele von ibnen werden an Castorps Beispiel anschaulich-gestalt- haft, Gastorps Erlebnis in den Vordergrund stellend dargestellt» Bei der Darstellung fâllt meistens Poly- perspektivitât, paradoxe Beschaffenheit der Aussagen auf. Viele der Themen werden auf interessante Aspekte ausgehend, anregend-provozierend erfaBt» Auch die ver- stândliche, geistreiche Erzâhlweise, diskursive Ele¬ mente, fragmentarisch offene Erfassung deş Gegenstan- des sind nicht atıBer acht zu lassen. Die Stüeke «er¬ den nicht in vrissenschaftlicher ¥eise, nicht linear fortschreitend, sondern in künstlerischer Weise, lok- ker-assoziativ, in âsthetisch-gefâlliger Form in den Fabel eingefügt, so daB sie bildhaft, lebendig vınd wirklichkeitstreu erscheinen. Sie sind als Eeflexion der gründlichen Studien, tiefgreifender wissenschaft- licheı» Anstengungen Q?homas Manns aufzufassen. Das Thema darzustellen ist nicht das eigentliche Ziel. Der Er- zâhler greift es eher als Mittel auf. Es geht um eine. 112 exist©ntielle Erkenntnis, um die Iragen deş Daseins. Die Dualitât dieser Welt führt Castorp zur ünordnung. Er versucht, eine Antwort auf die Frage nach dem We- sen deş Oîodes, und damit auch nach der deş Lebens zu geben. Die essayistischen Stücke spielen bei dem Er- kenntnisprozeB, dem Hans Castorp \interworfen ist, ei¬ ne bedeutende Bolle. Auch die groBen Gesprâche, Be- trachtungen deş Erzâhlers über die Zeit treten von Oastorps Geschichte nicht isoliert in Erscheinııng. Zwischen ihnen tritt eine Parallelittt zutage. Je lân- ger die Zeit dem jungen Ingenieur vorkommt, desto um- fangreicher wird sie geschildert. Die Handlung und theoretische Ansichten stehen miteinander in Einklang. Thomas Mann geht von latsachen und Eealien aus, ver- bindet sie mit eigenen Beobachtungen und Lebenser- fahı?ungen und durchdringt die Wirklichkeit kritisch- künstlerisch. Es geht hier uia das Nebeneinander von Wissenschaft und Poesie. Es ist ein Spiel mit gelehr- ten Details. Der Eoman weist essayhafte Züge auf, um individuelle Erkenntnisse zu vermitteln, um Eeaktio- nen, DenkanstöBe beim Leşer auszulösen* Seine Erzâhlweise ist als eine Methode der Erkennt- nisvermittlung und als erweiterte Erzâhler-Reflexion aufzufassen. Der Erzâhler meldet Zweifel an etablier- ten, gesicherten Erkenntnissen an, beabsichtigt an den menschlichen Erkenntnismittel und -formen Kritik zu üben, ihre Gültigkeit fraglich zu machen. Die geist- reichen Aussagen bringen den Leser zum Kitdenken. Die113 essayhaften Partien leisten einen bedeutenden Beitrag zu Castorps Yergeistigung. Die Materialien stellt Thoraas Mann Castorps Bildung zur Verfügung. Gerade durch sie verschafft sich der âun&e Ingenieıır in diesem Vergeis- tigungsprozeB Klarheit über den Sinn deş Lebens, damit auch den Tod, erwirbt allmâhlich auch ein geradezu enzyklopâdisches Wissen. Es wird gedaakenreich, geist- voll kommentiert. Die Neigung zu Belehrung \md Wegweisuni tritt auch zutage.
Benzer Tezler
- Das 'Ewige Werden' in fünf novellen der romantik
Romantik 'Novelle' de sonsuz oluşum
MERAL OZAN
Yüksek Lisans
Almanca
1999
Alman Dili ve EdebiyatıHacettepe ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞERİFE DOĞAN
- Das dorf in Fr. Ch. Zauners das Ende der Ewigkeit
Fr. Ch. Zauner'in 'Das Ende der Ewigkeit' isimli eserinde köy motifi
SALİH ÖZENİCİ
Yüksek Lisans
Almanca
1999
Batı Dilleri ve EdebiyatıSelçuk ÜniversitesiAlman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. FATİH TEPEBAŞLI
- Das Ich und seine verwandlungen in den romanen Martin Walser's
Martin Walser'in romanlarında benlik ve değişim
İSMAİL BOYACI
Doktora
Almanca
1998
Alman Dili ve EdebiyatıEge ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GERTRUDE DURUSOY