Geri Dön

Arteriyovenöz fistül ameliyatı öncesi Doppler ultrasonografi ile brakiyal arterde akım aracılı genişleyebilirlik ölçümünün açık kalım oranları ile ilişkisi

The evaluation of flow mediated dilatation from the brachial artery prior to construction of arteriovenous fistula

  1. Tez No: 171902
  2. Yazar: DİLEK GİBYELİ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. AYKUT SİFİL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nefroloji, Nephrology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2006
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 41

Özet

Son dönem böbrek yetmezlikli (SDBY) hastalarda hemodiyaliz için seçilmesi gereken ilk damar yolu doğal arteriyovenözfistül (AVF) olarak önerilmektedir. Primer başarısızlık AVF'lerde en sık karşılaşılan sorundur. Primer başarısızlık oranlarını azaltabilmek için bu nedenle AVF ameliyatı öncesinde damarların iyi bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir. Doppler ultrasonografî (USG); periferik damarları yapısal ölçümlerle değerlendirebilen, girişimsel olmayan, güvenilirliği ve uygulama kolaylığı ile arteriyografî ve venografinin yerine geçebilecek bir yöntemdir. Oldukça yaygm kullanılan bir yöntem olmasına rağmen doppler USG ile yapılan anatomik ölçümlerle aterosklerozun erken evresinde ortaya çıkan endotel işlev bozukluğu değerlendirilemez. Günümüzde endotel işlevini değerlendirmede en yeni tekniklerden birisi doppler USG ile akım aracılı genişleyebilirlik (AAG) ölçümüdür. Bugüne dek SDBY hastalarında AAG'nin kullanıldığı az sayıda çalışma olup bu çalışmalar AVF öncesi değerlendirmeyi içermemektedir. Biz; fistül için anastomoz yapılacak damarların yapısının ve işlevinin AAG ile değerlendirilmesinin diğer yöntemlerden daha güvenilir ve özgül bilgiler sunacağım öngördük. Alam aracılı genişleyebilirliğin fistül başarısı konusunda yol gösterici olması durumunda, fistül öncesi değerlendirmede rutin olarak kullanılabilecek uygulaması kolay ve özgül bir tetkik olabileceğini düşündük. Bu nedenle AAG ile oldukça yaygın bir sorun olan primer başarısızlık arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. HASTALAR VE SONUÇLAR Çalışmaya 33 hasta alındı. Otuzaltı fistül olgusu değerlendirildi. Tüm hastalarda brakiyal arter, radiyal arter ve sefalik ven ölçümleri yapıldı. Brakiyal ve radiyal arterde internal çap, damar duvar kalınlığı, pik sistolik akım hızı, damar duvar özellikleri, akım şekli ve rezistif indeks değerlendirildi. Sefalik vende internal çap, damar duvar kalınlığı, stenoz bulgusu yönelik kompresibiliteye yanıt bakıldı. Son olarak hastaların fistül açılmayacak kollarında brakiyal arterde AAG ve nitrat aracılı genişleyebilirlik (NAG) ölçümleri yapıldı. AAG ve NAG sonrası çap ölümleri ile brakiyal arter bazal çapı arasındaki fark yüzde olarak verildi. Fistüllerin açıklık kontrolü ilk 48 saat ve l.ayda yapıldı. Fistül başarısı ile fizik muayene ve anamnez arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Radiyal arter internal çapı, damar duvar kalınlığı, pik sistolik akım hızı, akım şekli, damar duvar özellikleri ve rezistif indeks değerleri ile fistül başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuç bulunmadı. Sefalik ven duvar kalınlığı, internal çapı, kompresibiliteye yanıtı fistül başarısı ile ilişkili bulunmadı.Brakiyal arter duvar kalınlığı, pik sistolik akım hızı, akım şekli, damar duvar özellikleri ve rezistif indeks değerleri ile fistül başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı sonuç bulunmadı. Ancak çalışmamızda damar duvar kalınlığı ve çaplarının, arter kan akım hızının ilk 48 saat ve l.ay başarılı fistül gruplarında daha yüksek değerlere sahip olduğu görüldü. Radiyosefalik fistül (RSF) + brakiyosefalik fistüllerden (BSF) oluşan birleşik grupta ve yalnızca RSF'lerde; brakiyal arter internal çapı ile ilk 48 saat açıklık oram arasında anlamlı ilişki olduğu görüldü. Başarılı olanlarda brakiyal arter çapı daha büyük bulundu (p=0.016, p=0.013). Radiyal arter çapı, brakiyal arter çapı, AAG ve NAG ölçümleri erkeklerde kadınlardan anlamlı olarak yüksek bulundu. Fistül başarısı erkekler lehine yüksek bulunsa da cinsiyet ile fistül başarısı arasında ilişki tespit edilmedi. AAG sonrası çap ölçümleri birleşik grupta ve RSF'lerde ilk 48 saat başarılı fistüllerde daha büyük bulundu. Bu ilişki istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0.045 ve p=0.023). NAG sonrası çap ölçümleri ise RSF'lerde ilk 48 saat açık kalanlarda anlamlı yüksek bulundu (p=0.028). AAG ve NAG sonrası çap artışları başarılı fistüllerde tüm gruplar için yüksek bulundu ancak anlamlı değildi. SONUÇ Bu çalışmada arteriyovenöz fistül başarısı ile endotel işlevi arasındaki ilişki değerlendirilmek istenmiştir. Bu amaçla AVF öncesi doppler USG ile akım aracılı genişleyebilirlik ölçümleri, diğer doppler USG ölçümleri ile birlikte yapılmıştır. Brakiyal arter internal çapı birleşik grupta ve RSF'lerde ilk 48 saat açık kalanlarda anlamlı yüksek bulunmuştur. Radiyal arter ve sefalik ven doppler USG verileri ile fistül başarısı arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. AAG sonrası çap ölçümleri birleşik grupta ve RSF'lerde açık kalanlarda anlamlı yüksek bulunmuştur. NAG sonrası çap ölçümleri RSF'lerde ilk 48 saat açık kalanlarda anlamlı yüksek bulunmuştur. Endotel işlevim değerlendiren AAG ve NAG sonrası çap artışı (brakiyal arter bazal çapından) başarılı fistüllerde yüksek bulunmuştur. Ancak AAG ve NAG sonrası çap artışları ile fistül başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Literatürde AVF öncesi değerlendirmede daha önce kullanılmayan AAG ölçümleri, fistül oluşturulacak damarın bozulmuş endotel yapısı hakkında bilgi vermesi nedeniyle umut verici bir yöntem gibi görünmektedir. ANAHTAR KELİMELER Arteriyovenöz fistül, primer başarısızlık, doppler ultrasonografi, akım aracılı genişleyebilirlik

Özet (Çeviri)

SUMMARY It is recommended that native fistula (AVF) formation should be the initiative vascular access in hemodialyses patients with end stage renal disease(ESRD). Primary failure of AVF is a common problem.Thus evaluation of blood vessels to decrease the percentage of primary failure before the placement of AVF should be done adequately.Doppler ultrasonography (USG) is a non-invasive, reliable and practical method which assesses peripheral vasculature via structural measurements that can be used instead of arteriography and venography. Even though anatomical measurement with doppler USG is commonly used, endothelial dysfunction could not be detected in the early stages of atherosclerosis. Measurement of flow mediated dilatation (FMD) assessed with doppler USG is one of the latest methods for measurement of endothelial function. There are a few numbers of studies with the procedure of FMD in ESRD and these studies do not include the preoperative AVF evaluation. We suggested that to evaluate the function and structure of the blood vessels which are used for the AV anastomosis, measurement of FMD would present more reliable, sensitive data than other methods. If the measurement of FMD is found to be useful to evaluate the success of the fistula, it will likely become a routine specific and practical method which can be done preoperatively. However we aimed to determine the correlation between FMD and primary failure which is a common problem. PATIENTS AND RESULTS Thirtythree patients are included in our study. Brachial artery, radial artery and cephalic ven were evaluated in all patients. Internal diameter, wall thickness,peak systolic flow rate, histology of the wall, type of flow and the resistance index are evaluated for brachial and radial artery. Internal diameter, wall thickness and compressibility as an indicative of stenosis is evaluated for cephalic ven. Also FMD and nitrate mediated vasodilatation (NMD) were measured from brachial artery of the other arm which will not have fistula. We preferred to write the percentages of the difference between the basal diameter of brachial artery and the diameters measured after FMD and NMD. In the first 48 hours and first month the fistulas were controlled whether they were open. The relationship between the success of the fistulas and both physical examination and anamnesis was insignificant. The relationship between the success of the fistula and the internal diameter, wall thickness,peak systolic flow rate, histology of the wall, type of flow and the resistance index of the radial artery was insignificant statistically. There was no correlation between the success of the fistula and internal diameter, wall thickness and compressibility as an indicative of stenosis of cephalic ven. The relationship between the success of the fistula andthe internal diameter, wall thickness,peak systolic flow rate, histology of the wall, type of flow and the resistance index of the brachial artery was insignificant statistically. Although it was determined that internal diameter, wall thickness, flow rate of artery were higher whenever the fistulas were successfull in the first 48 hours and first month. Success of the fistulas was significant in the combined group of radiocephalic fistula (RCF) plus brachiocephalic fistula (BCF) and between the diameter of the brachial artery in RCF and the openness of the fistula in the first 48 hours there was a significant relationship. In the successful ones the diameters of brachial artery were bigger (p=0.016, p=0.013). Diameter of radial artery, diameter of brachial artery and the measurements of FMD and NMD were significantly higher in men than in women. Although the success of fistula were significantly higher in men,the relationship between the gender and the success of fistula was not statistically significantPost FMD measurements of diameter were higher in combined group and in RCFs with successful fistulas in first 48 hours. This correlation was significant statistically (p=0.045 ve p=0.023). Post NMD measurements of diameter were significantly higher in RCFs with open fistulas in first 48 hours (p=0.028). Post FMD and NMD, the increase in diameters was bigger in successful fistulas for all groups neverthless was not significant. CONCLUSION In this study we tried to determine the relationship between the success of arteriovenous fistula and endothelial function. Measurement of FMD assessed with doppler USG before AVF was applied with other doppler USG measurements. Internal diameter of brachial artery was significantly higher in combined group and RCFs with successful ones in 48 hours. Datas of Doppler USG for radial artery and cephalic ven were not correlated with the success of fistula significantly. Post FMD measurements of diameter were significantly higher in combined group and in RCFs with successful fistulas. Post NMD measurements of diameter were significantly higher in RCFs with open fistulas in first 48 hours. Post FMD and NMD measurements of increases in diameter (basal diameter of brachial artery) that was evaluating endothelial function were higher in successful fistulas. Post FMD and NMD, the increase in diameters was bigger in successful fistulas for all groups neverthless was not significant. In comparision with literature, the measurement of FMD in preoperative AVFs was not a routine procedure and it will likely become the clinical technique of choice for the evaluation of endothelial disease. KEYWORDS Arteriovenous fistula, primary failure, doppler USG, flow mediated dilatation

Benzer Tezler

  1. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında hemodiyaliz girişi için oluşturulan kalıcı damar yollarının açık kalma sürelerinin belirlenmesi ve bu süreye etkisi olan faktörlerin araştırılması

    Determining the surveys of long term intravenous access that are formed for hemodialysis at the chronic renal failure patients and searching factorcs that affect these surveys

    ÖZDEM KAVRAZ TOMAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    NefrolojiKaradeniz Teknik Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞÜKRÜ ULUSOY

  2. Kardiyovasküler cerrahi uygulanan hastalarda ameliyat sırasında basınç yarası gelişme riskinin belirlenmesi

    Determining the risk of developing pressure sores during surgery in patients undergoing cardiovascular surgery

    MELİKE ŞEKER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    HemşirelikEge Üniversitesi

    Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜRKAN ÖZBAYIR

  3. Supraklavikular brakiyal pleksus bloğunda Levobupivakain'e eklenen Fentanil'in farklı dozlarının peroperatif ve postoperatif analjezi üzerine etkileri

    The effects of different doses of Fentanyl added to Levobupivacain on peroperatif and postoperative analgesia at supraclavicular brachial plexus blockade

    ÖZKAN YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Anestezi ve ReanimasyonÇukurova Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAYRİ T. ÖZBEK

  4. Arteriyovenöz fistül operasyonlarında supraklaviküler brakiyal pleksus bloğunun doku oksijen satürasyonu üzerine etkisi

    Effect of supraclavicular brachial plexus block on the tissue oxygenation in arteriovenous fistula operations

    TUĞÇE TOPÇAM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Medeniyet Üniversitesi

    Anesteziyoloji Ana Bilim Dalı

    UZMAN MESURE GÜL NİHAN ÖZDEN

  5. Ön kol AVF ameliyatlarında brescia-cimino anastomoz tekniği ile balık ağzı anastomoz tekniğinin AVF fistül başarısına etkilerinin renkli doppler USG ile karşılaştırılması

    Comparison of the effects of the brescia-cimino and the fishmouth anastomosis techniques in arteriovenous fistula operations by colour doppler ultrasonography

    ERDİNÇ EROĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

    Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. BÜLENT MEŞE