Geri Dön

Az gelişmişlik, ekonomik kalkınma ve vergi politikası

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 18356
  2. Yazar: DOĞAN YILMAZ
  3. Danışmanlar: PROF.DR. İZZETTİN ÖNDER
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Ekonomi, Economics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1992
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 112

Özet

109 Teşvik edici vergi politikası vergi idealleri bakımından hazinenin ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade ekonominin ve sosyal hayatın sevk ve idaresini, kontrolünü üzerine almış durumdadır. Böyle bir durum vergilemenin malı gayesinin ihmal edildiği görüntüsünü vermektedir. Ancak bu yargı doğru değildir. Bir kere, yeni teşekkül etmek üzere olan endüstriler teşvik edici vergi politikası gereği vergi muafiyet ve istisnalarından, vergi farklılaştırmalarından istifade edeceklerdir. Fakat bu hazine bakımından meselenin bir yönüdür. Meselenin diğer yönü, bu yeni endüstrilerin meydana gelmesi dolayısıyle hazinenin yeni gelir kaynaklarına kavuşacak olmasıdır. Zira yeni endüstrilerin kurulması yeni is sahalarının meydana getirilmesidir. Yeni is sahalarının meydana getirilmesi de hazine bakımından yeni vergi mükelleflerinin ortaya çıkması demektir. Müteşebbisler belki başlangıçta vergi ödemeyeceklerdir, ancak vergi sistemlerinde yeni teşebbüslere tanınan vergi muafiyet ve istisnaları belli bir süreyle sınırlı olduğundan bu süre sona erer ermez bu teşebbüsler de vergi ödemeye başlayacaklardır. öyleyse AGulerde bu iki gayeyi bağdaştırmanın yolu, bu ülkelerdeki gelir seviyelerine göre vasıtasız verdilerin nispetlerini yüksekçe tutup (Bu arada devlet tasarruf hacminin azalmasını önlemek üzere menkul kıymet kazançlarını vergiden muaf tutabilir veya diğer kazançlara nazaran bu kazançları daha hafif bir şekilde vergilendirebilir, süratle gelişmesi arzulanan sektörleri tercihli, yani düşük tarifeli vergiye tabi kılmaktır. Bu sayede hem devlet gelir elde edecek hem de tasarruf -yat irim hacmi artacaktır. Bu arada ABU' ierde verg4. politikası ile ilgili bir diğer mesele de vergi idaresinin bir an önce ıslah edilmesi ve etkin bir yapıya kavuşturulmasıdır. Ancak bu sayededir ki; vegiler etkin bir şekilde toplanabilir ve teşvik edici vergi politikasının teknik müesseselerinin kalkınma hedefleri doğrultusunda optimum kullanımı sağlanabilir.108 ABü'lerde kalkınmanın yukarıda sayılan gereklerinin yerine getirilmesinde piyasa mekanizmasının kendiliğinden işleyişinin yetersiz olusu, girişimciliğin yetersiz olusu gibi nedenler devletin iktisadi hayatta aktif bir rol üstlenmesi gereğini doğurmaktadır. Devlet, hiç olmazsa kalkınma sürecinin ilk safhalarında, iktisadi hayatta düzenleyici ve teşvik edici bir rol üstlenmelidir. Devlet vergiler, kamu hizmetleri ve kamu harcamaları yoluyla iktisadi hayatta etkin bir rol alabi 1 ir. Vergi leme fertlerin tasarruflarından emek arzlarına, yatırım kararlarından ve risk-alma eğilimlerine kadar cok geniş bir alanda tesirleri olan, etkin bir politika aracıdır. İktisadi hayat üzerindeki bu geniş-tesirl i 1 ik kalkınma problemlerinin çözümünde vergilemeye özel bir önem vermemizi gerektirir. Devlet bir yandan kalkınma süreci içindeki fonksiyonlarını yerine getirebilmek ıcın ihtiyaç duyduğu geliri sağlamak, diğer yandan da iktisadi hayatın kalkınma amaçlarına uygun şekilde işleyişini düzenlemek amacıyla vergilere başvuracaktır; ancak, bu iki amaç birbiriyle cel işebi 1 ir. Vergi leme fertlerin tasarrufları üzerinde olumsuz etkiler yaratırken, vergilemeden umulan mali amacın (devlete gelir yaratma amacının; gerçekleşmesini sağlamak üzere fertleri a§ır bir şekilde vergilendirmek;. kalkınmayı sınırlayabi 1 ir. Zira kalkınma bir anlamda tasarrufların artmasına bağlıdır. Günümüzde bir çok A6u de demokratik rejimle yönetilmektedir ve dar ve sabit gelirlilerin yönetimdeki ağırlıkları da oldukça büyüktür; sosyal adalet fikri de yerleşmiştir. Bu yüzden, bu grubu ağır bir şekilde vergilendirmek güçtür. Zengin gelir grubunu vergilendirmek ise, bu grubun tasarruf eğiliminin yüksek olduğu gerekçesiyle kalkınma acısından sınırlayıcı oiabi 1 ir. Eğer bu grubun tasarruf ekilimi yüksek değilse devlet, vergileme yolu ile oluşturacağı bir cebri tasarruf mekanizması ile kamu tasarruflarını özel tasarruflar yerine ikame ederek, sermaye birikimini artırabi 1 ir. Ancak bu durum vergilemenin özel kesim üzerindeki sınırlayıcı etkisini ortadan kaldırmaz. Bu noktada devlet, vergileme yolu ile topladığı fonların bir kısmını özel kesimin kalkınma amaçlarına uygun faaliyetlerini desteklemek üzere kullanabilir/özel kesime kul landırabi 1 ir. Bunun yanı sıra devlet teşvik edici bir vergi politikası da izleyebi 1 ir. Bu sayede hem iktisadi hayatın kalkınma amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi hem de özel kesimin teşvik edilmesi sağlanmış olur. Sonuç.olarak devletin vergilemeyi kalkınmada bir araç olarak kullanımının başarılı olabilmesinin vergilemeden umulan mali amaç ile özel kesimin teşvik edilmesi amacının bağdaştın İmasına bağlı olacağı söylenebi lir.109 Teşvik edici vergi politikası vergi idealleri bakımından hazinenin ihtiyaçlarını karşılamaktan ziyade ekonominin ve sosyal hayatın sevk ve idaresini, kontrolünü üzerine almış durumdadır. Böyle bir durum vergilemenin malı gayesinin ihmal edildiği görüntüsünü vermektedir. Ancak bu yargı doğru değildir. Bir kere, yeni teşekkül etmek üzere olan endüstriler teşvik edici vergi politikası gereği vergi muafiyet ve istisnalarından, vergi farklılaştırmalarından istifade edeceklerdir. Fakat bu hazine bakımından meselenin bir yönüdür. Meselenin diğer yönü, bu yeni endüstrilerin meydana gelmesi dolayısıyle hazinenin yeni gelir kaynaklarına kavuşacak olmasıdır. Zira yeni endüstrilerin kurulması yeni is sahalarının meydana getirilmesidir. Yeni is sahalarının meydana getirilmesi de hazine bakımından yeni vergi mükelleflerinin ortaya çıkması demektir. Müteşebbisler belki başlangıçta vergi ödemeyeceklerdir, ancak vergi sistemlerinde yeni teşebbüslere tanınan vergi muafiyet ve istisnaları belli bir süreyle sınırlı olduğundan bu süre sona erer ermez bu teşebbüsler de vergi ödemeye başlayacaklardır. öyleyse AGulerde bu iki gayeyi bağdaştırmanın yolu, bu ülkelerdeki gelir seviyelerine göre vasıtasız verdilerin nispetlerini yüksekçe tutup (Bu arada devlet tasarruf hacminin azalmasını önlemek üzere menkul kıymet kazançlarını vergiden muaf tutabilir veya diğer kazançlara nazaran bu kazançları daha hafif bir şekilde vergilendirebilir, süratle gelişmesi arzulanan sektörleri tercihli, yani düşük tarifeli vergiye tabi kılmaktır. Bu sayede hem devlet gelir elde edecek hem de tasarruf -yat irim hacmi artacaktır. Bu arada ABU' ierde verg4. politikası ile ilgili bir diğer mesele de vergi idaresinin bir an önce ıslah edilmesi ve etkin bir yapıya kavuşturulmasıdır. Ancak bu sayededir ki; vegiler etkin bir şekilde toplanabilir ve teşvik edici vergi politikasının teknik müesseselerinin kalkınma hedefleri doğrultusunda optimum kullanımı sağlanabilir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Vergisel teşviklerin bölgesel kalkınmadaki rolü: Güneydoğu Anadolu bölgesi üzerine uygulama

    Role of the encouragements in regional development: Implementation in Southeastern Anatolian region

    MAHMUT KÜÇÜKOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    EkonomiUludağ Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. EMİN PALAMUT

  2. Doğrudan yabancı yatırımların ekonomik büyüme ve kalkınmaya etkileri: Panel data analizi

    Impacts of foreign direct investments on economic growth and development: A panel data analysis

    BURCU TÜRKCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    EkonomiEge Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEŞE KUMRAL

  3. Алуу жана колдонуучулардынканааттануусун баалоо:бишкек шаарындаэмпирикалык изилдөө

    E-devletin benimsenmesi ve kullanıcı memnuniyetinin değerlendirilmesi: Bişkek şehrinde ampirik bir araştırma

    ACAR ŞARŞENKADIROVA

    Yüksek Lisans

    Kırgızca

    Kırgızca

    2024

    İşletmeKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. AZAMAT MAKSÜDÜNOV

  4. The US foreign policy and the institutionalization of dependency in the periphery in the post-WW2 era: Turkey and India compared (1947-73)

    İkinci dünya savaşı sonrasında ABD'nin dış yardım politikası ve çevrede bağımlılığın kurumsallaşması: Türkiye ve Hindistan karşılaştırması (1947-73)

    LEYLA ŞEN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2003

    Siyasal Bilimlerİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. OKTAY ÖZEL

  5. Kalkınma ile sosyo- ekonomik faktörler arasındaki etkileşim ve bir model denemesi

    The interaction between development and socio-economic factors and a model application

    GÖZDE ERGİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    EkonometriTrakya Üniversitesi

    Ekonometri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ADİL OĞUZHAN