Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında din ve inanç özgürlüğü
Freedom of religion or belief under the European Convention on Human Rights
- Tez No: 208461
- Danışmanlar: Y.DOÇ.DR. OĞUZ ŞİMŞEK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2007
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 491
Özet
Uygarlık tarihi, din veya inanç farklılıkları nedeniyle yaşanmış savaşlarla doludur. İşkence ve katliam İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği tarihe kadar, dinsel ve mezhepsel farklılıkları ortadan kaldırmak için başvurulan en yaygın yöntemler olmuştur. Daha yakın bir tarihte, Eski Yugoslavya'da Sırpların, Müslüman Boşnaklara karşı gerçekleştirdiği katliam, bu anlayışın günümüzde de varlığını sürdürdüğünü ve hala bazı insanların sadece farklı bir din veya inanca sahip oldukları için başkalarını öldürmeyi göze alabileceğini ortaya koymaktadır. Yaşanan bu acı tecrübeler, diğer temel hak ve özgürlükler gibi, din ve inanç özgürlüğünün de uluslar arası düzeyde kurumsal olarak güvence altına alınması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda atılan ilk adım Birinci Dünya Savaşı sonrasında ?dünya barışının ve düzeninin? korunması için kurulan Milletler Cemiyeti bünyesinde gerçekleştirilmiştir. Fakat, Milletler Cemiyeti çatısı altında din ve inanç özgürlüğünü güvence altına almak için gerçekleştirilen çalışmalar, bu özgürlüğü bir azınlık hakkına indirgemiş, genel olarak herkese tanınması gereken temel bir özgürlük seviyesine çıkartamamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü çatısı altında gerçekleştirilen çalışmalarda ise din ve inanç özgürlüğünü sadece azınlık haklarından birisi olarak gören anlayıştan ve bu özgürlüğü güvence altına almak için geliştirilen Azınlık Hakları Anlaşması yaklaşımından vazgeçildiği, bunun yerine daha genelleştirilmiş ve birey merkezli bir hak ve özgürlükler sistemine geçildiği görülmektedir. Bu yeni anlayış, BM çatısı altında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Din ve İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Kaldırılmasına İlişkin Bildiri gibi din ve inanç özgürlüğüne ilişkin olarak getirdikleri düzenlemeler ile ön plana çıkan insan hakları belgelerinde somutlaşmıştır. Birleşmiş Milletler Örgütü ve bu Örgüt tarafından kabul edilen uluslararası insan hakları belgeleri bu gelişmenin uluslararası düzeydeki yansımaları olarak kabul edilirken, bu gelişmenin Avrupa ölçeğindeki iz düşümü, Avrupa Konseyi ve bu Konsey tarafından kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'dir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni diğer uluslararası insan hakları sözleşmelerinden ayıran en önemli özellik, güvence altına aldığı hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiası ile bireylere, yine bu Sözleşme ile kurulan yargı organlarına doğrudan başvuru hakkı tanımış olmasından kaynaklanmaktadır. Sözleşme'nin 9. maddesi ?düşünce, vicdan ve din özgürlüğü? başlığı altında din ve inanç özgürlüğüne güvence sağlamaktadır. 9. maddenin metni, kendinden önce kabul edilen diğer uluslar arası insan hakları belgelerinde takip edilen sisteme uygun olarak, din ve inanç özgürlüğüne, bu özgürlüğün iki temel boyutunu göz önünde bulundurarak güvence sağlamaktadır. Buna göre, 9. maddenin birinci fıkrasında ilk olarak din ve inanç özgürlüğünün, bireyin bir din veya inanca sahip olması, hiçbir din veya inanca sahip olmaması hakkı ile mevcut din veya inancını değiştirmesi özgürlüğünü ifade eden içsel alanına (forum internum) mutlak ve sınırlanamaz bir nitelik atfedilmiştir. Bununla birlikte din ve inanç özgürlüğü, aynı zamanda bireyin din veya inancının gereklerini yerine getirmesi özgürlüğünü de içermektedir. 9. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde de, din ve inanç özgürlüğünün dışsal alanı (forum externum) yani, bireyin din veya inancını açığa vurması özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Din ve inanç özgürlüğünün dışsal alanı, içsel alanın aksine bazı sınırlamalara konu olabilmektedir. 9. maddede din veya inancın ?ibadet, ayin, öğretim ve uygulama? şeklinde açığa vurulabileceği belirtilmiştir. Fakat doktrinde bu açığa vurum şekillerinin sınırlı sayıda olmadığı yönünde genel bir kabul bulunmaktadır. 9. maddenin ikinci fıkrası, sadece din veya inancın açığa vurulması özgürlüğünün sınırlanabileceğini ortaya koyan ve bu özgürlüğe getirilecek sınırlamaların hukuksal rejimi düzenleyen bir hükme yer vermektedir. Buna göre din veya inancın açığa vurulması özgürlüğü, ?..ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.? Din ve inanç özgürlüğüne dayalı olarak yapılan başvuruların çoğunluğu, Komisyon tarafından karara bağlanmıştır. Komisyon, söz konusu başvuruların pek çoğunu, kabul edilebilirlik aşamasında reddetmiştir. Kabuledilebilirlik kararı verdiği az sayıdaki başvurularda da din ve inanç özgürlüğünün normatif içeriği konusunda tatmin edici bir açıklama getirdiği söylenemez. Mahkeme, din ve inanç özgürlüğü ile ilgili ilk kararını 1993 yılında Kokkinakis/ Yunanistan başvurusu üzerine vermiştir. Bu nedenle din ve inanç özgürlüğü ile ilgili Mahkeme içtihatları da, Sözleşme'de güvence altına alınan diğer temel hak ve özgürlüklere oranla, sayıca az ve içerik olarak da tatmin edici değildir. Mahkeme ve Komisyonun din ve inanç özgürlüğü için neden bu tip bir yaklaşım benimsediği konusu doktrinde de tartışmalıdır.
Özet (Çeviri)
History of civilization is full of wars because of religious differences. For many years, religious differences within a relatively homogeneous society perceived a problem that had to be eliminated. This understanding remained in existence untill the end of Second World War, and torture and killing were used as a common way of ?getting rid of this social problem?. In an earlier time, religious hatred in Former Republic of Yugoslavia, caused Muslim Bosnians genoside by Christian Serbians and this shameful event is a reminder that there still some people exist who are capable for killing because of religious difference. Those experiences proved the necessity that, among the other fundamental rights and freedoms, freedom of religion or belief deserves a special protection by international human rights law. First step, in order to satisfy this necessity, is taken under the supervision of League of Nations which is established ?to protect the peace and order on the world?. However, the results of attempts to provide an international protection for freedom of religion or belief under the auspices of this Organisation, reduced the scope and meaning of this freedom to a level of minorty rights and could not put the case clearly that freedom of religion or belief is a fundamental freedom for ?everyone?. Establishment of United Nations after the Second World War, indicates a new tendency in understanding for the protection of freedom of religion or belief. The results of the actions taken under the supervision of UN demonstrates the withdrawal of minority rights approach and proves an adoption of a more individualised and generalised approach towards the protection system for individual rights and freedoms. This new approach can be observed in Universal Declaration of Human Rights, International Convention on Civil and Political Rights and Declaration on the Elimination of All Forms of Intolerance and of Discrimination Based on Religion or Belief. Institutional reflections of those developments on European level are establishment of European Council and adoption of European Convention on Human Rights (ECHR). Distinguishing feature of ECHR is that the Convention established a judiciary mechanism for individuals who claim that his/her rights and freedoms, granted by the Convention, were violated by one of the contracting states. Article 9 of the Convention guaranty freedom of religion or belief under the title of ?Freedom of Thought, Conscience and Religion?. Article 9 provides protection for both of the two main aspects of freedom of religion or belief namely; forum internum and forum externum. In this context, the first sentence of Article 9 regulates the inner sphere of freedom of religion or belief (forum internum) namely; freedom to have a religion or belief, freedom not to adopt a religion or belief at all and, freedom to change religion or belief. Such as the other international human rights documents, ECHR attributed an absolute guaranty to the inner sphere of freedom of religion or belief. However, freedom of religion or belief also includes freedom to act in accordance with the doctrines of one?s religion or belief. This freedom forms the external sphere of freedom of religion or belief namely; forum externum. The second part of Article 9(1) regulates forum externum by saying that everyone has the ?freedom, either alone or in community with others and in public or private, to manifest his religion or belief in worship, teaching, practice and observance?. Unlike the freedom to have a religion or belief, freedom to manifest a religion or belief is subject to limitations under Article 9(2). Article 9(2) requires states to show that the limitations are ?prescribed by law and are necessary in a democratic society in the interests of public safety, for the protection of public order, health and moral or for the protection of the rights and freedoms of others? This structure is similar to that used to determine permissible limitations to a number of other rights in the Convention, in particular Article 8, Article 10 and Article 11. The Court has taken a similar approach to interpreting the limitation clauses in all the Articles outlined above despite the fact that although the Articles are similar, they are not identical. Most of the applications referring to freedom of religion or belief were dealt with the Commission. In its decisions, the Commission, rejected many of the applications, based on Article 9, at the admissibility stage. In a few number of applications which were found admissible, the Commission gave little indications about the scope of freedom of religion or belief. The Court held its first judgement regarding freedom of religion or belief in 1993 in Kokkinakis/ Greece case. Thus, it can be said that judgements of The Court are not even satisfactory in determining the scope of that freedom.
Benzer Tezler
- Children's religious education with reference to freedom of manifestation of belief in the European Union
Avrupa Birliği'nde kişilerin inancını açıklama özgürlüğü çerçevesinde çocukların dini eğitimi
SEVİM TUBA MERT
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
HukukMarmara ÜniversitesiAvrupa Birliği Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ DENİZ TEKİN APAYDIN
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında din ve inanç özgürlüğü
Freedom of religion and conscience in the decisions of European Human Rights Agreement and European Convention on Human Rights
KEMAL CÖMERT
- Kamu hizmeti ve idari işlem alanı olarak zorunlu askerlik
The compulsory military service, under the term public service and administrative process
CELAL IŞIKLAR
- İşverenin yönetim hakkı ve sınırları
Le droit et les limites de gestion de l'employeur
MAKBULE AYMELEK ERDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
HukukGalatasaray ÜniversitesiÖzel Hukuk Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ENVER MURAT ENGİN
- İnançsızlar açısından inanç özgürlüğü ve Türkiye'deki uygulama sorunları
Freedom of belief for non-believers and implementation problems in Turkey
HAZAL OCAKLI
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
HukukBahçeşehir ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SERKAN KÖYBAŞI