Arap şiirinde muhammes ve tahmîs
Muhammas and tahmîs in Arabic poetry
- Tez No: 228306
- Danışmanlar: PROF. DR. M.FARUK TOPRAK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Eastern Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2008
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Doğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Arap Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 335
Özet
Bu çalışmada, Arap şiirinin nazım türlerinden olan muhammes ve tahmîsler, gelişim, biçim ve içerik yönünden incelenmeye çalışılmıştır. Muhammes, beşer mısrâdan oluşan kıtalarla yazılan manzûmelerin adıdır. Aynı vezinde olan bu kıtalardaki ilk dört mısrâ, kendi aralarında uyaklıdır. Beşinci mısraları da kendi aralarında uyaklı olan bu kıtalar arasındaki irtibât, bu beşinci mısrâın uyağı ile meydana gelmektedir. Bu irtibat, beşinci mısrâın, bazen de dördüncü ve beşinci mısrâların bazı örneklerde nakarat şeklinde tekrar edilmesiyle de sağlanmaktadır.Bu nazım türünün ortaya çıkışı, Arap şiirinde yenilik arayışlarının hız kazandığı `Abbâsî döneminin başına rastlar. Uyak konusunda şairin yetersizliği, aynı uyağa bağlı kalarak manzûm hâle getirilmesi imkânsız olan bazı ilimlerin ve uzun kıssaların nazma dökülmek istenmesi bunda etkili olmuştur. Muhammes yazan şairin bu tür manzûmeleri, başta onun zayıflığının bir kanıtı olarak görülmüşse de gelişmenin önünde durulamamış, bu nazım türü giderek güçlenmiş ve çok güçlü şairler tarafından da kullanılır olmuştur.Muhammes zamanla yerini büyük ölçüde tahmîse bırakmıştır. Tahmîs, bir manzûmenin beyitlerinin üstüne veya mısrâlarının arasına aynı vezin ve uyakta üçer mısrâ ekleyerek yazılan manzûmeye denir. Tahmîste en önemli nokta, eklenen mısrâların, asıl beyitlerle anlam ve ifâde gücü bakımından kaynaşabilmiş olmasıdır. Ayrıca asıl beyitler ile verilen anlamın tahmîs ile tekrar edilmemesi gerekir.Tahmîsin hangi tarihte ortaya çıktığını gösterir kesin, güvenilir ve ayrıntılı bilgiler henüz ortada yoktur. Ancak 8./14. ve 9./15. yüzyıllarda, özellikle Bağdat'ın Hulagu tarafından işgal edilmesinden ve devletin dağılmasından sonra bu tür yaygın olarak kullanılmıştır.Tahmîs yazanlar, eski şairlere meydan okurcasına, onlarda var olan yeteneğin benzeri bir kâbiliyetin kendilerinde de bulunduğunu göstermek istemektedirler. Arap şiirinin bazı başyapıtlarına olan hayranlık, dostlardan gelen talepleri yerine getirmek, sevâp kazanmak gibi dinî nedenler ve kendi eserlerinin unutulmamasını sağlamak için onu ünlü bir eserle bağlantılı kılmak arzusu tahmîsin başka nedenleridir.Eleştirmenler tahmîse genelde olumsuz yaklaşmaktadırlar. Onlara göre, uzun kasîdeler nazmedebilen şair, duygularını ve söylemek istediklerini başkasının bir şey eklemesine gerek kalmayacak bir biçimde o kasîdelere katmıştır. Dolayısıyla tahmîs yoluyla ona eklenecek her şey fazlalık olarak duracaktır. Ayrıca bu yolla fesâhat ve belâgatına bozukluk girdiğinden şiir orijinal hâliyle kalmalıdır.Muhammes ve tahmîslerin içeriğini genelde gazel ve dînî konular oluşturmaktadır. Tahmîsin genelde ünlü kasîdelere yönelik olarak nazmedilmesi ve bu manzûmelerin de ağırlıklı olarak din ve gazel içerikli olması bunda etkili olmuştur. Ayrıca türü gazel ve methiye olan bazı manzûmelerin, tahmîs ile başka içerikler elde ettikleri de görülmüştür.Herhangi bir kıta sınırlaması olmadan yazılan bu manzûmelerde vezinle ilgili herhangi bir kuralın bulunmadığı görülmektedir. Ancak tahmîs ile eklenen mısrâların önceden yazılmış manzûme ile aynı vezinde olmadığına bazı örneklerde rastlanılmıştır. Ayrıca muhammes ve tahmîslerde vezin ve uyak uygunluğunu sağlayabilmek için şairler çeşitli şiir zarûretlerine başvurmuşlardır
Özet (Çeviri)
In this study, muhhammas and tamîs, two forms of poetical writing in Arabic, were dealt with in terms of evolution, form and content. Muhammas is the name given to poems composed of five-line stanzas. The first four lines of these stanzas, which enjoy same meter, rhyme with each other. Similarly, the fifth lines of the stanzas also rhyme, which establishes a link among the stanzas in general. The link is maintained throughout the poem by repeating the fifth line, in certain examples both the fourth and the fifth lines, as refrain.This style of versification appeared in the early years of the Abbasid period, a time during which search for innovation in Arab poetry gained pace. The inadequacy of poets regarding rhyming and the desire to versify certain sciences and long tales which were impossible to versify by maintaining the same rhythm throughout the writing contributed to the birth of this new style. Although poems written in the form of muhammas were previously seen as an evidence of weakness of their writers, this style recorded significant progress and came to be used by prominent poets as well.In later years muhammas mostly gave way to tahmîs. Tahmîs is the name given to poems that are written by adding three lines with same meter and rhyme above couplets or between lines. The most important point with tahmîs is the harminy between added lines and original couplets in terms of meaning and the strength of articulation. Furthermore, tahmîs should not be used to repeat the meaning already communicated through original couplets.Currently there are no proven, reliable and detailed information about when tahmîs appeared. However, this style was widely used in the 14th and 15th centuries, hijri 8th and 9th centuries, particularly following the occupation of Baghdad by Hulagu Khan and the destruction of the Abbasid caliphate.Poets writing tahmîs are challenging old poets and trying to show that they possess similar artistry as old poets did. Admiration for certain masterpieces of Arab poetry, responding to wishes of friends, trying to acquire merit for religious reasons and the desire to link their works to a famous work to make it unforgettable are among reasons behind the use of tahmîs.Critics generally entertain negative views regarding tahmîs. They say that poets who can write long qasidahs have communicated their feelings and what they want say in their poems without additions of anyone else. Therefore, anything added to such works through tahmîs will be redundant. There is even the risk that tahmîs will harm fluency and eloquence of such poems.Odes and religion form most of the content of muhammas and tahmîs. This is because of fact that tahmîs is used for famous qasidahs and that these qasidahs have odes and religion as their subjects. Certain poems written in the form of ode and encomium have been added new contents through tahmîs.There are no set rules about meter and the number of stanzas in such poems. However, there are certain examples in which the lines added through tahmîs have different meter than the meter of the original work. Furthermore, poets have resorted to various poetical practices to maintain metric and rhytmic harmony.
Benzer Tezler
- Dîwana namî (Fehmî begê pêçarî): 'Meġmuru'd-dewawîn'(Metn û lêkolîn)
Nami (Fehmî begê pêçarî) divanı: Mağmuru'd-devavin (Metin ve araştırma)
YUNUS DEMİR
Yüksek Lisans
Kürtçe
2019
Doğu Dilleri ve EdebiyatıMardin Artuklu ÜniversitesiKürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDURRAHMAN ADAK
- الرمزيّة في الشعر العربيّ الحديث 'محمّد الماغوط' أنموذجاً
Arap edebiyatında sembolizm 'Muhammed el- Mâgût örneği'
KHANSA ALHAMAD
Yüksek Lisans
Arapça
2018
Doğu Dilleri ve EdebiyatıDicle ÜniversitesiDoğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YAHYA SUZAN
- Hilâfet Dönemi endülüs şiirinde methiye
Eulogy in Andalusian poetry in the Caliphate Period
MUHAMMED MAHMUT OLÇUN
Doktora
Türkçe
2022
Doğu Dilleri ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiDoğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KEMAL TUZCU
- İbnü'l-Fârız'ın Hamriyye Kasidesinin Arapça, Farsça ve Türkçe Şerhleri
Arabic, Persian and Turkish Annotations of İbnü'l-Fârız's Ode Hamriyye
MUHAMMET İNCE
Doktora
Türkçe
2018
Türk Dili ve EdebiyatıHacettepe ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. OSMAN HORATA
- Arap şiirinde ravdiyyat ve eş-Şanavberi
Ravdiyyat (garden descriptions) and eş-Şanavberi in Arabic poetry
MUSTAFA ÇINAR
Yüksek Lisans
Türkçe
1997
Doğu Dilleri ve EdebiyatıAtatürk ÜniversitesiDoğu Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NEVZAT HAFIZ YANIK