Master and slave dialectic in Emily Dickinson's poetry
Emily Dickinson?ın şiirinde köle efendi diyalektiği
- Tez No: 258274
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. Z. AYÇA GERMEN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, American Culture and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2010
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 82
Özet
Emily Dickinson'ın şiirleri neredeyse yüzyıldır akademi dünyasının ilgi kaynağı olmuş, pek çok araştırmacı Dickinson'ın insan yaşamının farklı yönlerine dair bilmecemsi tanımlar ve/veya anlatılar içeren şiirlerine açıklık getirmeye çalışmıştır. Dickinson'ın şiirinde yinelenen temalardan biri bireyin kendi varoluşunu öteki tarafından tanınmak/kabul görmek suretiyle tanımlama çabasıdır.Benzer şekilde, Hegel Phenomenology of the Mind isimli eserinde görüşünü kendilik bilincini öteki tarafından tanınma/kabul görme çabası üzerine temellendirmektedir. İki kendilik bilincinin karşılaşması ?Köle Efendi Diyalektiği?ni doğurur. Bu diyalektik bir bireyin öteki tarafından kendilik bilincine ulaşmış bir varlık olarak tanınma arzusunu ele alır. Tanınma arzusu, bir varlığın diğeri üzerinde efendilik kurmasına sebep olurken, zaman içinde roller değişir ve efendi, efendiliğini sürdürebilmek için köleye bağımlı hale gelir. Buna ek olarak, Hegel'in felsefesini yorumlayan Alexendre Kojève'in öğrencilerinden biri olan Lacan, ?arzu?yu ?öteki? tarafından tanınma/kabul görme dürtüsü olarak tanımlar ve öznenin kendini bağımsız bir varlık olarak algılayabilmek için ötekinin aracılığına ihtiyaç duyduğu ?Ayna Evresi? teorisini oluştururken köle efendi diyalektiğinden yola çıkar. Ayna evresi varlıkta bir bölünmeye sebep olarak egonun oluşmasını sağlar. Aynı varlık tanınma/kabul görme arzusunu dilin sembolik düzleminde dile getirmeye kalkıştığında ise bir bölünme daha yaşar.Dickinson'ın şiirlerinde yer alan ay ve deniz, güneş ve ay, dağ ve çiçek, Persephone ve Hades gibi erkek ve kadın çiftler arasında görülen ilişki köle efendi diyalektiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Genellikle, Dickinson'ın şiirlerindeki kadın karakterler başlangıçta kendilerini efendi rolündeki erkeğe teslim etmiş görünür. Ancak son tahlilde, bu teslimiyetin bir çeşit efendilik olduğu ve bu süreçte kadın karakterlerin kendilik bilincini köle efendi diyalektiğindeki gibi öteki aracılığıyla elde ettiği ortaya çıkar.
Özet (Çeviri)
Emily Dickinson?s poetry has been of great interest for academia for nearly a century, and many scholars have attempted to shed more light onto Dickinson?s poems, which provide riddle-like definitions and/or narratives for many aspects of the human experience. One of the recurrent themes in her poetry is the individual?s struggle to define his/her existence through a recognition from the other.Similarly, Hegel, in Phenomenology of the Mind, bases his standpoint on the self-consciousness? struggle to be recognized by the other. The encounter of the self-consciousness with another self-consciousness initiates the ?Master and Slave Dialectic.? This dialectic explores an individual?s desire to be recognized by the other to become a self-conscious being. The desire to be recognized as such leads one being to assume mastery over the other, yet in time, there is an inversion between their roles as the master becomes dependent to his/her slave for recognition. In addition, Lacan, one of Alexendre Kojève?s protégés, was influenced by the master and slave dialectic in terms of forming definitions of ?desire? as a drive to be recognized by ?the other,? as in ?Mirror Stage,? in which the subject requires to be recognized by the mediation of the other to perceive itself as an independent being. This causes a split that forms the ego in the being, who experiences yet another split as he/she attempts to enunciate his/her desire to be recognized in the symbolic realm of language.A master and slave dialectic also exists in Dickinson?s poetry, which mostly appears in the form of a relationship between male and female figures such as the moon and the sea, the sun and the moon, the mountain and the flower, Persephone and Hades. As a general rule, the female characters in Dickinson?s poetry first appear to submit to a masterful male figure. However, in the final analysis, it becomes evident that this submission is a form of mastery, and that the female figures obtain recognition by mediation of the other in this dialectic.
Benzer Tezler
- F. W. G. Hegel'in Efendi-Köle diyalektiği'nin J. P. Sartre felsefesi'ne yansıması: Ben ve başkabenler sorunsalı
Reflection of F.W.G. Hegel's Master-Slave dialectic in J.P. sartre's philosophy: I and other problematic
FİLİZ BAŞAĞAÇ
- The problem of self-consciousness and recognition in Hegel's phenomenology of spirit
Hegel'in tinin fenomenolojisinde öz-bilinç ve tanınma problemi
SERKAN GÜNAY
Yüksek Lisans
İngilizce
2012
FelsefeOrta Doğu Teknik ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ELİF ÇIRAKMAN
- Kâtip Bartleby öyküsünde varoluşçu temalar ve köle-efendi diyalektiği
Existential themes and master-slave dialectic in the story of Bartleby, the scrivener
NURULLAH KUZU
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
FelsefeMardin Artuklu ÜniversitesiFelsefe Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET NESİM DORU
- Mastery in servitude: Representations of hegel's phenomenology in late-Victorian fiction
Hizmetçilik ve efendilik: Hegel'in görüngübilim'inin geç-Victoria dönemi romanlarındaki temsilleri
KAYA GENÇ
Doktora
İngilizce
2012
Batı Dilleri ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT SEÇKİN
- Hegel'in köle-efendi diyalektiğinin Marx'ın sınıf anlayışındaki yeri
The place of Hegel's slave-master dialectic in Marx's understanding of class
ÇAĞAN BİR